Ekrem Memnun

Bu dursun yönetiminin geldiği ilk hafta demiştin bunlar bir seneyi zor görürler diye.Aslında çoktan gitmeleri lazımdı da içerden tutuyorlar!!! Ekrem Memnun gibi değerli bir koç gitti...Daha bunlar iyi günlerimiz devamı gelecek yine yazıyorum ama inşallah ben yanılırım...

Eğer bu yönetim önümüzdeki senede kalırsa gs her branşta küme düşmemeye oynar!!
Yazık gerçekten..Galatasaray'da hiçbir başarı cezasız kalmaz!!
 
Sevgilimden ayrılmıştan beter oldum :( İçim acıyor resmen. Hiçbir koç hiçbir takımla Ekrem Memnun'un Galatasaray kadın basketbol takımı ile özdeşleştiği kadar özdeşleşemez. Ne teşekkür edebilirim, ne de "yolun açık olsun" diyebilirim. Dilim varmaz. Zaten tüm kelimeler kifayetsiz kalıyor.. Ayrılık da sevdaya dahil be hocam. Sana lâyık olduğun ilgiyi, sevgiyi, desteği gösteremedik; bu çapsız yönetime yem ettik. Affet.. Ya da boşver affetme.
 
Çok güzel hayallerim vardı benim bu şubeyle ilgili ve bu hayallerin hepsinde takımın başında sen vardın.

Bu takıma öyle bir sistem oturtacaktın ki, oyuncular gelip gidecek lakin sistemin baki kalacaktı. Takıma her sene eklediğin parça cuk diye oturacaktı. Yavaş yavaş gençleştirecektin takımı. Meltem'i, İnci'yi, Eda'yı, Cansu'yu takıma monte edecektin yavaş yavaş.

Kadın basketbolunda paranın değil sistemin kazanacağını tüm dünyaya, tüm soğuk Avrupa ülkelerine kanıtlayacaktın. Her sene bu sistemin, bu takımın F4 yapıp kupalara ambargo koymasını sağlayacaktın, ligi domine edecektin.

Fakat unuttum hocam. Galatasaray Spor Kulübünün aslında ''Galatasaray Futbol Kulübü'' olduğunu unuttum. Mevcut yönetimin, futbol dışındaki tüm şubeleri ''yük'' olarak gördüklerini unuttum.

Yine de Galatasaraylılığın için sabrın için sana teşekkür ederim. Sezon başında, kadın basketbolu için çok iyi bir ücretle yapılan sponsorluk anlaşmasını ''daha fazla para koparalım, bekleyelim biraz daha'' diyerek kaybeden Topsakal ve İşbecer'e rağmen sabrettiğin için teşekkür ederim. Sezon içinde oyuncuların maaşları ödenmiyorken şubeyi kapatmak isteyen başkana karşı sabrettiğin için teşekkür ederim. Maaşlar ödenmediği için kulüpte -sözde- basketboldan sorumlu yönetici olan, aslında sadece erkek basketbol takımıyla ilgilenen Ömer Yalçınkaya'ya karşı, ilgisizliği ve sizi umursamamasına karşı sabrettiğiniz için teşekkür ederim.

En önemlisi; Türkiye'ye getirilen en büyük Avrupa kupasının zaferini İLK KEZ bizlere yaşattığın için teşekkür ederim.

Umarım en kısa zamanda, sana hak ettiğin değeri veren yönetimle çalışarak bu takımın başına dönersin. Seninle daha yapacak çok işimiz var. Hepsi gidecek, biz kalacağız.

Karanlık aydınlığa kavuşana dek, seni bekleyeceğiz... Yolun açık olsun.
 
Ağırbaşlılığının ve efendiliğinin kurbanı olan bir vatan evladı daha... Yolun açık olsun hocam. Umarım sene boyunca senin ve şubenin kuyusunu kazan Harun'un takımında görev almazsın. Avrupa'da bir takıma gidip yeni şampiyonluklar yaşaman en büyük dileğimdir.
 
