Burak Elmas Yönetimi ve Basketbol

Burak Elmas yerine mesela Ünal Aysal başkan seçilseydi Galatasaray gelecek sene EL oynardı. Burak Elmas'ın çapından elbette bunu beklemiyorum ama kimse kusura bakmasın 5 senelik vaat de veremezsin. Oraları geçecekler yani. Senin seçim süren üç yıl içinse senin vaatlerin maksimum 3 yılda gerçekleşmeli. Bir üç yıl daha seçileceğinin kim garantisini verebilir? başka bir başkan geldiğinde bütün bu vaatlerin hedeflerin yeniden sıfırlanmayacağının garantisini kim verebilir?

Dolayısıyla salon vaadi de EL vaadi de 5 değil 3 sene içerisinde gerçekleştirilmeli. Aksi takdirde bu hedefleri gerçekçi ve samimi görmüyorum olacağına da inanmıyorum. üç yılda bir seçim yapılan bir ortamda beş yıllık vaat veremezsin. Teknik olarak yanlış bir defa.
 
Ünal Aysal cebinden mi verdi? Neden bıraktı sonrasında Faruk Süren bile iyi bir başkan değildi (AIG skandalı bizi 10 yıl geri götürdü, stad kararsızlığı oyuncuları elden kaçırma vs) Mehmet Cansun Ozhan Canaydın ve diğerleri gibi Alp Yalman hariç iyi yöneten başkan gelmedi. Hoş Alp Yalman döneminde bugünkü finansal kaynaklar yoktu olsa çarçur mu ederdi bilemeyiz tabi.

Umarım bundan sonra iyi yönetiliriz, fenerbahçenin basket şubesi de iyi yönetildi denemez ülker ve yıllarca harcanan aşırı kaynak, saha içi saha dışı manipülelerle sonunda başarılı olabildiler ancak
 
Ünal Aysal cebinden mi verdi? Neden bıraktı sonrasında Faruk Süren bile iyi bir başkan değildi (AIG skandalı bizi 10 yıl geri götürdü, stad kararsızlığı oyuncuları elden kaçırma vs) Mehmet Cansun Ozhan Canaydın ve diğerleri gibi Alp Yalman hariç iyi yöneten başkan gelmedi. Hoş Alp Yalman döneminde bugünkü finansal kaynaklar yoktu olsa çarçur mu ederdi bilemeyiz tabi.

Umarım bundan sonra iyi yönetiliriz, fenerbahçenin basket şubesi de iyi yönetildi denemez ülker ve yıllarca harcanan aşırı kaynak, saha içi saha dışı manipülelerle sonunda başarılı olabildiler ancak
Faruk Süren stadın maketine 10 milyon dolar verdirdi. O paraya bir tribün yapılırdı. AIG saçmalığını hâlâ doğruydu diye savunuyor. Aslında haklı AIG için doğru bir sözleşmeydi.
Özhan Canaydın'ın stad için para bulduk diye uluslararası bir dolandırıcıyla sözleşme yapmasını unuttu herkes. Bratu transferinde ki üçkağıt, Ribery rezaleti hep unutuldu.
 
Unutulmadi iste bak kac sene gecmis konusuluyor.
Sikinti baskanlarin ve yonetimlerin sorumlu olmamasi. Ceketini alan gitti, kimseden hesap sorma gibi bir anlayis hic olmadi.
 
Ünal Aysal cebinden mi verdi? Neden bıraktı sonrasında Faruk Süren bile iyi bir başkan değildi (AIG skandalı bizi 10 yıl geri götürdü, stad kararsızlığı oyuncuları elden kaçırma vs) Mehmet Cansun Ozhan Canaydın ve diğerleri gibi Alp Yalman hariç iyi yöneten başkan gelmedi. Hoş Alp Yalman döneminde bugünkü finansal kaynaklar yoktu olsa çarçur mu ederdi bilemeyiz tabi.

Umarım bundan sonra iyi yönetiliriz, fenerbahçenin basket şubesi de iyi yönetildi denemez ülker ve yıllarca harcanan aşırı kaynak, saha içi saha dışı manipülelerle sonunda başarılı olabildiler ancak
Niye cebinden versin ki? Galatasarayın belli gelir kaynakları var bu kaynakları en verimli şekilde kullanmak ve pastayı büyüterek kaynakları artırmak yönetimlerin görevi. Ünal Aysal vizyonlu bir başkandı o dönemde Galatasaray bugünlere kıyasla çok daha iyi sponsorluk gelirleri elde etti. Öyle ya da böyle saha içinde de Yenilmez Armada'ya en çok yaklaşılan dönemdi. Yıllar sonra şampiyonluk geldi ve öyle ya da böyle Galatasaray Eurolig oynadı. Mutlaka o dönemde de yanlış yönetilen şeyler vardır ama totalde Ünal Aysal benim gördüğüm en vizyonlu başkandı. Ben buna bakarım.

