#Gündem Takibi#

Bu başlık altında maçların dışında erkek basketbol şubemiz ile ilgili haberleri paylaşıp, konuşabiliriz.

***

Alain Digbeu'ya yeni görevinde başarılar, hayırlı olsun.

Alain Digbeu Galatasaray'da

B_18309_b.jpg


Galatasaray Basketbol Altyapısı, bireysel gelişim ve A2 Takımı antrenörü olarak efsane Fransız yıldız Alain Digbeu ile anlaşmıştır.

Kendisine camiamıza hoş geldin der, yeni görevinde başarılar dileriz.

Konuyla ilgili olarak şube koordinatörü Murat Özyer "Türkiye'de herhalde bir ilke imza atıyoruz altyapıya dair Alain Digbeu ile hem bireysel oyuncu geliştirme koçu olarak hem de A2 Takımı antrenörü olarak anlaştık. Şu an için Ümitler-A2 kategorisi olmamasına rağmen Galatasaray Basketbol Şubesi olarak A2 Takımımızı kurduk, böyle bir uygulamayı başlatmak istiyoruz. Alain Euroleague ve Milli Takım seviyesinde önemli işler yaptı. Barcelona, Real Madrid, ASVEL gibi takımlarda forma giydi. Çok tecrübeli biri, vizyonu var. Onun bu vizyon ve tecrübesini altyapımızdaki kız ve erkek oyuncularımıza aktarmasını istiyoruz. Ona hoşgeldin diyorum. Aklımızda birkaç yenilik daha bulunuyor. Bunlarla birlikte altyapımızda da önemli hamleler yapmayı sürdüreceğiz" şeklinde konuştu.

Digbeu "Murat Özyer'e ve Galatasaraylı yöneticilere teşekkür ediyorum. Çok heyecanlıyım. Altyapıya yeni bir boyut katmaya çalışacağım. Avrupa'da birçok ülkeyi gezip basketbol oynadım. Tecrübelerimin gençlere yardımı olabilir. Hedefimiz de bu, çocukları yönlendirmek. Onlarla iyi iletişim kurup bir ağabey olmalıyım. Bu şekilde umarım güzel işler yapacağız" dedi.

A2 takımının amacını da açıklayan Özyer "Genelde altyapıdaki gençler seviyesinden sonra A Takım ile arada fiziksel bir boşluk oluyor. O yaş grubundaki çocuklar birden A Takıma çıkamıyorlar. Bu boşluğu doldurma adına TBF'ye projemizi verdik. Bu konuda bizi destekleyen kulüpler de var. Bu sene resmi olarak A2 ligi yapılamayabilir belki ama Galatasaray olarak ilk adımı biz atıyoruz. Özel turnuvalar gerçekleştirerek hatta lisans almakta zorlandığımız bazı oyuncularımız var; onlara da maç oynama şansını bu haliyle vereceğiz. Türkiye'de önemli bir değişiklik olacak. Alain Digbeu'nun ve diğer altyapı koçlarımızın bu sistemi kabul ederek çalışmasıyla beraber çocukların fundemantallarını bireysel olarak ilerletmeyi planlıyoruz. Bunun da meyvelerini önümüzdeki sezonun başında göreceğimizi düşünüyorum. Tekrar hayırlı olsun. Altyapıda başka hamlelerimiz de gelecek" diyerek görüş belirtti.


Alain Digbeu
13 Kasım 1975'te Fransa'da dünyaya gelen Alain Digbeu, Pau Orthez ve Limoges ile birlikte 90'lara damga vuran Lyon şehrinin takımı ASVEL altyapısından yetişip parladı.

