2018-2019 Galatasaray Erkek Voleybol Takımı

Rahat kazanmamız gereken maçı Fenerbahçe'nin hatalarıyla kazandık. Özellikle sosyal medyada ve burada şampiyonluktan bahsediliyor ama bana göre bu takımın şampiyon olma ihtimali yok. Mevcut kadro ile en fazla yarı final görebiliriz.
 
Fb maçını izliyorum Selçuk ve Venno birkaç maçtır kötüydü bu maçta da devam ediyorlar. Tabii başka hücumcu olmayınca Selçuk sürekli Venno'ya top atıyor haliyle hem Venno yoruluyor hem de rakipler olayı çözdüğü için çok iyi önlem alıp bizi durduruyorlar. Yasin de çok kötü bu arada. Tamam altyapı oyuncusu falan ama senelerdir bu takımdasın bir maç kazandır be kardeşim.
Bu arada maçın istatistiklerine baktım. Köşelere gereğinden çok top atmışız. Selçuk orta oyuncuları hiç denememiş neredeyse. Duff gibi etkili hücum yapan bir orta oyuncusunu kullanamıyoruz. Ortaları unutup sürekli köşelere attığımız için 2'li 3'lü blok yerleşiyor rakipte. Dün mesela orta oyuncuları da maçın içine katabilseydik puan vermeden kazanırdık. Venno'nun her maç istatistiksel grafiği düşüyor. Allahtan Gergye sakatlığını atlattı ve fena oynamıyor yoksa dünkü maçı 3-0 kaybetmiştik.
 
Şampiyonluk gelir gelmez bilmem. Ben ortada keyifli mücadele görüyorum. Ziraat maçında da kötü başlayıp sonradan maça tutunduk. Manşet problemi sebebiyle kaybettik. Altyapı sistemine büyük saygım var ancak eksikleri çok fazla. Bir de Galatasaray'da klasiktir pasör çaprazına bütçenin önemli bir kısmını basıp geri kalan noktalarda bir-iki tık alt seviye oyuncu alınır. Sezon böyle gider. Aslında bu yıl Duff ve Gergye ile biraz düzelttik bunu ama takım Venno'ya çok bağımlı olduğundan o sezon başındaki görüntü kayboldu. Biz bu sezon şampiyonluk istiyorsak bir takviye gerekiyor yok bu bizim için bir eşik, biz daha iyi olacağız deniyorsa Venno ile sözleşme uzatıp takımın geri kalanı konusunda çalışmalar yapılmalı. Özellikle yerli oyuncu konusunda. Selçuk da 36 yaşında bu arada. 17:00'de Afyon deplasmanındayız.
 
Dün ligin 11. sıradaki Afyon'a puan alamadan yenildik. Son haftalarda takımın gözle görülür bir düşüşü var. Fb'yi yendik belki ama onlar da iyi değil bu sezon 9. sıradalar. Venno'dan başka skorer çıkarmalıyız ya da bir takviye lazım bu takıma. Sezon başından beri Venno'ya dayalı oyun oynadığımız için hem bu oyuncuya çok yük biniyor hem de rakipler artık bizi çözüp önlemini alıyor. Dünkü skora şaşırmadım. Perşembe'nin gelişi Çarşamba'dan bellidir. Eğer bu sezon final oynamak istiyorsak mutlaka bir skorer köşe oyuncusu şart. Hatta iyi bir libero da şart. Selçuk'un da kendine gelmesi lazım.
 
Dubla Liberec takımını deplasmanda 3-2 mağlup ettik. Değerli bir galibiyet. Çeyrek finale göz kırpttık. Bizim için de iyi oldu :))
 
Filenin Aslanları'nı tebrik ediyorum ama Avrupa'dan elenmek daha hayırlı olur bizim için. Zaten Trento karşısında hiç şansımız yok. Bari lige asılalım çünkü aşırı dar kadromuz var. Lige asılıp ŞL bileti kovalamak lazım. Bu takımla 2 kulvarı bir arada götürmek intihar olur. Eğer 1-2 iyi takviye gelmezse.
 
