2021-2022 Galatasaray Futbol Takımı

Topla fazla oynamadan goller bulmamız iyi bir haberdi ama devamını getiremedik. Sürekli bu takım daha iyi olacak diye şartlanmak güzel ve gerçekleştirilebilir bir durum ama rakiplerin de en az yarısı vakit geçtikçe daha iyi olacak. Dolayısıyla daha iyi olmak ve iyiye gitmek rakiplerle arayı kapamaya ya da açmaya yarayacak diye bir şey yok. Sen yeniden yapılandım derken Babel'i oyuna sokarak kendi kendini bilmem kaçıncı kez sabote ettiğin maçın ardından hala Arda'nın tecrübesi, Hızır'ın çevikliği, Hermes'in basireti diye masal anlatırsan sana inanacak olan da inanmaz, sadece kör inançlılar kalır yanında...

Bence sonuç çok kötü olmadı ama Fatih Hoca'nın yıllardır süren demode oyun beklentisinin-bakın oynadığımız oyun demiyorum, oynatmaya çalıştığını iddia ettiği oyundan bahsediyorum- tüm müşahhas sonuçlara rağmen kabul görmesi bana ilginç geliyor. Dört yıldır iyi oyun oynamıyoruz, ilk bir buçuk yılda en azından Süper Lig'de başarı elde ettik neyse dendi. En pahalı ve en iyi kadroyla başarılı olduk, Avrupa'ya gittik rezil olduk. Son iki yıldır ne tatmin edici oyun ne de sonuç var. Şunu da anlamak gerekir ki Adnan Polat çağırınca gelmeyip, Ünal Aysal'ın lig standartlarının üzerinde kurduğu kadrosuyla BJK'nın feda dediği, FB'nin başkanının 3 Temmuz sürecinde hapiste olduğu ve kulübün de dağıldığı sezonda şampiyon olmasına herkes mucize olarak bakmıyor, bakmak da zorunda değil.
 
Hocam verdiğin tarihi bilgi de tam doğru değil, verdiğin diğer örnek de doğru değil :D Tarih kısmı başlığı açıp orada mülahaza edebiliriz mevzuyu çetrefilli şekilde.

Her şampiyonluğu rakibin kötü olmasına mı bağlayacağız? O zaman 1996-2000 şampiyonlukları da Fenerbahçe'nin hiç ortalarda olmamasından dolayı kazanıldı ?

Abi nasıl mantık bu ya şaşıyorum.
Emin ol tam doğru verdiğim tarihi bilgi. Dün de Zenta'nın yıldönümüydü ve konuşulmadı her zaman ki gibi. Sadaret mührü düşmanın eline geçmişti.
 
Muhammed ben inançlı olan şampiyon olur dememişim ki yahu. Benim inşAllah MaşAllah kelimelerime takıntısı olan arkadaşlara neden bu kelimeleri kullandığımı anlatmaya çalıştım. Yoksa en çok namaz kılan, en çok inşAllah diyen en inançlı olan takım şampiyon olur dememişim,tekrar okuyunca hak vereceksin...
 
Tek yeni kadro kuran biz miyiz onu da anlamıyorum. Fener her sene 10 oyuncu alıyor, Beşiktaş desen her sene kadronun yarısı bir şekilde değişiyor Atiba hariç. Başkanları Sergen'i yollamaya kalkıyor, şampiyonluğa giderlerken Aboubakar takımdan kaçıyor vs... Trabzon da Sörloth 30 gol atıyor gidiyor, yeniden kadro kuruyorlar. Neredeyse çoğu süper lig takımı zaten her dönem çokça transfer yapıyor. Fakat aralarında bir oyun şablonu olmayan sadece biz varız ya da bana öyle geliyor.
 
Bayern Münih ya da Juventus'un şampiyon olması başarı değildir, şampiyon olup doğru olmayan bir futbol oynadıklarında başarısız da denildikleri dönemler vardır ki şampiyon olup hoca kovmuşlukları da vardır. GS tabi ki bir Bayern ya da Juventus değil böyle bir dominasyon kurulacak ortam yok ama tarihin en iyi kadrosu denilen kadroyla sezona başlayıp Mahmut-Topal'lı takıma şampiyonluk veren sonra oyuncular kiralıktı diyen, ertesi sene kiralık oyuncu dolu BJK'ye şampiyonluk verince bu sefer 2 golle şampiyonluk verdik diyenler hep aynı kişiler nedense. Bahane bulmak isteyene hiç bitmez. Şampiyon olsan ne olacak ki. Ne zihniyetin, ne de oynattığın oyun Avrupa'da Galatasaray'ı başarıya ulaştırmak için yeterli değil. Ha diyorsan ki makas açıldı, o zaman bırakırsın görevi. Varsa talibin o makası kapatmış takımların başına geçersin. Biz de makas açıldı demeyecek hocayı bulana kadar deneriz. Başarısız olurlarsa nasılsa makas açıldı başkası gelsin deriz, başarılı olursa da ona göre değerlendiririz. 2+2 4 diyecek kadar basit bir olay.
 
