BBP liderinin helikopteri düştü!

Başsağlığı Mesajı

Kahramanmaraş'da meydana gelen elim helikopter kazasında hayatını kaybeden Büyük Birlik Partisi Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu ile kazada yaşamını yitiren diğer vatandaşlarımıza tanrıdan rahmet, kederli ailelerine başsağlığı dileriz.

Galatasaray Spor Kulübü
 
Doğan, asılsız bir yazıya alıntı yaptığın için, iletini düzenledim.

Alperen, asılsız bir yazıya cevap yazdığın için, iletini sildim.


Vefat edenlere Allah'tan rahmet diliyorum.
 
bu esrarengiz ölümler hep böyle kişileri buluyo bu ülkede dürüst ve yararlı olmakta suç ülkeden soğumamak elde değil.. :(
Başkan ve yanındakilerin mekanları cennet olsun onun gibiler zor gelir bu ülkeye gelsede böyle pisipisine kaybederiz :( . merak ediyorum baştakilerin başına böyle bişey gelse nolurdu :?
 
Koskoca Türkiye Cumhuriyeti Devleti 3 gündür düşen bir helikopteri alakasız yerlerde arıyor.Köylüler 17 kişilik bir ekip kurup düşen helikopteri buluyorlar.
Bizim İçişleri Bakanımız ise hala olay mahaline gitmeye çalışıyor.

Neresinden bakarsak trajikomik bir durum bu.

Demekki karlı bir havada ülkemize bir saldırı olsa bizim yetkililer olay yerine yetişene kadar ülke elden gidecek.

Enteresan gercekten.
 
Hey gidi Muhsin Başkan hey...



Şakaklarında birkaç kır tel, alnında birkaç çile kırışığı.Bizim kuşağın en genci, en yakışıklı delikanlısı...
*

Bugün perşembe; 26 Mart Perşembe.

Muhsin Yazıcıoğlu'nun bindiği helikopterin enkazına, neredeyse 24 saatten beri ulaşılamadı; modern zamanların en şeddâdî iz ve sinyal takib etme teknikleri bir işe yaramadı. Yüzlerce insan, bilmem kaç helikopter ve uçak seferber... Haber yok! Kulağımızda İHA muhabiri İsmail Güneş'in gittikçe zayıflayan sesi yankılanıp duruyor,

- Kimseden ses gelmiyor, gelmiyor. Eyvah çok kötü!..

Saat 13 sularına geldi; hâlâ bir haber alamıyoruz.

Ve saatler geçtikçe bir mucize, şaşırtıcı bir "iyi haber" bekliyoruz ama...

*

18 yaşlarında kocaman çocuklarız. Senelerden 1972. Mevsim güz; içimizde Ankara rüzgârı. Taşralardan Ankara'lara okuyup "büyük adam" olmak için gelip resmî yurtların kasvetli odalarında yalnızlığın çukurlarına düşünce, "anne, anneciğim" diye başımıza yorganı çekip bir güzel ağlamışlığımızın günleri.

Muhsin Yazıcıoğlu'nu ilk defa Veteriner Fakültesi'nde görüyorum; adam 18 yaşında bile efsâne; öyle karizmatik. Yıldırım Beyazıt'taki yurt binasının bahçesinde bir duvar önünde sohbet ediliyor. O günlerde bir "başkan"lık vâkıası var; yurt başkanı, fakülte başkanı: Yazıcıoğlu ya yurdun ya Veteriner'in başkanı.

Bazı insanlar vardır; hep böyledir; vasıflarında lider olmak tabiatı ile doğar, öyle yaşarlar. Muhsin Yazıcıoğlu da öyle. Hep yaşından büyük, hep sorumlu, hep ağır...

Gençlik hâtıralarımı çağırıyorum; onu hep bulunduğu mekânda, insanların ilgi odağı ve çekim merkezi halinde hatırlıyorum. İnsanlara güven, ümit ve cesaret telkin ediyor. Orada Muhsin Yazıcıoğlu varsa nefislere itimad duygusu gelip yerleşiyor.

