Ergin Ataman

Fenerbahce'nin gerek federasyonda, gerekse medyada ne kadar guclu oldugunu su Ergin Ataman olayinda gorduk. Bugun bircok spor yazari Ataman hakkinda yazilar kaleme almis. Hidayet'te onceki gun yapmis oldugu aciklamasinda, "Ozellikle Obradovic Turk basketboluna cok seyler katmistir" deyip, Ergin Ataman'in adini agzina almamasi da dikkat cekici. Tamam Obradovic buyuk bir hoca ama Turkiye basketboluna kattiklari, Ergin Ataman'in 10da 1i degildir. Bunu bu sekilde soyleyebilmek icin ya terbiyesiz ya da FBli olmak gerekir.
 
VrrdMv.jpg


Ataman: “Her Çalıştığı Kulüple Özdeşleşmiş Bir Antrenörüm”

Anadolu Efes koçu Ergin Ataman, TRT Spor'da katıldığı programda samimi açıklamalarda bulundu. Ergin Ataman, TRT Spor’da Basın Tribünü isimli programa konuk oldu. İlk olarak kendisine Anadolu Efes’in PTT Türkiye Kupası zaferi hatırlatılan ve takımın durumu sorulan Ataman, şunları söyledi:

“Anadolu Efes’in başına geleli henüz iki ay oldu. Şampiyonluklara alışkın, EuroLeague’de yukarılarda oynayan bir takım sezona kötü başlamıştı, kolay değil tabii. Bana da zaten kötü başladıkları için geldi bu teklif. Ben de o dönemde iki ay boyunca NBA takımlarının antrenmanlarına katılmıştım. O dönemde böyle bir teklif gelince ben de kabul ettim. Anadolu Efes, benim yetiştiğim, ismimi Avrupa’ya taşıyan kulüp.

Geldiğimde sıkıntılı bir durum vardı ama her geçen hafta takım içinde değişiklikler yaparak iyi basketbol oynamaya başladık. Türkiye Kupası’nda da bu durum zirveye çıktı. Fenerbahçe maçından başlayarak maçları hep önde götürüp net galibiyetler aldık. Evde 15 kupam vardı bu da 16. kupa oldu.”


Tahincioğlu Basketbol Süper Ligi’nde takımının durumuna da değinen Ataman, şöyle konuştu:

“Takımı aldığımda dokuzuncu sıradaydık. Bir de cezadan dolayı dezavantajlı başladık ancak her hafta tırmanıyoruz. Hedefimiz ligi ilk 3’te bitirmek. Bunu başarabileceğimizi kupada gösterdik. İlk 3 içinde bitirmeyi başarabilirsek o zaman yine finale çıkıp geçmişte olduğu gibi şampiyonluk mücadelesi vereceğimize inanıyorum.”

Ataman, Anadolu Efes’e geri dönmesiyle ilgili ise, “Ben çok genç yaşta başladım Anadolu Efes’te çalışmaya. Bugün Türkiye’de başarılı olan Mirsad Türkcan’dan Cedi Osman’a birçok oyuncuyla altyapılarda çalıştım. Takımdan ilk ayrıldığımda Koraç Kupası’nı kazanmış bir takımdık ve Aydın Örs ile büyük bir devrim yarattık. Önceden Türk takımları Avrupa’ya çıkınca 10-15 sayı farkla yenilirsek iyi deniliyordu. Daha sonra biz 1996 yılında Koraç Kupası’nı kazanınca durum değişti. O zaman 30 yaşında başantrenörlük kariyerime başlama kararı aldım. Tekrar herkesin sevdiği Anadolu Efes’i kurmak için çalışmak çok güzel,” ifadelerini kullandı.

Çalıştırdığı takımlardaki deneyimleri ve en çok hangi takımdaki deneyimlerinden memnun olduğu sorulan Ataman, “Ayırmak çok zor tabii ki. Siena’da bir Türk antrenör olarak Saporta’yı kazanıp ertesi sezon kulübün ilk EuroLeague macerasında Final Four oynamak çok güzeldi. Beşiktaş’ta da o atmosferi çok özlüyorsunuz. Sinan Erdem’de oynadığımız maçlarda biletler satışa çıktıktan beş dakika sonra tükeniyordu. Öyle bir heyecan vardı. Ardından Galatasaray’da aynı heyecanı bir de taraftarı olduğum kulüpte, 23 sene sonra gelen Türkiye şampiyonluğu ve EuroCup şampiyonluğu ile yaşadım. Ayırmak bu sebeplerle çok zor.

