EL TOP 16 2. Maç | Galatasaray MP 78 - 77 Olympiakos

Gerçekten müthiş bir heyecan, müthiş bir mücadele ve Euroleague'i iliklerimize kadar hissettiren bir maçtı. Skorun aldatıcığı olduğunu, aslında daha farklı kazanmamız gerektiğini düşünenlerdenim. Ama işte bütçede kısıtlamaya da gitse, eski gücünde olmasa da Oly ile oynuyorsun. Ama o geri dönüşler sonrası direncimizi hala korumamız, hele o son saniyede gelen maçı uzatmaya götüren üçlükten sonra oyunda kalmamız ve geri adım atmamamız muazzamdı.

Üst düzey maçlarda hep iyi mücadele ediyorduk ama yakındığım öyle yada böyle sonunu getiremememiz, maçı kaybetmemizdi. Dün bunu değiştirdik, bu sefer maçı önde götüren, rakibin geri dönüşlerine cevap veren taraf bizdik. Oktay Mahmuti'ye, teknik ekibe, oyuncularımıza sonsuz teşekkürler.. Bu tarz bir maç kazanmak hele o uzatmaya götüren basketten sonra, müthiş bir hava ve özgüven getirecektir.
 
Oradaki tercih 3 farkla maçı kazanmak mı yoksa 1 farkla maçı kazanmak mı meselesiydi. 3 sayıyı tercih ettik. her hoca farklı bir oyun düşünebilirdi. oktay hoca bunu seçti bence iyi bir düşünceydi. sadece bizim bu sene yediğimiz 25. son saniye 3 lüğü olması planları bozduç :)
 
Galatasaray erkek basketbol takımının, Euroleague semasında pençesini tam olarak attığı maç oldu desek yanılmayız sanırım. Geriden gelip kazandığımız Prokom maçı, Barca veya Siena maçları da çok farklı, özel ancak bu maçın bize kazandırdığı şeyler, hanemize 1 galibiyet yazılmasının dışında çok ama çok fazla. Bunun ilk meyvesini alacağımız adım, maç öncesi atıldı. Hepimizin farklı organizasyonlara imrenerek baktığımız zamanlar oldu. Görsel şov konusunda diğer ekiplerden baya geride kaldığımız atlanmayacak bir gerçekti. Euroleague gibi parke dışındaki unsurlara büyük önem veren bir organizasyonda, dün geceki şovun (bilindiği gibi Euroleague yetkilileri de salondaydı) önemi büyük. İlgiyi üstüne çeken ve salondaki atmosferi 2'ye katlayan bir olaydı ve bunu daha önce yapamadık maalesef. Maç öncesinden gazı almış bir şekilde başlamak, rakibe baskıyı daha maç başlamadan yaşatmak, basketbol açısından olmasa bile psikolojik etmende bize avantajı sağladı. Bu olayın gerçekleşmesinde emeği olan herkese teşekkürler, bu işin tadını tatmış olan bizleri ise daha altı kesmez artık, işleri zor yetkililerin.

Büyük maçların bir çoğundan yenilerek ayrılmak, genelinde iyi oynayarak kazanma eşiğine getirsek bile, takımda mental anlamda bir eşik yarattığı ortadaydı. Bu eşiğin atlanması için oyuncuların maç boyu galibiyet odağının yanında sarf ettikleri eforun miktarı epey fazlaydı. Bunu Jaka Lakovic'in kenarda saha kenarına gelerek yaptığı destekten, sakat olan Shumpert'ın her molada takımı en önde karşılayan isim olmasından, daha ilk maçını oynayan Savovic'in sisteme tam olarak hakim olmasa da gösterdiği istekten, Cevher'in hücumundan ziyade 2.çeyrekte yaptığı inanılmaz savunmadan da görüyoruz... Oyuncuların bu eşiği aşmak için gösterdikleri efor takdire şayandı.

