EL TOP 16 3. Maç | CSKA Moskova 85 - 70 Galatasaray MP

O değil de şaka maka Krstiç haftaya oynamazsa %50 şansımız var diyorum ben. Lavrinoviç - Kaun uzun rotasyonunda fazla süre alırlar muhtemelen. Bu da bizim biraz daha pota altında güçlü olmamızı sağlayabilir.
 
Bu maç yenilmiş olabiliriz ama İstanbul da rüzgar tersine dönebilir,neden olmasın sonuçta bence yenilmez bir takım değiller evet bizden çok daha iyi takım ve herşeye rağmen F8 şansımız az ama Abdi İpekçi ,bu arma daha 3-4 sene evvel 12/14 serbest atış atan Charles Gaines i gördü bence inanırsak ve savaşırsak bundan daha büyük mucize değil Cska yı devirmemiz
 
Bu maçla birlikte Cska'yı yenebilme ihtimalimiz üzerine -en azından- düşünme hakkım olduğunu hissetmek şöyle dursun...

daha çok deplasmanda da soğuk kanlı oynayabilen, Mahmudi'nin direktiflerini sahaya yansıtınca neticesini alabilen bir takım olarak Moskova'daki mücadeleyi gördükten sonra Olympiakos'u Yunanistan'da yenebilme ihtimalimizi yüksek gördüm.

Hani Cska'yı İpekçi'de veya uzay boşluğunda herhangi bir platformda yenmek mi, yoksa Spanoulis ve yancılarını sahaya minimum 3-5 metre uzaklıktaki olimpiyat stadı formundaki salonda yenmek mi? deseler... Ben Olympiakos'u yenmek daha kolay olur derdim.

Efes'i zaten içerde yendiğimizi varsayıyorum.. Böyle bir durumda Oly'den 2 maçı almış olup 3 galibiyetle, hiç Efes'i nasıl yeneceğimize kaç fark vs. bakmadan gruptan çıkarız.

Elbette haftaya Cska'ya karşı son topa kadar karakterimizi oyuna yansıtacağız ve bizim tribünlerimiz karşısında herkes kadar rahatsız olacak Cska takımı ama Olympiakos deplasmanı bu akşamki maçı gördükten sonra daha bir hedef maç gibi görünmeye başladı gözüme nedense.
 
arkadaşlar unutmayalımki Moskovaya takımımız 8 10 saat havaalanında bekleyerek rötarlı bir şekilde gidebildiler.Buna rağmen maçın başlama saatinde bir değişiklik yapılmasını istemedik.
BU haftaki banvit maçı ertelendi çok daha dinç ve özel hazırlanılmıs bir şekilde Cska ile evimizde oynayacağız.

Bana göre Cska en büyük adamını hatta beynini kaybetti Krhyapanın sakatlanmasıyla onsuz pas akışları düzgün olmuyor ve abdi ipekçi cehenneminde çok zorlanacakları kesin hele birde girmeyen shumpertin şutları girmeye başlarsa!...
 
90'ların sonu 2000'lerin başında japon animeleri çizgi film kuşağında yayınlanırdı. O animelerde hep esas oğlan ve ekibi dünya turu yapar her ülkeden bir takımla karşılaşırladı. Rusya'ya her geldiklerinde yenilmesi imkansız bir rakip görürler karşılarında. Ama o filmlerin iyiler hep kazanır mottosu yüzünden son anda imkansız denen yerden dönüp kazanırlardı hep.Ruslar hep çok güçlü ve antipatik olarak resmedilirdi. Hatta Rocky 4'te ki Ivan Drogo karakteri de malumunuz. Rusya'nın hep böyle bir havası var. Cska'da onun basketbolda form bulmuş hali gibi bir şey. Zaten bir noktadan sonra ne kadar güçlü olursan o kadar antipatik oluyorsun. Cska da böyle. Bu Euroleague hikayesinin esas karakteri biz miyiz tartışılır ama umarım Ruslara o epik yenilgiyi yaşatacak takım biz oluruz.
 
Ben bu takımı, bu inancı ve oktay hocayı çok seviyorum. EL deki ilk senemizde bu basketbolu izlemek büyük keyif, taraftar organize anlamında parmakla gösterilir hale geldi övgü üstüne övgü alıyoruz. Haftaya csk çok farklı bir taraftar topluluğuna karşı oynayacak. ümitliyim geliyoruz...
 
Takımımızla gurur duyuyorum. İstediğimiz hep buydu armanın hakkını veren bir takım. Umarım seneye bir kaç kaliteli ekleme ile Euroligde Daha iddialı oluruz.
 