Ben her çalıştığım kulüple özdeşleşen bir antrenörüm. Dolayısıyla hiçbirini birbirinden ayırmak mümkün değil. Hepsini çalıştırmaktan büyük keyif aldım,” şeklinde konuştu.


Fenerbahçe’yi çalıştırmak ister misiniz sorusundaki yanıta ise Ataman, şöyle cevap verdi:

“Bu soruya cevap vermek istemiyorum çünkü verdiğim cevaplar kamuoyunda yanlış anlaşılıyor. Fenerbahçe’nin başında da şu an Avrupa’nın, hatta dünyanın en kariyerli hocalarından biri var. Onlara da başarılar diliyorum.”

Galatasaray’dan ayrılık sürecine de değinen Ergin Ataman, “Anadolu Efes’in koçu olarak önceki yıllarda çalıştırdığım kulüplerle ilgili çok fazla konuşmak istemiyorum ancak Galatasaray’ı beş yıl çalıştırdım ve üst üste bu kadar uzun süre Türkiye’de bir kulüpte kalan çok hoca yok. Galatasaray’ı bu beş yıl içerisinde Avrupa basketbolunun en iyi 10-12 kulübünden biri haline getirdik, Galatasaray’ı Avrupa’da bir marka yaptık ama bunu tek başıma yapmadım. Ünal Aysal’ın başkanlığı döneminde çok büyük bir vizyonla çalışmaya başladık. O ‘Hem futbolda, hem de basketbolda Avrupa şampiyonu olmak istiyorum’ dedi. Biz de çok abartılı olmayan bir bütçeyle bunu nasıl yapabileceğimize baktık. Daha sonra Galatasaray ekonomik olarak sıkıntılı dönemler geçirdi. Arroyo parasını alamayıp gitti, iki sene sonra misliyle aldı. Sonrasında Dursun Özbek gelince Aysal dönemindeki gibi 12 milyon dolarlık bir takım değil 6 milyon dolarlık bir takım kurarsak EuroCup’ta başarılı olabileceğimize inandığımı söyledim. Daha sonra sponsorla kulüp bu parayı yarı yarıya karşıladı ve Dursun Özbek de sözünü tuttu. Ancak tek bir fark oldu, Can Topsakal’ı göreve getirdi ve sorun istemediğini söyledi. Topsakal, önceki dönemde göreve geldiğinde ilk iş olarak benim istifamı, görevden alınmamı istemişti,” şeklinde konuştu.

Can Topsakal ile olan ilişkisine değinen Ergin Ataman, “Can abi ile bir sorunum yok aslında, dışarıda kendisini de çok severim birlikte yemekler yedik, vakit geçirdik. Ama sanırım felsefelerimiz farklı. O, basketbolu daha küçük boyutlarda düşünen ve Galatasaray’ı 20-25 yıl önceki hâliyle hayal ediyor ama basketbol değişti. Bu anlamda ciddi fikir ayrılıklarımız vardı yoksa kişisel bir çatışmamız hiç olmadı,” dedi.


Galatasaray’dan ayrılık süreciyle ilgili ise başarılı antrenör şunları söyledi:

“Bir ara futbol takımına yönelik protestolar salona taşınmıştı. Geçen sezon bir Fenerbahçe maçı öncesi başkan Dursun Özbek beni arayıp kendisini ve beni salonda bir grubun protesto edeceğini söyledi. 10 bin kişilik salonda 300-400 kişilik bu gruba daha sonra bir tepki gösterdim, bu tepkiyi göstermemi başkan istemişti ve sonra o da teşekkür etti. Ancak daha sonra rüzgar tersine döndü. Sezonun bitmesine 2-3 hafta kala benimle uzun süreli projeleri olduğunu söyledi ama sonradan öğrendiğim kadarıyla başka hocalarla görüşmeleri olmuş. Ama benimle ayrılma kararını çok da isteyerek almadığını da biliyorum. Ücretsiz çalışacağımı söyledim çünkü ‘Ergin Ataman pahalı bir antrenör, paralı takımlarla çalışır’ şeklinde konuşuluyordu. Beni en çok kıran Can Topsakal’ın ’50 milyon euro harcattı’ açıklaması oldu. Ben tüm harcamayı kulübün başarısı için yaptım. Bence Dursun Özbek’in makamını kaybetmesindeki en büyük sebeplerden biri de basketboldaki bu düşüş oldu.”