18 yaşından itibaren A Takımda şans bulmaya başlayan Digbeu 1994'te Fransa Liginin Yükselen Yıldızı ve 1995'te Ligin En Değerli Fransız Basketbolcusu ödüllerine uzandı. 1996 Fransa Ligi All Star organizasyonunda smaç yarışmasını kazanan Digbeu bu yönüyle ön plana çıkmaya başladı. Rudd, Rippert, Howard'lı kadrosuyla ASVEL o sezon Koraç Kupası'nda yarı final yaparken finalde Efes Pilsen'in geçtiği Bodiroga, Fucka, Gentile, Blackman içeren Stefanel Milano'ya eleniyordu. Bir sonraki sezon Euroleague Çeyrek Finalde ASVEL'in rakibi Efes Pilsen olurken üç maç sonunda Digbeu'lu Lyon ekibi Final Four yapıyordu. Marko Milic'in panyayı kırdığı üçüncülük maçında 22 sayıyla parkenin yıldızıydı ancak Union Olimpija'nın galibiyetine engel olamamıştı. İki Kez Fransa Kupası kazanan ASVEL'in atletik yıldızı 1997 NBA Draftında Atlanta Hawks tarafından seçildi. 1998'de Fransa Ligi'nin En Değerli Oyuncusu olan 1999-2002 yıllarını arasını İspanyol devi FC Barcelona'da geçiren Digbeu bir kez daha Final Four oynama gururunun yanı sıra lig şampiyonluğu ve Kral Kupası zaferleri yaşadı. Katalanların ezeli rakibi Real Madrid'de de bir sezon oynayan Digbeu Joventut Badalona tecrübesinin ardından İtalya'nın yolunu tuttu. Varese'de oynadıktan sonra tekrar İber yarımadasına döndü ve Alicante forması giydi. Digbeu, Ergin Ataman'ın çalıştırdığı Bologna'da forma giydikten sonra yeniden Alicante'ye adım attı. Yunanistan'ın Kavala takımında bir sezon geçirmesinin ardından ülkesine dönüp Pau Orthez ve Strasbourg takımlarında oynayan Digbeu 2011'de basketbolu bırakıp İstanbul'a yerleşti.

Air France lakaplı, iki ve üç numaralı pozisyonlarda oynayan yıldız isim Fransa Milli Takımı'na da defalarca forma giydi. Düzgün bir Türkçesi olan Digbeu son olarak Beko Basketbol Ligi yayıncı kuruluşunda program konuğu olarak görev almaktaydı.

 
Ya arkadaşlar kusura bakmayın da bir ay önce toplantı olsa ne olacak olmasa ne olacak .. Gayet güzel bir uygulama düşünülmüş umarım federasyonda gerekli adımı atar A2 takımında Nikolov' un maç tecrübesi giderilir böyle bir koç olduğunda başında yurt dışında bir çok turnuvaya katılabilir takımımız ..
 
Ergin hoca bir röportajında demiş; EL de 2 sene içinde NBA gibi olacak, kapalı lig şeklinde diye. Bu ne anlama geliyor? Tam olarak nasil olacak? Nba'i pek bilmiyorum.
 
Ergin hoca bir röportajında demiş; EL de 2 sene içinde NBA gibi olacak, kapalı lig şeklinde diye. Bu ne anlama geliyor? Tam olarak nasil olacak? Nba'i pek bilmiyorum.

Kendine ait kuralları olacakmış. FIBA'nın kurallarını kabul etmeyecekmiş.. Lig bağımsız mı olacak yoksa, aynı şekilde mi o konuda bir fikir yok. Bu maç temposunu her takım kaldıramaz.
 
Belli mali-seyirci ve salon şartlarını yerine getirenler ligde yer alacak. Misal NBA'de yer almak için 300 milyon dolar teminat yatırmalısın.
 
planlar!!!

Basketbol erkek takımında gizli planlar hayata geçti.

Öncelikle taraftarla koç arasında soğukluk sokuldu.Buna Ataman'ın mizacıda etkili oldu ancak sezon başından beri idari kordinatör koçu hep terse yatırdı.En son hocanın istediği S. JACSON yerine Malik transfer edilince ortalık karıştı.Hocanın oyuncu scoutingine çok güvendiği İsmail ŞENOL'a haksız yere yapılan küfür.Koçun kendisine yaılmış sayması bunun arkasında ki sebebleri öğrenmesi Ergin ATAMAN'nın bir anda ıce man olmasına sebeb.

Şimdi hoca gider yerine Özyer gelir bu hesabı yapanlar Tulun önderliğinde Arıboğan desteğiyle Özyerdir.Bu olayın gerçekleşmesine ramak kaldı ben size söyleyeyim.
 
Bu durumda Ergin Ataman maç kazansın da şayet böyle oyunlar oynanıyorsa herkesin planını bozsun. Takım berbat oynuyor.
 