CSKA bu senenin kuşkusuz en formda ve en iyi kadrosuna sahip takımı. Nitekim bunu çıktıkları 12 maçta da galibiyete ulaşarak göstermişlerdi. NBA'den dönen ve Avrupa'nın tozunu atan Krilenko, eski günleri hatırlayan Khryapa, pota altında Avrupa'nın en iyi bitiricilerinden biri olan Krstic ve şu dönem itibariyle Avrupa'nın en gözde oyun kurucusu Milos Teodosic... Rüya gibi bir kadro, Kazlauskas gibi disiplinli bir koç ile birleşince ortaya baş edilmesi güç bir potansiyel çıktı. Final 4 için yerini daha ilk maçlardan ayırtan bu takım karşı oynayacağımız oyun, geriye düşeceğimiz dakikalarda göstereceğimiz karakter, basketbol sistemimizden ne denli bağlı kalacağımız kritik noktalardı. Elemelerden gelip son 16 takımın arasında ismimizi yazdırmamız ile beraber, Rusya deplasmanında dün itibariyle gösterdiğimiz karakter, Euroleague seviyesine çoktan alıştığımızı, gelecek yıllara dair büyük umut beslememiz gerektiğini gösterdi.

Zorlu hava şartları, 7-8 saat hava alanında uçağı bekleme derken beklediğimiz şekilde takım deplasmana zor ulaştı. Doğru düzgün antrenman yapamadan maça çıktığımızın altını çizmek gerekiyor, maç öncesi. Maçın hemen başında şok dalgasını bekliyorduk açıkçası, nitekim baskı ve hızı yan yana getiren CSKA hücumu 10-0 ile hızlı bir başlangıç yaptı. Bu tutukluğu kenardan gelen Caner ile kırmamızın ardından skor 9-12 lehimize. CSKA gibi zaten parkede ağır basan bir takımın hızlı başladığı ve yumruğu erkenden indirmek istediği gerçeğini göz önüne alırsak, verdiğimiz cevabın anlamı büyük oluyor. Takımın yılmadan oyunun içine tekrardan dönmesi haftaya oynanacak karşılaşmaya dair ilk sinyalleri bize veriyordu.

10-0'lık seriden sonra oyunda hiç bir geri adım atmadan oyunda oluşumuzu, ikinci periyotta bulduğumuz 25 sayı ile çok rahat açıklayabiliyoruz. CSKA savunmasının ün yaptığı Avrupa semasında, sık sık hücum seçeneklerimizin sınırlı hale geldiğini de düşünürsek, bulunan 25 sayının önemi büyük. Bu başa baş oyun gelirken, savunmada yediğimiz 25 sayının da açıklamasını yapmak gerekir. Hıza kavuşunca hem kısa anlamda hem de uzun anlamda müthiş pas yeteneği isimlere sahip olan CSKA (Teodosic & Khryapa ) kolay sayılara çok çabuk ulaşabiliyor. Bizim bu seçenekleri çoğaltan hücum sistemine karşı yaptığımız basit top kayıplarının canımızı çok yaktığı ortada. Skoru bir nebze olsun aşağıya çektiğimiz anda bile, 30-24, iyi savunmamızın ardından top kaybı ile devam ettirince, oyun olarak ayakta kalmaya devam etsek bile skorda yaklaşabilmek mümkün olmadı. Özellikle ikinci yarıda olmasa da, ilk yarıda Jaka - Ender ikilisinden bulduğumuz dış şutların hücum düzeni içerisinde ne kadar büyük bir potansiyel patlaması yaşatabildiğini gördük. Her maçta ayrı bir savunma hikayesi yazmaya alışık olan takımımızın bu değerli hücum performansını not edelim.

Aynı maç başında olduğu gibi, ikinci yarıya da sert başlayacağını tahmin ettiğimiz CSKA, beklenilen karakteri göstererek ikinci yarıya en potansiyelli ilk beşi ile başladı, Milos - Siskauskas - Andrei - Khryapa - Krstic. Nitekim hücumda vitesi bir anda 5'e yükselten CSKA düzeni, 8 dakika geride kalırken 18-7 üstünlük sağlayarak farkı maçtaki en yüksek fark olan 18'e çekiyordu, 62-44. Bu bölümde, ikinci periyotta yakaladığımız akıcılıktan vazgeçtiğimizi söyleyemeyiz. Asıl sorun, boş şutların değerlendirememesiydi. Shumpert'tan 2, Jaka - Jamon - Josh dörtlüsünden bulduğumuz 5 boş üçlükten isabetsiz ayrılmamız, skor açısından bizi geriye atan en önemli faktördü.

