Savas Karadag Yazıları

oradaydim..

hani bir belgesel vardi ya, 'orada' olanlar anlatiyordu, goruntulerin yetmedigi anlari kelimelerle, iste ben de cumartesi gunu 'oradaydim'..

onceki gun gelmisim vatana, saat 14.30 da sinavim var yer sisli, sinavin bitme saati 17.10, 120 adet soru..

sinavdan cikisim 15.30 ver elini ayhan sahenk, metroya kadar kosu, sonra metrodan minibuslere kosu, en sonda maslaktaki kavsaktan salona kadar kosu..

ikinci periyodun ortalarinda salona gelisim, 15 sayi fark, hakeme isyan eden bir ses, ki kendisi basketbol uzmanidir, bagirmaya calisan bir guruh, sonra ahmet dedehayir, en kosede de ben..

devre arasi, sonra onder cicekoglu, hasan bey, 3. periyod yine 15 sayi fark.. sonra ugur denemesi, pota arkasina gecip ayakta izledigim mac, once onder beyin katilimi, sonra eyup 'uzman' yildizin..

son dakikalar, 10 sayi fark, sonra 7, ve 5, sonra 3, beraberlik, onemi gectik, kacan 2 serbest atis, basarisiz bir hucum, ve mac bizim..

onder beye de sordum, cok anlamaya gerek yok degil mi dedim basketboldan bunu gormek icin, iyi bir takimin olsun istiyorsan, iyi bir 'kurucu' ya sahip olacaksin..

bizim cok iyi bir takimimiz var beyler, ust duzey yabanci oyunculara sahibiz, basariya giden tek kosut, oyun kurucu mevkiinden alacagimiz katki, atkins biraz oynadi 4. periyod da, takim da dondu, biz de..

sevmek guzel sey..

ey galatasaray;
incir agacisin, gam goturensin..

persembe gunu yine 'orada' olacagim, sevmeye geliyorum, kupa sadece esantiyon..

bir de, sevgili isil, tesekkur ederim..

saygilarimla
 
bir gonule ask girince ..

ne mesafe tanir ne zaman, ne zorluk tanir ne yokluk..

bir gonule ask girince ..

ne huzun eksik kalir, ne keyf, ne eksik kalir, ne fazla..

iste yuruyoruz sessiz ve kederli, sayabilecegimiz kadar az 60 dakika kaldi, +13 diye tutturduk gidiyoruz..

her gece cevdet beyle bir gun daha az artik diyoruz, o heyecanli ben heyecanli..

hem bizim icin mac yarin oglen basliyor, lisenin oldugu yerde, ne diger islerin anlami kaliyor, ne zorunluluklarin, gunes yarin yine sari doguyor, biz ise kendini her gosterdiginde kirmiziyla tamamliyoruz..

isil hanim inancli, takim inancli, dedehayir inancli, ee bizlerin zaten suphesi yok, o zaman yarin gece ay da sari olacak, kirmizi olacak..

bir onceki nisan seyahatimde ceyrek final macini son dakika basketiyle kazanan erkek takimini yasamistim, kalabalik gsbasket ailesiyle.. sonrasi cicek i zaptedis olmustu..

yarin ise, 'orada' eslik edecegim onlara, gerekirse yururuz 4leventten taa maslak a, sessiz ve kederli..

yani benim bu bir haftalik turkiye tatilleri, hep sari hep kirmizi, ne baska bir sey sigdirabiliyorum, ne verdigim sozleri tutabiliyorum.. hayir korkuyorum seneye de bizim voleybolcu bayanlara denk gelecek bu seferde .. ne guzel bir korku bu, hee bir de yeri gelmisken, selam olsun 'gunes' i zaptedip, feneri isteyenlere..

yine bize hep sari, hep kirmizi..

peki sor bana pismanmiyim ..
 
helal olsun, ask olsun ..

10 kusur gun gecti sampiyonlugumuzun uzerinden, ete kemige burundu yani, uzerine iki kelam edilebilir artik diyorum, ancak olmuyor..

yazmak istiyorum, bir sahne beliriyor zihnimde, ortasindayiz salonun, saga donuyorum kirmizi, sola donuyorum kirmizi, sahaya bakiyorum kipkirmizi..

biz kirmizi, siz kirmizi..

sanirim kazandik, ask olsun size kizlar ..

sonra cumartesi gunune donuyorum, varligiyla ve yokluguyla aramizda olanlari aniyorum sukranla.. adanadan gelenleri selamliyorum, sagima donuyorum, savas eskigulek, sans diyorum, soluma donuyorum emre sarp i goruyorum, gulumsuyorum.. barisin kocaman gozleri geliyor aklima, unsal beyin guzel sohbetleri, tugayin sukutun altin olduguna bu yasta ermis olmasi, tanismaktan onur duydugum mehmet bey, ve dost samil.. unutmadan, yeni kampanya; kerem secer admin olsun..

ve tabii eyup yildiz, o bir tane ..

hee bir de, boyle doktor olmaz olsun ..

sonra fenerbahce macina geciyorum, mesale, cevdet beye tesekkur bu guzel atmosferi yasamamiza onayak oldugu icin, sonra arda kardes.. dusundum de, hani fenerbahceye gol atan gercek galatasarayli oluyor ya, fenerbahce macini beraber izledigin de kardesin oluyor iste, paylasilan o heyecan, baska hangi kaliba sigabilir ki..

saygi, saygi, saygi ..