-


Yani okullarda gösterilen tüm bilgiler %100 doğru diyorsun. Tarih konusu başlığı açarsan oraya yazarım, tam doğru olduğunu düşündüğün şeyin tam da doğru olmadığını

Okulda Ankara savaşı ne kadar anlatılıyor. Yok hani kaç yıl okudum Orta-Lise Ankara Savaşında Yıldırım'ın yanında sadece kayınbiraderi'nin kaldığını, vezirlerin kendilerine yakın şehzadeleri alıp savaş meydanından tüydüğünü okumadım. Ha diyorsanız Yıldırım'ın yanındaki Türkmen beyleri Timur'un yanına geçti de o yüzden kaybedildi lafım yok. Şahruh hatta Mehmet Çelebi'ye mektup yazıyor "siz neden Çağatay geleneğini yıktınız" diye azarlıyor. Babanız öldü iç savaş çıkacağına üleşseydiniz ülkeyi diyor.
 
Okulda Ankara savaşı ne kadar anlatılıyor. Yok hani kaç yıl okudum Orta-Lise Ankara Savaşında Yıldırım'ın yanında sadece kayınbiraderi'nin kaldığını, vezirlerin kendilerine yakın şehzadeleri alıp savaş meydanından tüydüğünü okumadım. Ha diyorsanız Yıldırım'ın yanındaki Türkmen beyleri Timur'un yanına geçti de o yüzden kaybedildi lafım yok. Şahruh hatta Mehmet Çelebi'ye mektup yazıyor "siz neden Çağatay geleneğini yıktınız" diye azarlıyor. Babanız öldü iç savaş çıkacağına üleşseydiniz ülkeyi diyor.

Sadece bu savaş hakkında yazılmış akademik kayıtlar da var. Okuyun onları. Biraz da Balkan tarihi.

Her neyse verdiğiniz örnek Galatasaray'la çok da alakadar değil.
 
Sadece bu savaş hakkında yazılmış akademik kayıtlar da var. Okuyun onları. Biraz da Balkan tarihi.

Her neyse verdiğiniz örnek Galatasaray'la çok da alakadar değil.
Tam alakalıdır. O gün tarih dersinde yenildik ama düz toparlandık diye anlatılır. Oysa çevre faktörü, balkanlardan bir isyan olmaması hem de 10 yıl süren iç savaşa rağmen yine de devletin toparlanması anlatılmaz. Timurluların da aslında Anadolu'yu istila etme isteklerinin olmaması da önemli. Aldıkları haraca bakmışlar.
 
Tam alakalıdır. O gün tarih dersinde yenildik ama düz toparlandık diye anlatılır. Oysa çevre faktörü, balkanlardan bir isyan olmaması hem de 10 yıl süren iç savaşa rağmen yine de devletin toparlanması anlatılmaz. Timurluların da aslında Anadolu'yu istila etme isteklerinin olmaması da önemli. Aldıkları haraca bakmışlar.


Ya hocam konuyla alakasız diye yazmayayım diyorum ancak yazdırmak için uğraşıyorsun.