Top 16 seviyesinde, sistem üzerine kurulmuş bir takımsanız işleyen parçaların göstereceği performans ve sağlık durumları doğal olarak büyük bir önem taşır. Maç öncesi durumu ortaya koyduğumuzda, Tutku'nun şanssız hastalığı, Ender'in sakatlıktan döndükten sonra 2. maçı ve gözle görülür bir şekilde formsuz olması, Savovic'in takım ile ilk maçına çıkacak olması elbette endişeleri arttıracak unsurlardı. Bunların yanına, sistemde büyük rolü olan ve performansı ile takımın potansiyelinin sahaya yansımasında kritik aktörlerden biri olan Shumpert'ın sakatlığının eklenmesi, ekstra işlere ihtiyaç doğurdu. Bu ekstra işleri, ikinci periyotta hem savunmada hem de hücumda inanılmaz oynayan Cevher'den, daha ilk maçı olmasına rağmen ribaund özelliğinde, (rakamı 4 olması aldatmasın) hücumda sorumluluk almasıyla Boris'den ve elbette, Jamon Gordon'un kusursuz bir şekilde maç sonunu oynayarak aldık. İşleyen bir düzenin getirdiği avantajları kullanmak için kritik oyuncularımızın eksikliğini bahane olarak değil, gerçek olarak sunabileceğimiz bir ortamda galibiyete yürüdük. Üstelik dramatik bir şekilde uzatmalara gittikten sonra. Yapılan işin değeri, 2-3 kat daha arttı böylelikle.

Her aldığımız büyük yenilgiden sonra, bu yenilgilerin bize hem sertlik hem de psikolojik anlamda güçlük katacağından bahsettik. Bunun ilk sonucunu dün akşam ziyadesiyle gösterdik. Tıka basa dolu bir salonda, son 3 saniye 69-66 önde giriyorsun, geçmiş haftalarda kalp kıran bir çok mağlubiyet tatmışsın ve orta sahadan mucize bir basket yiyerek normal sürede galibiyeti alamıyorsun. Bunun getirdiği moral bozukluğu gerçekten inanılmaz boyutta. Ancak yaşadığımız tecrübeler, bize yıkılmamızı, çabalamaktan asla vazgeçmemizi öğretti bize. İlk 2 dakikada bunu atmak zor oldu, normal sürede 4 tane üçlük bulabilen, biri mucize, Oly uzatma devresine Spanoulis & Printezis ikilisinden üçlükler ile başladı, moral seviyesinin yükselmesiyle. Ancak her zorlu şarta göğüs geren takımımızda özel bir günü yaşayan Gordon isyan etti resmen. 3 tane birebir, enfes hareketler ve maçı almayı başardık... O moral bozukluğunu yaşayan bir takımın maçı alması, üstelik kötü başladığı uzatma devresinin ardından, büyük bir iş. Hiç bir abartma olmadan söylüyorum ki, bunu başaracak az takım var Avrupa'da.

İkinci periyotta akıcılığın dibine vurmuş, en doğru hücumları seçen 21-9'luk serinin altına atan Galatasaray basketbolu, bu grupta daha bir çok güzel işin altına imza atacaktır, kırdığı büyük maç eşiği ile birlikte.

Ailenin içinden teşekkür etmek adabımız değil dedi koç ama edilmeden de olmaz, teşekkürler Aslanlar, teşekkürler Oktay Mahmuti ve ekibi...

Bu takım bizim, bu gurur bizim...
 
Bencede Oktay Hocanın seçimi doğruydu ancak bence sorun 3 lük atan adama bi el gösterip rahatsız etmememizdi.Ama o pozisyonda da bence nerdeyse maçın tamamında oynayan bir Shipp vardı ve bu yüzden yorgunluk olabileceğini düşünüyorum...
 
Bilmiyorum o dakikada heyecendan belki yanlış gördüm ama benim gördüğüm kadarıyla bayagı uzaktı ama önemli olan kazanmaktı ve kazandık sonuçta maç maç düşünmek zorundayız dimi.ama Efes maçını alsaydık şimdi neler olacaktı of of
 
Müthiş bir atmosferdi..Hele maç öncesi yapılan lazer gösterisi daha önce Türkiyede yapılmayan bir türden di..

Maça gelirsek te aslında fazla söyleyecek birşey yok..Tribünüyle yaşlısıyla gencisiyle oyucusuyla kenar yönetimiyle sonuna kadar hakettiğimiz bir maçtı..Gordonun resital sunduğu tam bir nba yıldızı gibi oynadığı Lakoviçin ne olursa olsun ben bu takımın saha içindeki patronuyum dediği ve shipp in bir kez daha sen insan mısın dedirttiği bir maçtı..

Savoviç için diyeceğim tek söz ise geçen hafta songaila yerine savoviç oynasaydı tarihimizde ilk defa katıldığımız el de ve ilk defa kaldığımız top 16 da 2 de 2 ile başlayacaktık..

Son olarak oly nin iki oyun kurucusunu durdurmakta zorlandık biri spaunılıs diğeride ender arslandı..
 
