Anadolu Efes başantrenörü Ergin Ataman, Hürriyet Spor Arena'dan Fatih Sabovic'e yine gündem yaratacak bir röportaj verdi. Ataman, yaşanan tokat olayı sonrasında Melih Mahmutoğlu'nun menajerinin kendisini arayıp Melih'i Efes'e almayı düşünüp düşünmeyeceğini sorduğunu söyledi.
“BENİM TOKAT OLAYIM DA, OBRADOVİC’İNKİ DE YANLIŞ”
Obradovic’in Melih Mahmutoğlu ile yaşadığı olaya benzer bir ‘tokat olayı’ yaşayan Ataman, konuya dair açıklamalarda bulunurken sitemini de dile getirdi: "Tokat olayının ikisi de yanlış. Her ne kadar oyuncuyu uyarıcı, motive edici bir olay olsa da yanlıştı. Nitekim de ben, o yanlışın bedelini ödedim. Fazlasıyla ödedim. Türkiye’de günlerce, sizin gazetenizin baş yazarları da dahil olmak üzere linç yedim. Bunun sonunda da TBF’den tarihin en ağır para cezasını aldım; 75 bin TL. Bundan 3 yıl önceki parayla... Şimdi Obradovic’in olayı da aynen benim olayım gibi... Tasvip edilecek bir olay değil ama maalesef basketbolun agresifliği içinde böyle şeyler olabiliyor.
“BEN LİNÇ EDİLDİM, OBRADOVİC’İN OLAYINA DUYARSIZ KALINDI”
Bunları tasvip etmek mümkün değil. Burada, Obradovic’in yaptığı harekete bir şey söylemek bana düşmez ama yorumum şu olabilir; Ben kimsenin görmediği bir olayda linç edildim, üstelik 75 bin TL’lik para cezasına çarptırıldım. Burada TV’de, kamuoyu önünde gerçekleşen bir olayda, TBF, spor kamuoyu duyarsız kaldı. O zaman hep Ergin Ataman mı bir şey yaptığında bu Türkiye’de sorun oluyor? Yani sonuçta ben bu ülkenin yetiştirdiği bir hocayım. Ben hep buradayım. Tabii ki bizim misafirlere kapımız açık, büyük saygı duyuyoruz. Ama misafirperverliğin de bir sınırı var. Onun için beklerdim ki TBF de bu konuda bir şey yapsın, bir şey söylesin. O dönem neredeyse benim basketbol hocalığıma son verecek konuşmalar yapıldı.
“MENAJERLERİ ARADI, F.BAHÇE’DEN AYRILMAK İSTİYOR, ALIR MISIN? DEDİLER"
Basketbol A Milli Takım antrenörlüğünden uzaklaştırılmama kadar konuşulmuş bir konu ve sonunda 75 bin TL ceza verildi. Sonuçta bu harekete maruz kalan çocuk da A Milli Takım kaptanı. Bu çocuğun (Melih) babasının, bu hareketten (tokat olayı) sonra kendi Facebook hesabında yazdıkları ortada. Bu çocuğun menajerlerinin olaydan hemen 1 gün sonra beni arayıp, “Çocuk Fenerbahçe’den ayrılmak istiyor. Efes’e alır mısın?” dedikleri, benim de, “Hayır. Kesinlikle. Böyle bir olaydan ötürü bir oyuncuyu almam. Ancak serbest kalırsa, serbest kaldığı gün normal bir oyuncu olarak düşünebilirim” dediğim ortada. Ben her şeyde açık ve netim. Burada demek bir olay var ki, bir olay var. Ama bu olay kapatılıyor. Ve diyorum ki aynı şeyi ben yapmış olsam ne olurdu? Ben buna üzülüyorum. Söz konusu durum Obradovic’in, Avrupa’nın 1 numarası olduğu gerçeğini değiştirmez. Ama kuralların, yönetmeliklerin, herkes için eşit olması gerektiğini düşünüyorum.
"OBRADOVİC’E YAKIŞTIRAMADIM"
Anadolu Efes'in Fenerbahçe’ye 100-74 kaybettiği maç sonrası Obradovic’in elini sıkmayan Ataman, konuyla ilgili olarak şunları söyledi: "Türk basketbolunda çok değer verdiğim ağabeylerim var benim. Hepsi de bana çok iyi yaptığımı söylediler. Obradovic’in ben ilk kez elini sıkmadım bir maçtan sonra. Bugüne kadar çok maç kaybettim ben Obradovic’e. Artı, saygı da duyduğum bir karakter. Bana göre bu mesleğin içinde olan herkesin de saygı duyması gereken bir isim. Kariyeriyle ortada, kendisi şu anda Avrupa’nın 1 numaralı basketbol karakteri konumunda.
