Uzunca bir hazırlık sürecini ve son hamlesi hariç transferleri geride bıraktık. Kısa bir süre içinde sezon, haftada iki maç temposuyla başlıyor. Kadroyu; Diana Taurasi, Tina Charles, Epiphanny Prince, Alba Torrens, Ivanka Matic, Şaziye İvegin, Sariye Kumral ve Ayşe Cora ile güçlendiren ekibimiz, Tamika Catchings, Seimone Augustus (Spartak Moskova), Doneeka Hodges, Tuğba Palazoğlu, Nihan Anaz (Beşiktaş), Gintare Petronyte (CCC Polkowice) ile de yolları ayırdı yeni sezon öncesinde.
Kadroyu şekillendirmek gerekirse:
Guard: Işıl, Yasemen, Ayşe, Sariye, Prince, Taurasi
Forvet: Torrens, Şaziye, Gülşah, Bahar, Michelle
Pivot: Charles, Matic, Melek, Fowles
Birçok oyuncunun farklı pozisyonlarda oynayabilmesi de koça bir rahatlık oluşturacak. Şu anda gözüken en ciddi sıkıntı, Fowles'ın ocak ayına kadar takımla olmayacak olması ve o geldikten sonra da Euroleague rotasyonunda, onun veya Tina Charles'ın dışarıda kalacak olması. Geçen yaptığımız Euroleague değerlendirmesinde rakip pota altlarının nasıl güçlü olduğunu, en üst seviyede en az 4'er uzunları olduklarını görmüştük. Bunun ışığında staff'ımızın, bir Avrupalı uzun daha almak istediğini biliyoruz. Çünkü bu kadro sadece TKBL için değil, Euroleague şampiyonluğunu da kazanmak için kurulmuş bir kadro. Bu kadar yıldızı bir araya getirmenin sebebi de bu. Euroleague'de aynı anda sahada olabilecek Prince, Taurasi, Alba ve Tina/Syl dörtlüsü gerçekten heyecan verici. Tabii geride bıraktığımız yıllardan çıkardığımız en büyük ders, yerlilerden katkıyı alamazsak yabancıların kupaları kazanmak için yeterli olmadığıydı. O yüzden yerli oyuncuların da en iyilerini sahaya koymalarını bekliyoruz bu sene. Bu sene güdülen transfer politikası bize gösteriyor ki; kulüp artık "canınız sağ olsun" ikincilikleriyle yetinmek istemiyor, hedef artık çok büyüdüğü için sene sonunda başarısız olursak faturası da büyük olacaktır. O yüzden benim de şahsi beklentim, bu sene 'iyi insan', 'iyi Galatasaraylı' gibi sıfatları bir yana bırakıp, 'kusursuz basketbolcuları' izleyebilmek.
Takımın nasıl bir sistem ile oynatılmak istediği çok belirgin. Geçen seneki Halcon veya WNBA'de izlediğimiz Atlanta gibi; ribaundları domine eden, topu ivedilikle kısalara aktaran ve -her birinin ekstra hızlı oyuncular olmasının da altını çizmek lazım- hızlıca potaya giden bir takım göreceğiz. Savunma konusunda en net örnekleri Polonya'da, Milli Takım üzerinde gördük. Rakipler baskıyı hissedecekler her saniyede. Gerek bire bir savunmada, oyuncuların basketbol bilgisinin yüksek olmasıyla gerekse de alan savunmasında kazanılacak toplar yine kolay ve hızlı basketlerin yolunu açacak. Set hücumlarında; Işıl, Prince, Taurasi ve Alba'nın delicilikleri, Taurasi ve Prince'e ek olarak Gülşah ile Şaziye'nin şut tehditleri ve içeride Tina ve/veya Sylvia'nın varlıkları opsiyonları arttırıyor, keza Bahar da eşleşmelerde sorun yaratan bir oyuncu. İçerideki uzunun daha iyi kullanılabilmesi adına Taurasi ve Alba'nın ikili oyunları da geçen sene yapamadıklarımızı yapmamızı sağlayacaktır. Savunma demişken burada bir parantez açmak gerekiyor, Oktay Mahmuti'nin savunmasını bu takımda görmeniz mümkün değil, bizzat kendisi de bu takımın başında olsa. Arada çok basit bir fark var, burada bahsettiğimiz oyuncular erkek değiller. Örnek vermek gerekirse, Erkekler 100 Metre'de dünya rekoru 9.58 iken, kadınlarda 10.49'dur. Yüksek atlamada erkek rekortmenin lehine 36 cm iken, sırıkla atlamada da 1 metre 8 cm fark vardır. O erkek basketbolunda gördüklerinizi bire bir burada beklemek büyük haksızlık.