Burada herkesin anlayacağı dilde anlatayım, o zamanlar Balkanlar'da Bulgar imparatorluğu, Bizans imparatorluğu ve diğer Slav ailelerinin kendi kurdukları derebeylikler var. Balkanlardaki ağalık sistemi ya da feodallik derler kitaplarda; toprak ağaları veya derebeyleri halkı sömürüyor sürekli. Osmanlı da köylünün yanında olup, bununla birlikte kilise özgürlüğü verdiği için halk Osmanlı'yı yaşanabilir bir devlet olarak görüyor. Nasıl bugünki insanlar Amerika'yı özgürlüklerin ülkesi görüp bu sebepten göç etmeyi istemesi gibi. Nasıl ki Amerika'da yaşayan her türlü milletin insanı Amerika'yı kendi vatanı gibi sahiplenmesi şeklinde. O günlerde de Osmanlı köylünün yanında olup kilise özgürlüğü verip, fazla da vergi almayınca halk bu devleti güzel yaşam sürülecek bir devlet olarak görmüş ve 1700'lere kadar isyan çıkmamış. Yani biz Ankara savaşından çıktığımızda da Balkanlarda güçlü aileler ve devletler vardı. En azından o zamanki Osmanlıya karşı vardı. Ankara savaşında da Timur en çok kayıp verdiği savaşlardan birini yaşamıştır. Filler de etkili olmuştur Timur'un yenmesinde. Çok uzunca yazarım ama konu çok sapsın istemiyorum. Balkanlardaki hristiyanlar Osmanlıyı kendi devletleri olarak görüyor. 1700'lere kadar vergiler iki katına çıkıncaya dek zaten isyan da olmuyor çok fazla. Sanılanın aksine Balkanlar'da müslümanlaşma 1750'li yıllardan sonra oluyor. Yani Osmanlının son dönemlerinde İslamlaşma oluyor. Bizim ailenin de 1800'lü yıllarda İslamlaştığı düşünülüyor mesela. Çünkü ailemizin kilise kayıtları görünebiliyor. Çok eski olmasa gerek.

Müslümanlaşma da 1750'lerden sonra vergiler iki katına çıkınca artıyor, müslümanların vergi vermemesinden (ya da daha az) dolayı, bazı insanların vergiden kurtulmak için Müslüman olduğu görülüyor.

Arapça harfleri okuyabilirsan Osmanlı Tahrir defterlerini de atabilirim sana özelden.
 
Son düzenleme:
Ya hocam konuyla alakasız diye yazmayayım diyorum ancak yazdırmak için uğraşıyorsun.

Burada herkesin anlayacağı dilde anlatayım, o zamanlar Balkanlar'da Bulgar imparatorluğu, Bizans imparatorluğu ve diğer Slav ailelerinin kendi kurdukları derebeylikler var. Balkanlardaki ağalık sistemi ya da feodallik derler kitaplarda; toprak ağaları veya derebeyleri halkı sömürüyor sürekli. Osmanlı da köylünün yanında olup, bununla birlikte kilise özgürlüğü verdiği için halk Osmanlı'yı yaşanabilir bir devlet olarak görüyor. Nasıl bugünki insanlar Amerika'yı özgürlüklerin ülkesi görüp bu sebepten göç etmeyi istemesi gibi. Nasıl ki Amerika'da yaşayan her türlü milletin insanı Amerika'yı kendi vatanı gibi sahiplenmesi şeklinde. O günlerde de Osmanlı köylünün yanında olup kilise özgürlüğü verip, fazla da vergi almayınca halk bu devleti güzel yaşam sürülecek bir devlet olarak görmüş ve 1700'lere kadar isyan çıkmamış. Yani biz Ankara savaşından çıktığımızda da Balkanlarda güçlü aileler ve devletler vardı. En azından o zamanki Osmanlıya karşı vardı. Ankara savaşında da Timur en çok kayıp verdiği savaşlardan birini yaşamıştır. Filler de etkili olmuştur Timur'un yenmesinde. Çok uzunca yazarım ama konu çok sapsın istemiyorum. Balkanlardaki hristiyanlar Osmanlıyı kendi devletleri olarak görüyor. 1700'lere kadar vergiler iki katına çıkıncaya dek zaten isyan da olmuyor çok fazla. Sanılanın aksine Balkanlar'da müslümanlaşma 1750'li yıllardan sonra oluyor. Yani Osmanlının son dönemlerinde İslamlaşma oluyor. Bizim ailenin de 1800'lü yıllarda İslamlaştığı düşünülüyor mesela. Çünkü ailemizin kilise kayıtları görünebiliyor. Çok eski olmasa gerek.

Müslümanlaşma da 1750'lerden sonra vergiler iki katına çıkınca artıyor, müslümanların vergi vermemesinden (ya da daha az) dolayı, bazı insanların vergiden kurtulmak için Müslüman olduğu görülüyor.

Arapça harfleri okuyabilirsan Osmanlı Tahrir defterlerini de atabilirim sana özelden.
Cizye her zaman ağır bir vergiydi.
 
Terim'i eleştirmek değil de eleştirirken ki üslup batıyor insanlara. Bunun sebebiyse bu forumdaki insanların çoğunun hayatı boyunca yaşadığı en büyük mutlulukların bir kısmında Terim olması.