14 fark ile başlanan son periyotta, takımımızın Furkan'ı en iyi kullandığı dakikalara şahit olduk. 2'si smaç olmak üzere ikili oyun sonucu takıma 7 sayı kazandıran Furkan, haftaya CSKA karşısında işlenecek önemli bir yeri işaret ediyordu. Shved ve Milos ikilisinin beraber oynamasının sağladığı akıcılığın önüne geçemediğimiz gerçeğini de belirtmek lazım. Savunmadan başladığı hücumları hızlı bitiren bir takım olan CSKA'nın, son periyotta da gösterdiği kolay sayıya gitme yollarını iyi kapatmak gerekiyor haftaya perşembe. Maçın son saniyesinde bulduğu üçlük ile skoru belirledi Ender, 85-70. Ayrıca bu üçlük isabetinin ikinci yarı bulduğumuz tek isabet olduğunun da altını çizelim.

Rusya'ya giderken, tarafsız olan kesimin ağır mağlubiyet beklentisinin çizdiği, bunların üstüne bizim taraftan da takımımız ile dalga geçtiği bir ortamda bulduk kendimizi. Rusya'da maçın başında 10-0'lık seriyi bir kenara koyduğumuzda 75-70 gibi bir oyun skoru bulunan, oyunun hiç bir anında kendi basketbol doğrularından vazgeçmeyen, mücadele konusunda rakibinden geride durmayan bir takım izledik. Euroleague organizasyonunun en büyük favorisi olan, Pana önünde 16, Efes'e 28 sayı fark atan takıma karşı yaptık bunları.

Bu mağlubiyetin ardından geride ne kaldığına bakarsak eğer;

Taraflı/tarafsız takım ile dalga geçenlere kalan utanç duygusu, İstanbul'da Euroleague'in yenilmez takımı olan CSKA'nın mağlup edilebilme gerçeğinin hiçte uzağımızda olmadığı, takımın hiç bir rakip fark etmeden oyununu sürdürebilme potansiyeli ve oyununu artık top class seviyesine çeken Jamon Gordon...

9 şubat günü hiç unutulmayacak bir gün olmaya aday, herkes inansın; zira ilk önce orada başlıyor galibiyetin adımları...
 
Cska " bana " gore kadro olarak Euroleague 1 numarasi. Acik soylemek gerekirse, Siena deplasmaninda gordugumuz ilk periyod o muthis baskiyi gormedik. Nedeni ise Cksa'nin baskili oynamasina gerek yok. Kadrosu muazzam oldugu icin, giren,cikan katki veriyor. Muthis bir rotasyon yapiyor Cska kocu. Teodosic-Kristic ikilisinin maca baslatmayacak kadar derin kadrosu var Cska'nin. Nitekim o muthis ikiliyi kenardan oyuna sokarak onlardan maksimim verim almaya bakiyorlar. Shved'i cok begendigimi soylemem gerekiyor. Muthis bir oyuncu. Genc olmasina ragmen cok iyi organizator. Oyunu okumasi, pas dagitimi, hizlanmasi gerektigi yerde hizlanmasi.

Teodosic ile beraber oynayinca Avrupa'nin en iyi combo guard ikilisini sahada goruyoruz, izlemesi cok zevk veriyor. Kirlinko'da tam takimini bulmus. Onun zorlamasina gerek yok, Cska'nin kazanmasi icin. Takim olarak iyi bir takim olduklari icin, o da takimin bir parcasi olarak oynuyor ve boylece daha verimli oluyor. Khryapa ise cogu 1 numarala tas cikartir. 4 numara olmasina karsin muthis bir basketbol iq'su var. Bir uzunun bu denli zeki olmasi onu daha cok degerli yapiyor. Pas trafigini sagliyor. Onun parmagindan cikarak sakatlanmasi bizim oyuna ortak olmamizi sagladi. Haftaya oynamamasi buyuk bir nimet bizim icin. Nenad Kristic'i bizim uzunlar ilk yari cok iyi savundular. Andric olsun Furkan olsun, ikili sikistirmalar, Cska'nin kisalari oyle akilli ki, onun oyuna girmesi icin beslemek istedeler, iceriye ona top indirerek ve basardilar. Bizim adimiza ise, Jamon-Furkan ikili oyunlari dikkat cekti. Furkan'in sirti donuk topla bulusturmaktan ziyad, Jamon gibi onune top atarak Furkan'i bulusturursaniz, Furkan etkili oluyor. Iki tane smac ve bir tane faule maruz kaldigi smac pozisyonu var. Jamon onu oyuna dahil etmesini basardi. Gerek Jaka olsun gerek Jamon genc oyunculara cok onem veriyorlar.