FB basketbolunun iyi yönetilip yönetilmediği konusunda da ben başarılara sponsorluk gelirlerine ve gelirlerin verimli kullanılmasına bakarım. İlk iki konuda oldukça başarılı olduklarını düşündüğümden dolayı da bence evet FB basketbolu iyi yönetiliyor ve belli yerlerde kalabiliyor. Basketbol konusunda onlarla kıyaslanabilecek noktada dahi değilsek bu bizim başarısızlığımız onların da başarısıdır net.
 
Niye cebinden versin ki? Galatasarayın belli gelir kaynakları var bu kaynakları en verimli şekilde kullanmak ve pastayı büyüterek kaynakları artırmak yönetimlerin görevi. Ünal Aysal vizyonlu bir başkandı o dönemde Galatasaray bugünlere kıyasla çok daha iyi sponsorluk gelirleri elde etti. Öyle ya da böyle saha içinde de Yenilmez Armada'ya en çok yaklaşılan dönemdi. Yıllar sonra şampiyonluk geldi ve öyle ya da böyle Galatasaray Eurolig oynadı. Mutlaka o dönemde de yanlış yönetilen şeyler vardır ama totalde Ünal Aysal benim gördüğüm en vizyonlu başkandı. Ben buna bakarım.

FB basketbolunun iyi yönetilip yönetilmediği konusunda da ben başarılara sponsorluk gelirlerine ve gelirlerin verimli kullanılmasına bakarım. İlk iki konuda oldukça başarılı olduklarını düşündüğümden dolayı da bence evet FB basketbolu iyi yönetiliyor ve belli yerlerde kalabiliyor. Basketbol konusunda onlarla kıyaslanabilecek noktada dahi değilsek bu bizim başarısızlığımız onların da başarısıdır net.

Kendi parası olsaydı bu şekilde harcamaz muhtemel şu an yapılan kadroya yakın (belki 1-2 milyon üstünde) daha realist bir kadro kurardi. Sağolsun har vurup harman savurduktan sonra takımı batağa bıraktı gitti. Sonrası sene icin verdiği sponsorluk sözünü de tutmaması cabası!!!
Kalıcı başarılar için günü kurtaran çok sıfırlı maliyetli kadrolar bizi bir yere tasimadi, taşımayacaktır da! Eurocup şampiyonluğunun üzerinden çok geçmeden ligde kalma maçlarına çıktık malum. Dolayısıyla ben bunu sene yapılan hamleleri destekliyorum ve de doğru buluyorum. Bütçeye 500bin ya da 1 milyonluk dolarlik katkı iyi olabilirdi fakat malum sezon uzun ve de olası eklemeler için böyle bir bütçenin bırakılmış olabileceği de bir olasılık.
Benim bu ilk yıl için asıl ilgilendiğim çok sıfırlı bir kadronun yapılmaması değil, salon ve de kalıcı yapılanma için ne yapıp yapmayacağı. Zeytingoz hamlesi, sonrasında altyapı için dusunulenler ve de bir pilot takım oluşturulması şu ana kadar yapılan doğru hamleler gibi. Salon için neler yapılacağını da göreceğiz. Diyebilirim ki; ilk başta koyulan vizyon ve de simdiye kadar o yönde atılan adımlar kötü değil. Kadroya yapılacak bir iki dokunuş kısa vadede de başarıyı getirecektir. Kaldıki kötü bir takımda oluşturulmadi, eksikleri var ama gerekli eklemelerde olacaktır. Ben Yönetimin şimdiye kadar doğru işler yaptıklarını düşünüyorum ve de destekliyorum. Kanayan yara salon meselesi için de gerekli adımları atmalilar tabi!!!
 
Aysal dönemi iyi başlayan bir dönemdi GS Basketbol özelinde ama yarattığı tahribat da aynı ölçüde büyük oldu ama o büyüme ivmesi zaten Aysal'dan önce başlamıştı Galatasaray'da. Başarılı olmak demek "ben kurdum, ben dağıtırım" demek değil "bir şeyler gelmiş, üzerine koyarım, en güvenli şekilde teslim etmek lazım" demektir. Biz o borçları üç senede zor ödedik. Üstüne kulübün imajı ciddi zararlar gördü ve ufak bütçelerle yeniden yapılanmaya çalışırken bunun zararlarını gördük. Bugün bu kurla bulabileceğin sponsorlar sayılı. Üstüne ligin bir marka değeri yok. 10-20 arasında görece ufku en açık başkan Ünal Aysal'dı ama bu onun yaptığı yanlışları engellemez. Kadın basketbol takımı o dönemde Euroleague şampiyonu oldu ama Aysal tebrik edilecekler listesinde en sondadır belki.