Beşiktaş’tan ayrıldığı döneme de değinen Ataman, “Beşiktaş’ta çok güzel günlerim oldu. Oradan Galatasaray’a değil de Avrupa’ya gitmiş olsam herhalde kırgınlıklar olmayacaktı,” dedi.


Son olarak geçtiğimiz haftalarda Fenerbahçe Doğuş başantrenörü Zeljko Obradovic ile olan gerilim kendisine sorulan Ergin Ataman şu ifadeleri kullandı:

“Zaman zaman hocalar ve kulüpler arasındaki rekabette bir takım gerginlikler olur. Dünya sporunda da her şey güllük gülistanlık geçmez. Bunlar da sporun neşesi, heyecanıdır. Benim de her demecimde söylediğim gibi, Obradovic’e saygım var. Saygıyı hak eden bir antrenör. Dokuz şampiyonluğu var ve Ettore Messina ile birlikte Avrupa’nın en iyi iki koçundan biri olarak gösteriliyor.

Benimle yaptığı maçlarda da kazandığım oldu, kaybettiğim oldu. O benden daha çok kazandı ama elinde hep daha iyi takımlar vardı, sonuçta takımla oynuyorsunuz. Çıkıp kendiniz oynamıyorsunuz.

Kazandığım, kaybettiğim her maçtan sonra birbirimizin elini sıktık ama Ataşehir’deki son maçta son 15 saniyede üst üste üç tane faul yapmasına karşı ben kırıldım. Dünya üzerinde her hoca böyle bir davranıştan sonra bir tepki gösterir. Belki maç bitince gidip iki çift laf söylerdi. EuroLeague’de de oluyor. Ben de o gün buna anlam veremedim. Maç 25 sayı olmuşken üst üste 3 faulden sonra 8 saniye kala apar topar sayı atmaya gidilmesine anlam veremedim ama o gün böyle enteresan bir durum vardı. Ben de tepki olarak soyunma odasına gittim ve doğal bir tepkiydi.

Obradovic ile farklı bir gerginliğim hiçbir şekilde olamaz. Benim tepkim, o günkü olayaydı ve bunu da her antrenör bir şekilde gösterirdi dediğim gibi. Ben çeyrek final maçında konunun kapandığını düşünmüştüm, elime flamayı alıp elini sıkmaya gittim ama kendisi gelmedi, canı sağolsun.”
 
Son düzenleme:
270220181040481572257.jpg

Anadolu Efes Başantrenörü Ergin Ataman, takımının hedeflerinden yabancı oyuncu kuralına, kulüplerin yönetim şeklinden genel kurul üyesi olduğu Galatasaray Kulübü'ne dair bir çok konuda Doğan Haber Ajansı'na (DHA) özel açıklamalarda bulundu.

PTT Erkekler Türkiye Kupası'nı kazanarak moral bulan Anadolu Efes'te koç Ergin Ataman, "Kupa şampiyonluğunu geride bıraktık. Bizim için önümüzde en önemli hedef lig. Türkiye liginde şu anda averajla 5'inci sıradayız. Üst sıralarda yer alan takımlarla aramızda bir iki galibiyetlik farklar var. Biz bunu kolay ulaşabileceğimiz bir puan farkı olarak görüyoruz. Onun için Play-Off'lara ilk 3 sıra içerisinde girerek ligde geçmiş yıllarda olduğu gibi final oynayarak şampiyon olmayı hedefliyoruz. EuroLeague'de şu an için bir iddiamız yok. Çünkü ben geldiğim dönemde büyük bir ölçüde iddiasını yitirmiş bir takım vardı. İç sahada iyi galibiyetler aldık ama deplasmanlardan galibiyet çıkaramadık. Kalan maçlarda prestij mücadelesi vereceğiz. Her maçı tabii ki kazanmak için oynayacağız ama EuroLeague'de bu sezon için bir hedefimiz yok. Ancak Anadolu Efes EuroLeague'de her sene yukarılara çıkmış, Final Four kovalamış bir takım. Önümüzdeki yıl yapacağımız bazı takviyelerle yeniden Anadolu Efes'i EuroLeague'in en güçlü kadrolarından ve takımlarından biri
haline getireceğiz" diye konuştu.

