Sırbistan'a şampiyonluk fazlasıyla yakıştı.Fransızların gerek set temposu gerekse oyun aklı olarak yine görece iyi takımlarından biri sahada olduğu halde Sırp oyuncular oyun zekası olarak o kadar öndeydi ki hem atletizm farkını hem de pota altındaki kalınlık dezavantajını rahatça kapattılar.İkinci yarı takımın enerji kaynağı oyun kurucu Milica Dabovic oynayamıyorken ilk yarının daha üstünde bir hücum performansı yakalamaları başlı başına olay.Set düzenleri itibariyle en iyi maçı çeyrek finalde oynayıp yarı final ve finalde daha ziyade bireysel performanslar üzerinden gittiler.Finalde Ana Dabovic-Sonja Petrovic ikilisinin performansı kadın basketbolunda unutulmaz bireysel performanslar arasına girer.Tabi bu performansları yakalayabilmelerinde beklenen ölçüde devreye giremeyen oyuncuların saha içi yerleşime dair becerisi de önemli faktör.Olay hiçbir zaman 1 oyuncu 5 kişiye karşı hücum ediyor görüntüsüne evrilmedi.
Sırbistan'ın kazandığı Avrupa Şampiyonluğunun kadın basketbolu için,daha ötesinde Avrupa basketbolu için hayli değerli olduğunu düşünüyorum.Marina Maljkovic de Ekrem Memnun'un,haydi biraz da Hejkova'nın yanına kim yaklaşabilir diye düşünürken milli takım düzeyi için zirveyi yakaladı yarattığı takımla.
İhtilaflı konulara gelirsek Maljkovic'in aldığı molayı rakiple olan iletişimden ziyade kendi oyuncularının sevincini bölmesi sebebiyle yadırgadım.Tamam bu takım farklı bir mentalite çerçevesinde düzenli olarak gelişip Avrupa Şampiyonluğunu yakalayamazdı fakat bu kadar yoğun anlarda bir parça dağılmak oyuncuların hakkıdır diye düşünüyorum.Fransa'ya da bir saygısızlıkları yoktu görebildiğim kadarıyla.Mola konusu bilindiği üzere Ergin Ataman'ın Beşiktaş günleriyle alakalı da sıklıkla gündem olmuştu.İkili averaj hesabı mevzu bahis olduğunda veya antrenör matematiksel olarak galibiyetin garantilenmediğini düşündüğünde ciddiyeti sağlamak adına bu hamleyi yapabiliyor.Bana bu denli robotiklik veya kalkıp da önümüzdeki 10 yıl için takım kültürüne dair mesaj vermek fazla geliyor,sorunum burayla.Yoksa Fransız koçun basketbola Maljkovic'in 3'te 1'i kadar emek verdiğini düşünmüyorum sahada gördüklerimden yola çıkarak.O emeğin bir parçası da bu robotik yaklaşım.Sonucu getiren düzenin bir noktadan sonra antipatikleşmesi olarak değerlendiriyorum molayı,rakiplerle iletişim dahilinde bir teamül geliştirmiyorum.Zira farklı olaylarda dengeyi hissedebilmek,niyet okuyabilmek zor.
Sırbistan-Litvanya maçının bir buçuk dakikalık özeti dışında herhangi bir seçeneğim olmadığımdan maçı nasıl kaybettiklerine dair fikir yürütemiyorum.Erkeklerde 2010 Dünya Şampiyonası'nda Yunanistan'ın Ankara'da kaybettiği maç hayli çirkindi.Fakat o gün Yunanistan baştan sona sahada yoktu.Keza bu sezon kadınlar Euroleague'de bizden kaçmak isteyen rakip yuh dedirten bir seri yedi.Sırbistan-Litvanya maçında ilgimi çeken nokta Sırbistan'ın baya büyük bir fark yakalaması.Litvanya pek de yüksek profilli bir takım değilken kaybetmek isteyip kaybedememeleri gibi bir durum dahi ortaya çıkabilirdi.
Maçı izleyemeden,vücut dillerini göremeden yorumlayabilmek zor.