Transfer çalışmalarını sürdüren takımımız Kübalı Leonell Marshall ile anlaştı.Hayırlı olsun.
Galatasarayımızda üstün başarılar yakalaması dileği ile
 
Transfer çalışmalarını sürdüren takımımız Kübalı Leonell Marshall ile anlaştı.Hayırlı olsun.
Galatasarayımızda üstün başarılar yakalaması dileği ile
Marshall'ı biz 2011 veya 2012'te alıyorduk diye hatırlıyorum. Sonra Henry Bell'i transfer etmiştik. Şu anki durumunu bilmiyorum ancak Fb'deki hali çok iyiydi. Ama onun yerine Kovar'ın gelmesini tercih ederdim sakat olsa bile.
 
Bu arada bu bilgiyi vermişken başımdan geçen bir anıyı anlatacağım.

Sene 2011. Galatasaray'ın voleybol şubesi hakkında herhangi bir sayfa yok. Tabii o zamanlar twitter da revaçta değil. Ben de o zaman amatör branşlara acayip meraklıyım, maçlara gidiyorum olmadı tvden izliyorum. Facebook'ta bir sayfa açtım belki hatırlayan vardır o sayfayı "Galatasaray Voleybol Şubesi" diye. Kısa bir sürede öyle büyüdü ki sayfam yaklaşık 1000 kişiye ulaştı aylar içinde. Sayfanın tek admini bendim. Ama buna rağmen 7/24 paylaşım yapıyorum. Mesela Henry Bell'in Küba milli takımıyla Pan-Amerika kupasındaki maçlarına bakıyorum, istatistiklerine bakıyorum onları paylaşıyorum sayfamda. Yeni transferlerimizin fotoğraflarını paylaşıyorum. Tabii o zamanlar genciz liseye gidiyorum üniversiteye hazırlanıyorum. Tecrübeli bir editör gibi paylaşım yapamıyordum ancak sayfanın kitlesiyle öyle bir etkileşimdeydim ki sayfanın büyümesinde bana yardımcı oldular, reklamlarını yaptılar başka sayfalarda.

Günlerden bir gün, Salvador Hidalgo'nun facebookundan birkaç fotoğrafını paylaştım sayfamda. Ertesi gün sayfama girdiğimde Hidalgo'nun eşi her fotoğrafın altına yorum yapmıştı "benden habersiz nasıl paylaşırsınız fotoğrafları şikayet edeceğiz sizi" diye. Tabii ben şok, hiç beklemiyordum böyle bir şeyi. Karısı nereden benim sayfamı bulmuştu hala merak ederim.

Zaten çok geçmeden 1-2 ay sonra hesabım bursasporlu bir şerefsiz tarafından hacklendi ve kapatıldı. Maalesef kurtaramadım. Hacklenmeseydi şu an onbinlerce kişiye ulaşmıştı kim bilir. İçimde kanayan bir yaradır...
 
Vallaha yazık lig sonuncuna sadece 1 puani olan takima kendi evimizde 2-0 öndeyken 2 set veriyoruz.Nasıl bir ruhsuzluk nasıl bir ölü toprağı var anlamıyorum.Camia ölmüş üzerine toprak atan yok.Bir takımımız da başarılı olur diye en ufak umut yok.
 
Vallaha yazık lig sonuncuna sadece 1 puani olan takima kendi evimizde 2-0 öndeyken 2 set veriyoruz.Nasıl bir ruhsuzluk nasıl bir ölü toprağı var anlamıyorum.Camia ölmüş üzerine toprak atan yok.Bir takımımız da başarılı olur diye en ufak umut yok.
Takımın son sıradaki takımlara karşı motivasyon olarak bir sıkıntısı olduğu aşikar. 13 maçta sadece 2 puanı olan Kula'ya 2 puanı da biz verdik. Sondan 2. sıradaki Afyon'a karşı puan alamadan yenildik. Yani son 2 sırada olan takımlara biz tam 5 puan kaybettik. Böyle gidersek ve transfer olmazsa ilk 4 zora girer.
 