Hocam hakkını helal et bize senin gibi bir adama layık olamadık yaşattığın şeyler için cok minnetariz çok üzgünüm senden ayrildigimiza seni çok sevdik be cok Allah yolunu acik etsin. Güle güle Hocam.
 
Ekrem Memnun'u her maç İpekçi'de yalnız bıraktık taraftar olarak. Yönetim tabi ki hatalı ve en ağır küfürleri hakediyor ama koruyamadık hocayı, yalnız bıraktık. Voleybol takımına gösterilen ilginin yarısı Avrupa Şampiyonu'na gösterilmedi. Hocam hakkını helal et.
 
Sozun bittigi yerdeyiz. Takimimiz rakibinin ligi domine etmesini play-off yarisi verdigi orta siralardan izler artik. Bir devir degil, bir çag kapandi Galatasaray basketbolunda. Bu takimi basimizdaki vizyonsuzluk abidesi yonetimle, gitgide azalan butçe ve en onemlisi organizasyon sikintisiyla kimse ayakta tutamazdi senin gibi. Tutamayacak da. Bir çift laf da final maçinda beles biletle basketbolseverlik taslayan taraftara: yaziklar olsun. Bu subeye deger veren bir avuç arkadas, salonda sesini duydugumuz birkaç taraftar: e çok size uzuldum. Gonul isterdi ki Istanbul'da olup her cumartesi sesinize ses katayim. Ben sadece uzaktan izleyip yazabildim. Kendimi kotu hissediyorum.
 
Yolun açık olsun hocam yaşattığın mutluluklar için tek başına gösterdiğin çaban için umarım en kısa dönemde tekrar yolun kesişir bu klüple. Seni hakeden insanlarla, çok mutlu ol hocam, çok mutlu ettin tekrardan en kısa dönemde klüp bünyesinde bulunman dileğiyle beklicez.
 
Başkanla görüşüp anlaşamamışlar diye okudum..Başkan demiştir ona küçülecez hedef koymayacaz gençlerle oynayacaz koçta bırakıp gitmiştir en doğrusunu yaparak..sonuçta imparator ekrem memnun da bizim kadar galatasaray lı...o da bizim gibi sindirememiştir olayı...Yönetim istifa yeter artık...
 
Hani böyle kalbinize bir şey batar gibi olur, içiniz acır, boğazınız düğümlenir yaa. Ekrem Memnun un gitmesi bu hissiyatın da üstünde hele şu yazılanları okuyunca :( ama bizde suçluyuz sahip çıkamadık koça. Affet bizi hocam yolun açık olsun...
 
Şampiyonluk kutlamalarında kupa ile fotoğraf çektirirken "Lan bir tane de benimle çektirsene" diye fotoğrafa giren, Alba'ya karşı olan tutumunu hep eleştirdiğim ama başkasının eleştirmesine asla izin vermediğim, bazen sitem ettiğim ama her zaman sevip saydığım, birgün bağırıp çağırıp ertesi gün gülümseyerek n'aber diye selam veren, maddi karşılığı olamayacak büyük manevi başarılar kazanmamızda baş rollerde olan, sıkıntılarını paylaştığımızda bazen gözlerimin dolduğu, iyi niyetinden, dürüstlüğünden, şerefinden, onurundan hiçbir zaman şüphe dahi etmediğim Gerçek İmparator Ekrem Memnun, yaşattığın herşey için teşekkürler. Yolun açık olsun, ki olacaktır...