Ankara'da Hacettepe sırtlarında bir tarafta fakültelerin, öteki yanda kalabalık yolların bulunduğu meydan gibi bir yerdeyiz. Bin kişi var mıyız? Varız. Hacettepe Tıp Fakültesi'nin olduğunu tahmin ettiğim binaların tepesinden aşağıya doğru silah tarrakaları yankılanıyor. Sene 75, belki 76... Kalabalık dalgalanıyor. Mesele nedir? İşgal, boykot, güç gösterisi? Hatırlamak zor. Heyecan yüksek. Polis panzerleri kalabalığı çevreleyip dağılın ikazları yapıyor megafonla.

Orada yüksekçe bir yerde görüyorum onu,

-Dağılmayın, dik durun; ben söylemedikçe bir yere kımıldamayacaksınız, diyor ve ilâve ediyor:

-Yanınızdaki arkadaşınızı polise bırakmayacaksınız. Nasıl geldiysek öyle gideceğiz!

Yine silah sesleri...

- Şimdi İstiklâl Marşı'mızı okuyacağız; rahat, hazır oll!

*

Ülküdaşım, genel başkanım, hemşehrim, arkadaşım...

Günün birinde patronum da oluyor. Ankara'da yayınlanan Hasret ve Genç Arkadaş dergilerinin yayınlandığı Dörtyol semtindeki apartman dairesine uğruyor ara sıra. Dergi yapıyoruz, mizanpaj yapıyoruz, kapak yapıyoruz, sonu "kahrolsun"larla, "yaşasın"larla biten sert yazılar yazıyoruz, pikaj, montaj işleri, ışıklı masalar... Vaktiyle Nihat diye bir arkadaş vardı; o derginin dizgi işlerini görmekte. Kaç ay sürdü bilmiyorum, talebeyim henüz, biraz alacağım birikmiş. Alacağımı veriyor patronum; kaç lira hatırlamıyorum; o parayla Anafartalar'da bir kuyumcudan bir çift altın küpe alıyorum nişanlım için.

O küpeleri her görüşümde yıllardan beri o günleri, onu hatırlıyorum.

*

Saat onbeşe geliyor; bakanlar açıklama üstüne açıklama yapıyorlar. Helikopter sinyal vermiyormuş.

Kelimeler... Ne işe yararsınız siz? Kanat olabilir misiniz kanat? Kar araçlarına takılan demir palet olabilir misiniz icabında? Elinde minicik ilkyardım çantasıyla bir doktor, bir hemşire...

Veya bir Allah'ın kulu olsun da, sırtından pardesüsünü çıkarıp yirmi dört satten beri kar altında, tipi altında hayatla ölüm arasında gidip gelen kazazedelere ümit versin, su versin, söz olsun...

Ne işe yarıyor ki kelimeler?

*

Günün birinde Sivas'tan milletvekili seçiliyor; önceleri, sandık başına bile gitmeyeceğimi işiten eski ülküdaşlarım bana çok şirin bir şaka hazırlıyorlar. Yolda yürürken iki kişi koluma giriyor, bir arabaya bindiriyorlar. Şehir dışında bir yere gidiyoruz, iniyoruz; diyorlar ki, "sen oy vermeyeceğim demişsin; doğru mu?" "Doğru" diyorum, "kimseye oy vermeyeceğim bu seçimde". İçlerinden biri elini beline götürüyor, "Sen yine sözünde durmuş ol; sorarlarsa silah zoruyla oy verdim dersin!"

Gülüyoruz, gülüşüyoruz. İşin ucunda "Muhsin Başkan" var çünkü. O seçimlere koalisyon halinde giriyor sağdaki partiler.