"OBRADOVIC İLE YAŞANAN GERGİNLİK ÇOK BÜYÜTÜLDÜ"

Fenerbahçe Doğuş Başantrenörü Obradovic ile yaşadığı gerginliğin çok büyütüldüğünü söyleyen Ataman, "Bu olay Türkiye'de yaşadığımız için ve bu olaylardan çok hoşlanan bir toplum olduğumuz için çok büyütüldü. Bu tip olaylar Avrupa'da EuroLeague'de olabilen şeyler. Artık geride kaldı. Maçlardan bile daha fazla konuşuldu. Sonuçta kapandı. Bundan sonra onların farklı hedefleri var bizim farklı hedeflerimiz var. Mutlaka yine karşı karşıya geleceğiz. Ama ben bu olayı kapattım" açıklamasını yaptı.

"HER ZAMAN FUTBOLUN BİR ADIM ARKASINDA KALIYORSUNUZ"

Spor kulüplerinde dernek statüsünü ve sahiplik sistemini değerlendiren Ataman, "Müessese kulüplerinde daha iyi bir organizasyon var. Çünkü basketbol orada 1'inci spor. Bugün bakıldığı zaman Anadolu Efes'te sadece basketbol var. Bu kulüpte sabahtan akşama kadar basketbol konuşuluyor ve düşünülüyor. Alt yapı çalışmaları ciddi anlamda yapılıyor. Günlük düşüncelerden ziyade uzun vadeli plan ve programlar yapılıyor. Bu durumda dezavantaj ne? Türk sporunda 3 büyükler gerçeği var. Anadolu Efes, özellikle Türkiye Ligi maçlarında ciddi bir taraftar desteği bulamıyor. İstanbul'da bu fazla oluyor. Deplasmanlarda bu durum biraz daha farklı. Anadolu Efes'te geçmişte oluşan ekolünün getirdiği bir sempati var. EuroLeague'de ise başarıyla aynı oranda seyirci sayısı artıyor. Geçmişten günümüze gelen bir Efes ekolü var ve herkes tarafından sevilen Milli takım gibi bir takım hüviyetine büründü ama bu durum başarılarla da alakalı. Kulüp takımlarında ise bu böyle değil. Takımlarda fanatizm daha fazla ve daha çok bağımlılık var. Futbol seyircisi hem futbolu hem de basketbolu birlikte takip ediyor. Orada da dezavantajlar her zaman futbolun bir adım arkasında kalıyorsunuz. Uzun vadeli plan program yapmak daha zor oluyor, yönetimler değişiyor, yöneticiler değiştiğinde bir takım amatör yöneticiler geliyor ve o amatör yöneticiler sizin patronunuz oluyor. Onlarla vizyon ve felsefe açısından anlaşmazlıklarınız oluyor. Bir taraftan da çok büyük bir taraftar desteğine sahip oluyorsunuz. Büyük bir camia ve bu her yerde büyük bir etki uyandırıyor. Federasyon ve hakem üzerinde etkiniz oluyor. Bunlar artılar ve eksiler" ifadelerini kullandı.

"FEDERASYONLAR, KULÜPLERİN BASKISI ALTINDA BİR KARAR VEREMİYOR"