Caner harika bir mac cikartti. 10-0'dan sonra Oktay hoca Caner ve degisiklikler ile moladan sonra takimi oyuna dahil etmesini bildi. Caner'in savunma kismini iyi yaptigi biliyoruz ki yapti. Mac oncesi Kirilenko'yu savunmasi gerektigini soylemistim, cok iyi yapti. Onun disinda skora katki da verdi. Ekstra olarak. Uclukleri ile can verdi takim. Ustelik 4 tane assisti var. Bu denli zorlu bir macta Caner'den verim almamiz rotasyon adina umut verici ki, Olympiakos macinda ise Cevher benzer bir katki vermis idi. Cevher ic saha maclarina daha etkili oldugunu boylece gozlemledik. Jaka'nin hic oyuna giremesi, gerek organizasyon, gerek skor anlaminda. Eger Jaka'da girebilse daha farkli olur idi bizim adimiza. Olympiakos macinda oynadigi gibi oynamasi lazim haftaya Ipekci'de Cska'ya karsi. Ki ben buna inaniyorum Jaka ic saha maclarinda daha basarili oluyor. Ender'in, Teodosic'e daha baskili bir savunma yapmasi gerekiyordu. Daha yeni sakatliktan cikmasina karsi, skor olarak iyi katki verdi. Sahaya iyi yayildi ve uclukleri ile ikinci periyod bize hayat verdi. Devrenin sonuna dogru yaptigi top kaybi, ve organizasyonu sagliyamamasi eksi puan kendisi icin. Haftaya evimizde daha baskili savunma yapmasi dilegi ile Teodosic'e. Shipp ucluyene kadar ilk yari cok iyi mac cikardi. Agresif iceriye penetre ederek bitirmesi cok iyi, bol bol yapmasi lazim. En buyuk silahlarindan biri. Vucudunu cok iyi kullaniyor. Ribaund'an donen toplar tamamlamasi artisi. Ribaunlari takip etmesi, atletizimini kullanmasi cok iyi yapiyor.

Ribaund demisken ribaunlar da basa bas oynadik. Oyunun genel anlaminda basa bas bir mucadele oldu. Rakibin kalitesi sonucu belirledi. Kisaca onlar genel sayisina biz de genel sayimiza ulastik. Ribaunlar da ezilmememiz onemli idi. Jamon Gordon istikrar abidesi. Ne ararsan var. Her hareketi zeka kokuyor. Savunmasi onu buyuk oyuncu yapmasinin yani sira, egosu olmayan, top calmasi onun buyuk bir ozelligi. Sadece o degil, assist ozzeligi en onemlisi, amerikalilarin dedigi gibi cluth olmasi yani winner bir oyuncu. Son donemler takimi sirtlamaya basladi, Olympiakos macinin uzatmasi ve Prokom macini uzatmaya goturen uclugu ile, Fenerbahce macinin ardindan kacirdigi maci alabilecek olan ucluk sonrasi eger atamazsan buyuk oyuncu olamazsin aciklamasi ile bizi bizden aldi. Olympiakos macinda cok buyuk oyuncu oldugunu gosterdi. Avrupa'nin en iyi skorerlerini tutabilen, " Domercant-Spanoulis ".

Ona ragmen hucum gucunun de olmasi bizim icin ve Avrupa'nin en elit oyuncularindan bir oldugunu gosterdi. Jamon iste insani kendisi hakkinda bu ifadeli yazdiriyor ve hak ediyor, daha fazlasini hak ediyor. Kisaca uzun yillar kal bizimle. Galatasaray'in, Cska gibi takim ile o mucadeleyi vermesi, ve haftaya persembe Ipekci'de bize Cska'yi yenebilecegimizi inandirdigi icin minnet duyuyorum bu takim ile. Gerisi taraftara kaldi. Ipekci'yi doldurup, kenetlenelim. Forma skandali bizim donusumuz oldu, kuculuyoruz derken buyuduk. Cem Akdag ve oyuncularina onurlu savas verdikleri icin kume dusmeyip, bizim bir senemizin bosa gitmemesi sagladiklari icin kocaman bir alkis. Oktay hoca'ya ise bizi bu denli hizli surecte Eurolig'e katmasi ve gecen sezon ginal oynatmasindan dolayi tesekkur ediyoruz. Yillar oncesi Eurochallenge'da tokatlanirken, bu sezon Euroleague'nin en elit takimlari ile basa bas mucadele etmek muhtesem bir duygu. Emegi gecenlere buyuk bir alkis. Son olarak gel Ipekci'ye Cska gel. Gelecegin gibi eli bos gondermek dilegi ile.
 

Üst