O Meclis'e yakışıyor; Meclis de ona. Sonra partisinden ayrılıp kendi partisini kuruyor. Seçimler, seçimler, seçimler... Karşılaştıkça beni onurlandırmak için "üstad" diye hitab ediyor; ben ona "Başkan".

Karşılaştığımız ilk gün de "başkan"dı; şimdi ve hâlâ yine başkan.

İstatistiklere bakanlar, Muhsin Yazıcıoğlu'nun partisini tek kişiden ibaret bir küsurat partisi gibi görürler; sayılar böyledir; bu yüzden akıllı adamın biri, "saymalı değil, tartmalı" demiş vaktiyle.

Sayılacak değil, tartılacak adamdır o; tabii özgül ağırlık denilen şeyin terazisi varsa...

*

Nedendir bilmem yıllar geçtikçe ikiye bölünen o iki partinin irice olanına değil de ufak ama sevimli olanına ısındı kalbim. Rahmetli anacığımın vefatında bir evvelkiler kapımı çalmazken Muhsin Başkancılar, fakirhanemize gökten indirilmiş paraşütçü birlikleri gibi akın etmişlerdi de nasıl onurlanmıştım, nasıl içim kabarmıştı...

O gün dedim ki içimden, "ki bunlar kara gün dostlarıdır; salımıza girecek arkadaşlardır; hatırları büyüktür".

*

Saat 16'ya geliyor. Haber yok; bir nefes de mi yok?

Kelimeler, ne işe yararsınız siz; karlı dağların başında bir kibrit kadar olsun ışık olup ısıtmadıktan sonra...

*

Şakaklarında birkaç kır tel, alnında birkaç çile kırışığı. Bizim kuşağın en genci, en yakışıklı delikanlısı...

AHMET TURAN ALKAN
t.alkan@zaman.com.tr
Zaman

Ahmet Turan Alkan konuşmuşsa bize susmak düşer.... :(
 
Allah mekanını cennet eylesin.
Ama şu günümüz şartlarında, o bölgede her olaydan haberdar oluruz denilen bir ülkede, bir parti genel başkanının onu geçtim bir insanın helikopterinin düşmesinden 2 gün sonra bir grup gönüllü tarafından bulunuyorsa, orada bir gariplik var...
 
Destici: Kim elinde ne varsa açıklasın

Büyük Birlik Partisi Genel Başkan Yardımcısı Destici Kahramanmaraş'ta düşen helikopterle ilgili bir açıklama yaptı. Başkanın bulunmadığını ifade eden Destici kim elinde ne varsa açıklasın dedi

Destici yaptığı açıklamada şunları söyledi:

Dün geceyi Başbakanlık kriz merkezinde tüm gece boyunca çalışmalara katıldım. Maalesef Başbakanımız bir yanlış anlaşılma sonucu helikopterde olan 6 kişiye ulaşıldığı ve öldüğü ile ilgili düzeltme yapılmasını istedik. Şu ana kadar 4 kişi bulduklarını söyledi. İlk olay yerine ilk ulaşanlarla da görüştüm. Şu anda resmi açıklama 4'türç. Diğer bilgilere biz itibar etmiyoruz. Burada Sayın Genel Başkanımız yok. Bütün birimlerin dışında herhangi bir bilgi yok. Biz genel başkanın ve diğer 2 kişinin yaşadığını söylemiyoruz. ama henüz bulunmadı. Hangi resmi yetkili ne biliyorsa açıklasın. Bunu bilmek hakkımız... Sayın Genel Başkanımızın başlattığı bu davayı sonuna kadar devam ettireceğiz. Bütün siyasi partilere Başkanımızın başına gelen kaza nedeniyle seçim çalışmalarına ara vermelerini de takdir ve saygıyla karşılıyoruz. Bizler inanan lider etrafında kenetlenen bir liderin temsilcileriyiz. Sonuç ne olursa olsun itidalimizi ahlakımızı kaybetmeyeceğiz... Genel Başkanımız 2,5 yıl hücrede olmak üzerer7,5 yıl hapis yattı. Ama duruşuunu bozmadı...