Türk sporunda çok tartışılan takımlardaki yabancı sporcuların fazlalığı konusuna da değinen Ergin Ataman, "Yarışmacı olmak önemli. Kulüpler düzeyinde her zaman yukarıları hedeflemek zorundasınız. Bunun için de ne kadar çok yabancı oynatıyorsanız o kadar çok kadronuzu güçlendirme şansına sahip oluyorsunuz. Ama bu felsefeyle de zarar gören milli takım oluyor. Kulüpler alt yapıya önem vermeyi bırakıyorlar. Kısa vadede çözüm üretilmeye çalışılıyor. Bu da milli takımlar düzeyinde Türk sporuna darbe vuruyor. Özellikle basketbolda sahada 5 kişi oynuyor ve bu 5 kişinin yabancı olması ve rakibinizin de aynı şekilde sahada yer alması ayrıca bunun isminin Türkiye ligi olması iki de yabancı koçun kenarda olmasına izleyiciler pek anlam veremiyor açıkçası. Avrupa ligi maçlarında buna bir kısıtlama koyamazsınız. Bu durumuna bir denge gerektiğini düşünüyorum. Türkiye'de bazı hakları olması gerektiğini düşünüyorum. Milli takımın oyuncu havuzunu genişletmek ve bu oyuncuların tecrübe kazanmasını sağlamak özellikle genç oyuncuların takımlarında süre lamasını sağlamak gerekiyor. Bu konuda federasyonlara büyük bir iş düşüyor. Federasyonlar kulüplerin baskısı altında yıllardır bir karar veremiyor. Olanda Türk milli takımlarına oluyor. Türkiye A Milli Futbol Takımı, Rusya'da dünya kupasında yer alamayacak. Basketbol milli takımı ise 2017 Avrupa şampiyonasında belki çok iyi mücadele etti belki ama sonuçta baktığınızda kendi ülkenizde yapılan bir turnuvada sadece Belçika ve İngiltere gibi basketbolda hiç yeri olmayan ülkeleri yenerek ilk 16'da eleniyorsunuz. Sizin liginiz Avrupa'nın en iyi ligi en büyük ekonominin döndüğü yer Türk basketbolu. Fakat bu ekonominin yüzde 90'ı dışarıya kayıyor. Sonuçta da milli takımlar bundan zarar görüyorlar. Buna tedbir alması gerekenler sporumuzu yönetenler. Çünkü kulüpler kendilerini düşünürler. Bende bugün Anadolu Efes Kulübü'nün hocası olarak kendi menfaatlerimi düşünürüm. Ama federasyonlar global düşünmeli. Sonuçta Türk halkı milli takımların başarısı herkesi kenetlendiren bir unsur. Kulüplerde fanatizm var. Bir kulübün başarılı olması diğer kulübü mutlu etmediği oluyor. Ama milli takımın başarısı tüm ülkeyi mutlu ediyor. Bu konuda tedbir alınmalı ve ortak bir nokta bulunmalı. Sadece kulüplerim menfaati konusunda ilerlenirse gelecekte milli takımın başarılı olması hayal olacak" şeklinde konuştu.

"FATİH TERİM, TÜRK OYUNCULARIN AĞIRLIKLI OLDUĞU BİR TAKIMLA UEFA KUPASI'NI KAZANDI"

Futbolda başarılı olmasının basketboldan daha zor olduğunu belirten Ataman, "Futbolda başarılı olmak daha zor. Siz bugün futbolda 200 milyon Dolar'lık bir takımda kursanız Şampiyonlar Ligi'nde şampiyon olmanız imkansız. Bir Ronaldo'yu bir Messi'yi o tarz futbolcuları Türkiye'ye getiremezsiniz. Çünkü bu futbolun globalliğinde olan bir problem. Bu aşama aşama olur. Önce liginizin kalitesini artıracaksınız sonra ligin ekonomisi yükselecek sonrasında da büyük oyuncular Türkiye'ye gelecek kulüplerde Avrupa'da başarı kazanacak. Basketbolda bu daha farklı. Organizasyonlar daha sağlam ve daha iyi yapılıyor. İyi oyuncuları daha küçük bütçelere getirebiliyorsunuz. Bugün 35-40 milyon Dolar'lık bütçelerle EuroLeague'de şampiyon olabiliyorsunuz. 6-7 milyon Dolar'lık bütçeyle EuroCup'ta şampiyon olabiliyorsunuz. Devlet, futbol ve basketbola büyük destek veriyor ama futbolun desteği çok büyük boyutlarda. Naklen yayın gelirlerinin 500 milyon Dolar olduğu bir ülkede yaşıyoruz. Basketbolda ise bu sadece 5 milyon Dolar. Bazı büyük kulüplerde gelen başarılar neticesinde basketbolun bile futbolun önüne geçtiğini görüyoruz. O nedenle burada bir denge sağlanması gerektiğini düşünüyorum. Ama en önemli sorun büyük kulüplerin alt yapılarına baktığımda eskiden çok daha fazla oyuncu çıkıyordu. 2000 yılında o futbolcularla Fatih Terim, Türk oyuncuların ağırlıklı olduğu bir takımla UEFA Kupası'nı kazandı. O günlerden sonra alt yapıdan çıkarak taraftarın sevgisini kazanan çok az oyuncu görüyorum belki 4-5 tanedir" dedi.