Ha totale bakacak olursak, kendi kaynaklarınla, Türkiye'nin en büyük şirketlerinden ikisine kafa tutabileceğini düşünmek, hatta kafa tutmak bence büyük başarıdır. Onların o dönemki yaptığı yanlışlar onları ilgilendirir, neticede biz başarılı olduk. Ama en azından ayrıldığı senede ileriki yılları etkileyecek bir buhran içinde bizi bırakması da bence en az bunun kadar eksi.
 
Aysal başkanlığa adaylığını koyarken kulübü büyütürüm ama belli yatırımları da yaparım demişti. Kulüp büyüdü ama sonra kongre ona söz verdiği izinleri vermedi ve yatırımlar ona değil Dursun Özbek'e yaptırıldı. Dursun da eline yüzüne bulaştırdı ve senelerdir Cengiz yönetimi filan Florya'yı, Riva'yı toparlamaya çalışıyordu ki Elmas yönetimi de bunlarla uğraşmak durumunda kalacak.
 
Ünal Aysal hedefi kulübü yabancı bir yatırımcıya satmaktı ve bunun için her branşta yıldız sporcular alıp kulübün reklamını yapmaya çalıştı. Nitekim bu hemen hemen her branşta sportif başarıyı da beraberinde getirdi:
- Futbolda ligi domine ettik, CL'de çoğu maç kafa kafaya oynadık.
- Erkek basketbolda yıllar sonra şampiyonluk geldi, ilk kez Euroleague oynandı ve hatta Arroyo Barcelona maçında sakatlanmasa belki F4 bile olurdu.
- Kadın basketbolda lig, Euroleague kazanıldı.
- Voleybolda yıllar sonra yarışmacı bir takım oluşturuldu.

Ee, sonunda ne oldu? Şirketleştirme işi olmadı, dolayısıyla yapılan yatırımların mali bir geri dönüşü olmadı. Sonuç: her branşta ENKAZ! FIBA'da dosya rekoru kırdık, her senenin bütçesinden önceki senelerin borçları kesildi. Ertuğrul Erdoğan'ın ikinci sezonuna kadar birçok yabancı, maaşlar düzenli ödenmiyor diye bizi reddetti. Kadın basketbol takımı dağıldı.

Mevcut yönetim çok bol keseden vaatler verdi. Yok Euroleague, yok yeni salon. Şirketleşmeden bunlar olmaz, kaldı ki ülkenin ekonomik durumunu göz önünde bulundurduğumuzda şirketleşsen bile istikrarlı bir yapı kurmak zor. E hal böyleyken, efendim bu sene bütçe niye bu kadar çıkışları da bana doğru gelmiyor. Artık Galatasaray şöyle büyüktür, böyle şampiyonluklar alır romantizmini kenara bırakıp gerçeklerle yüzleşmek lazım. Yoksa 2 sene şampiyonluğa oynar, sonra getirecek yabancı oyuncu bulamayız.
 
Ünal Aysal’ın bıraktığı basketbol şubenin bütün borcu 3-5M arası bir şeydi sanırım. Hatta 2.5 ya da 3.5M diye hatırlıyorum, burada Furkan yazmıştı sanırım 3-4 sene evvel. Ki o zaman kur da düşüktü.
Burada ben dahil hepimiz Oktay Mahmudi ile devam etmek isterken, o bi anda onu gönderip Ergin Ataman’ı getirdi takımın başına. Aslında bize yanlış yahut içimize sinmeyen bir hamle olarak gelirken; zamanla ne kadar rasyonel bir karar olduğunu kısa sürede fark ettik. Nitekim ligde de 25-26 maç kazanma rekorumuzu kırmıştık. Futbolda önemli isimler, voleybolda Barbolini ile birlikte önemli oyuncular getirildi. Hatta olağan toplantılarda slayt şeklinde bütün branşlarda zirvede yahut yarışta olduğumuzu gösteriyordu.
Özetle; ben geriye dönüp baktığımda, bu adamın “işi ehline teslim etme” zihniyetinde olduğu anlamını çıkarıyorum. Misal Mahmudi’yi gönderip bir anda Ergin Ataman’ı getirmesi bile o zamanın şartlarına göre çok radikal bir karardı. Ünal Aysal iyi oyuna, yahut iyi bir yapılanmaya yönelik bir başkan değildi. O sadece “winner” kelimesine odaklıydı. İşi uzatmadan, direkt yoldan, sadece win.
 
