Şimdi Mazhar Abi'nin söylediğinde ne gibi ters bir durum var? Galatasaraylıyız, geçen sene o durumlara düşmüşken, o rezil futbolu oynarken, alay konusu bile olurken en kötü ihtimalle TV başında sıkıntıya düşeceğimizi bile bile, bir umut işler değişir diye maç izlemişizdir. Ama durum şu ki Galatasaraylı da olsak, bir oyun izliyoruz ve bu oyun adına bir şeyler görmek gerekiyor. Galatasaraylıyız, bu yeter. Tamam yeter de, o zaman ne başarı isteyelim, ne transfer isteyelim, ne de başka bir şey. Ortada bir durum var, bu takımdaki çoğu oyuncu taraftarları heyecanlandırmıyor. Bunu duygusallığa döküp, formaya falan getirmeye lüzum yok. Çünkü bu takımda beni heyecanlandıran oyuncu yok diyen adam da biliyor kalıcı olan tek şeyin forma olduğunu. Ama sonuçta bu bir oyun ve futbol. İnsanlar kendilerini heyecanladıran futbolcular görmek istiyorlar yada güzel bir oyun. Bunların ikisi de yokken maça gidilir veya izlenir ama eksik olur işte. O maç Galatasaray'ın değil, Pazarspor'un olsa izleyecek adam bulamazsın.
Geçen arkadaşım aramıştı, konuşuyorduk. Trabzon'a geçmeden bir maç izleyelim falan dedi. Hangi maç diyince, Beşiktaş'ın maçı var, ona gidelim dedi. Arkadaşım da Galatasaraylı, ben karşı çıktım ne yapıcaz, Beşiktaş maçında falan derken, o hiç olmadı Quaresma'yı, Simao'yu izleriz falan dedi. Ben bizim maça gideriz belki, hem bizde de.. dedim, öyle kaldım. Bizde kim var diye düşündüm aklıma, heyecanlandıran, stada çeken adam gelmedi. Bir tek Melo geldi aklıma, o da hırs, mücadele ''pitbull'' davasına yani.
Ben bu takıma eksikliklere, hatalara rağmen inanıyorum. Bu ayrı bir dava. Yüksek bir ihtimalle şampiyon da olacağımızı düşünüyorum. Ama işte eksiklikler de var, taraftarız ama aynı zamanda futbolseveriz de. Sahada futbolun güzelliklerini gösteren birini de aramıyor değil gözler. Başarılı oldukça, takım birbirine alıştıkça, güzel futbol başlayınca bu konular geri plana gider.