çok ilginç gelişmeler oluyor. Yiğiter Uluğ'un yazısı gayet objektif yazılmış. Komplo teorilerini bir kenara bırakıp Taurasi'nin ve Fenerbahçe'nin mağdur olduğunu düşünelim. Yani Taurasi doping yapmadı ve Fenerbahçeli yöneticiler de buna sonuna kadar inandı. Peki, gerçeğin ortaya çıkacağını bile bile Penny Taylor neden kalması için ikna edilmedi. Ya da madem Taurasi'nin suçlu olduğuna inanılmadı, neden apar topar sözleşmesi feshedildi. Eğer Taurasi'nin sözleşmesi feshedilmeseydi, feryat ettikleri Eurolegue maçında oynatabileceklerdi Spartak'a karşı. Madem Avrupa Şampiyonluğu gibi 'büyük' hedefleri vardı ve Taurasi'nin doping yaptığına inanmıyorlardı sözleşmeyi feshetmeleri gerekmiyordu.
Bütün bunlar timsah gözyaşları. Fenerbahçe yönetimi bu süreci yönetmeyi başaramadı. Artık tek hedef kalmış, lig. Onda da en büyük rakibini Taurasi olmadan 2 kere yenmişsin. Yalnızca 2-3 maç için (Galatasaray'la oynanacak final serisi) Taurasi'yi getirmek, Fenerbahçe'nin aslında ne kadar küçük hedeflerin takımı olduğunu gösterecektir. Ayrıca Taurasi'nin apar topar gönderildikten sonra, bu yıl dönüp oynaması tükürdüğünü yalamak olacaktır. Taurasi Penny Taylor'ın gösterdiği davranışı göstermemiş olacaktır. Açıkçası, eğer Fenerbahçeli olsaydım 'biz Taurasi olmadan da şampiyon oluruz' demek için taurasi'nin gelmesini istemezdim. Şampiyon olamayınca da bunun bahanesi hazır olurdu. Şimdi ne şampiyon olamamanın bahanesi olacak, ne de aldıkları şampiyonluk temiz bir şampiyonluk olacak.