Ünal Aysal’ın bıraktığı basketbol şubenin bütün borcu 3-5M arası bir şeydi sanırım. Hatta 2.5 ya da 3.5M diye hatırlıyorum, burada Furkan yazmıştı sanırım 3-4 sene evvel. Ki o zaman kur da düşüktü.

O takımın kurulma maaliyeti 12 milyon dolardı abi kalan borç da yaklaşık 5-6m civarındaydı o da 3 senede falan ödendi. Daha ilk hafta Kızılyıldız deplasmanına gitmek istememişti oyuncular para alamadıkları için.
 
Tuncay bey hakli fb de butcesini kucultecek bu sezon futbolda şampiyon olurlarsa bütçe 2 sene yarıya düşecek faiz ödemeleri geliyor ki olmasa bile düşecek bence efes de nereye kadar 20 milyon euro harcayabilecek zaten obra bu yüzden gitti fenerden gittigi ülkelerden basketbol ekonomisi küçülürken ayrılıyor kendisi ben bizim eurolige girebilecegimizi zannetmiyorum salon olayi da zor gözkuyor mali sartlar nedeni ile
 
O donemki eurolig ve sampiyonluk gayet guzeldi.
Simdi borc yok ancak eldeki takim o gunlerin yarisina ulassa ayakta alkislariz.
Yatirim yapmadan, risk almadan o basarilar nasil gelsin?
 
Arkadaşlar azıcık sakin.
Yıllardır sadece hayal edilenleri yapan Burak Elmas ve yönetimi, Basketbol'da da gerekeni yapacaktır.

Tabiki yeterli değil ama sanki hiç bir şey olmamış gibi davranılmaması da gerekir.
Sponsor bulunmuş, çok iyi bir GM kadroya dahil edilmiş, iyi bir yabancı kadrosu oluşmuş, alt yapıya ve tesislere önem verilmiş. Ama hiç bir şey olmamış gibi davranıyoruz.

Gelecek seneler ile ilgili şimdiden karamsar bir hava oluşturmanın anlamı yok. Gelecek sene olsun bütçe artmazsa o zaman konuşsak daha iyi olur sanki. Şimdi yeni bir sezon başlıyor. Ona yavaş yavaş konsantre olalım artık☺️
 
Bu yönetim şu ana kadar bazı konularda MC yönetiminden sonra fena işler yapmıyor ok ama öyle uçmamak lazım yok hayal edilenleri yapıyorlar filan:)) Kişisel olarak hayal ettiklerinizi yapıyor olabilirler o tamam ama o kadar da abartmamak lazım. GM çok iyi evet ama ne kadar rahat çalışabilecek görmek lazım. Alt yapı tesisleşme hamleleri de güzel ama devamının gelmesi gerekiyor. Atılan bazı adımlar başlangıç için kötü değil ama sonuç alınamazsa çöp olur. Önemli olan sonuç alabilmek.

Neyin anlamı var neyin anlamı yok buna da yazanlar karar versin bence. Gelecek sene bütçede önemli bir artış olmayacak bunu şimdiden söylüyorum. Büyük ihtimalle aynı seviyelerde kalır. En iyi ihtimalle de 2 milyon dolar olan oyuncu bütçesi 3 milyon dolar olur. O bile iyimser bir tahmin. Perşembenin gelişi çarşambadan belliyken insanlar fikirlerini söyleyeceklerdir. Bol keseden atılan EL vaadine uygun adımlar atılmadığı sürece o yola girilmediği sürece salon inşaatı başlayıp hızlı bir şekilde devam etmediği sürece benim açımdan tatmin edici bir şey yok. Dolayısıyla başkanım oley hocam oley vs vs gibi POLYANNACILIK yapamam.

Herkesin düşüncesine de saygı duyuyorum. Saygı çerçevesinde dileyen dilediğini yazsın.
 