Tekrar basketbola gelip, oyuncular üzerinden ilerleyelim:
Işıl Alben: Kaptan, şu oluşan kadroya en uygun oyuncu diyebiliriz. Eğer Işıl bizde olmasaydı ve şu kadro şekillendikten sonra bir PG almamız gerekse o kuşkusuz Işıl olurdu. Savunması ve bu konudaki liderliği bunu söylememizin bir numaralı sebebi tabii ki. Geçen seneki son dönem performansına bakınca ceza şutlarında da iyi olduğunu görmüştük. Yalnız, üst üste oynadığımız Kayseri maçlarında Gizem Yavuz karşısında biraz yavaş kaldığı da göze batmıştı, şu hazırlık sürecinde böyle bir probleme şahit olmadık. Buna dikkat etmesi gerekiyor, onun hız, zıplama, güç, dayanıklılık gibi fiziksel özellikleri hep üst düzeyde olmak zorunda. Hücuma gelirsek eleştirilecek yanları var, bunu Milli Takım'da da gördük, hazırlık sürecinde de, topu elinde tutup driplingi kestiği her hücum net bir şekilde yavaşlıyor ve sıkıntılı geçiyor. Bunu biraz yanındaki oyuncularla atlatacağız ama Işıl'ın da bireysel olarak burada daha iyi olması lazım. En azından topu mümkün olan en geç saniyede tutması gibi.
Yasemen Saylar: Sakatlığını yavaş yavaş atıyor, zorlu süreci artık bitti. Bu sene çekişmenin düşük olduğu maçlarda iyi süreler alıp hem kendini toparlayacaktır hem de artık gerçek bir A Takım oyuncusu olmanın ilk adımını atacaktır.
Epiphanny Prince: Chicago Sky ile Galatasaray'da oynamanın farklılığını bildiğini hemen gösterdi. Bire birde geçemeyeceği oyuncu yok. Rahatlıkla potaya gidebiliyor, rakibin ilgisi uzunumuza veya Taurasi'ye yöneldiğinde ceza şutlarında da fark yaratacaktır. En geç gelen oyuncu olmasına rağmen, GS Store Cup'ta takımın en dikkat çekici oyuncusuydu. Daha iyi olacağına da eminim. Işıl'la beraber ön alan baskısında, oyunu hızlandırmakta, şutlarıyla rakibin direncini kırmakta çok işimize yarayacağı kesin.
Ayşe Cora: Ayşe için geldiği gün Torrens'le beraber en sevindiğim transfer demiştim. O da şimdilik bu düşüncemi destekledi ama yüksekten uçmaya gerek yok, Ayşe henüz çok genç bir oyuncu. Size'nın bir Euroleague takımı için yetersiz olduğunun farkındadır. O yüzden mevcut özelliklerini çok güçlendirmeli. Bu sene aldığı her dakikayı ve yaptığı her olumlu hareketi bonus olarak görmeli. Yolu çok uzun, şimdiden abartılı beklentiler genç oyuncuyu strese sokacaktır. Hem kendisinin de basketbol bilgisini arttırmaya ve yeteneklerini daha da parlatmaya ihtiyacı var.
Sariye Kumral: Sariye'nin çok fazla süre ve çok aktif bir rol alacağını düşünmüyorum. Tecrübesi ile yaptığı her olumlu hareketi de -Cora'da dediklerimizin tersine- Galatasaray lehine bonus olarak yazacağız.
Diana Taurasi: Takımın yıldızı, beklentiler malum. Yapmak zorunda.
Alba Torrens: İyi başladığını söyleyemeyiz, transferi açıklandığı gün yazmıştık şutunun kötü olduğunu ama şu İspanya-Hırvatistan maçının psikolojisinden de bir an önce kurtulması gerekiyor. Bu kadar da kötü değildi yani şutu. Yalnız tek handikabı bu Alba'nın, müthiş bir takım oyuncusu olacak. Yanındakiler ne kadar iyi olursa o kadar verimli olacak bu çok açık, takım kimyasının en önemli bağlayıcı unsuru. Ki bu rolde bir oyuncunun MVP olabilmesi alışılanın dışında, ayrıca onun da ne kadar yetenekli olduğuna bir kanıt. Savunmada uzun kolları, çok yönlü oyunu, hızı, deliciliği, top hakimiyeti ile harika bir oyuncu, umarım takımın oturmasıyla onu da çok daha iyi göreceğiz. Tabii İpekçi'nin de potalarına biraz alıştıktan sonra.