Gece bizler için güzel ve bir o kadarda zor geçti.Ama sahadaki Aslanları tebrik etmek gerek.Tabi müthiş desteğini yine sürdüren taraftarımızı.
 
Ortam müthişti çok güzeldi atmosfer hala aklımda maç öncesi çov harikaydı.Galibiyet için de çok mutluyum.Bağırmaktan boğazlarım hala ağrıyor.Maçta Andric ile pick&roll oynadığımzdfa etkiliydik ama o yokken hücumda durduk onun olmaması etkiledi son anlarda ama yine de kazandık.Teşekkürler GALATASARAY.
 
Bu arada seneye için şu Spa'yı zorlarsak çok güzel bir iş yapmış oluruz. Hayallerde sınır yok ; geçen sene bugün size lakovic bize gelcek desem gülerdik beraber...
 
Arkadaşlar belki biraz geç oluyor ama dün Oktay Hoca'nın pantolon'u yırtıldı mı?Belki yanlış tahmin ediyorum ama bir ara Hoca ceketi çıkarıp pantolonunun üstüne bağlaadı ve aynı anda bench'te bir gülüşmeler başladı belki gereksiz bir konu ama merak ettim.Konuyla ilgili bilgisi olan varsa aydınlatabilir mi?

Evet, öyle oldu :) İş kazası :)

Kimler güldü merak ettim, koç güldü mü ?
 
Bencede Oktay Hocanın seçimi doğruydu ancak bence sorun 3 lük atan adama bi el gösterip rahatsız etmememizdi.Ama o pozisyonda da bence nerdeyse maçın tamamında oynayan bir Shipp vardı ve bu yüzden yorgunluk olabileceğini düşünüyorum...

Koç maçtan sonraki röpörtajında yanlış anlamadıysam "Engel olmamız gereken şuta engel olamadık" dedi ama bence bizim oyuncular bilerek o şutu atan oyuncuya yaklaşmadılar. Çünkü Oly takım olarak üflesen felç olmuş gibi tepkiler veren bir takım ve son topta el falan gösterseydik faul alıp 3 serbest atış için çizgiye gelme ihtimalleri de vardı, bence topun girme ihtimalinden de fazlaydı.

Daha önce de dediğim gibi o atmosferde o topu sokmak yetenek - tecrübe işi değil. Mucizeydi oldu. Tartışmak anlamsız.
 
az önce GSTV de maçın tekrarı vardı, biz gerçekten taraftarıyla, yöneticisiyle, antrenörüyle ve oyuncusuyla çok büyük ve gerçek bir aileyiz,
 
Mahmuti: Ayakta Kaldık


İlk kez katıldığı THY Euroleague’de TOP 16’ya çıkan ve önceki gün Olympiakos’u deviren Galatasaray Medical Park’ta koç Oktay Mahmuti zaferi anlattı. Takımının ilk galibiyetini almasını sağlayan Mahmuti, normal sürenin son saniyesinde yaşananları aktarırken “Lakovic maçın sonunda faul çizgisindeydi. Eğer ilkini kaçırsaydı ikincisini de kaçırmasını isteyecektim. İlkini sayıya çevirince ikincisini de sokmasını istedim. Artık 2.5 saniye vardı ve bizim faul yapmadan topun önünde kalmamız gerekiyordu. Elbette bu karar doğru diye bir şey yok ama inandığım şey bu. Ancak şutu yedik. Topun önünde kalmadığımız için Sloukas o şutu soktu. Yine olsa yine faul yapmam. Takıma ‘Sorun yok. Şans şutuyla geri döndüler. Biz buraya kadar maçı nasıl getirdiysek o şekilde devam edeceğiz’ dedim. Moral çöküntüsü yaşandı ama herkes ayakta kaldı” ifadelerini kullandı. Gordon’un sakatlığını unutup mücadele ettiğini söyleyen Mahmuti, “Gordon devreye sakat başladı ancak daha sonra acılarını unuttu. Skor yükünü üstlendi ama herkes ekstra efor sarf etti. Savunmada, ribauntta her konuda büyük bir gayret vardı. Bunların tamamı bir araya geldi. Lakovic her zaman değerlendirdiği şutları soksa sonuca daha rahat gidecektik. Ama onun da aldığı fauller, temposu, gayreti iyiydi” diye konuştu.
 
Arkadaşlar kafama takılan bir soru var. Maçta Ali Dürüst ile ilgili bir pankart açılmış. Acaba ne yazıyordu o pankartta? Ve ne alaka Ali Dürüst?
 

Üst