macin da ozeti bu, once kendine saygi duyacaksin, sonra da rakibine.. fenerbahce formasi giyen oyuncu hakkinda yorum yapmam, mesuliyeti kendi taraftarinadir, ancak oyununu bir tarafa biraktim, sabri sarioglu bize saygi duymuyor, ona bakiyorum, uzerindeki formaya bakiyorum, uzuluyorum..

bu derbilerden bir tane de haftasonu var degil mi, al iste altin tepside firsat sana, saygi mi duyulmasini istiyorsun, cik ve o saygiyi kazan, ben sampiyonluk adayiyim de, bagir, cagir, biz de avuclarimiz sisene kadar alkislayalim.. analiz mi, mersin macinda demistim ki atkinsin oynadigi kadariz, dun oynadi atkins, haftaya da oynamali, yoksa zaten bir daha oynamasa da olur..

bir de futbol da sampiyonluk yarisi var degil mi, ama bu kadar yeter, hem ben yoruldum, hem de okuyacaklar..

izninizle kapanisi baska bir alanda yapacagim, okunmasi icin degil, kendimi tatmin etmek icin yazilmis satirlar bunlar;
bir baslik var mola bolumunde, bu forumu seviyorum, cunku diye.. sevgili omer acmis basligi, ilk gordugumden beri cevap ariyorum buna en usturuplusundan, cok dusunmem cevabim olmamasindan degil, sigdiramadigimdan..

ama sanirim bu yazinin ikinci paragrafi veriyor gerekli cevabi bana caktirmadan.. hepimiz farkli farkli seviyoruz beyler, bazilarimiz susarak, bazilarimiz cosarak, bazilarim icerek, bazilarimiz utanarak.. ama hepimiz seviyoruz, bir deryaya kaptirmis kendimizi, kocaman adamizda, her sabah gunaydin diyerek bu renklere adabimizla, ozgun ama beraber seviyoruz..

su kaliteli ortama, su foruma sahip oldugumuz icin oyle sansliyiz ki;
bir de kerem porazan ve onder cicekogluna..

vahi murat cantas; nice mutlu yillara ..

seni sevmek guzel sey..

eyvallah..
 
zaman durmaz akar ..

bir derbi daha kapida, ne kadar cabuk geciyor gunler degil mi, bekledigimiz an hic hayal kirikligina ugratmiyor bizi, daha once belirlenmis olan saatte, sari ve lacivert cikiyor karsimiza..

birinin oldugu yerde hep digeri var degil mi, hem olmasa ne anlam ifade eder ki otekinin varligi, ornegin bizim engelsizler kitalararasi kupayi alirken, ceyrek finalde laciverti ekarte etseydi hos olmazmiydi..

hepimiz tarafimiz iste, digerleri, yani oteki kiyi da taraf, onlar da bizim kadar heyecanli, belki bir onceki gece yarinden ayrilmis bir taraftar var karsimizda, ya da bir sevdigini kaybetmis teselliyi lacivertte arayan..

simdi onlar zamaninda dogru yolu secememis diye, yoksayabilirmiyiz, ya da ne kadar otekilestirebiliriz ki, tamam, bize her sevdadan geriye kalan sadece galatasaray ama, yuregi laciverte kaptirilmis oyle yokluk ceken var ki..

kirik kalpler yasar..

bizim kusagin kaderi galiba, ne kadar empati yaparak saygi duymaya calissak da, genelde huzun dolu saatler hep biz kirmizi tarafa, ezeli rakibimiz karsisinda, ve bir cok farkli dalda kalplerimiz oyle alismis ki kirilmaya, gulen yuzumuz solmaya, bir dahaki sefere diye umitle icimiz dolana kadar..

dayan kalbim dayan..

ne icin bu telkin, gelecek olan huzne mi, hasa, huzunde basimizin ustune, keder de, sariyla kirmizidan geldikten sonra.. daha ziyade heyecana yonelik bu talep, o mucadeleyi tam da kiliclar cekilmisken gozlemlemek uzere gokyuzune cikmis birinin talebi..

ozur diliyorum ozellikle genc arkadaslardan;
portakal soyulur mu..

yenermiyiz, bilmem, ama guzel olur yenersek, diger ihtimal ise sevdamizin marjinal maliyeti..

kirmizi ulan ..
 
kac gundur ariyorum, bir baslik vardi, sayin yavuz kocaomerin yaptiklari uzerine, ama yok, hayir benim kafa da normal degil bir suredir, belki sorun bende mi diyorum ama, cidden yok..

ustune bizim kose de kapali, uzerlerine yazmak icin, soylemek icin, paylasmak icin caba sarfettifimiz oyuncu guruhu bize yine sirtini donmus, ruhsuzluklariyla, biz utancimizdan kose kapatmisiz..

ama iste, konu engellere gelince, yuklenebilecegimiz daha ustun bir utanc yok ki, sessizligimize bahane eyleyelim..

simdi yakin dostlar bilir, benim meslegim garsonluk..

cesit cesit insan var hizmet ettiklerim arasinda, farkli farkli anlamlar yukledigim, kendilerine siniflandirmalar icerisinde kolayca yer bulabilecek insanlar..

bunlarin icerisinde bir tanesinin yeri ise cok ayri..

bilirsiniz, restauranta giden insan, muhakkak yaninda birisi olsun ister, yalnizlik acidir, carpar insanin suratina, genis kalabaliklar arasinda..

bunu bilmesine ragmen, bir musteri mevcut calistigim yerde, kendisini evinden alip, evine birakan taksinin yardimiyla, her ay belirli araliklarla restauranti ziyaret eden, her seferinde cam kenarina oturup, ayni yemegi yiyen bir bayan..

