Arkadaşlar 3-4 dakikanızı ayırıp okumanızı rica ediyorum.Çok güzel bir yazı olmuş. Eminim pişman olmayacaksınız.
Bazı basketbolcular vardır, yaşları ilerledikçe çekilmez bir hal alıp, gençliğinde ne kadar sevilse de kariyerinin ilerleyen döneminde illallah ettirecek raddeye getirir insanı. Bazı basketbolcular vardır şarap gibidir, yaşı ilerledikçe saygınlığı artar, tecrübesiyle izleyenleri mest ettirir ve sürekli repertuarına yeni özellikler ekleyerek kendisine hayran bırakır.
Carlos Arroyo şarap gibi basketbolcular sınıfına cuk diye oturan oyunculardan. Sahada duruşu, yorulduğu anlarda aktif dinlenmesi, hücum kilitlendiğinde verdiği ince bir pas veya soktuğu zor şutlarla, sorumluluk alması gereken yerde aldığı sorumluluk ile komple bir lider Arroyo.
Arroyo bundan tam 2 yıl önce Galatasaray’a geldiğinde bir basketbol kulübünün makus talihini değiştireceğini kimse tahmin edememişti. Sezon ortasında gelen, sezonun geride kalan kısmında eline basketbol topu değmemiş 34 yaşında bir oyuncu takıma ne katabilirdi ki?
Her şey Eurocup’ta Domercant’in dizinden sakatlanmasıyla başladı. Bu sakatlık sonucunda Galatasaray, koçu Ergin Ataman’ın bir önceki yıl 3 kupalı sezonunda büyük katkı veren oyuncusu Arroyo’yu aldı. Ardından takımın yıldızı Hawkins’in yasaklı madde kullanması sebebiyle ceza almasının ardından liderlik bir önceki yıl Galatasaray’ın rüya gibi geçen sezonunu kâbusa çeviren oyuncuların başında gelen Arroyo’ya teslim edildi.
Arroyo liderliğinde Eurocup’ta beklediğini bulamayan Galatasaray, Türkiye Ligi’nde normal sezonu yalnızca 3 mağlubiyet alarak lider bitirdi. Galatasaray LH ligde aldığı 3 mağlubiyeti de Arroyo takıma katılmadan önce almıştı. Kısacası Arroyo sonrası Galatasaray normal sezonu namağlup tamamlamıştı. Play-off’ta ise çeyrek finalde Tofaş, yarı finalde Karşıyaka’yı süpüren Galatasaray finalde ise Banvit’e yalnızca 1 maç kaybederek sezonu şampiyon tamamladı. O da ne? 23 yıl aradan sonra gelen şampiyonluk hem de sezon başında takımı üzerine kurduğun 2 oyuncuyu kaybettikten sonra gelen bir şampiyonluk. Arroyo Sonradan dâhil olduğu bu takımı sahiplenip liderlik etti, kendisiyle birlikte takımı büyüterek büyük oyuncu olduğunu bizlere bir kez daha ispat etti.
Bir sonraki yıl, yolun yarısına gelen Arroyo’nun takımda tutulmaması konuşuluyordu ama sonuç olarak takımda kaldı. Sezona özellikle Euroleague’de beklenenin altında bir performansla giren Arroyo ben dâhil herkesi şaşırttı. İnsanlarda artık Arroyo yaşlandı mı, Arroyo artık bitti mi? Sorularını sormaya başladı. Bu sorular insanların kafasını meşgul ederken, Galatasaray da sezona harika bir başlangıç yapan Jamont Gordon sezonu kapattı. Bu sakatlığın ardından Arroyo takımını bir önceki yıl olduğu gibi yine sahiplendi ve liderlik etti. Şarap gibi basketbolcu boşuna olunmuyordu. 35 yaşındaki bir oyuncu Euroleague seviyesinde takıma tek başına liderlik edecekti ve o takım başarılı olacaktı. Bu başarıyı ancak Arroyo gibi özel oyuncular sağlayabilirdi.
Top 16’ya 3’te 0 ile başlayan ve 3 maçı da öndeyken kaybeden Arroyo ve arkadaşlarına Top 8 için şans verilmiyordu. CSKA ve Real gibi devleri elinden kaçıran Galatasaray daha sonra kazanması gereken ve final niteliğindeki maçları Arroyo’nun liderliğinde kazanarak Top 8 de Barcelona’nın rakibi olurken Arroyo da Top 16’nın asist lideri oluyordu.
Galatasaray, İspanya’daki ilk maça Arroyo’nun liderliğinde çok iyi başlayarak ilk yarıyı önde götürürken o gün Galatasaray’ı destekleyen insanların isteyeceği en kötü şey meydana geldi. Sol köşede zor bir 3lük için şuta kalkanArroyo yere indiğinde bileğinin üstüne düşüyordu ve maça devam edemiyordu. O ana kadar işler Galatasaray’ın istediği gibi giderken takım birden durdu ve Arroyosuz işi götüremeyeceklerini anladılar. İspanyada ki 2. Maça da saha içi liderinden yoksun çıkan Galatasaray, varlık gösteremeyerek sahadan mağlup ayrılıyordu. Seri İstanbul’a taşındığında, 3. Maçında diğer maçlardan farksız olacağı konuşuluyordu ama ulu lider Arroyo büyük bir özveri ile sahaya iğne ile çıkıyor ve Barcelona potasına 21 sayı bırakıp 4 te asist yapıyordu. Ama bu performans Galatasaray’ın Euroleague macerasının bitmesine engel olamıyor ve Galatasaray seriyi 3-0 kaybederek Euroleague’e veda ediyordu.
Ligde ise backtoback yapmak isteyen Galatasaray çok zorlanarak Beşiktaş’ı ardından da Banvit’i geçiyordu. Finalde ise Arroyo ve arkadaşlarının karşısındaki takım ezeli rakip Fenerbahçe idi.
Final beklenen kalitede olmadı.2 takımında bir şekilde evindeki maçlara tutunarak uzattığı bir seri ve oynanmayan 7. Maç…
Bu yıla ise yine yaşlanan Arroyo Galatasaray’ı nereye kadar götürecek soruları eşliğinde girdik ve ilk 2 yıla oranla takım hem lig hem Avrupa da felaket bir başlangıç yaptı. Ama Arroyo takımına liderlik etmeyi bırakmadı. Ekonomik sıkıntı içerisindeki Galatasaray’a sahiplenerek yeri geldi 2 uzatmaya giden bir karşılaşmayı çıkmadan oynadı yeri geldi 7 arkadaşıyla güçlü Olimpiakos’u devirdi 36lık delikanlı. Ve bu yıl kazanılan Valencia karşılaşmasında, İsmail Şenol’un maç içinde onun için söylediği sözü ne kadarda hak etmiş olduğunu gösterdi, şarap gibi basketbolcu.”Bu adam basketbolcu falan değil, bu adam şair…”
Via: @NbaGünlükleri