Ben eminim ki kulübümüz bu takıma ve Eko'ya sahip çıksaydı Olimpiyat elemeleri ve Olimpiyat Oyunları sonrası 2016-2017 sezonunda kendisi yeniden Galatasaray'da devam edecekti. Ancak, tesadüfler yakasını hiç bırakmadı ve Galatasaray günlerini kabusa çevirdi, bir an önce kurtulmak durumunda kaldığı bir ortam oluşturdu. Bu tesadüfler sonrası hem ezeli rakibimiz şampiyonluk yarışında rakipsiz kaldı, hem Galatasaray kadın basketbolundaki en iyi Türk coachu kaybetti, hem de TBF kadın basketbolundaki en iyi Türk coachu bünyesine kattı. Bu tesadüflerin gelişini kasım ayı başında dile getirmiştim:


Kimseyi suçlamıyorum ancak, şöyle de bir gerçek var ki, çok fazla tesadüf yaşadık. İnsan acaba tesadüf değil de, planlı bir politika mı diye bir an düşünüyor ama komplo teorisyenliğine gerek yok. Tüm bu yaşananlar tesadüftür.

Deplasmandaki FB maçından sonra YK üyemiz futbolun kötü gittiğini, tek umutlarının basketbol olduğunu, bunun için ne gerektiğini, oyuncu isteği varsa bizzat Başkan'a ileteceğini söylemişti. Ama herşey lafta kaldı. Sezon başında 3 aylığına 6. yabancı olarak aldığımız Petra ile sezonu tamamlattırdılar hocaya. Sosyal medyada çok güzel bir benzetme okumuştum. Bölüm geçtikçe zorlaşan ateri oyununu tek jetonla geçen çocuk gibi yazmıştı birisi coach için. Yanlış bir benzetmeydi, çünkü her seferinde yandığı bölümden değil, oyunun en başından başlatılıyordu adeta coach. Euroleague Şampiyonu olarak prensesi kurtarmasına rağmen ileri gideceğine her sene yeniden kadro oluşumu, eldeki oyuncuları tutamama, yenisini alamama gibi ekonomik sorunların üzerine ilgisizlik, sevgisizlik, güvensizlik, umursamazlık ortamına sebep olunarak psikolojik olarak da kendisi ve takımı sürekli daha zor şartlara itiliyordu. Sezon içinde yönetim ile yaptığı görüşmeler olumsuz sonuçlandı. Toplantılarda istediğini almayı bırakın, ilişkiler daha da kötüye gitti.

Sene başında gelen sponsorun kaçırıldığını zaten hepiniz biliyorsunuz. Bütçe olmasına rağmen bütçeyi kullanmasına izin verilmediği, hatta Barbara Turner'dan elde ettiğimiz sıcak paranın dahi bu takım için kullanılmadığını göz önünde bulundurunca ne demem gerektiğini bilemiyorum artık.

Coachun sezon içinde dahi istifayı düşündüğü, Türkiye Kupası'nı alırsak zirvede mi bıraksam diye aklından geçirdiği, kendisinin başarılı olması sebebiyle kulübe yüklenen mali yükün istenmediğinin her fırsatta belli edildiği bir sezon geçirdik ve daha Milli Takım'dan istifa ettiği günde bile, sezon sonunda Milli Takım'a döneceği çok rahatlıkla öngörülen, adeta Galatasaray'da başarılı olması içeride ve dışarıda istenmeyen coachumuzun kaçınılmaz ayrılığı gerçekleşti.

Sezon sonunda Galatasaray'dan ayrılacağı daha sezon bitmeden kesinleşmişti. Pazartesi günü beklendiği üzere federasyon ile görüşmüş. İsteyen başka kulüplerin de olduğu konuşuluyordu. Hatta Yakın Doğu'nun ciddi bir ilgisi vardı. Ama Milli Takım'ı çalıştırırken en azından Galatasaray'a karşı mücadele vermeyecek olması sevindirici.

Coach hedeflerine ulaşamadan, ulaştırılmadan Galatasaray'dan ayrıldı. Hedefi ne Euroleague Şampiyonluğu, ne de üst üste lig şampiyonluklarıydı. Hedefi bir sistem, bir kültür oluşturmak, şahıslar olmasa bile o sistemin, kültürün devam edeceği yapıyı kurmaktı. Bunu da başarabilirdi ama malesef izin verilmedi.

