Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) Başkanlığı’ndan 31 Ocak'ta istifa eden Mehmet Ali Aydınlar, istifasının ardından ilk defa konuştu. Futbolseverlerin kafasındaki tüm sorulara yanıt veren Aydınlar, şike soruşturması, UEFA'nın tavrı, belge krizi, 58. madde ve Fenerbahçe hakkında çok çarpıcı açıklamalarda bulundu.Mehmet Ali Aydınlar, Dubai dönüşü sessizliğini bozdu. Kanal D'de yayınlanan '32. Gün' programında Mehmet Ali Birand’a konuşan Aydınlar, Fenerbahçe yönetimine çok sert eleştiriler yöneltirken, gerekirse 45 milyon euroyu kendi cebinden ödeyeceğini açıkladı.
MEHMET ALİ AYDINLAR'IN AÇIKLAMALARI/ WEB TV
BİLSEYDİM BAŞKAN OLMAZDIM
7 aydır yaşadıklarınızdan dolayı pişman mısınız?
Değilim. Bunların yaşanması gerekiyormuş. Farklı bir dünya ile karşılaştım. Aslında bu farklı dünyanın içindeydim. 1992'den beri spor yöneticisiydim. Hasan Doğan görev almamı istemişti. Olmak istememiştim ama 'ismin olsun yeter' dediler. Yeni bir dünya tanıdım. Kaderde bunları da yaşamak varmış.
TFF başkanlığına aday olmanızı Başbakan mı istedi?
İşin doğrusu kulüpler istedi. Ben de bu istekleri kırmayıp görevi kabul ettim. Çok çalışan bir insanım. Yıllardır futbol camiasının içindeyiz. Başbakan ile sadece istişarede bulundum.
Peki Başbakan sizi arar ve 'Geri dön' derse...
Başbakan'ın bu işlere gireceğini sanmıyorum. Türkiye'de futbol özerk. Siyasetçiler fikirlerini ileri sürebilir, ama ne olacağını belirlemezler.
Göreve gelirken şike soruşturmasında haberdar mıydınız?
Bilseydim, kesinlikle girmezdim. Seçildikten sonra Bodrum'a gittim. Teknemde telefonu açtığımda arka arkaya mesajlar gelmeye başladı. Ardından bir arkadaşım mesaj attı, "TV’lere bak" dedi. O gün hiçbir şey yapmadım, bekledim. Ertesi gün İstanbul Emniyeti'nden arayarak, savcının görüşmek istediğini söylediler. ‘Durum vahim' dedim diye eleştirildim. Hala 'vahim' diyorum. Vahim olmasa bu kadar yönetici tutuklu olur mu?
'HİÇBİR ŞEY OLMAMIŞ' DİYEMEDİM
Kişisel izleniminiz nedir, şike var mı?
70 klasör tape var. Bunları ben yazmadım. "Hiçbir şey yok" şeklinde davranmak doğru mu bilmiyorum.
Savcı ile konuştuktan sonra şüphe duydunuz mu?
İçeride anlatılanları duyunca şaşırdım. "Hiçbir şey olmamış" diyemedim. Sadece Fenerbahçe'nin adı geçmiyor, iddianamede birçok kulübün adı var.
Olayın UEFA boyutunda neler yaşandı?
UEFA’ya gittik. Bir an önce karar verilmesini istediler. Bence de bir an önce karar vermek gerekiyor. "UEFA'yı dinlemeyelim" diyenler var. Yunanistan’da mahkeme devam ederken, Olympiakos Volou küme düşürüldü. Tahkim, cezayı kaldırdı. UEFA, devreye girdi ve Volou'yu 3 lig birden düşürdü. Burada olayı ortaya çıkaran emniyet güçleri. 6222 sayılı yasa olmasa hiçbir şey olmamış gibi devam edecektik. UEFA’nın Türkiye’de medya takip sistemi var. Bu işle ilgili bir masa oluşturmuşlar ve başına birini getirmişler. Mesela bu konuşmalarım da yarın UEFA'ya gidecek.
Herkes üstünüze gelmeye başladı...
