Görüldüğü üzere birkaç milyon dolarlık likidite vaat edildiği anda; salon sporlarına dair yapı, sistem, organizasyon gibi kavramların tamamının öncelik arz etmediği ortaya dökülüveriyor. Yüze tokat gibi çarpıyor. Biraz daha yumuşak yaklaşarak, tamamı dolgun likidite üzerinden anında oluşturulabiliyor.
Bu sezon iki maçta da voleybol topuyla döverek 3-0 yendiğimiz, Şampiyonlar Ligi seviyesi için elinde Mihajlovic dışında hiçbir saha içi vaadi olmayan; olsa olsa Brezilya'da ölümden döndükten sonra Balkan kadınının 2020'lerdeki gerilemesiyle muhtemelen anında psikoloğa düşen sab-i sübyan Uzelac'ı ekleyebilen, yerel liginde ilk yarıyı Avrupa kupalarına katılamayacak şekilde noktalayan Zeren Spor tak diye Şampiyonlar Ligi'nde oynayacak. Bizse 3 kez final oynadığımız, pandeminin ortasında takımlar sapır sapır karantinaya girerken sonuna kadar oynayarak onurunu kurtardığımız CEV Cup'tan wild card alamadık. Bu takıma bir hedef ta yazdan işaret edilemedi. İlk yarı 7.'si takımın Şampiyonlar Ligi'ne gideceği ortamda biz devreyi 5. sırada bitirdik diye şu an antrenörsüzüz. Avrupa voleybolunun merkezinde Kuzeyboru'yu yenmek ya da yenememek yer alıyor anladığım kadarıyla; haşa kata finansal akış vaadi falan olamaz.
Ez cümle, erkek voleybolda fahiş yanlışlarda ısrar edip kadın voleyboldaysa doğruya çomak sokmaktan yana beis görülmüyorken; voleybol Galatasaray'ın en gerideki sporu olmaya evrilir. Bir Faruk Süren ya da bir Ünal Aysal Galatasaray başkanı olana dek de, salon sporlarındaki üst düzey yöneticiler ve organizasyonların dini imanı parayken; bizim takımlardan cacık olmaz. 2000'lerde doğan jenerasyon da Burhan Felek'te kapı duvar yıkıyorken, gelin top sahada dönerken yüz yüze amiral gemi erkek futbol konuşun denir.
Ha, üst düzey smaçör Lazovic'in önüne çözülmeden Vakıfbank'ın yardımcı antrenörü gelecekse de, ilk iş Hernandez'i arar. Aslının yerine bir de suretini eklemiş oluruz.