Ataman: “Her Çalıştığı Kulüple Özdeşleşmiş Bir Antrenörüm”
Anadolu Efes koçu Ergin Ataman, TRT Spor'da katıldığı programda samimi açıklamalarda bulundu. Ergin Ataman, TRT Spor’da Basın Tribünü isimli programa konuk oldu. İlk olarak kendisine Anadolu Efes’in PTT Türkiye Kupası zaferi hatırlatılan ve takımın durumu sorulan Ataman, şunları söyledi:
“Anadolu Efes’in başına geleli henüz iki ay oldu. Şampiyonluklara alışkın, EuroLeague’de yukarılarda oynayan bir takım sezona kötü başlamıştı, kolay değil tabii. Bana da zaten kötü başladıkları için geldi bu teklif. Ben de o dönemde iki ay boyunca NBA takımlarının antrenmanlarına katılmıştım. O dönemde böyle bir teklif gelince ben de kabul ettim. Anadolu Efes, benim yetiştiğim, ismimi Avrupa’ya taşıyan kulüp.
Geldiğimde sıkıntılı bir durum vardı ama her geçen hafta takım içinde değişiklikler yaparak iyi basketbol oynamaya başladık. Türkiye Kupası’nda da bu durum zirveye çıktı. Fenerbahçe maçından başlayarak maçları hep önde götürüp net galibiyetler aldık. Evde 15 kupam vardı bu da 16. kupa oldu.”
Tahincioğlu Basketbol Süper Ligi’nde takımının durumuna da değinen Ataman, şöyle konuştu:
“Takımı aldığımda dokuzuncu sıradaydık. Bir de cezadan dolayı dezavantajlı başladık ancak her hafta tırmanıyoruz. Hedefimiz ligi ilk 3’te bitirmek. Bunu başarabileceğimizi kupada gösterdik. İlk 3 içinde bitirmeyi başarabilirsek o zaman yine finale çıkıp geçmişte olduğu gibi şampiyonluk mücadelesi vereceğimize inanıyorum.”
Ataman, Anadolu Efes’e geri dönmesiyle ilgili ise, “Ben çok genç yaşta başladım Anadolu Efes’te çalışmaya. Bugün Türkiye’de başarılı olan Mirsad Türkcan’dan Cedi Osman’a birçok oyuncuyla altyapılarda çalıştım. Takımdan ilk ayrıldığımda Koraç Kupası’nı kazanmış bir takımdık ve Aydın Örs ile büyük bir devrim yarattık. Önceden Türk takımları Avrupa’ya çıkınca 10-15 sayı farkla yenilirsek iyi deniliyordu. Daha sonra biz 1996 yılında Koraç Kupası’nı kazanınca durum değişti. O zaman 30 yaşında başantrenörlük kariyerime başlama kararı aldım. Tekrar herkesin sevdiği Anadolu Efes’i kurmak için çalışmak çok güzel,” ifadelerini kullandı.
Çalıştırdığı takımlardaki deneyimleri ve en çok hangi takımdaki deneyimlerinden memnun olduğu sorulan Ataman, “Ayırmak çok zor tabii ki. Siena’da bir Türk antrenör olarak Saporta’yı kazanıp ertesi sezon kulübün ilk EuroLeague macerasında Final Four oynamak çok güzeldi. Beşiktaş’ta da o atmosferi çok özlüyorsunuz. Sinan Erdem’de oynadığımız maçlarda biletler satışa çıktıktan beş dakika sonra tükeniyordu. Öyle bir heyecan vardı. Ardından Galatasaray’da aynı heyecanı bir de taraftarı olduğum kulüpte, 23 sene sonra gelen Türkiye şampiyonluğu ve EuroCup şampiyonluğu ile yaşadım. Ayırmak bu sebeplerle çok zor.
Ben her çalıştığım kulüple özdeşleşen bir antrenörüm. Dolayısıyla hiçbirini birbirinden ayırmak mümkün değil. Hepsini çalıştırmaktan büyük keyif aldım,” şeklinde konuştu.
Fenerbahçe’yi çalıştırmak ister misiniz sorusundaki yanıta ise Ataman, şöyle cevap verdi:
“Bu soruya cevap vermek istemiyorum çünkü verdiğim cevaplar kamuoyunda yanlış anlaşılıyor. Fenerbahçe’nin başında da şu an Avrupa’nın, hatta dünyanın en kariyerli hocalarından biri var. Onlara da başarılar diliyorum.”