nedir onu digerlerinden ayri kilan benim gozumde, tekerlekli sandalye ile dost olmasi mi, hayir tabii ki, o guzel cesareti onu benim gozumde essiz kilan, hayata karsi, hic bir engebeyi kendine dert etmeyen, yasamin hakkini vermeye calisan guzelligi..

nasil sagliyor bunu peki, nedir onun boynunu yana dogru bukmesini engelleyen sey, hangi sartlar onun 'digerleri' gibi, omzu ve basi dik bir sekilde ikame ettirmesini sagliyor, calismak zorunda olmadan;

maalesef ingiliz hukumeti.. cunku burjuvazinin temelleri oturtulurken, bizim kendimizden bir fedakarlik diye dusundugumuz insani esaslar, zorunlu hale getirilmis toplum nezdinde, ve bu zorunluluk bir sure sonra keyf haline gelmis insanlarin gozunde; destek ve dayanisma..

mumkun mu aynisi devletimizden beklemek, maalesef ki hayir, peki olan durumu duzeltmek icin, kaynasmayi ve toplumun birarada olmasini saglayabilmek icin yapabilecegimiz hic mi birsey yok..

kerem ve ardaya kac kere soyledim, sansasyonel olmayan baslik acmayin, ilgi goremezsiniz diye, nerde...

yukaridaki sorunun cevabi mi;

ben bilmem, sayin yavuz kocaomere sorun ..
 
ki sen;
heyecanini kaybetmissin,
yok inancini kaybetmissin..


bana mi bu sozler, biraz bana, biraz size, aslinda hepimize.. bir eyup yildizdir istisna, ki onemli de bir istisna aslinda, koca basketbol uzmani..

post-season kismi bir suredir husranla esdeger sari-kirmizi bunyelerde, yani ilk gecerli sebebimiz karamsar olabilmek adina, aci tecrubelerimiz..

ikinci yadsinamaz sebebimiz de, icimizden.. oynadigimiz seyin, bakin basketbol demiyorum, herhangi bir basketbol sistemi icerisinde telaffuz edilebilecek durumu yok..

ve son sebep de, elimizde olmayan unsurlar, yani efes pilsen.. evet, su turu gecersek eger, son yillarin en iyi takimiyla oynayacagiz bana gore, kusurlarini en aza indirmis, iyi yonetilen, artilari cok fazla olan bir takimla..

bakin ne kadar da hakliyiz aslinda karamsar olmak da degil mi.. elinde supurgeleriyle cadilar bekliyor ya, biz de almisiz pozisyonumuzu supurulmeyi bekliyoruz, tabii unutmadan seriye geride basladigimizi da gozardi etmemek gerek..

o zaman napalim, kapatalim siteyi, kiliti vuralim ana sayfaya, sembolik boyutlarda, ve diyelim ki, kapaliyiz kardesim, inancin olmadigi platformda renklerin, askin ne anlami var..

ustad aktarmisti galiba mevladan, aska ucmadiktan sonra kanatlar neye yarar, varsin yanarak yok olalim..

ask mi, iste bak tek anlatamayacagim sey bu..

peki insan bir seyi neden sever, sanirim heyecanlandirabiliyor onu diye.. bu sezon futbol takimi basarili bir sezon gecirdi mi, hayir cevabi oldukca tatminkar, ki kendi adima, 95 sonrasinda en cok azap cektigim yil idi bu sezon.. bu sartlar altinda hakkimi helal edermiyim ben peki, buna da yurekten bir evet..

bordeaux maci, dakika 90, bir daha omrumden cikartilamayacak bir sevinc, heyecan, gurur dalgasi, eger yettiremiyorsam o geceyi kendime, nerede kaldi benim askimin anlami..

simdi aynisi basketbol takimi icinde gecerli, hani ben aptal asigim ya, hani inanmak icin tek bir sebep yetecek ya bana, o yuzden istiyorum iste, bize gurur duyacak bir gece sunsunlar diye, sonrasi tufan..

bir kiz sevmistim, hyde park, sarap, kirmizi..

biz efesi eleyebilirmiyiz;
sanmam..

olsun;
sana cikiyor tum yollar, egdik basimizi yuruyoruz sanli galatasaray.. !!
 
ben ne anlatsam bugun anlasilmayacak, cunku ne yeterli kelime var heybemde bu halet-i ruhiyeyi aciklayacak, ne de kelimeler anlam ifade etmekte zaten..

hic olmadigi kadar, ayhan sahenkte olmak istiyorum ben yarin, cunku hic olmadigi kadar umutsuzum galatasaraydan.. hani galatasarayin oldugu yerde umut vardir ya her zaman, ben de yok yarina dair, bildigin pesimistim, 3-0 olur seri, en musait fark da double digit olur inanciyla..

o yuzden iste orada bulunmak istegim, en umitsiz anlarda sevmek istedigimden galatasarayimi, yaninda olmak istedigimden, en umitsiz vakalarda.. ve ucundan tutmak istegi sariyla kirmiziyi, yokken bile..

hicbir sevda, bir basarisizlik oykusu degildir demistik ya, bu yuzden iste, sevmissin iste birseyi, hem de 'digerleri' farkinda bile degilken sevdanin, o andan itibaren ne farkeder ki ulan, ister kazanan taraftasin, ister kaybeden..

hem kaybeden olmak daha guzel degil mi aska dair, kalabalik yiginlar donmusken sirtini, askina seven daha kucuk bir payda, bir sen, bir sana ait olanlar, hem biz hangi sevdadan galip ciktik ki..

