Herkes Işıl' dan müthiş şeyler bekliyor. Takımı canlandırsın, ateşlesin, ayağa kaldırsın, kaptanlık yapsın, asist yapsın, sayı atsın, top çalsın, ribaunt alsın, top kaybı yapmasın, iyi savunma yapsın rakibe nefes aldırmasın. Bunların yanında her maç sonrasında bir sürü insanla ilgilensin, kimseye sırtını çevirmeden herkesle tek tek fotoğraf çektirsin, teri sırtında soğusun hatta hasta olsun.
Onun bizi düşündüğü kadar biz onu düşünüyor muyuz acaba çok merak
ediyorum? Bu insan kendi içinde neler yaşıyor? Geceleri kafasını yastığa koyduğunda neler düşünüyor? Belki de dayanamayıp uzun uzun ağlıyor, kolay mı? 1.5 sene sakatlıkla, ameliyatlarla boğuş, yazın herkes tatil yaparken deliler gibi idman yap hergün saatlerce. Belkide birçok insanın "tamam buraya kadar artık" diye bu işi bırakabileceği noktada formaya özlem ve verdiği sözlerin sorumluluğunu hissederek hiç bir zaman yeter artık diye pes etmedi. Kimsenin tahmin edemeyeceği çok zor günler geçirdi ve artık o günleri geride bıraktı. Her geçen gün formu artıyor ve yürekten inanıyorum ki bundan daha da iyi olacak. İşte ben bu yüzden burada Işılı acımasızca eleştirenlere hiç katlanamıyorum. Sanki parkta yürümek kadar kolay bir şey yapıyor bu insan aylardır!
Hep sevdiklerimize kötü davranırız değilmi? Hep onların canlarına okuruz. İnsanlığın doğasında var. Yanıbaşımızdayken değerini bilmeyiz, sonra uzaklaşmaya başlayınca endişelenir ve kaybedince de başlarız ağlamaya ama iş işten çoktan geçmiş olur. Benden söylemesi.
Never Give Up Minik Aslan..