Basketbol erkek takımında gizli planlar hayata geçti.

Öncelikle taraftarla koç arasında soğukluk sokuldu.Buna Ataman'ın mizacıda etkili oldu ancak sezon başından beri idari kordinatör koçu hep terse yatırdı.En son hocanın istediği S. JACSON yerine Malik transfer edilince ortalık karıştı.Hocanın oyuncu scoutingine çok güvendiği İsmail ŞENOL'a haksız yere yapılan küfür.Koçun kendisine yaılmış sayması bunun arkasında ki sebebleri öğrenmesi Ergin ATAMAN'nın bir anda ıce man olmasına sebeb.

Şimdi hoca gider yerine Özyer gelir bu hesabı yapanlar Tulun önderliğinde Arıboğan desteğiyle Özyerdir.Bu olayın gerçekleşmesine ramak kaldı ben size söyleyeyim.

Böyle bir plan varsa ve hayata geçerde ergin hoca kovulursa özyer o koltuğa gelmeyi bıraksın kulübe gelmesin.
 
böyle bir durum olursa şayet Özyer sadece deplasman maçlarında sahaya çıkabilir.İç saha maçları küfür,kavga gırla gider 3 maça kovulur yada görevi bırakmak zorunda kalır.
 
Nikolov konusunda yönetim ve şube gerekeni yapıyor mu merak ediyorum ve bu konudaki son durum nedir bilgili forumdaşlarımın bilgi vermesini rica ediyorum.
 
Devekuşu

Geçtiğimiz sezonlarda karşılaşmaları tribünden ya da saha içinde bench arkasından takip ediyordum. Bu sezon ile birlikte courtside’dan takip ediyorum.

Courtside’dan takip ettiğim karşılaşmalarda gerek rakip oyuncular gerekse karşılaşma hakemlerinin saha içindeki hal ve hareketlerini yakından takip etme, hangi tepkilerden etkilendikleri, kendilerine gösterilen tepkilere karşı reaksiyonları gibi konulara çok daha yakından tanık olma imkanına sahip oldum.

Karşılaşma hakemleri ile bazen sözlü bazen vücut dilini kullanmak suretiyle birçok diyalog yaşadım ve bu diyaloglar ile ilgili gözlemlerimi sizinle paylaşmak isterim.

Konu ile ilgili gerek televizyonlarda gerekse farklı platformlarda konuşan yazarlar&yorumcular ‘Hakemlerin insan olduğunu unutmayalım’ derler hep. Biz onların insan olduğunu yaklaşımıyla hareket ederken onlar bizi ve oyuncu&teknik heyet kadrosuna karşı nasıl hareket ediyorlar acaba?

Örneğin THY Euroleague’de görev alan hakemleri konuşmak gerekirse; oyunun gerildiği, oyuncuların ya da antrenörlerin itirazda bulunduğu durumlarda ise özellikle vücut dillerini karşı tarafı sakinleştirme konusunda ustaca kullanarak ortamın hızlı şekilde yumuşamasını sağlıyorlar. Bu vücut dilini bazen bize karşı kullandıkları da oluyor. Herhangi bir kararı ile ilgili itiraz ettiğimizde o anda genellikle bir geri dönüş olmuyor ama bir sonraki pozisyonda bazen bize dönüp ya gülümseyerek tepkimize hak verdiği izlenimi yaratıyorlar ya da bazen sakin olmamız gerektiği yönünde kibarca bir vücut dili sergiliyorlar. Özellikle vücut dilini kullanış şekilleri, tansiyonu düşürme konusundaki usta tavırları ile sadece hakem oldukları ve üzerinde o formayı taşıdıkları için değil, formanın arkasına saklanmadan kendi öz iradeleri ile saygıyı hak ettiklerini söyleyebilirim. Sonuç olarak Euroleague hakemleri karşılarındaki kişilerin insan olduğunu unutmadan onları sakinleştirerek; tansiyonu düşürerek maç yönetiyorlar ve kişisel olarak benim saygımı kazandılar.