yarin basliyor seri, rakip efes pilsen.. dun turk mahallesindeydim ben londranin, efesle senlendi gece, adana kebabin uzerine, gordum ki, ne heineken, ne lech, efesin yari ayri bunyede, liseden gelen bir aliskanligin etkisiyle.. alkol bir yana, naumoski, sarica, oyguc gibi isimlerle, efes bir efsane..

turu gecmekten ziyade, lacivert beyazin karsisina, sari kirmizi kiyafetlerle, hem de boyle iddiali bir sekilde cikmak sahane.. gecemezsek de, koysunlar ya fenere finalde, gonlumuz hep efeste, naumoskinin terini sildigi formasi ile, yurekten bir destekle..

samil dost, eyup yildiz, onder, dervis baba ve daha niceleri, bu sitenin aska dair cesit cesit renkleri, yelpazenin renkli kesimleri, ve oguzhan abinin dedigi gibi, paylasmaktan gocunmadigimiz tek ask ugruna, hep beraber, yasa demeye..

ulan, harbi seni sevmek guzel sey be;

bir, iki, uc;

rerererarara, gassaray gassaray, cimbombom..
 
aslan yataginda tilki yatar mi..

ara uzadi, kelimeler daha bir buyudu gozumde yazabilmek icin, halbuki supuruldugumuz andan itibaren, bir baslik belirmisti zihnimde 'mutlu ask yoktur' diyecektim ve getirecektim gerisini, sevinmek icin sevmedigimizden bahsederken, kliseleri atlamakti tek niyetim, 'umut' kavraminin aslinda aski besleyen yegane unsur oldugunu hatirlatma cabasiyla..

ancak yazamadim, tam iki hafta oldu, basliktan sonrasi bir turlu gelmedi, cunku neresinden tutsam olmadi, bu satirlari okuyacaklara, gelecek seneye dair 'umut' asilayabilmek icin..

'hersey cok guzel olacak' diyebilmek icin..

yazamayinca da, izlemeye verdim kendim, bugunlerde programimi turkiye basketbol ligi final serisine gore ayarliyorum, basketbolu seviyoruz ya cunku, ama sadece izleyiciyim simdi, cunku bir final serisinde taraftar olma hakki sunulmuyor bana yillardir..

peki neyi degistiriyor bu, sevdamizda var mi mevcut bir eksilme, hasaa, ancak umutlar basliyor eksilmeye, gun gectikce, ve dunden dolayi degil, bugunu gelecege tasiyamama sebebiyle..

ve bir kez basladiginda umutlar azalmaya, sevda muessibi mudahele etmiyorsa eger, sevdasina kastedene, ne emegin anlami kaliyor, ne sevdanin..

'askin gozu kordur', sevdanin degil..

nasil bir sezon gecirdi galatasaray 'cafe crown' bu sene, hangi tuglayi koydu bu sene o yapitasinin uzerine, hangi hamlesi, bu sezon kaybedilirken, gelecek sezona dair bir kazanc olarak gecti kayitlara..

bakiniz '0' ..

hayir supurulerek biten bir sezonu falan da gectim, her sartta kendisine kosulsuz destek veren taraftarina saygi gosterdimi peki bu sube ?

kac kisi parasini verdigi koltugunda oturarak macini izleyebildi bu sene, 'genis kitlelerin' onemli saydigi maclarda, ya da sahip oldugu koltugu da gectim, sezonun adrenali en yuksek macinda, iceriye giris karti ile, yani kombinesi ile kac kisi disarida kaldi, ezeli rakibimiz karsisinda, finalist apoletlerini de unutmayalim..

peki kim bu subenin basindaki kisi, yani bu 'tablo' nun sorumlusu;
bakiniz 'ahmet dedehayir'..

yaptigi, yapamadigi isleri gectim, bu kisi sezon ortasinda, sitemize resmi bir kaynak olan kendi kaleminden, sezon sonunda gorevimden ayriliyorum diye aciklama yapmadi mi..

ee, hangi sezon sonu bu ??

simdi, aramizda aptal olanlar parmak kaldirsin ..

bu kadar da olmaz ki yav, sirf karsiliksiz gonul vermisiz diye, biz 'musteri'ler bu kadar da aptal yerine konulamaz ki, bu kadar mi farksiziz biz digerlerinden ??

guzel bir baslik vardi; simdi tepki zamani..

evet, simdi sevdamiza 'bilincli' bir sekilde sahip cikma zamani; istemediklerimize, o koltugu haketmeyenlere, bunu hatirlatma zamani..

bu sebeple, keremler, ahmetler, canlara, savaslar olarak katildigimi belirtmek isterim.. zannimca yapilmasi gereken, organize bir tepki verebilmek amaciyla, gerekli cogunluk saglanmasi kosuluyla, gsbasketin toplu olarak tavir almasi, ve bu sene satisa sunulacak kombinelerde taraf olmamasidir..

yav hayir, herseyi gectim, can akogul bile vazgecebiliyorsa kombine almaktan, baslarini one egip, dusunsun subeyi yonetenler..

gerci diyeceksiniz ki, baslarini one egerlerse, gelecek senenin planlamasini nasil yapacaklar..

ne plani ??