Liberec takımını 3-0 ile geçip çeyrek finale yükseldik. Bence yarı final şansımız çok zor umarım olur. Lige odaklanmamız daha mantıklı.
 
Büyük ihtimalle erkek voleybola transfer yaptıramadığı için istifa etmeye çalıştı sonra vazgeçti. Maalesef Ali Yüce kadar çalışmıyor. Ali Yüce en azından sponsorluklar buluyordu, takımla daha fazla iç içeydi, transferler yapıyordu. Okan Böke de anca twitter'da taraftara atar gider yapsın. Yahu sen yöneticisin biz mi yönetiyoruz şubeyi? Sponsor bulamadıysan bizim suçumuz mu sizin suçunuz mu? Bir de şampiyon olacağız falan demiş. Dua etsin yarı final oynayalım, şampiyonluğu geçtik de...
 
Kendisine başlarda ısınamamıştım ama M.C. yönetiminde görevini hakkıyla yapan ender yöneticilerden biri olduğunu düşünüyorum. Bu yönetimi düşünüce transferin önündeki engel bir yönetimin çözebileceğinden daha fazla bence.

Bu arada yarın 14:00'de Halkbank deplasmanındayız. Hafta içi Duff ve Gergye iyi göründü ama son haftalardaki deplasman oyunumuz çok sıkıntılı. İlk maçı sürpriz bir şekilde kazanmıştık ama bu kez Halkbank favori görünüyor.
 
Bu arada bu bilgiyi vermişken başımdan geçen bir anıyı anlatacağım.

Sene 2011. Galatasaray'ın voleybol şubesi hakkında herhangi bir sayfa yok. Tabii o zamanlar twitter da revaçta değil. Ben de o zaman amatör branşlara acayip meraklıyım, maçlara gidiyorum olmadı tvden izliyorum. Facebook'ta bir sayfa açtım belki hatırlayan vardır o sayfayı "Galatasaray Voleybol Şubesi" diye. Kısa bir sürede öyle büyüdü ki sayfam yaklaşık 1000 kişiye ulaştı aylar içinde. Sayfanın tek admini bendim. Ama buna rağmen 7/24 paylaşım yapıyorum. Mesela Henry Bell'in Küba milli takımıyla Pan-Amerika kupasındaki maçlarına bakıyorum, istatistiklerine bakıyorum onları paylaşıyorum sayfamda. Yeni transferlerimizin fotoğraflarını paylaşıyorum. Tabii o zamanlar genciz liseye gidiyorum üniversiteye hazırlanıyorum. Tecrübeli bir editör gibi paylaşım yapamıyordum ancak sayfanın kitlesiyle öyle bir etkileşimdeydim ki sayfanın büyümesinde bana yardımcı oldular, reklamlarını yaptılar başka sayfalarda.

Günlerden bir gün, Salvador Hidalgo'nun facebookundan birkaç fotoğrafını paylaştım sayfamda. Ertesi gün sayfama girdiğimde Hidalgo'nun eşi her fotoğrafın altına yorum yapmıştı "benden habersiz nasıl paylaşırsınız fotoğrafları şikayet edeceğiz sizi" diye. Tabii ben şok, hiç beklemiyordum böyle bir şeyi. Karısı nereden benim sayfamı bulmuştu hala merak ederim.

Zaten çok geçmeden 1-2 ay sonra hesabım bursasporlu bir şerefsiz tarafından hacklendi ve kapatıldı. Maalesef kurtaramadım. Hacklenmeseydi şu an onbinlerce kişiye ulaşmıştı kim bilir. İçimde kanayan bir yaradır...
Vay be bunu yazdıktan birkaç hafta sonra Hidalgo fenere gitmiş... Tesadüf değildir herhalde birileri benim yazdıklarımı okuyor...
 

Üst