Tabi bu da karakter meselesidir. Mesela Terim'i argo ya da alçaltıcı ifadelerle eleştirenler de muhtemelen Terim'le yaşadığımız önemli başarılarımızda en az diğerleri kadar sevinmiştir. Ama o arkadaşlar o dönemler kendilerini bu denli sevindiren insana karşı alçaltıcı tavırlar takınmakta bir beis görmemekte. Diyorum ya yapı meselesi.

Forumda Terim'i alçaltıcı ifadeler konuşmadan ve oldukça haklı argumanlarla eleştirenler de var ki onların eleştirileri kimseye batmıyor. Mesela Kaan Horozoğlu da gerek gördüğünde eleştirisini yapıyor ama kimse takılmıyor

Hasılı kelam forumdaki insanların eleştiriye değil de alçaltıcı ifadelere karşı gocundukları anlaşılmadığı sürece bu kısır tartışmalar devam eder. Eee burası da Galatasaray forumuysa son 20-30 yılın kazandıklarıyla açık ara en başarılı GS figürüne böyle koruyucu tavırlar olması normal geliyor bana

Neyse herkes kendine yakıştığı şekilde eleştirisini yapıyor zaten.
 
Son düzenleme:
Kasımpaşa ve Trabzon maçlarındaki puan kayıplarının Terim'in maç içi hamlelerinden çok, iyi geçirdiğimiz transfer dönemindeki stratejik bir hatasından kaynaklandığını düşünüyorum.

Eğer basit oynamak dışında bir özelliğini görmediğim Nelsson'a 8 vermek yerine takımın çok daha elzem olan ön libero mevkisine tecrübeli, sert bir önlibero alsaydı Kasımpaşa ve Trabzon maçlarını rahat rahat bitirirdik.

Bir Elneny ya da Diawara çok şeyi değiştirirdi. Oraya da gittik tecrübesiz bir oyuncu aldık, iyi çıkmasını dilemekten başka yapacak bir şey yok.

Oyun içi değişikliklere çok takılmış insanlar da ilk yarı Trabzon'un çok daha net pozisyonları var.
 
Birileri, daha fazla para, daha fazla itibar uğruna yola çıktıklarını, yolda bulduklarıyla değişirse. Sanki bazı şeyler söylenmemiş gibi, söylememiş gibi yaparsa ne geçmişte yaptıklarına bakılır ne de başka bir şeye.
Söyledikleriniz yalın halde doğru olabilir. Zamanında başarılarına sevinmiş, başarısızlığında yanında olmuşuzdur. Ancak ne zaman birileri adaletin olduğu yerde varım diyip bir şeyler yaptıysa, ordan sonra bizde bakış da değişir, kişiye duyduğumuz sevgi de saygı da değişir. Herkes hayatta yaptığının ekmeğini yer.
Yıldırım Demirören'e yancı, birilerine kapı kulu olana bundan fazlası olmaz. Hayata bir bakış açımız, inandığımız şeyler var. Bu inandığımız şeyler para uğruna, rant uğruna hiçbir zaman değişmedi değişmeyecek de. Kişisel olarak sevebilirsiniz, sevilmesi de doğal. Ama hakaret bile olmayan bir yanda "AAAAA hocamıza ne dedi" derseniz, orda bir problem var demektir. Ortada hakaret yok bir şey yok. Kime de nasıl hitap edeceğimizin hesabını kimseye verecek değiliz.
Kanser hastası adama söylediklerini, zamanında kader birliği yaptığı kişilere söyleyememesinden ben utanırım. Yapımız bu bazı şeyleri asla unutmuyoruz. Kin tutmaksa, kin tutmak olsun. Yeter ki safımız belli olsun.
 
Nelsson konusunda çokça kez yazıp sildim geçenlerde ama maalesef çok beklentiye girmemek lazım. Hatta diğer genç transferler için de aynısını yazmıştım. Evet genç almak çok güzel ama alınca süper olmuyorsun, beklentiyi arşa çıkarmamak gerekir.
 
Fatih Hoca'ya, kendini Galatasaraylı sanıp bu lafları edenleri not alın kenara. Bu adamlar kendilerini güya eleştiri yapıyorum sanıyolar. Benim aklım var zannediyorlar. Boş tenekeden çok ses çıkar. Maalesef aynı havayı soluyoruz bunlarla.

Etkili konuşma sanatı yapacağım diye siyasi terimler dökmüş ortaya. Para uğruna, rant uğruna bilmem neyimiz değişmedi değişmeyecek bilmem ne.