'zafer' i falan zaten gectim, yoksayiyorum katlanabilecek gucum olsun diye de, okan cevik konusunda, unsal beyden bir analiz, mithat durandan bir aciklama, ahmet dedehayirdan da bir gulumseme bekliyorum..

bitirmeden, hasan unutma ki, cehalet; insanin uzerine yakisani giymeyi bilmemesidir, kendine insaf et..

baslikla bitirelim o zaman, sevgili dost eyup yildiz iyi bilir deyisi;

aslan yataginda tilki yatar mi..
 
kucuk-sifat
sifat- bir ismin onune gelerek, niteleyen kelime ve kelime gruplari

isin kitabina uygun aciklamalari boyle, peki sureklilik arzedebilir mi bu tanim, sanirim hayir, hatta kesinlikle hayir..

kirmizi mesela, bir araba icin kullanildiginda ferrari gelir degil mi dimaglara, ya da spor denilen temasaya ait herhangi bir cumle icerisinde kullanildiginda, galatasaraydir degil mi kirmizi, yeni sezondaki duz kirmizi formamiz gibi..

sonra mavi, denizler icin kullanilir degil mi, suyun temizligini gosterebilmek adina, ya da sevdigimizin gozlerindendir mavi, mavi gozleridir vuruldugumuz..

sadece renkler mi, bir oda isteriz mesela, ama 'genis' olsundur, sifati odayi istedigimiz sekle sokar, 'ferah' oda, 'sicak' oda..

ya da bir yarimiz olsun isteriz, 'uzun' boylu, aslinda 'kisa' da olabilir, sonucta kisiye baglidir, istedigi seyin onune gelecek sifat, cunku zevk de ona aittir, yurek de..

bazisi 'temiz' tutar odasini, bazisi 'daginik', yani heryerdedir sifatlar, hep niteler, kisi kendine ait 'oyuncagini' nitelediginde serbesttir de zaten, ister 'buyuk' olsundur, ister 'kucuk'..

ANCAK;

konu galatasaray ise, konu sevdamiz ise, konu hepimizin sevdasi ise, turk dil kurumunun bile degistiremeye curet edemeyecegi tek bir sifat vardir galatasarayimizin onunde 'buyuk'..

bazisi gelir degistirmek ister, dusunur ki, bulundugu koltugu korumasini saglayacak maden, futbol sahalarinda, onceligimiz o olacak..

halbuki onlar bilmez ki, galatasarayi buyuk yapan, sahada kosan 11 adam degildir galatasarayin buyuklugu, tabelada yazan skor da degildir galatasarayin buyuklugu, ve hatta herhangi bir platformda alinan kupa da degildir galatasarayin buyuklugu..

galatasarayin buyuklugu havuzlardadir da, ve tekerlekli sandalyede kosturan sevdalilardir galatasarayin buyuklugu, filenin arkasinda maglup olunacagi bildigi bir maca cocugunu da alip gelen babadir galatasarayin buyuklugu, ve turkiyeye tek basina getirdigi bir spor dalinda, armasini layikiyla temsil edebilmektir galatasarayin buyuklugu..

galatasarayin tek bir sifati vardir, 'buyuk'..

birisi cikar der ki, sartlar bunu gerektiriyor, biz 'kuculecegiz', bir yerde buyuk, bir yerde 'kucuk' olacagiz.. halbuki onlar bilmez ki, galatasarayin onune gelemez o sifat, galatasaray 'kucultulemez'..

cok mu isterler 'kuculmek', o zaman ya birakip giderler, ya da hep beraber dikiliriz karsilarina, stadda, salonda, havuzda, ve bir agizdan bagiririz yuzlerine;

nah kuculursunuz !!


not; bu yazi Cevdet Akay basta olmak uzere, tum arma sevdalilarina ithaf edilmistir..
 
Mamak a sonbahar geldi..

Istanbulda basladi sonbahar, ne kadar diretse de gunes hukum surdugu gunlerin daha tadini cikartabilmek icin, doga hukmunu coktan vermis;
Gunes in dogdugu yere donup Galatasarayla yani yuvasiyla birlesmesi gibi..

Cunku Galatasaray bizlere oyle bir yerdedir ki, Gunes oradan dogar, oradan batar, tarih de buna imzali taniklik yapar, herkesin dersini cikarmasini istercesine..

Yeni bir sezon baslangicinin kapisindayiz, araladik kapiyi, disari sizan isiklari algilamaya calisiyoruz, kapali kapilar ardina sigmayacagini bildigimiz 'gunes' imizi bekliyoruz merakla..

Huzun, keyf, gurur, sevda ile gecen bir yokluk donemi daha sona ermek icin dakikalar saymakta..

Neler sigdirmadik ki senin parkede olmadigin gunlere;
Ortak heyecanlar, karsilikli catismalar, hayal kirikliklari, ve hatta kuskunlukler..

Umudu kaf daginin ardina atti, gunesimizi yonetenler, ancak unuttuklari bir nokta var ki, gunese hukmedilemezdi, kabina sigdirilamazdi..

Evet vazgectigimiz de oldu, ancak sevdamizdan degil, onun zaten agza alinmasini saglayabilecek bir yurek yok, fakat 'oradakiler' bilmeli ki, bu tebessume dusen her bir golgeden mesuller..

Madem ki Galatasarayliyiz, kendimizi kandirmak pahasina da olsa, Galatasarayin oldugu yerde her zaman umudun var oldugunu hatirlatacagiz kendimize, sonra yanimizdakine, sonra birbirimize. bilenler bilmeyenlere, ogrenenler baska bilmeyenlere..

Cibona, Zalgiris..

Play-out..

Devrim biraz zaman alacak, fakat;

Egdik basimizi yuruyoruz..

Galatasaray ulan !!
 
Galatasaray bu isten hic bir haksiz kazanc saglamamistir, oncelikle bunu kafaniza sokun !!