Haber 7
 
Kaçırıldı belki de naaş kim bilir. Ne yapabilirler hiçbir fikrim yok ama olabilir bu. Aradan biraz zaman geçince yerine bırakacaklar naaşı yine belki ve bu sefer de aa bulunamamış denilecek...
 
Alperen, Muhsin Yazicioglu eger Helikopterin altinda kaldi ise kesin hayatini kaybetmistir. Yahut etrafda magaralar varmis. Orayada saklanmis olabilir diye konusuluyor. bunlar varsayimlar. Gercek olan 4 tane cesedin bulunmasi, 2 tanesinin ise kayip olmasi. Kacirilmis olacagini pek sanmiyorum. 1 secenek agir basiyor..
 
Son dakika

BBP Genel Merkezi: Muhsin Yazicioglu ve yanindaki 5 kisi hayatini kaybetti.

Allah Rahmet Eylesin.

Muhsin Yazicioglu ve yanindaki 5 kisininin Allah basta aileleri olmak uzere tum sevenlerine sabir versin.

Hepimizin basi sagolsun :(
 
Üzücü bir durumda askeri helikopterinde enkaza ulaşma çalışması sırasında düşmesi.Fakat bunun gerçekliğine inanmıyorum ben.Burada özellikle askeriye burada acizliğini belli etmiş ve kurtarma çalışmalarında 'bizim bir suçumuz yok şartlar böyle' gibi bir durum yaratılıyormuş gibime geliyor.

Burada öncelikle Türkiye havacılık sistemleri ciddi şekilde sınıfta kamıştır ve ihmarkarlıktan ziyade Türk Havacılık Sistemi sorgulanmalı ve yenilenmelidir.
 
Doğan SAĞLAM' Alıntı:
Üzücü bir durumda askeri helikopterinde enkaza ulaşma çalışması sırasında düşmesi.Fakat bunun gerçekliğine inanmıyorum ben.Burada özellikle askeriye burada acizliğini belli etmiş ve kurtarma çalışmalarında 'bizim bir suçumuz yok şartlar böyle' gibi bir durum yaratılıyormuş gibime geliyor.

Burada öncelikle Türkiye havacılık sistemleri ciddi şekilde sınıfta kamıştır ve ihmarkarlıktan ziyade Türk Havacılık Sistemi sorgulanmalı ve yenilenmelidir.
Türk Hava Kurumunun tek işi deri toplayıcılığı olursa, olacağı bu işte...
 
Eren Aydın' Alıntı:
Türk Hava Kurumunun tek işi deri toplayıcılığı olursa, olacağı bu işte...

Artık uçak almaktan ziyade hava kontrol sistemlerinin ve radarların düzenlenmesi gerektiği açık ve askeri tedbir amaçlı gizli radarlarla sistemin yenilenmesi ve modernize edilmesi gerektiği ortaya çıktı ve bu hem devlet yardımı hemde Türk Hava Kurumu aktiflerini aktarması ile bunun bir an önce yapılması farz oldu.
 
"Bizden, Basbuga selam soyle Reis "

bu mesajda nasil bir art niyet bulundu ve silindi ?

terorist basina selam soyle demedik.

nasil bir kafa yapiniz var arkadas sizin ?

cozemiyorum...
 
Kaan Can Garip' Alıntı:
"Bizden, Basbuga selam soyle Reis "

bu mesajda nasil bir art niyet bulundu ve silindi ?

terorist basina selam soyle demedik.

nasil bir kafa yapiniz var arkadas sizin ?

cozemiyorum...

Kaan abi zannetmiyorum silinmiş olsun o mesajın,inanmıyorum inanmak istemiyorum. Sitede de baktım silecek kimse yok o mesajı,bir yanlışlık oldu diye inanmaya devam etmek istiyorum...
 

Üst