Şampiyonluk kutlamalarında kupa ile fotoğraf çektirirken "Lan bir tane de benimle çektirsene" diye fotoğrafa giren, Alba'ya karşı olan tutumunu hep eleştirdiğim ama başkasının eleştirmesine asla izin vermediğim, bazen sitem ettiğim ama her zaman sevip saydığım, birgün bağırıp çağırıp ertesi gün gülümseyerek n'aber diye selam veren, maddi karşılığı olamayacak büyük manevi başarılar kazanmamızda baş rollerde olan, sıkıntılarını paylaştığımızda bazen gözlerimin dolduğu, iyi niyetinden, dürüstlüğünden, şerefinden, onurundan hiçbir zaman şüphe dahi etmediğim Gerçek İmparator Ekrem Memnun, yaşattığın herşey için teşekkürler. Yolun açık olsun, ki olacaktır...
Ben eminim ki kulübümüz bu takıma ve Eko'ya sahip çıksaydı Olimpiyat elemeleri ve Olimpiyat Oyunları sonrası 2016-2017 sezonunda kendisi yeniden Galatasaray'da devam edecekti. Ancak, tesadüfler yakasını hiç bırakmadı ve Galatasaray günlerini kabusa çevirdi, bir an önce kurtulmak durumunda kaldığı bir ortam oluşturdu. Bu tesadüfler sonrası hem ezeli rakibimiz şampiyonluk yarışında rakipsiz kaldı, hem Galatasaray kadın basketbolundaki en iyi Türk coachu kaybetti, hem de TBF kadın basketbolundaki en iyi Türk coachu bünyesine kattı. Bu tesadüflerin gelişini kasım ayı başında dile getirmiştim:
Kimseyi suçlamıyorum ancak, şöyle de bir gerçek var ki, çok fazla tesadüf yaşadık. İnsan acaba tesadüf değil de, planlı bir politika mı diye bir an düşünüyor ama komplo teorisyenliğine gerek yok. Tüm bu yaşananlar tesadüftür.
Deplasmandaki FB maçından sonra YK üyemiz futbolun kötü gittiğini, tek umutlarının basketbol olduğunu, bunun için ne gerektiğini, oyuncu isteği varsa bizzat Başkan'a ileteceğini söylemişti. Ama herşey lafta kaldı. Sezon başında 3 aylığına 6. yabancı olarak aldığımız Petra ile sezonu tamamlattırdılar hocaya. Sosyal medyada çok güzel bir benzetme okumuştum. Bölüm geçtikçe zorlaşan ateri oyununu tek jetonla geçen çocuk gibi yazmıştı birisi coach için. Yanlış bir benzetmeydi, çünkü her seferinde yandığı bölümden değil, oyunun en başından başlatılıyordu adeta coach. Euroleague Şampiyonu olarak prensesi kurtarmasına rağmen ileri gideceğine her sene yeniden kadro oluşumu, eldeki oyuncuları tutamama, yenisini alamama gibi ekonomik sorunların üzerine ilgisizlik, sevgisizlik, güvensizlik, umursamazlık ortamına sebep olunarak psikolojik olarak da kendisi ve takımı sürekli daha zor şartlara itiliyordu. Sezon içinde yönetim ile yaptığı görüşmeler olumsuz sonuçlandı. Toplantılarda istediğini almayı bırakın, ilişkiler daha da kötüye gitti.
Sene başında gelen sponsorun kaçırıldığını zaten hepiniz biliyorsunuz. Bütçe olmasına rağmen bütçeyi kullanmasına izin verilmediği, hatta Barbara Turner'dan elde ettiğimiz sıcak paranın dahi bu takım için kullanılmadığını göz önünde bulundurunca ne demem gerektiğini bilemiyorum artık.
Coachun sezon içinde dahi istifayı düşündüğü, Türkiye Kupası'nı alırsak zirvede mi bıraksam diye aklından geçirdiği, kendisinin başarılı olması sebebiyle kulübe yüklenen mali yükün istenmediğinin her fırsatta belli edildiği bir sezon geçirdik ve daha Milli Takım'dan istifa ettiği günde bile, sezon sonunda Milli Takım'a döneceği çok rahatlıkla öngörülen, adeta Galatasaray'da başarılı olması içeride ve dışarıda istenmeyen coachumuzun kaçınılmaz ayrılığı gerçekleşti.
Sezon sonunda Galatasaray'dan ayrılacağı daha sezon bitmeden kesinleşmişti. Pazartesi günü beklendiği üzere federasyon ile görüşmüş. İsteyen başka kulüplerin de olduğu konuşuluyordu. Hatta Yakın Doğu'nun ciddi bir ilgisi vardı. Ama Milli Takım'ı çalıştırırken en azından Galatasaray'a karşı mücadele vermeyecek olması sevindirici.
Coach hedeflerine ulaşamadan, ulaştırılmadan Galatasaray'dan ayrıldı. Hedefi ne Euroleague Şampiyonluğu, ne de üst üste lig şampiyonluklarıydı. Hedefi bir sistem, bir kültür oluşturmak, şahıslar olmasa bile o sistemin, kültürün devam edeceği yapıyı kurmaktı. Bunu da başarabilirdi ama malesef izin verilmedi.
Bu ayrılık bizim için kötü olsa da, Eko için iyi oldu. Eminim ki Milli Takım'da da başarılı olacaktır. Kendisine başarı dilemek ve yolun açık olsun demekten başka birşey gelmiyor elinizden. Gerçi öz eleştiri yaparsak, Euroleague Şampiyonu olduktan sonra 500 kişi geleceğine, her maç en az 5000 kişi o salonda olsaydı böyle bir sonun önüne geçilebilirdi ama artık çok geç.
İyi bir coachtu ama bir o kadar da iyi bir insandı. Zaman zaman dertleşirken "Bu adam bunları haketmiyor!" diye düşündüğüm, hatta bazen gerçekten benim de gözlerimin dolduğu zamanlar oldu. Sürekli bağırıp çağıran, disiplinli, sert insanın içinde dürüst, işini düzgün yapan, onuruyla, şerefiyle ve tüm iyi niyetiyle herkesin sevgi ve saygısını kazanan bir insan vardı.
Herşey için teşekkürler coach. Birgün tekrar yuvana dönene kadar yolun açık olsun...