Erkek takimimizin yurtdisi hazirlik kampi sirasinda yasanmis olan skandal, varligiyla gurur duydugumuz ve askimizin birincil sebebi olarak gordugumuz galatasaraylilik durusuna buyuk bir darbe vurmustur.

Kazanmaya giden her yolun mubah olmadigini dusunen, misyonunu ve vizyonunu galatasaraylilik durusu uzerinden insa etmis olan gsbasket organizasyonunun, hem de genc nesillere galatasaraylilik durusunu asilamayi siar olarak edinmisken, bu hazin tabloyu icine sindirebilmesi ve aciklayabilmesi tabii ki mumkun degildir.

Fakat, Galatasaray dusmanlarinin, hem de tam olarak bir Fenerbahce yengisinin ardindan buyuk bir firsat olarak gordukleri bu olayin, Galatasarayimizin sanli tarihine hic bir olumsuz etkisi olamayacagini gostermek de bizlerin boynumuzun borcudur. Zira, ortadaki suc unsuru Galatasarayimiza hic bir kazanc getirmemekle beraber, rakiplerimizin de maddi manevi herhangi bir kayip yasamalarina sebep olmamistir.

Bu noktada sorulmasi gereken soru, tabii ki ?neden? soru cumlesidir. Cunku yapilan hareketin illegal olmasi disinda, makul bir aciklamasi da yoktur. Fakat bu soruya cevap vermesi gerekenlerin klubumuzle iliskisinin kesilmis olmasi da zaten Galatasarayimizin adalet mekanizmasini hizli bir sekilde calistirdiginin ve kendisine yakisir bir durus sergilediginin gostergesidir.

Galatasaray basketbol subesinin asil sahibi olan biz Galatasaray asiklari adina, yonetim kurulundan beklentimiz, olaylarin yonetim kurulundan bagimsiz bir denetleme kurulu tarafindan degerlendirilmesi ve atanmislarin yaninda sucu bulunan secilmisler de mevcut ise, ortadaki ayibin temizlenmesi adina gerekli kararlarin alinmasiydi. Bu da bizzat istifa mekanizmasi isletilerek yerine getirilmistir.

Tekrar belirtmek gerekirse, buyuk Galatasaray taraftarinin uzerinde durmasi gereken nokta, belirlenen suc unsurunun buyuk bir sahtekarlik teskil etmesine ragmen, hic bir sekilde haksiz kazanc saglamadigi, dolayisiyla ortadaki ayibin sadece Galatasarayi ilgilendirdigi ve baslatilan linc kampanyasina karsi bu buyuk subenin asla sahipsiz kalmayacagidir.

Bu surec belki de artik yasanmasi zorunlu olan milat icin ve galatasaraylilik durusunun basketbol subemizde, o vakur kimligini tekrardan kazanmasi icin bir firsattir.

Bu sefer utanctan egdik basimizi, fakat iyi bilinsin ki, biz hala ?pesindeyiz?..

Saygilarimla
 
Galatasaray'a dair..

dairin kelime anlami cok vurucu, ona ait yani, onun varliginda ve yoklugunda, ya da yasanan her bir okazyon onun semsiyesi altinda..

dairin en cok yakistigi obek ise, yasamaya dair kisvesi altinda, zira yasamayi gururla birlestirdiginde de, huzunle birlestirdiginde de, bir ulku varsa zihninin derinliklerinde, dair kelimesi anlam kazanmakta yer ettigi obegin gobeginde..

bir skandal gecti basimizin tam uzerinden, hatta yagmurunu doktu ustune, fakat galatasaray edebi ve adabi semsiyesi tuttuk ustumuze, sorumlulugumuzu da aldik lakin, cunku iki derin kosulu vardi bu ozel durusun, kabullenis ve cozumleme..

bir sekilde altindan kalktik sanki ortaya cikan enkazin, ve birileri bu enkazi komplo olarak nitelerken, birileri ezeli sahtekarlik biz sesimizi cikarmadan sindik kosemize ve tasavvufun kabullenis ilkesine biraktik tum vakurlugumuzla o yogun askimizi..

uzerinden musabakalar gecmeye basladi biz bu yeni duruma alismaya calisirken, 14 yildir cikamadigimiz arenadan basimiz dik, cenemiz yarik cikarken, bir de ustune asil varlik sebebimiz olan avrupa maceramiza da saygi deger bir giris yaptik, hem de pivot mevkisine haiz tek adam bulundurmadan kadroda..

nasil aciklanabilir ki bu durum, galatasarayin oldugu her yerde umut vardir seklinde camialastirarak mi, ya da bu ser bize bir hayir dogurdu yeni bir teknip ekip inanciyla mi, ya da hic olmadi alalade bir sans faktoruyle mi..

sonucuna kafa yormak bunun yersiz oldugu gercegini de degistirmiyor aslinda, cunku parkede hala bir parcali bulunmakta, ve icinde onu dolduran bedenler, ve kenarda onun icin atan yurekler..

biz onu uzgunken daha fazla seviyoruz ya, ve hani burasi galatasaray ya, ve yasamaya dair, galatasaraya dair ya, birazcik tasavvufi, birazcik soyut, birazcik gercel, fakat baki kalanin ne oldugunu bilmenin ihtisamli huzuruyla..

yok mu goturdukleri bu serrin, var tabii, birazcik eksik sanki yurekler, o buruklugun agirligini kaldiramayarak, fakat oyle bir yer ki askin derinlik hali, bilinmesi gerekir ki, zaman dengeleyecektir yuregin kor atesini, ve ne eksik kalacaktir ondan sonra, ne fazla..

cunku yasam galatasaray, galatasaray yasam;
pesindeyiz..
 