Bu ayrılık bizim için kötü olsa da, Eko için iyi oldu. Eminim ki Milli Takım'da da başarılı olacaktır. Kendisine başarı dilemek ve yolun açık olsun demekten başka birşey gelmiyor elinizden. Gerçi öz eleştiri yaparsak, Euroleague Şampiyonu olduktan sonra 500 kişi geleceğine, her maç en az 5000 kişi o salonda olsaydı böyle bir sonun önüne geçilebilirdi ama artık çok geç.

İyi bir coachtu ama bir o kadar da iyi bir insandı. Zaman zaman dertleşirken "Bu adam bunları haketmiyor!" diye düşündüğüm, hatta bazen gerçekten benim de gözlerimin dolduğu zamanlar oldu. Sürekli bağırıp çağıran, disiplinli, sert insanın içinde dürüst, işini düzgün yapan, onuruyla, şerefiyle ve tüm iyi niyetiyle herkesin sevgi ve saygısını kazanan bir insan vardı.

Herşey için teşekkürler coach. Birgün tekrar yuvana dönene kadar yolun açık olsun...

Sebnem'in hikayesini anlattigi o meshur yayinda gozyaslarina boguldugunda zaten nasil bir karakter oldugunu hepimiz anladik. Taniyan, tanimayan herkes Ekrem Memnun'un sicakligini hissetti. Hatta o kareden sonra gordugumuz ama o zamana kadar anlamlandiramadigimiz bazi seylere isim koyabildik. Sahsen hocanin ilginç bir gulumsemesi oldugunu dusunuyordum, acaba dalga mi geçiyor diye yorumluyordum ama o yayinin ardindan içinden gerçekten çocukça, tertemiz tepkiler hissettigini ve bunlari rakibe saygidan dolayi bastirmak isterken oyle arada derede ilginç yuz ifadelerinin oldugunu anladim. Kendisi tum bir oyuncu grubunu sezonun en kritik maçlarinda 3 uzun oynamaya ikna edecek ve bunu dogallikla yapacak kadar içten, oyuncularla ozel bag kuran bir adam.

Yolu açik olsun, yolunda hep biz olalim.
 
Unutmadan ekleyeyim: ayriligini 3 kupali sezonun noktalandigi 5 mayis 2014'un yildonumunde resmilestirmesi bile manidarken bizim yonetim bunu anlayamayacak kadar gereksiz insanlara emanet.
 
Ekrem hocanın ayrılığına çok üzüldüm ama Galatasarayda bu zihniyette yöneticiler olduğu sürece bişeyler hep böyle olacaktır.Bu zihniyette yönetimler olduğu sürece bir gün Ergin Atamanın da başına bu durum gelecek ve ayrılmaya zorlanacaktır.Çünkü yönetim ve zihniyeti gerçekten çok sıkıntılı ve teşbihte hata olmaz tam manasıyla şark kurnazı zihniyeti.

Yaşanan ilk başarısızlıkta Ergin Ataman için de benzer senaryoyu görmemiz çok olası,mesela Play off'larda beklenmedik bir erken elenme gibi bir durum olursa ya da bütçeyle,organizasyonla ilgili çeşitli entrikalarla Ergin Ataman da aynı şeyi yaşayabilir.Dursun Özbek Ergin Ataman hocamız olarak kalacak filan diyor ama hangi sözüne güvenilebilir ki..ezcümle ben Ergin Atamanın da devam edeceğini garanti olarak görmüyorum.Kaldı ki benim düşünceme göre Ergin Ataman,Ekrem Memnun gibi bişeyleri öyle çokta içine atmaz,istediğim bütçe verilmiyor mu eyvallah diyip gidebilir,hakkıdır da.
 

Üst