Re: Miami Heat ve Three Big . . .
Kralisyon
Kendini kral ilan eden birisi için en zor an kral olma vasıflarına sahip olmadığını anladığı andır. Michael Jordan ve Isiah Thomas NBA?deki yedinci yıllarında NBA şampiyonluğuna ulaştılar. İkisi de kendilerini draft eden takımlarla bir büyüme süreci yaşadılar, yenilerek, elenerek ve hedefe ulaşamayarak, hedefe ulaşmayı başardılar. Thomas?ın Detroit Pistons?ı Doğu?da New York Knicks, Atlanta Hawks ve Boston Celtics?den şampiyonluğa giden yol nasıldır derslerini aldı. Jordan için en büyük engel Thomas?ın Pistons?ıydı. Ama her iki oyuncu bir Magic Johnson veya bir Larry Bird gibi etrafında güçlü bir destek veren kadro olmadığından dolayı şampiyon olmaya çok zor yollardan gelmişlerdi. Thomas Detroit?li değildi, Jordan?da Chicago?lu değildi. Ama ikisi de kendilerini draft eden şehirleri zor günlerde, tüneli ucundaki ışığın uzak olduğu gibi görünen günlerde terk etmedi.
LeBron James bu sezon Cleveland Cavaliers ile yedinci yılını tamamladı. Henüz şampiyonluk yüzüğü yok. Kral James doğduğu ve büyüdüğü şehrin takımında forma giyiyordu. Şampiyonluğu olmasa da, efsaneleşme yolunda önemli adımlarla ilerliyordu. Cleveland, Amerikalıların ?The mistake by the lake? dedikleri, yani ?Gölün kenarındaki hata? olarak tanımladıkları ekonomisi çökmüş, medyası giderek küçülen ve spor tarihi büyük hayal kırıklıklarla dolu bir şehir. Morale, desteğe, kurtarılmaya ihtiyacı olan bir şehir. Cleveland esasında bir Amerikan Futbol şehri. Ateşli, sadık ve özverili spor taraftarları var. Amerikan Futbol takımları olan Cleveland Browns bu şehrin en önemli temsilcisiydi. Onlar ve sahipleri Art Modell, 1996 yılında pılısını pırtısını toplayıp takımı Baltımore?a taşıdı ve Baltımore Ravens?a dönüştüler. Cleveland?ı terk eden Modell şehrin uzak ara en nefret edilen kişisi olmuştu. Cleveland Browns bir Super Bowl?da bile oynamadı. Baltımore Ravens ise 2000 yılında Super Bowl?u kazandı. Beyzbol takımı Cleveland Indians en son 1948 yılında şampiyon olmuştu. Cleveland Cavaliers bir kez NBA Finaline kalabildi ve San Antonio Spurs onları süpürmüştü. Cleveland?ın spor tarihinde hayal kırıklıklarını özetleyen ve A.B.D spor literatürüne geçmiş, o kadar çok kelime var ki. Çoğunun sizin için bir anlamı olmayabilir, çünkü Amerikan Futbolu ve beyzbol sporlarını da içeriyor, ama yinede belki merak edenler vardır ve ?google? yapıp öğrenmek isterler diye yazıyorum. ?The Catch? (1954 Willie Mays), ?Red Right 88? veya diğer adıyla ?The Pick? (1981 Mike Davis), ?The Drive? (1987 John Elway), ?The Fumble? (1988 Earnest Byner), ?The Shot? (1989 Michael Jordan), ?The Choke? (2007 Manny Ramirez). Ve şimdi de ?The Decision? (2010 LeBron James).
Diğer hayal kırıklıklarından farklı olarak bu bir statta, salonda, veya stadyumda olmadı. Bu kendilerinden biri olarak gördükleri, beraber büyüdükleri, sevdikleri, taptıkları ve şehrin tüm geçmiş hayal kırıklıklarını unutturacak ?kurtarıcı? olarak bel bağladıkları LeBron James tarafından bir televizyon stüdyosunda gerçekleşti. Kral, ESPN?de canlı yayında, kraliyetini terk edeceğini ve kendisi için en doğru olanı yapacağını ve Toronto Raptors?ın kralı Chris Bosh ve Miami Heat?in kralı Dwyane Wade ile bir ?kralisyon? kuracaklarını açıkladı. NBA tarihinin en güçlü drafti olarak gösterilen 2003 Draft?inin de birinci, dördüncü ve beşinci sırada seçilen oyuncuları A.B.D Milli takımında olduğu gibi bir araya gelip, aynı formayı giyip bu kez altın madalyayı değil, NBA Şampiyonluğunu kovalayacaklardı.