Temmuz ayında herkes şaşkındı. Bu arada Avrupa kupası maçları başlamıştı. Kulüplerin, Avrupa kupalarına gidip gitmeyecekleri belli değildi. UEFA’ya şunu sorduk; Bu takımlar Avrupa kupalarına devam edecek mi? Yanıt olarak, "Lig tescil edilmiş. Bizdeki listede kim varsa, o takımları Avrupaya alacağız" dediler. O gün, Etik Kurulu'yla ilgili basın toplantısını yaptığımız gündü.(15 Ağustos) Etik Kurulu raporunda "Savunma alınmadan bu görüşlerin hayata geçirilmesi mümkün değil" denilmişti. O gün için doğru olan kararları aldık. Zaman zaman bu kararları değiştirdik. Bu süreç çok başarılı bir şekilde yönetilmiştir. Yoksa bu lig oynanamazdı. Etik Kurulu kararı uyarınca alacağımız karar doğru olmazdı. Örneğin o raporda, İstanbul Büyükşehir Belediyespor'un adı geçmiyordu. 9 Aralık’ta iddianamede gördük ki, İstanbul BŞB’nin de adı eklenmiş. O gün karar verseydik ne olacaktı? Bize gelen 26 klasör, 70 klasöre çıktı.
'8 YIL MEN' UYARISI
15 Ağustos'ta Nihat Özdemir aradı. "TFF’ye gelebilir misiniz?" dedim. Ali Koç ile birlikte geldiler. "Etik Kurulu raporunu inceledim. Fenerbahçe’nin Şampiyonlar Ligi'ne gitmemesi sizin yararınıza. Giderseniz Fenerbahçe çok daha büyük cezalarla karşılaşabilir. Fenerbahçeliliğiniz gereği bu şampiyonaya gitmemelisiniz" dedim. Şu an UEFA Avrupa Ligi'nde mücadele eden 2 takımımız büyük risk taşıyor. Suçlu oldukları ortaya çıkarsa, Trabzonspor ve Beşiktaş Avrupa kupalarından 8 yıl boyunca men edilecekler.
0'DAN FAZLA TOLERANS YOK MU?
Fenerbahçe yöneticileri ile yaptığımız görüşmeler iki aşamalıydı. Toplantı yapıp devam kararı aldılar. UEFA, bir Makedon takımına 8 yıl ceza verdiğini söyledi. "Şampiyonlar Ligi, UEFA’nın amiral gemisi" dediler. "Biz 2007 yılında bu talimatları değiştirdik" diyorlar. 2007'de 0 tolerans uygulamasına döndüler.
"HERŞEYİ AFFEDERİZ, ŞİKEYİ AFFETMEYİZ" DEDİLER
26 Ocak’taki Genel Kurul'da Abdullah Kiğılı, "Futrboldaki en ağır suç ırkçılıktır" dedi ve John Terry olayını anlattı. Bunlar çok farklı şeyler. Futbolda en ağır suç maç bağlamadır. Şike 1 numaralı suçtur. 2 numara doping, 3 numara ırkçılık, 4 numara ise holiganizm. "Her şeyi affederiz, şikeyi affetmeyiz" diyorlar. Bir takımın yöneticileri tutuklu. Polis çıkıyor "19 maçta şike var" diyor. Tüm bunlar yaşanırken, 0'dan fazla tolerans yok mudur? "En ufak bir şüphe dahi olsa adı geçen takımı bu organizasyona alamayız. Fenerbahçe çekilmezse siz göndermeyin. Yoksa tüm takımlarınız hakkında şu soruşturmayı yaparız" diyorlar.
UEFA'YA KARŞI DİK DURMANIN BEDELİ
Yıldırım Demirören "UEFA’ya karşı dik durmadınız" eleştirisinde bulundu...
O dönemde İsviçre’nin Sion takımı ile ilgili bir soruşturma yapılmıştı. İsviçre Futbol Federasyonu, dik durdu. Daha sonra FIFA, İsviçre Federasyonu'na bir yazı gönderdi. "Sion’un oynadığı bütün maçlar için eksi 3 puan ceza vereceksiniz. Aksi takdirde sizi men ederim, Basel’i de Şampiyonlar Ligi'nden çıkartırım" dedi. Dik durmanın bedeli bu. Milli Takımı riske atamazdım. UEFA ile neyin kavgasını vereceğim? UEFA, ancak vereceğiniz kararların kendi normlarına uyması halinde kararlarınıza karışmıyor.
UEFA İSTERSE ALIR, İSTERSE ALMAZ
Neden Beşiktaş ve ve Trabzonspor Avrupa kupalarından men edilmedi?
