2 gün önce, son şampiyonluğumuzun 10. sene-i devriyesiydi. Ben basketbolu 2010 yılında, 7 yaşındayken babamla ipekçi'ye giderek takip etmeye başladım. şubenin o sezon yaptığı final, benim çocuk aklımla bütün oyuncuların numaralarına kadar ezberlemem. bu benim için ne kadar özel bir durum, ne kadar hoş değil mi. babası andric'e kazma dedi diye babasıyla kavga eden çocuk. bir sezon sonra muhteşem bir Euroleague tecrübesi, yine çocuk aklıyla babasıyla salona gidip gelen, şubeyi artık canından bir parça olarak gören çocuk. bir sezon sonra şampiyonluk, kaçırdığım maç yok. bakın 3 sezondur takip ediyorum 10-11, 11-12, 12-13. bu üç sezonun sonunda şampiyonluk, insan hiç geçmişi bilmese der ki bu takım zaten zirve kovalayan bir takım, şampiyon olması final yapması EL yapması normal. 13-14 keza öyle. insan büyüyor, 12 yaşındayken babama şube hep böyle kalır mı bende senin gibi çocuğumu maçlara getirip basketbolu çok sevmesini saglayacagim derdim. ben 13-14'ten sonra şubenin bir adım ileri gittiğine şahit olmadım. 15-16'da ergin hoca meydan okuma yapmasa muhtemelen Eurocup'u da alamayacaktık ki Dursun Özbek yönetimi epey de isteksizdi bütçe arttırımı konusunda. akabine felaket geçen 16-17 sezonu ve sonrası. sonrası tam bir çöplük. 17-18 oktay hoca olmasa belki de tarihi rezillik gelecekti, oktay hocayı elden kaçırdık küs ayrıldık. 18-19 sezonu, Ertuğrul hoca geldiğinde Ağustos ayindaydik. Ağustos ayında kurulan takımla bir heyecan yaşayıp ligin de kalitesizliği ile yarı final yapmıştık. 15-16'dan sonra ilk kez 19-20 sezonu, o dar bütçeyle inanılmaz bir heyecan yaşamıştık. keşke pandemi cikmasaydi, o kadro ile nerelere gideceğiz bir gorseydik. 20-21, söylemeye gerek yok. 21-22 sezonu, pistiolis geldiğinde 8'den girsek yeter derken olumlu bir hava ile ucundan yarışmacı olduk. finali kaçırdık. 22-23, yani ne siz sorun ne ben söyleyeyim.
şimdi, ben 20 yaşındayım. şubeyi 12-13 yıldır falan takip ediyorum. şubenin 2013'ten beri çektirdikleri düşünülünce kendimi 100 yıl yaşlanmış gibi hissediyorum. ben bu şubeyle ilgili herhangi bir konuya kafa yorarken sinirden beyin kanaması geçiriyorum cidden. ya bakın, yazının başında da dedim. ben küçücük çocuktum takım finale oynuyordu, evren büker hayranlığım bile vardı. takımın tamamını ezbere bilirdim. bu bir çocuk için ne kadar güzel, bir baba için ne kadar hoş bir şey. bugün olaya sadece para veya başarı olarak da bakmamak lazım. neden benim gibi basketbol aşığı olarak yetişen 2010'lu 2020'li çocuklar olmasın ki? 2013'te tarihi sampiyonlugu yerinde, hayatımda ilk ve tek şampiyonluk kutlamasını orda izlemiştim. bu benim için ne kadar özel, benim o gün yaşadığımın bin kat güzelini bin kat gorkemlisini neden yeni nesil yaşamasın?
yahu bunlar çok özel seyler. cidden çok özel, şube 10 senedir harbiden gün geçtikçe geriye gitti. 2008 sonrası doğan cocuklar ortalikta futbol varken basket ne abiiiii diye dolaşıyor. neden abi niye, niye nasıl müsaade edilir böyle bir kültür erozyonuna? nasıl olurda basketbolu memlekete getiren kulübün taraftarı böyle konusur? nasıl her sene salona taraftar çekecek, karşıyaka kadar kadro kurulamaz? nasıl bu insanlara bu nesile basketbol sevdirilmez? benim aklım almıyor.