Galatasaray’dan ayrılık sürecine de değinen Ergin Ataman, “Anadolu Efes’in koçu olarak önceki yıllarda çalıştırdığım kulüplerle ilgili çok fazla konuşmak istemiyorum ancak Galatasaray’ı beş yıl çalıştırdım ve üst üste bu kadar uzun süre Türkiye’de bir kulüpte kalan çok hoca yok. Galatasaray’ı bu beş yıl içerisinde Avrupa basketbolunun en iyi 10-12 kulübünden biri haline getirdik, Galatasaray’ı Avrupa’da bir marka yaptık ama bunu tek başıma yapmadım. Ünal Aysal’ın başkanlığı döneminde çok büyük bir vizyonla çalışmaya başladık. O ‘Hem futbolda, hem de basketbolda Avrupa şampiyonu olmak istiyorum’ dedi. Biz de çok abartılı olmayan bir bütçeyle bunu nasıl yapabileceğimize baktık. Daha sonra Galatasaray ekonomik olarak sıkıntılı dönemler geçirdi. Arroyo parasını alamayıp gitti, iki sene sonra misliyle aldı. Sonrasında Dursun Özbek gelince Aysal dönemindeki gibi 12 milyon dolarlık bir takım değil 6 milyon dolarlık bir takım kurarsak EuroCup’ta başarılı olabileceğimize inandığımı söyledim. Daha sonra sponsorla kulüp bu parayı yarı yarıya karşıladı ve Dursun Özbek de sözünü tuttu. Ancak tek bir fark oldu, Can Topsakal’ı göreve getirdi ve sorun istemediğini söyledi. Topsakal, önceki dönemde göreve geldiğinde ilk iş olarak benim istifamı, görevden alınmamı istemişti,” şeklinde konuştu.
Can Topsakal ile olan ilişkisine değinen Ergin Ataman, “Can abi ile bir sorunum yok aslında, dışarıda kendisini de çok severim birlikte yemekler yedik, vakit geçirdik. Ama sanırım felsefelerimiz farklı. O, basketbolu daha küçük boyutlarda düşünen ve Galatasaray’ı 20-25 yıl önceki hâliyle hayal ediyor ama basketbol değişti. Bu anlamda ciddi fikir ayrılıklarımız vardı yoksa kişisel bir çatışmamız hiç olmadı,” dedi.
Galatasaray’dan ayrılık süreciyle ilgili ise başarılı antrenör şunları söyledi:
“Bir ara futbol takımına yönelik protestolar salona taşınmıştı. Geçen sezon bir Fenerbahçe maçı öncesi başkan Dursun Özbek beni arayıp kendisini ve beni salonda bir grubun protesto edeceğini söyledi. 10 bin kişilik salonda 300-400 kişilik bu gruba daha sonra bir tepki gösterdim, bu tepkiyi göstermemi başkan istemişti ve sonra o da teşekkür etti. Ancak daha sonra rüzgar tersine döndü. Sezonun bitmesine 2-3 hafta kala benimle uzun süreli projeleri olduğunu söyledi ama sonradan öğrendiğim kadarıyla başka hocalarla görüşmeleri olmuş. Ama benimle ayrılma kararını çok da isteyerek almadığını da biliyorum. Ücretsiz çalışacağımı söyledim çünkü ‘Ergin Ataman pahalı bir antrenör, paralı takımlarla çalışır’ şeklinde konuşuluyordu. Beni en çok kıran Can Topsakal’ın ’50 milyon euro harcattı’ açıklaması oldu. Ben tüm harcamayı kulübün başarısı için yaptım. Bence Dursun Özbek’in makamını kaybetmesindeki en büyük sebeplerden biri de basketboldaki bu düşüş oldu.”
Beşiktaş’tan ayrıldığı döneme de değinen Ataman, “Beşiktaş’ta çok güzel günlerim oldu. Oradan Galatasaray’a değil de Avrupa’ya gitmiş olsam herhalde kırgınlıklar olmayacaktı,” dedi.
Son olarak geçtiğimiz haftalarda Fenerbahçe Doğuş başantrenörü Zeljko Obradovic ile olan gerilim kendisine sorulan Ergin Ataman şu ifadeleri kullandı:
“Zaman zaman hocalar ve kulüpler arasındaki rekabette bir takım gerginlikler olur. Dünya sporunda da her şey güllük gülistanlık geçmez. Bunlar da sporun neşesi, heyecanıdır. Benim de her demecimde söylediğim gibi, Obradovic’e saygım var. Saygıyı hak eden bir antrenör. Dokuz şampiyonluğu var ve Ettore Messina ile birlikte Avrupa’nın en iyi iki koçundan biri olarak gösteriliyor.
Benimle yaptığı maçlarda da kazandığım oldu, kaybettiğim oldu. O benden daha çok kazandı ama elinde hep daha iyi takımlar vardı, sonuçta takımla oynuyorsunuz. Çıkıp kendiniz oynamıyorsunuz.
Kazandığım, kaybettiğim her maçtan sonra birbirimizin elini sıktık ama Ataşehir’deki son maçta son 15 saniyede üst üste üç tane faul yapmasına karşı ben kırıldım. Dünya üzerinde her hoca böyle bir davranıştan sonra bir tepki gösterir. Belki maç bitince gidip iki çift laf söylerdi. EuroLeague’de de oluyor. Ben de o gün buna anlam veremedim. Maç 25 sayı olmuşken üst üste 3 faulden sonra 8 saniye kala apar topar sayı atmaya gidilmesine anlam veremedim ama o gün böyle enteresan bir durum vardı. Ben de tepki olarak soyunma odasına gittim ve doğal bir tepkiydi.
Obradovic ile farklı bir gerginliğim hiçbir şekilde olamaz. Benim tepkim, o günkü olayaydı ve bunu da her antrenör bir şekilde gösterirdi dediğim gibi. Ben çeyrek final maçında konunun kapandığını düşünmüştüm, elime flamayı alıp elini sıkmaya gittim ama kendisi gelmedi, canı sağolsun.”