Fenerbahçe'nin yerine Trabzonspor alındı. Bunu ben de bir TV kanalında öğrendim. Bir gün önce, UEFA’dan yazı geldiğinde kulüp başkanları ile toplantı yapıyorduk. Toplantı sonrası Nihat Özdemir ve Ali Koç'la görüştüm. Yazının Türkçesini Nihat Özdemir’e, İngilizcesini Ali Koç’a verdim. Nihat Özdemir, yazıyı okuyunca kalktı ayağa, "Tamam başkan, biz şimdi yönetim kurulunu topluyoruz ve Şampiyonlar Ligi'ne katılmama kararını alıyoruz" dedi. Ali Koç ise ses çıkartmadı. Ertesi gün avukat Emin Özkurt ile birlikte yanıma geldi. "Zamanın kısıtlılığı nedeniyle karar almamız mümkün değil. Maddi ve manevi haklarımızı saklı tutuyoruz" dediler. Gülerek ayrıldılar. Hiçbir problem yoktu. Problem, Trabzonspor’un Şampiyonlar Ligi'ne alınması kararıyla çıktı. Trabzonspor’u gönderenin biz olduğumuz söylendi. UEFA’nın uygulamasına göre, katılmayan takımın yerine sıralamadaki ilk takım alınıyormuş. Şampiyonlar Ligi, UEFA'nın kontrolünde. İsterse alır, isterse almaz. Almıyor, tavırlarını koymuşlar.
BENDEN DAHA ÇOK ÖZÜR DİLERSİN
O dönemde "TFF, Fenerbahçe’yi göndermedi" diye çok eleştirildik. Kendi camiam olduğu için bu, beni çok yaraladı. Aykut Kocaman ve Rıdvan Dilmen ile görüşmem oldu. O görüşmede Rıdvan Dilmen, "Başkanım Fenerbahçe’yi göndermediğinizde ben sizi çok eleştirmiştim. Çok haklıymışsınız. Sizden özür dilerim" ded. Ben de O'na, "Benden daha çok özür dilersin" yanıtını verdim.
UEFA'YA 65 BİN MAİL
İşi asla savsaklamadık. Doğru olanı yaptık. Belgeler, bize 20 Temmuz’da geldi. Fenerbahçeli olduğum için UEFA’ya inanılmaz şikayetler gitti. Platini, "45 bin mail geldi. Genel sekretere de 65 bin mail geldi" dedi. UEFA, bana soru işareti ile bakıyordu. Pier Cornu, savcı ile görüşmeye geldi. Savcıya "savunma almak istiyoruz" dedik. Savcı "hayır" alamazsınız yanıtını verdi. Cornu, savcıdan gizliliğin kaldırılmasını ve savunmanın alınmasını istedi. Savcı, bunu kesinlikle kabul etmeyeceğini söyleyince, UEFA işi savsaklamadığımızı anladı.
PLAY-OFF ÖNCESİ KARAR VERECEKTİK
70 klasör geldiğinde Etik Kurulu'na verdik. Ek süreler istenmiş ve savunmalar hala veriliyor. İnsanların savunmalarını yapabilmeleri için bu sürecin tamamlanması gerekiyor. Mart ayı içinde bu karar verilebilirdi. Ancak bu infiale neden olurdu. Bu nedenle 34 hafta sonunu bekleyip, play-off başlamadan bu kararı verecektik.
Bu işin çok boyutu var. 1 sportif, 2 ekonomik, 3 sosyal boyutu var. Türk futbolu, 1 milyar dolarlık bir ekonomik güç. Bu süreç sistemi çökertir. Kulüplerin çok ciddi ödemeleri var. Kulüplerimiz önümüzdeki seneler belki de Avrupa’ya alınmayacaklar. UEFA, bu konuda çok ciddi. Yıldırım Demirören ile sık sık biraraya geldik. Başlarda "Hemen karar verilmeli" diyordu. Daha sonra "UEFA ile kavga edelim", "Genel af çıkartalım" gibi şeyler söylemeey başladı.
58. MADDE YANLIŞ
58. maddede birçok sıkıntı var. Avrupa'da sadece Türkiye’de şike kararını yönetim kurulu veriyordu. Avrupa ülkelerinde disiplin kurulları, karar veriyor. Bu uzmanlık gerektiren bir iş. Bu yetki disiplin kurullarına devredilmeliydi. Yasada, şike de yapsanız, teşebbüs de etseniz hepsinin cezası aynı. Adamı bacağından vuran ile öldüren aynı suçu işlememiş oluyor. 58. maddeyi nasıl değiştireceğimizi hazırladık. Bunu UEFA’ya götürdük. UEFA "Değiştiremezsiniz" dedi. Dedik "Bu yanlış." Onlar ise "Soruşturma bitmeden olmaz. Maç oynanırken kural değiştirmeyin" dediler. Ben de bunun üzerine "58. madde değişmeyecek" dedim. Galatasaray, Orduspor ve Bursaspor dışındaki tüm kulüpler yazı gönderdi ve "58. maddeyi değiştirin" dediler. UEFA ise "Genel kurul isterse, 58. maddenin değişmesini kabul ederiz" dedi. Avrupa’nın mantığı bu.