Direkt coaching faktörüyle kaybedilen bir maç. Aklımda kalan bazı noktalar:
- İlk çeyrek 30-17 öndesin. Çoğunlukla savunma kaynaklı basketler bulmuşsun ki, bunda ana faktör Göksenin ile Tyus. Göksenin ilk çeyrekte 8 sayı attı, sonra oyuna bir daha giremedi.
- İkinci çeyreğe 13 sayı önde girip birbiriyle hiç oynamamış 5 oyuncuyu aynı anda sahada tutmak çok yanlış bir tercihti. Daha dengeli rotasyon yapılabilirdi.
- Üçüncü çeyrekte Daye kenarda başladı (büyük olasılıkla Ataman maçın ikinci periyordunda yaptığı basit top kaybına kızarak onu cezalandırdı) ancak, Galatasaray sayı atamıyordu sonra fark 15'e çıktı, Daye girdi Tyus ile tamamen bireysel performans göstererek Galatasaray'ı maça soktu.
- Daye büyük bir enerji koyduktan sonra son çeyreğe kenarda başlayıp birkaç dakika dinlenmeliydi ve maç sonunda diri kalmalıydı. Enerjisi bitince hiçbir şutu sokamadı. Ataman rotasyonu doğru uygulayamamış oldu.
- Son olarak mola konusu... Ataman kolay kolay mola almıyor, bu konuda gerçekten sıkınıtısı var ki, mesela ikinci çeyrekte mola alması gereken bir bölümü pas geçerek aradaki farkın erimesini izledi. Maçın sonunda ise 83-80 öndeyken ve ivme Galatasaray'ın arkasındayken aldığı moladan sonra Kızılyıldız peş peşe iki basket bularak maçı kopardı.
Galatasaray 30 maçlık seride mutlak kazanması gereken bir maçı kaybetti. Koç Ataman, Euroleague'de geride kalan iki haftanın en kötü coaching performansını sergileyen ismi. Evinde Kızılyıldız gibi bir takımı yenemezsen kimi yeneceksin? Galatasaray taraftarı için çok sıkıntılı bir sezon olmaz umarım...