Şaziye İvegin: Şaziye ile hiç de iyi ayrılmamıştık, fakat son Avrupa Şampiyonası'nda Ceyhun Hoca ile ne kadar farklı oynadığını gösterdi. Tabii ondan beklentiler belirli, savunma yapabildiğini gördük onu istiyoruz, iyi bir şutör olduğu kesin, benchten gelip skora katkı yapmasını bekliyoruz. 14-15 sayılar da değil, bazen iki üçlük hayat kurtarır. Ben onu milli forma ile izledikten sonra ön yargılarımı yıktım ama peşinen kendisine bir taraftar olarak ekstra motivasyon sağlıyabileceğimin garantisini vermiyorum. Aynı yürekli oyunu burada da sergilerse, o da bu Sarayın bir Sultanı olur. Zaten onun da İstanbul'da kalmak için son şansı artık, ayrıca kendisinde büyük emeği olan ve güvenen Hocası için elinden geleni yapmak zorunda.
Gülşah Gümüşay: Gülşah hala genç bir oyuncu, ilerleyecek çok yolu var. Bazen bunun farkında olmadığını düşünüp üzülüyorum, eli tutup peş peşe şutlar soktuğunda da bu düşüncem kırılmıyor aslında. Bu onun en iyi özelliği ama basketbol bununla kısıtlı değil. Şaziye'den de öğrenecek şeyleri var, Taurasi'den de. Misal Taurasi ondan daha iyi bir şutör ama diğer özelliklerini de geliştirmiş. Veya Şaziye, basketbolun durduğun yerden şut atma oyunu olmadığını anlamış. Gülşah'ın ilerleyen yıllarda Şaziye'nin en iyi halinden daha iyi bir oyuncu olmasını bekliyoruz, o yüzden bu seneyle beraber ileri taşıması gereken yanları var.
Bahar Çağlar: Bahar en son iyi maçlarını sanırım Gaziantep'te Türkiye Kupası'nda oynamıştı. Final serisi ve Milli Takım süreci Bahar için iyi geçmedi. Sorun üst üste zorlu maçlar oynamak olmamalı onun için. Son hazırlık maçında çok iyi bir görüntü çizdi ama öncekilerde şutu girmedikçe moralinin bozulduğuna da şahit olduk. Onun güçlü olması, ribaund katkısı, orta mesafe şutu ve hızı sistemimizde çok önemli. Sürelerini kaybetmek istemiyorsa o da daha iyi olmak zorunda.
Michelle Campbell: Sakatlığının hala tam olarak iyileşmemesi ve sezon öncesi dönemin çoğunu kaçırması büyük bir handikap. Kötü başlamıştı ama sakatlanana kadar performansını arttırdığını da görmüştük. İnşallah o kaldığı yerden başlar. Kendisinin hala doğru devşirme olduğunu düşünmüyorum ama 26 yaş altında, 3 senedir Türkiye'de oynayan ve Milli Takım'da oynamasında engel olmayan, yani devşirme yönetmeliğine uyan daha iyi bir oyuncu da bilmiyorum. Biraz da elimiz mahkum ona. Kaldı ki savaşçı ruhuna da ihtiyacımız var.
Tina Charles: Koşmayı seven, orta mesafeden şutu olan, post oyunlarında harika, kusursuz bir ribaundcı uzun. Tam da ihtiyacımız olan yani. Takıma biraz geç gelecek olması tek handikabı, Sylvia hala ondan daha iyi ama sistem de göz önüne alındığında Syl'i çok aramayacağız gelene kadar. Tina'yı, Sylvia ile beraber izlemek ise harika olacak. Tina'nın genç ve ispatlayacak çok şeyi olması alacağımız verimi de arttırır diye düşünüyorum.
Ivanka Matic: Matic'i beğenmediğimi daha önceden belirtmiştim. Bir uzun daha alacağımızı düşünürsek, -tabii onun Matic'ten iyi olmasını umuyorum- çok da sorun olmayacak takım için. Belki de Euroleage şampiyonu olacak bu takımın bir parçası olmak istiyorsa çok daha iyi oynaması gerekiyor.
Melek Bilge: Melek sık sakatlıklar yaşaması sebebiyle gelişimi yavaşlamış bir oyuncu. Şu sıralar ihtiyacımız var ama kadromuz tam olarak şekillendiğinde Melek'i benchte oturtmak ona yapacağımız en büyük kötülük olur. Oynayabileceği bir takıma kiralanması taraftarıyım
Sylvia Fowles: Geçen sene, forumumuzun oylarıyla yılın oyuncusu seçildi. Malum geç gelecek, dinlenmeyi de hak etti açıkçası hem Sky hem de Galatasaray'da yoğun bir tempoda çok yük taşıdı. Yarım sezon gelecek ama yarım kalan işi tamamlamak için gelecek. İyi dinlenip, çalışmasını da yapıp gelirse aksinin olmaması için hiçbir sebep yok zaten.
Hayırlı olsun yeni sezon, başlarda da dediğim gibi bu sezon neyi hak ettiğimizi gönlümüz değil müzede gördüğümüz kupalar belirleyecek. Aslan olarak saldırmak ve kopararak almak zorundayız istediğimizi. Başarılar takımımıza.