Ama her mesleğin kendine göre yazılı olmayan etik kuralları vardır. Bunu genç bir antrenör arkadaşımız yapmış olsa fazla üzerinde durulmaz. Fakat ben eminim ki; maçın son saniyelerinde oyuncular el sıkmaya gidecekken kenardan bağırıp son topu kullanmak için oyuncularına faul yaptırması, büyük bir hırsla 100 sayı için çabalamaları... Obradovic gibi büyük bir hocaya bunu yakıştıramadım. Türkiye Ligi’nde de, ilk devre maçı olsa, “İkinci devre için bir avantaj” derim. Anlarım. Ama zaten ikinci devre maçı. 9-10 sayı olsa ilk maçın farkı için çabalasalar o ayrı ama zaten fark 24 sayı...
“O, BENİM ELİNİ NEDEN SIKMADIĞIMI ÇOK İYİ BİLİYOR”
Sonuçta bu, sadece kendime karşı değil, 40 yıllık bir basketbol kulübü olan, Türk basketbolunun lokomotifi olan Anadolu Efes Kulübü’ne karşı bir saygısızlık olarak algıladım. Ben olmasaydım, buna ses çıkartan olabilir miydi? Belki olmazdı. Ama ben de böyle bir adamım. Zaten hep şunu söylerim; karşınızda Ergin Ataman varken, her yaptığınız yanınıza kâr kalmaz. Onun için ben orada Obradovic’in elini sıkmadım. Aslında orada bırakmayı, yani basın toplantısında falan konuya girmemeyi düşünüyordum. Ama baktım ki hemen sosyal medyada, Hazımsız Ergin Ataman, Obradovic’in elini sıkmadı” algısı yaratılmaya çalışılıyor. Hani ben sözde yenildiğim için hocanın elini sıkmamışım... Hiç alakası yok. Demecimde de çok açık söyledim; “O, benim elini neden sıkmadığımı çok iyi biliyor” diyerek...
“HERKES DOĞRU YAPTIĞIMI SÖYLEDİ”
Onun için bu konuyla ilgili sosyal medyada şuursuzca, terbiyesizce yorum yapan fanatik taraftarların yazdıklarını, avukatıma iletiyorum. Kendisi de savcılıkta gereğini yapıyor zaten... Ama diyorum, bu gibi kişilerin sporu kirletmesi veya benim gibi birini sindirmesi mümkün değil. Bana yurt içinden, yurt dışından çok sayıda arkadaşım ve önemli spor adamları, doğru olanı yaptığımı söyleyip destek verdi. Hatta son 10 saniyede mola alıp, oyuncularıma, rakibin sayı atması için oyunu tamamen bırakmalarını söylememin daha da iyi olabileceğini söylediler. Ama ben o an böyle bir şey yapmadım. Sahadaki tüm oyuncularım gençti. O tarz bir hareket yapıp işi şova çevirmek istemedim ve tepkimi kendisinin elini sıkmayarak gösterdim.
“KUSURA BAKMA DEMEZSE BİR DAHA ELİNİ SIKMAM"
Baktım ki maçtan sonra yanlış bir yere gidiyor bu hareket, çıkıp basın toplantısında açıklama yaptım. Hayatta hepimiz hata yapabiliyoruz. Benim de zaman zaman yaptığım hatalar var. Bizim Obradovic’le kişisel dostluğumuz da var. Ben hakikaten çok severim de Obradovic’i. Örneğin geçtiğimiz yıl Galatasaray’da çalıştığım dönemde bana karşı tepkiler varken bir davette beraberdir Obradovic’le. Geldi bana sarıldı ve “Kafana takma. Bir ülkede bu seviyelerde yerli antrenör olmak kolay iş değil” dedi. Hakikaten benim için bu önemliydi.
Ama Obradovic de, bizim sahamızda tükürük olayını yaşadığında daha hemen akabinde sosyal medya hesabımdan yaptığım açıklamayı herkes biliyor. Bunun Obradovic’e ne kadar büyük bir saygısızlık olduğunu ve şuursuz taraftarların yaptığı şeyden ötürü ben özür dilediğimi hemen yarım saat, 1 saat sonra belirttim. Şimdi ben de diyorum ki; İnşallah Obradovic de... Bir mesaj bir telefon kadar ona yakınken, “Ya hata yaptım, o an gaza geldim taraftarın şeyiyle, kusura bakma” derse iş tatlıya bağlanır. Ama demezse o zaman pek elini sıkmayı düşünmüyorum.
“ANLAM VEREMEDİĞİM BİR HUSUSTU”
Daha önce de elini sıkmadan salondan ayrıldığım bir rakibim olmuş olabilir. Yani ben sonuçta politik bir insan değilim. Birisi bana karşı bir şey yapıyorsa benim de bir tepkim olur. O gün yapabileceğim tek tepki maç sonu el sıkmadan gitmekti. Bazen maçın adrenalini, hakem kararlarına kızgınlığın, taraftarın tepkisiyle unutup da gittiğin de olabiliyor. Ama burada bilinçli bir şekilde, isteyerek yaptım. Bu gibi durumlarda hocalar son 10 saniyede zaten tokalaşmaya giderler, top yere bırakılır veya oynanmaz. Ben Ülker Arena’da tam hocanın elini sıkmaya niyetlenmiş, kalkacakken bir baktım faul yapıldı. Yani bu anlam veremediğim bir husustu, onun için tepkimi o şekilde dile getirdim.