Yapılanları görüyorsak yapılmayanları da göreceğiz. Bütçe Ergin Hoca sonrasının belki de en düşük bütçesi; yani son 4 yılın. Ve bu, son 3 rezalet yönetime rağmen sonuncu. Hayal edilemeyen şey GM getirmek mi yani ? O önceki iş bilmezlerin bilerek yapmadığı bir ihanetti. Maalesef Can Bey'in de yazdığı gibi perşembe-çarşamba olaylarına uyanmak gerekiyor. Misal ben 3 sene sonra Eurolig şampiyonu olacağımızı söylüyorum ama 3 sene var işte, kimse gelip benle dalga geçemez burada olamayacağız diye. Ve lütfen 1 taşı yoldan alıp kaldırıma koyma hareketine de konfeti atmayalım. Şu 2M olayı-ki hepsini Nef vermiş- benim ciddi anlamda canımı sıktı. Maalesef seneye 3M olur en fazla, tarzı senaryolar da %90 muhtemel senaryolar.
 
Yapılanları görüyorsak yapılmayanları da göreceğiz. Bütçe Ergin Hoca sonrasının belki de en düşük bütçesi; yani son 4 yılın. Ve bu, son 3 rezalet yönetime rağmen sonuncu. Hayal edilemeyen şey GM getirmek mi yani ? O önceki iş bilmezlerin bilerek yapmadığı bir ihanetti. Maalesef Can Bey'in de yazdığı gibi perşembe-çarşamba olaylarına uyanmak gerekiyor. Misal ben 3 sene sonra Eurolig şampiyonu olacağımızı söylüyorum ama 3 sene var işte, kimse gelip benle dalga geçemez burada olamayacağız diye. Ve lütfen 1 taşı yoldan alıp kaldırıma koyma hareketine de konfeti atmayalım. Şu 2M olayı-ki hepsini Nef vermiş- benim ciddi anlamda canımı sıktı. Maalesef seneye 3M olur en fazla, tarzı senaryolar da %90 muhtemel senaryolar.
Kaliteli bir GM zaten organizasyonun ve bütçenin iyi yönetilebilmesi verimli olması için gereklidir. Bu daha önce yapmayanların beceriksizliğidir. Ayrıca GM ve bütçe kıyaslandığında aslolan bütçedir GM sonra gelir. O zaman Turgay zeytingöz GM olsun 1 milyon dolar bütçe olsun hayat bayram olsun. Böyle bir şey yok. Hayal edilenleri yaptılar filan komik oluyor ve Polyannacılığın da dibi.
 
İşi gücü eleştirmek olan arkadaşlar güzel şeyleri de bizden değil de kendileri yazarsa daha samimi olurlar.
Burak Elmas şu sene içinde Euroleague'e katılacağız demedi. Salona önem veriyoruz çünkü hedefimiz Euroleague demişti. Euroleague vaadinin içeriği de bu yani.
Kadın takımı kurmak, basketbolda alt yapıda devrime gitmek , pilot takım kurmak ve tesisleşmeye gitmek hayaldi. Bugüne kadar bırakın hayal etmeyi lafı bile geçmemişti bunların. Burak Başkan ve yönetimi bunları gerçekleştirdi. Daha yapacağı çok iş var. Yapacakları yaptıklarının teminatıdır. Yani yok biat yok polyannacılık değil bu.
Dediğim gibi yaptıkları yeter mi yetmez. Bütçe her yıl en az 2 3 milyon euro artmalı, 3 sene içinde salona başlanılmalı. İşte bunlar yapılmadığı zamanlar eleştirilmeli. Öyle yüzde verip muhtemel senaryolar diyerek olmayan şeyin karamsarlığını yapmaya gerek yok. Her şey zamanı gelince...
 
Son düzenleme:
Basketbol takımları bütçeleri geçen seneden bile az! Kerem Tunçeri, Zeynepgül Ene gibi gereksiz hamlelere dünya paralar vereceklerine keşke takımların bütçelerini yükseltselerdi.

Saygılar.
Şimdi Zeynepgül Ene'nin bu pozisyon için yeterliliğini bilmiyorum fakat gördüğüm kadarıyla o da Remzi Sanver ile aynı dönem mezunu liseden. Yani Murat Özyer'deki durumun bir benzeri burada da söz konusu. Lise bağlantısı Orhun Ene'nin eşi olması eski basketbolcu olması vs bu pozisyonu almasında etkili olmuştur ama bu konudaki yeterliliği ve tecrübesi ne durumda açıkçası bilmiyorum. Görev konusunda liyakatini bilmiyorum eğer hakediyorsa gelmesinde sakınca yok ama gönül ister ki işler böyle lise bağlantılarıyla filan dönmesin. Yani Turgay Zeytingöz gibi o konuda belli başarımı olan insanlar gelsin görevlere sırf liseli olduğu için X kişisi gelmesin.
 

Üst