"YÖNETİM YA BİZLERİ ALDATTI YA DA ORTADA ÇARPIK BİR DURUM VAR"

Ergin Ataman, Galatasaray Kulübü başkanlığı ve Riva- Florya projeleri ile olarak da şunları söyledi: "Bir Galatasaray Genel Kurul Üyesi olarak başkanlığı hayal etmem, düşünmem gayet doğal. Türk sporuna üst seviyede 25 yıldır hizmet ediyorum. Hem Türkiye'nin en büyük kulüplerinde çalıştım, Avrupa'da büyük kulüplerde çalıştım. Dünya sporunu yakından takip ediyorum. Gerek Amerika, gerekse Avrupa ile iyi ilişkilerim var. Hatta futbol dünyasında yakından tanıdığım arkadaşlarım ve dostlarım var. Önümde 10 yıllık bir süreç var. Bugünden 2026 için bir plan program söylemek çok zor. Ama tarih yaklaştıkça bende bir plan, program yapmayı düşünüyorum. Kulüplerin yönetiminde mutlaka o spordan anlayan, sporcu geçmişi olan, spor yapmasa bile yöneticilik geçmişi olan insanların olması gerektiğini düşünüyorum. Bu şekilde kulüplerin sportif başarıya ulaşması sağlanırken, diğer taraftan işin ekonomik kısmı da önemli. İkili ilişkiler çok önemli. Ben bunları kendimde görüyorum. Ekonomi bölümü mezunuyum, 3-4 tane yabancı dil biliyorum ve Uluslararası ilişiklerim çok iyi. Kulüp başkanlarının da kendi ceplerinden kulüplere para vermesinin doğru olmadığını düşünüyorum. Bir dönem Yıldırım Demirören'in Beşiktaş'ta 100 milyon TL'lik bir parası kaldı. Kim ne veriyorsa sonra geri alıyor. Bunun da doğru olmadığını düşünüyorum. Kulüpler harcamalarını, plan programlarını, kurumsallık dahilinde yapmalı. Şu an Galatasaray'ın içinde bulunduğu durumu analiz etmem kolay değil. Mali tabloları çok iyi bilmiyorum. Galatasaray'da çalıştığım dönemde konuşulan bir şey vardı. Riva ve Florya projeleri hayata geçtiğinde Galatasaray'ın ekonomik olarak çok güçlü hale geleceği, bütün sorunlardan kurtulacağı, tüm borçlarını temizleyeceği, ileriye çok daha güvenle bakılacağı konuşuluyordu. Bu 2-3 yıl önceydi. Şimdi hayretle görüyorum ki Riva ve Florya projesi hayata geçti ve Galatasaray eskisinden de daha zor durumdaymış gibi bir tablo var. Yönetim, tarafları, spor adamlarını ve bir genel kurul üyesi olarak bizleri aldattı ya da ortada çarpık bir durum var. Önemli olan bu mali tabloları iyi analiz etmek ve hayalci olmamak ya da gerçekleri paylaşmak. Bizimle paylaşılan gerçek bu değildi. Şu an Galatasaray'ın durumuna baktığım zaman endişe verici bir durum gözüküyor" diye konuştu.
 
Hocam maçtan kopunca hiç çekilmiyorsun, kusura bakma ama iyiki ayırmışız yolları seninle.
 
Cumhurbaşkanlığı kupasından sonra Euroleague'de de 16 ayıdan gelip Obradovic'i kırmızılara büründürdü yine.
 
Bilen bilir cok kavga etmisizdir Ergin Ataman basliginda, ama bir cogu data kaybindan dolayi silinip gitmisti. En azili savunucularindan birisi belki de en onde geleni de bendim.