5 Aralik 2009
Galatasaray Cafe Crown - Tofas

Macin son 2 dakikasi icindeyiz, galatasaray 6 sayi geride ve hucum yapiyoruz;
...

Pozisyon sonrasi spiker yorumu;
Murat Kayanin atisi tartisilabilir aslinda, ama Murat bu atislari cok yapiyor ve mac kazandirdigi da oluyor..

Gerekli sukunete sahip olmadigimdan altini bos birakiyorum, yorumsuz.. Lakin trajikomik sozcugu koca Galatasaray camiasinda hic bu kadar altini doldurmamisti..

Dipnot; tarihe not dusmek amaciyla bu basligin altina yazilmistir..
 
soyle dedirtiyor steinbeck baskahramanına, hem de jim in olumunun ardından;
bu kavga hic bitmeyecek..

roller degisse de zamanın girdabinda, ve hatta fiziksel sartlar alabildigine zorlasa da bu yola yuregini koyanları, bu kavganın hic bitmeyecek olması, zamanın sonsuzluguyla ilgili en güzel teselli zannımca..

roller dedik ya, üzerimize zamanın ileriye dogru sarmaya basladıgı ilk andan itibaren, farklı platformlarda üzerimize bicilen roller, iste o roller icin hem de hic prova yapmadan oynadıgımız o roller icin, üzerimize bicilmis elbisenin en güzel rengi sarıyla kırmızı..

öyle ki, birileri cıkıp is bilmezlikleriyle, bu elbiseye leke sürmek isteyenlere malzeme sunsa da sezona yeni adım atmısken, bu sevdayı tertemiz sürdürenlerin kavgasının sürüyor oldugunu gormek, hem de dört duvarın arasında ve kapana kısılmıs bır aslan gibi, en güzel tasavvuru dısarıya dair düslerin..

kavga sürüyor iste, hem de dibe vurmusken, ve eskisinden daha güclü olarak, ve daha kırmızı.. bilir gün ısıgı yuzune vurmadan güne merhaba demek zorunda olunlar, yani sarıya, gunese muhtac olanlar, o karanlıgın vehametini.. iste o sarıyı her sabah yureginde hisseder gibi, daha gunes kendini elevermemisken, biz ademogluna..

soyle diyor george orwell; 'gelecegi olmamasına karsın, bu durumu sürdürmek, hava oldugu sürece soluk almak gibi iclerindeki en güclü icgüdüydü.' bu da bizim icgüdümüz iste, disaridan nadir haber alma sansın oldugu zamanlarda, neillin transferini sormak, yeni defans kurguları yaratmak, hazırol da beklerken bayragın kırmızısını gorup duygulanmak, en güclu ıcgudumuz yani, soluk aldıgımız surece icimizden sokup atılamayacak, alabildigine asil, alabildigine vazgecilmez..

ve oyle ki, yat saatini dinlemeyip, kazan macının sonucunu ogrenmek icin er gazinosuna kacmak gibi, devrenden gazinonun anahtarını alarak.. ve hayatını baskalarının hem de net kurallarla belirledigi zaman dilimlerinde bile, zihninin en ücra kösesini bile galatasaraya gore belirlemek gibi..

yürüyoruz iste, nerede yasıyor ve yasatılıyorsak..
ve galatasaray da yuruyor, dolu dizgin, ve hafif heyecanlar katarak omrumuze, yani sanılanın aksine, askların en karsılıklısını yasatarak alabildigine..

evet kotu basladık, ve hatta biraz gurur kırıcı bir sekilde fakat hepimizin sahit oldugu gibi, kavgamız yürekli bir sekilde surmekte, ve sürecek de, üstelik olasılıksız olanın bu kırmızı diyara hic bir zaman ugramayacagının bilmenin vakur durusuyla..

ve hatta bir alman atasozunun dedigi gibi yani;
ende gut, alles gut..

yürüyedur !!
 
IN - OUT

Guzeldir modaya ait olanlarla konusmak, ya da soyle soyleyeyim, kazanan kaybeden yerine daha fazla ilgi cekecek kelimeler kullanmak da bir nevi gorevidir konuya guncellik katmak isteyenin, ozellikle bir degerlendirme yapacaksa kendine ait olan icin..

2 adet profesyonel takimimiz var bizim galatasaray basketbol subesine dair, tekerlekli basketbolculari saymazsak, zira onlar hep kazanan kosesinde, kurulduklarindan beri ve biz oyle sansliyiz ki, onlara sahip oldugumuz icin..

fazla agdali cumlelere gerek yok aslinda, tablo o kadar acik ki, bir yanda play-offlara bile kalamayan erkek takimi, diger yanda ise final serisi gormus, turkiye kupasi kazanmis bayan takimi, yani kazanan ve kaybeden istatistiki acidan belli;
peki gercekten oyle mi, aslinda durum yuvarlak masanin ters donmus hali, zira sezonun 'out' u bayan takimiyken, erkek takimi ise erken sona ermis bir sezona ragmen, bildigin 'in' basliginin altinda..

sezonun bir parcasi olmadigim icin, vatani gorevim sebebiyle cok ayrintili analizler yapmaya ne hakkim var ne de bilgim, o zaman soyut cumleler uzerinden belirtmek isterim bu sezonun uzerimde biraktigi izlenimi;
ne diyorduk biz gecen sene bu takimi desteklemeye ankaraya giderken, cumhurbaskanligi kupasi icin, bize ait diyorduk, biz olan, ve biz o yuzden oradayiz, kendimizi ifade etmek icin.. peki bu sezon ne dedik, zafer geldiginde basa, ne zafer istiyoruz ne kupa, zira cikmisti elimizden bu takimin sadece bize ait oldugu argumani, ve maalesef ki yonetenler de anlayamadi, amator subelere taraftar destegi, basaridan degil, aidiyetten, sahiplenmeden gecer, ve kaybettiler bizleri, iste size sezonun, kaybedeni..

