Bilgisayarın başına Orkun Darnel'in Marmara Üniversitesi'nde yaptığı konuşmayla ilgili yorum yazmak için oturdum. Serdar Yılmaz'ın neredeyse tamamına katıldığım yorumununu görünce birkaç cümle daha eklemek gerektiğini düşündüm.
Orkun Darnel'in açıklamaları samimi olmuş. Belki de bize samimi açıklamalar değil umut verilmesi gerekiyordu. Kendisi umut taşıyorsa da şu gidişatın fazla umut vadettiğini söylemek mümkün değil. Sorun Fenerbahçe'nin bu branşlarda güçlenmesi değil aslında. Rahatsızlığımız bir süreden beri vardı ancak FB'nin başarıları bunu iyice açığa çıkarttı. Önceden bu sporlara ilgi göstermeyen taraftarlarımızdan bazıları da 'biz ne yapıyoruz yahu' demeye başladılar. Çünkü; Fenerbahçe'nin elde ettiği başarı küçük görülecek bir başarı değil. Bizim 20 yıl kadar önce direkten döndüğümüz, üç ana branşta birden şampiyonluğa ulaşmak üzereler. Hem de bunlara bayan takımlarını da ekleyerek.
Özellikle Ntv'nin sitesinde haberlere yapılan yorumlarda genelde belirttiğim bir düşünce vardı. Serdar Bey, burada ona değinmiş. Aslında Fenerbahçe yıllardır Galatasaray'sız bir ligde at koşturdu ve bunu başarı olarak görmek pek de mümkün değil. Türkiye ölçekli düşündüler. Avrupa'da başarıyı düşünmediler. Rakiplerinin de olmaması onları da uyuttu açıkçası. 10 yıldır taraftarlı rakiplerinin olmadığı branşlarda, biraz da iyi lobi yaptıkları için Türkiye'de başarı kazandılar. Efes Pilsen, Ziraat, Vakıfbank ya da Mersin BB. Bu takımların hangisiyle karşılaşsanız, eğer kadro dengeniz varsa, maça 1-0 önde başlarsınız. Çünkü Fenerbahçe ve Galatasaray'ın ismi bile zaten maçın kazanılmasına yetiyor çoğu zaman. Sonuçta Fenerbahçe'nin bu yılki bayan voleybol takımı dışında başarılı bir iş yaptığına inanmıyorum. Bayan voleybolda da biraz şanslı olmalarının kendilerini final-four'a kadar getirdiğini düşünüyorum. Ancak, evet, artık bunun tadını aldılar. Şimdi üstüne koyarak özellikle iki branşta, kadın voleybol ve basketbolda, Avrupa'da zirveye oynayabilecek yapıyı oluşturdular. Bunun dışında zaten çok zor. Bu iki branşta hem Türk oyuncularınız iyiyse, etkili 3 yıldız oyuncuyla zirveye oynarsınız. Erkek voleybol ve basketbolda (ve tabii futbolda) bu zor.
Orkun Darnel'in açıklamalarına gelince. Tabii ki altyapı önemli. Ancak özellikle bayan voleybolda örneğin Gamova gibi yüksekten vurabilen bir oyuncuyu takıma kazandırdığınızda, size giden seti bile getirebiliyor. Bayan voleybolundaki paraların futbolla karşılaştıralamayacak kadar düşük olması, en azından bu dalda bir yılda bile iddialı bir kadro kurabileceğinizi gösteren bir şey. Burada niyet çok önemli. Stada endeksli bir spor yönetimi, içi boş, geleceği görmeyen ve ne yazık ki insana 'demek ki stad yapılınca oradan gelen paralar uçup gidecek' dedirten bir anlayış. Bu dalda (kadın voleybol) dünyaları satın almıyorsunuz, sponsorlar da dünyaları vermiyorlar takımlarına. Siz adımınızı atın, sponsor nasıl olsa bulunur. Sponsor önce takımın kurumsal kimliğini, atılan adımın boşa gitmeyeceğini görecek ki size sponsor olacak. Şu açıklamalarla zaten sponsor bulmak pek kolay değil. Çünkü voleybol şube sorumlusu olarak, örneğin diyorsunuz ki, 'Neslihan belki bir gün'. Hayır, sizin gerekirse 'Neslihan hemen şimdi' demeniz gerek. İsim Neslihan olmak zorunda değil tabii ki.
Işık Hoca ve Gökhan Hoca'nın Türkiye'nin iyi hocalarından olduğunu savunmak bile yine bakış açısını gösteriyor. Kötü hoca olmadıkları kesin ancak yabancı hoca getirilmeyecek diye bir kural mı var? 'Bizim oğlan' mantığı olduğu sürece başarı kazanmak çok zor. 41 yaşındaki liberoyu oynatan bir hocanın perspektifinin ne kadar geniş olduğu da tartışılır. Eğer Türkiye'nin en iyi hocalarıysalar, bizim kadrolarımız bu liglerde 4-5.likten öteye geçmez deyip ayrılırlar takımdan. Fatih Terim'in Kayserispor hocası olabileceğini düşünüyor musunuz?
İtalya'dan turnuva için davet almak güzel, ancak biz Bülent Hoca'nın oyuncu almak için gittiğini sanıyorduk. Meğerse davet almışız. Evet, ciddi bir başarısızlığın üstüne kuruldu bu takım ama bu en azından doğru adımların atılmasını beklemememizi gerektirmez. İki yıl önce 2.ligdeydik şimdi 4. olduk diye mutlu olabileceğimiz bir branş değil voleybol. Hentbol takımı kurarsınız, böyle bir aşama katedebilirsiniz, bu başarıdır. Ama Eczacı'ya kafa tutmuş, Fenerbahçe, Beşiktaş ortada yokken taraftarı salona Galatasaray aşkıyla çekmiş bir branştan bahsediyoruz.
Ufkumuz biraz daha geniş olursa başarıya giden yol da kısalır diye düşünüyorum.