Burada hep;
- Iyi butce iyi Hocalara verilir
- Oyuncularla iletisiminin iyi olmadigi
- Cekilmez oldugu
- Istikrarsiz oldugu

Bunlara benzer bir yigin ithamlarda ve bazen de hakaret vari soylemler yazildi. Hocanin Teknik adamlik kariyerinde ki en buyuk butcesi bu son Efes kadrosu. Daha onceki 2. en yuksek butce ise yine bir Efes kadrosuydu.

Bakmayin bu son kadronun butcesine bu bile su an ki Euroleauge takimlarinin 7. veya 8. sirasina tekabul eder. Csk - Real - Fb - Pana - Milano - Oly- Barca ve Efes , 7 ve 8 Barca -Efes arasinda gider gelir butce siralamasinda.


Simdi soru su ? Hocaya en basta Moerman,Motum Micic yerine cok daha iyi 3 isim soyle alacagiz, denilseydi neler olurdu acaba ?

Mesela Micic yerine Willbekin gelseydi ?
Moerman yerine Will Clyburn ?
Motum yerine A. Randolph ?

Cok cok 2.5 - 3 milyon euro daha fazla maas verilirdi diger 3 isme + olarak

Bu 3 degisikle Fb-Csk-Real-Pana ve Efes butceleri neredeyse esit olacakti. Milanonun butcesi de az buz degil.

Butcesiz 20 yilda supriz bir takim basarili cikar, butceli ise 2-3 yilda bir ister istemez zirveye oynarsiniz.

Insanlarin karakterleri hosunuza gitmeyebilir ama bu onun bilgisini gormezden gelmenizi gerektirmez. Ergin Hoca gercekten oyunu iyi okuyan tecrubeli birikimli bir Hoca. Ergin Ataman iyi Hoca degil demek icin ondan daha iyi seyler yapmis olmaniz gerekir.

Kalbimde dusuk butceli takimlarin en basarili Hocasi olarak 1 numarada bulunur Ergin Ataman. 6 oyuncu ile dev butceli Fb'yi yenecek kac takim kac Hoca var dunyada ? Bir tek o, Ergin Ataman onun ismi!
 
Avrupa'da almadık kupa bırakmadın. Efes'i son sıradan alıp Euroleague şampiyonu yaptın. Türkiye'de Gs ve BJK'yi 20 küsür sene sonra şampiyon yaptın

Senin coachluğunu yetersiz bulanlar, vasat antrenörleri seninle kıyaslayanlar vardı bu forumda. Bir kez daha gülüyorum onlara.

Maaşların zamanında ödendiği güçlü bir yönetimle Avrupa'nın en iyisi olabileceğini gösterdin. Sağlam bir yönetimle tekrar GS'de buluşmak umuduyla..
 
Gitmemek için çok feragat etti ama ben de gitmesini istiyordum kendi kariyeri için. Oluş şekli kötü olsa da, ne kadar isabetli bir yol ayrımı olduğu da kanıtlandı yıllar içinde. Avrupa basketbolu artık Ergin Ataman'ın takımını yenmek üzerine şekillendi, istediği konuma geldi. Onun yeniden Galatasaray'a gelişine rahat 4-5 sene var. Hem onun GS'ye, hem GS'nin kendine gelmesi için daha uzun zaman var. Şampiyon olacağız dedin ve her zaman olduğu gibi yine söylediğin sözü gerçekleştirdin, tebrikler hocam.
 
Galatasaray icin yaptigin fedakarlik olsun.

Bize yasattigin güzel günler asla unutulmaz.

Seni Looser Mahmuti ile Basketbolun B sinden anlamayan Murat Özyer ile mukayese edenler utanirmi zor sana Istifa bilgirdesi yayinlayip ,Tribunde istifa diyen bagirsan sucuk ekmekci UA dun seni tebrik etmis eksik olsun.

Avrupanin en büyük kocu gosterilen Obradovici Bencde oturarak tokatladin kulaginda kulaklik ile tokatladin sahadan atilarak tokatladin.
Bana göre suan avrupada coching olarak 1 siradasin.

Allah emeklerini boşa cikarmasin 2 sene sonra Galatasaraya geri dönüp EL almak dilegi ile hocam

İMPARATORRRRR
 

Üst