Kadınlar Euroleague karşılaşmalarında görev alan hakemler ise nispeten bir kademe alt seviyede olan hakemler diyebiliriz. THY Euroleague hakemleri kadar olmasa da onlar da ikili ilişkileri iyi yönetiyorlar; taraftar ile doğrudan diyaloğa daha fazla giriyorlar ama bunu yaparken sergilediği tavır ile birlikte sizin de tansiyonunuzu düşürerek seviyeli bir diyaloğun oluşmasına imkan tanıyorlar.

Atmosferden etkilenme konusunda; THY Euroleague hakemlerinin kesinlikle etkilenmediğini, atmosfer ne olursa olsun kaşılaşmanın herhangi bir anında yüzlerindeki ifadenin neredeyse hiç değişmediğini söyleyebilirim. Kadınlar Euroleague hakemlerin ise küfür içermeyen tepkilerden nispeten etkilendiğini söyleyebilirim. Küfürlü tepkilerin ise hakemi bizim takıma karşı sinirlendirmekten başka bir işe yaradığını da sanmıyorum.

Gelelim çok değerli türk hakemlerine; türk hakemleri daha sahaya çıkarken göğüsleri 5 cm ileride oluyor. Salona ‘Ben buranın kralıyım, ben ne dersem o olur’ mesajı vermek adına bence komik onlara göre ise cesur bir tavır sergiliyorlar. Karşılaşma içerisinde de otoriteyi sağlamak adına gerek oyuncuların gerekse teknik heyetlerin itirazları karşısında hemen teknik faul silahını kullanma yoluna gidiyorlar. Gerilimi yüksek ve doğası gereği bir tarafın kazanıp diğer tarafın kaybedeceği bir karşılaşma içerisinde karşılarındaki kişilerin de sinirlenebileceğini hatalı da olsa tepki gösterebileceğini kendi tabirleri ile ‘insan oldukları gerçeğini’ unutuyorlar ya da bu gerçeği umursamıyorlar. Kendileri hata yaptığında ‘insan oldukları’ vurgusundan hareket eden bu isimler ne oyuncuyu ne teknik heyeti ve özellikle de taraftarları kesinlikle ama kesinlikle insan yerine koymuyorlar. Onlara göre taraftar demek potansiyel terörist demek. Hatta benim gibiler için potansiyelin ortaya çıktığını ve artık terörist kategorisi içerisinde olduğumuzu söyleyebilirim.

Atmosferden etkilenme konusunda ise; hani daha sahaya çıkarken ‘Ben atmosferden etkilenmiyorum’ mesajı vermeye çalışan türk hakemleri var ya; işte en çok onlar etkileniyorlar. Rakip oyunculardan bile daha fazla etkileniyorlar. Üzerlerindeki baskı arttıkça hata oranları da artıyor. Hatta bazı anlarda saçmalıyorlar.

Peki türk hakemleri bunu neden yapıyorlar?

Hakemlik müessesesinin itibarını korumak adına mı?

Kendilerine olan aşırı özgüvenlerinden dolayı mı?

Kuralları uygulamak adına mı?

HAYIR!

Bence türk hakemlerinin bu tavırlarının arkasında yatan en önemli etken; KORKU!

Türk hakemleri korkuyorlar çünkü üzerlerine giydikleri formayı ve isimlerinin önündeki ünvanı çıkarttığımızda geriye kalan bir hiç!

İşte bu yüzden formanın&ünvanın arkasına saklanıyorlar!

Kafalarını kuma gömüyorlar!
 
Heyecan...

Evet son haftalardaki kötü basketbol ve buna bağlı olarak oluşan mağlubiyetler bu mesajı yazmamda önemli bir etken. Ama ben son 2 senedir Erkek Basketbol takımından heyecan alamıyorum. Seneler sonra şampiyon olduk ve ona bile doğru düzgün sevinemedik, Oysa ki 3 sezon evvel ön elemeyi geçip Euroleague'e kaldığımızda ben daha çok keyif alıp heyecan duymuştum. Yine Oktay Mahmuti - Ergin Ataman tartışması yaratmak değil amacım ama Mahmuti zamanları sahiplendiğim, içime sinen o takım ne yazık ki şimdi yok.

Bu takım benim takımım değil,
Murat Özyer benim idarecim değil,
Ve ne yazık ki Ergin Ataman benim hocam değil artık.

Bana heyecan duyduğum takımımı ve insanlarımı geri verin!

Saygılar.
 

Üst