Süperyıldızlar, yani gerçek süperyıldızlar baskıyı sever. Strese bayılır. Ateşten gömleği seve seve giyer. El yakan topu kullanmak için yanar tutuşur. Jordan öyleydi. Kobe Bryant da öyle. Herkes James?in de öyle olduğunu, daha doğrusu olması gerektiğini düşünüyordu. ESPN?de canlı yayında ?Artık hepimizin her gece 30 sayı atmak, yüksek yüzdeyle şut kullanmak ve çok süre almak için üzerinde baskı olmayacak.? sözlerini hangi gerçek bir süperyıldız söyler ki? Hangi kral halkını, reayasını bu sözlerle şaşırtır? Bunu söylese, söylese süperyıldızın bonusu söyler. Chris Bosh bunu söylese anlayabiliriz. Ama mesela böyle birşeyi Dwyane Wade asla söylemez. Kobe?ye böyle bir şeyi söylemeyi bile kimse teklif edemez. Ama Kral, bunu canlı yayında, herşeyin kendisinin ve ekibinin kontrolünde olduğu bir ortamda rahatlıkla söyledi. Kolay yolu seçti. Belki de tüm yeteneklerine rağmen, kendisinin sadece çok donanımlı bir görev adamı olduğunu vurguladı. Sonuçta Dwyane Wade arkadaşlarını Miami?ye hiç sahip olmadığı bir şeyi kazanmalarına yardımcı olmaları için getirmedi. Onun zaten bir şampiyonluk yüzüğü var. LeBron ve Bosh?a ihtiyacı olan Wade değil. Matematiği siz yapın ve kimin kime ihtiyacı var onu belirleyin! (Bu arada LeBron ve imaj ekibi, akıl hocaları Miami takımının formalarının ortasında artık bir hedef tahtası olduğunu hiç hesaba katmıyorlar).
?The Decision? sonrası Cavs?ın sahibi Dan Gilbert, A.B.D spor tarihine ?The Letter? diye geçecek olan, James?in ?korkak?, ?bencil?, ?narsist, ?hain? olduğunu kaleme alırken, Cavaliers taraftarının hislerini de duyurdu. LeBron?ın bu kararı Miami Heat taraftarlarını çok mutlu ederken, NBA Başkanı David Stern ve NBA yetkilileri dahil bir çok kişiyi de mutsuz etmiştir, kızdırmıştır. Bunların başında da LeBron?ın sponsorları ve özellikle de ?Nike? geliyor olmalı. Nike?ın Cleveland?da ki dev ?Hepimiz Tanık Oluyoruz? LeBron reklamı zarar görmesin diye polis sabaha kadar başında nöbet tutmuş. Cleveland barlarında LeBron fotoğrafları, posterleri ve maketleri yırtılmış, yakılmış ve çöpe atılmış. Cleveland sokaklarında LeBron?ın parayla satın alınmış formaları yakılmış. Bu arada Chicago, New York, New Jersey, Orlando ve Los Angeles?da da çok sayıda insanın bu karara tepki gösterdiğini de belirtelim. Şimdiden bir çok spor yazarı ona ?Benedict LeBron? lakabını yapıştırdı bile. (Not: Benedict Arnold A.B.D tarihinin en büyük vatan hainidir).
LeBron James NBA tarihinin en önemli oyunculardan birisi olabilir. Ancak bundan böyle gerçek sporseverler onun gerçek bir süper yıldız olmadığını bilecektir. Onun bencil, yüksek egolu ve paraya büyük önem veren birisi olduğunu hatırlayacaklardır. Sakın LeBron?ın daha ucuza Miami?ye gittiğini ve mutlu olmak için maddi fedakarlıklar yaptığını da düşünmeyin. LeBron yedinci yılın sonunda da gelmeyen bir şampiyonluk yüzüğünden dolayı hızla Tracy McGrady platformuna ilerlediğinin farkındaydı. Kendisine güvenemedi, kendisine inanamadı, taşın altına elini sokmak istemedi, risk etmedi ve T-Mac gibi olmamak için ?imdat? dedi. Bu ani bir karar değildi. LeBron ve arkadaşları bunu bir süredir pişiriyorlar ve büyütüyorlardı. Önümüzde kısa bir süre içinde bu üçlünün muhtelif sponsorluk ve reklam anlaşmalarını peşpeşe izleyeceğiz. Miami vergi kanunlarından dolayı en uygun şehir bile seçilmiş olabilir. Bu karar ?para? ile ilgili bir karardı, kariyerini daha uzun süreler zirvede tutabilmek için atılmış bir adımdı, şampiyonluk yüzükleriyle ilgili değildi. LeBron James tacını canlı yayında çıkardı. Sadece kendisini küçük düşürmedi, onu herşeyden çok seven, ona inanan ve ona ihtiyacı olan tüm Cleveland şehrini ve halkını canlı yayında, herkesin gözleri önünde de küçük düşürdü. ?The Decision? seviyesi düşük, klassız, basit bir promosyon, tanıtım ve reklam numarasıydı. Amacına ne kadar ulaştı bilemem, ama o yayın sayesinde LeBron James bir çok Cleveland?lıya Art Modell?i unutturdu. Ve nefret listesinin başındaki tahta oturdu.
Murat murathanoğlu