ve onlar, yani sezonun kazananlari, simas, buker, rancik, daha da onemlisi hepsi birden.. neden peki, hem bir skandal yasatmisken bize, ve hem de play-off bile gosterememisken.. kaybedenin yaninda olmamiz psikolojisinden mi acaba, asla, zira askere gidenler bilir, pasanin kamelyasina girip mac izleme riski, sadece kazanma arzusuyla aciklanabilecek bir olgu degildir, aidiyet duygusu ister, ve kendine dair oldugunu hissetmek, ki benim icin de sezonun ozeti bu, bana ait olan bir erkek takimi, o guzel mucadelesiyle, ve ozel bir coach, bizi yarisin icinde tuttugunu hissettiren..

dedim ya teknik analiz yok, biz sezondur daha geride kalan, fakat bence en onemlisidir yonetenler adina, kavrayabilmek icin.. basketbola dair onemli olanin, bize ait hissiyati vermek oldugunun, ve ceyhun hoca da bu noktada onemli bir adim, diana'ya ragmen oradayiz dedirtebilmek adina, zira o noktada ne kazanmak onemli olan, ne kupa, sadece temsil ediliyor hissiyeti kazanmak..

kapatirken bu sezonu, hatirlatmak istedigim bir husus var aslinda, zira hala devam eden bir kismi var bu sezonun, ve maalesef ki kapatilma ihtimali dusunceden pratige gecirilmis olan efes pilsen belki de son macini oynayacak sezonun, ya da klup tarihinin..

mumkun mu, akli denge yerinde durdukca, hayir, ama burasi da turkiye, ve bizler ilk, orta, yuksekogrenim hayatimizin belki de en onemli donemini teskil eden efes pilsene sahip cikma noktasinda, hem de potansiyel rakibimiz titrini tasirken ne yapabiliriz, ya da yapmalimiyiz, ya da yapsak bir ise yarar mi..

asil onemli soru su, biriktirerek yasama noktasinda, hakkini verebilcekmiyiz asvel serilerinin, bol adrenalin yasatan eurolig deplasmanlarinin, cine5 in sifresiz yayinlarini iceren carsambalarimizin, ve petar naumoskinin, yoksa kayitsizligi hayatimizin dogal akisi icinde kabullenmis olmak verecek mi yine aci meyvelerini, tarifsiz yadsimamizin..

cagirdilar, fenere karsi degil ama, bu nankorluge, efes pilsen ve turk basketbol tarihini cozumleyemeyenlere karsi, ve orada olacagim ben yarin, oradaydim, ileride, anilarimi gaspetmeye calistilar ama, dik bir sekilde durdum diyebilmek adina, saygi duydugum bir taraftar grubunun yaninda..

bu vesileyle, cagiriyorum herbirinizi, galatasarayli kimliginize dair bir davet degil bu ama, basketbola dair, ve onu sevenlere, efes pilsen basketboldur, turkiyedir, diyebilmek adina..

not; gelirken tereddutu olan her bir birey ulassin bana, orada olacagim ben tum dostlarimla;
eyvallah..
 
ayaktaydik, gol sevinci suruyordu hala, top 3 direk arasindan gecti diye degil ama, edirnenin otesi devam edecek gururuyla, sonrasi hakan balta..
sezonun en buyuk huznunu, daha sezon dogru duzgun baslamadan yasadi bu yurekler, bir nevi yoksunluk hissiydi, 2 onemli bransta avrupada olamamasi bu klubun, halbuki kurulusunda bile tek hedefi de bu iken..
sonra bir haber geldi, facebook yoklanirken mesai saatinde, harici haber idi, galatasarayin uleb cupa daveti, hem de icinde skandallar barindiran bir sezonun ardindan, sebebi neydi peki, ne dersiniz 2008 maceramiz olabilir mi acaba, bu markanin miras sahibi olmasini saglayan gelecek nesillere..
simdi oyle bir karsilasma ki bu, ve oyle bir umut ki, bizi hezeyanlara surukleyen, kirmizi ile sarinin tekrar varolma ihtimalini belirten, haftaici mesai, okul sirasinda bu aksam avrupali bir misafirimiz olabilir hissiyatini veren, ve daha da onemlisi bunu sureklilik haline getirebilecek bir birikim vaadederek..
once galatasaray, sonra hayat demis dimaglar icin, nasil bir odul bu, daha christmas bile gelmeden, sanki noel babanin sihirli geyiklerinden..
ah be galatasaray, bir dunya renklerine boyle duyarli, bir huzun sensizlige bu kadar hassas, ve vize dair olmadan gezilen yerler, yoreler, sariyla kirmizi dunyada, ustelik ruha izin bile vermemisken, dingin, huzurlu..
galatasaray iste,
diyor ya, nasil beklerdim seni, ah nasil kosardim sana..
geriye sayar gibi, hem gunleri, hem saatleri, biraz da dakikalari,
ama bu sefer daha organize, bu sefer farkindalik hissiyatina odaklanirken, bu sefer, 2008 bizi buralara getirdi durtusuyle, bu sefer gunu yasamaya calisirken, yarini da yaratma sevdasiyla..
oradaydim diyebilmek icin;
biraz daha kirmizi..
 

Üst