Hakaret salak-aptal-gerizaklı gibi kötü söz söylemek değildir sadece; karşındakini küçük görme, alay etme veya iğneleyici söz kullanmaktır. Lügat anlamına da isteyen bakabilir. Bilmediğin kelimeleri iyice bir araştır. Neyin ne demek olduğunu bilmeden burada ahkam kesme. Abi şaka gibi ya adamın ettiği kelimeler para uğruna, rant uğruna bilmem ne kelimeler yazıyor bir de ciddiye alıyorlar bu kelimeleri. Bozacının şahidi şıracı gibi.

Dış güçler tarafından Fatih Terim destekleniyor felan da yaz bi de. 15 yaşındaki bir beyin mi yazıyor bunu yoksa forumda şaka videosu alınacak da bizim mi haberimiz yok ?

Madem hedefin Fatih Hocama kin tutmak, Galatasaray şampiyon olduğunda bu forum toplandığında, seni uzaktan ya da yakından görmeyeyim.
 
Fatih Hoca'ya, kendini Galatasaraylı sanıp bu lafları edenleri not alın kenara. Bu adamlar kendilerini güya eleştiri yapıyorum sanıyolar. Benim aklım var zannediyorlar. Boş tenekeden çok ses çıkar. Maalesef aynı havayı soluyoruz bunlarla.

Etkili konuşma sanatı yapacağım diye siyasi terimler dökmüş ortaya. Para uğruna, rant uğruna bilmem neyimiz değişmedi değişmeyecek bilmem ne.

Hakaret salak-aptal-gerizaklı gibi kötü söz söylemek değildir sadece; karşındakini küçük görme, alay etme veya iğneleyici söz kullanmaktır. Lügat anlamına da isteyen bakabilir. Bilmediğin kelimeleri iyice bir araştır. Neyin ne demek olduğunu bilmeden burada ahkam kesme. Abi şaka gibi ya adamın ettiği kelimeler para uğruna, rant uğruna bilmem ne kelimeler yazıyor bir de ciddiye alıyorlar bu kelimeleri. Bozacının şahidi şıracı gibi.

Dış güçler tarafından Fatih Terim destekleniyor felan da yaz bi de. 15 yaşındaki bir beyin mi yazıyor bunu yoksa forumda şaka videosu alınacak da bizim mi haberimiz yok ?

Madem hedefin Fatih Hocama kin tutmak, Galatasaray şampiyon olduğunda bu forum toplandığında, seni uzaktan ya da yakından görmeyeyim.

Kimin aklı olup olmadığının karar mercii sen misin? Dış güçler tarafından hocamız hedef alınıyor diyen belli. ben değilim. İstediğin zaman istediğin yerde görebilirsin beni. Merak etme forum toplandığında ben zaten olmayacağım uzun süre önce kestim ilişkimi herkesle. Kimin boş, kimin dolu olduğuna da klavye komandoları karar vermesin :) Herkes birini bir şey ilan ediyor zaten bu ülkede.

Ben eleştiri yapıyorum diye bir şey söylemedim. Eleştirirsem oyunu sistemi eleştiririm. Neyi eleştirp eleştirmeyeceğimi de sana değil kimseye sormam. Sevmek serbest de nefret etmek yasak mı?
 
İş lafa gelince “Galatasaray his takımıdır” diye laga luga yapıyorsanız; hayatı kabadayılık yaparak geçmiş, mekân basan, Galatasaray düşmanlarıyla mutluluk pozları veren, Galatasaray’a her çağrıldığında değil kendi istediğinde gelen, çalıştığı tüm başkanlarla sorun yaşayan kişiye sırf kupalar kazandı diye saygı duyulacak diyemezsiniz. Nerde Ali Sami Yen, Metin Oktay, Baba Gündüz? Nerde FT? Kimse kimseye taraftarlık öğretmeye kalkmasın. Sırf başarı için birilerine tapacak olsaydık zaten Galatasaraylı olmazdık. İkiyüzlülüğün lüzumu yok. Herkes kendi işine baksın.
 
Bence terim last dancesini 2017-2018 yarim sezonda yasadi. Sonrasi zorlama bir sekilde devam ediyor.
Bir onceki baskan kendisini hakaret ettigini dusundugu halde gondermedi. Simdiki zaten secim vaadi olarak kullandi. Idari hatalar da teknik hatalari aratmadi yani.
 

Üst