Sinan Güler

Sinan Güler' in ne aldığı para ne kullandığı atış tartışılmamalı. Onun bu takımda sonsuz kredisi var.
.

Cımbızla çekmek gibi olmasın ama kimsenin bu takımda sonsuz kredisi yok. Aldığı para da tartışılır, kullandığı atış da. Bunlar da yapıcı şekilde tartışılırsa her daim faydalıdır. Maç kaybettiğin bir ortamda tartışma olmayan yerde gelişemezsin. Yanlışın nerde olduğunu bulabilmen imkansız. O yüzden "yapıcı" şekilde tartışılmak iyidir.
 
Şu anda net bir biçimde ters akbabalık yapılıyor.

Bir oyuncu kötü oynadığında eleştirilir, iyi oynadığında da hakkı verilir. Sinan'ın geçen seneden beri bir çok kez kötü maçı oldu. Yine de en az eleştiri alan oyuncuydu kaptan olması ve karakterli olması sebebiyle. Birkaç maç üst üste iyi oynadı diye onu eleştirenlere yüklenmek net bir şekilde kötü niyet başka hiçbir şey değil. Sonuçta eleştiren insanlar bu kulübe düşman falan değil.

Ayrıca arkadaşlara katılıyorum 900.000 USD hak ettiğinden daha fazla bir para. Takımda kimsenin sonsuz kredisi de olmaz. Bu bir spor bir iş. İşini iyi yaptığın zaman kalırsın, hakkını alırsın. Düzenli olarak kötü yaptığın zaman da yerine daha iyi yapan biri bulunur. Sonsuz kredi diye bir şey asla olmamalı. Kimsenin tapulu malı değil bu kulüp. Biatçı olmamak lazım.
 
Sadece şunu söylemek istiyorum bu takımdan Sinanı çıkarın neyi kalır?? Yazık şu eleştirilere bu adam guard değil yahu guard değil, devşirme bir oyuncu elinden geleni yapıyor o olmasa takım yarı sahaya top götüremeyecek her maç attığı sayılar, yaptığı asistler üstelik guard olmadığı halde ciddi asist değerlerine ulaşıyor bunu görmeyip aldığı parayı eleştirmek abes nice 900 ler alıpta Sinanın çeyreği kadar performans göstermeyen oyuncular var.

Şu durumda aldığı para anasının aksütü gibi helal olsun bırakında savunmada da zaafı olsun bunu rakip alanda yeterince tölere ediyor yaşına değinmiyorum bile...
 
Maçı kazandık adam 3 maçtır müthiş oynuyor. Yarın kötü de oynayacak tabi ama bu seneki performansı net 900 bin doları kuruşuna kadar hakediyor. Geçen seneki performansı için çok fazlaydı ama bu sene çok başka oynuyor. Umarım sezon boyu belli bir çizgide devam eder. Bu sene bu takım başarılı olacaksa Sinan en önemli oyuncumuz ve şu an bence para mevzusunu konuşmak için çok doğru bir zaman değil
 
Rahat olun Sinan, babasından gelen genlerle sorumluluk dürtüsüne sahip bir oyuncu. Fiziksel durumunu en iyi durumda tutmaya gayret ederken bir yandan da Galatasaray' ın yeni sistemine uyan oyunculardan biri. Aldığı para çok gibi gözükse de, komplekssiz kişiliği aklının önüne geçmeyen hırsı ve gelişimciliği için hakettiğini düsünüyorum.

A0001 cihazımdan Tapatalk kullanılarak gönderildi
 
Hala aldığı para çok diyenler var.. Çok ilginç gerçekten...

Hadi yerli muadili yok karşılaştırmayı geçtim, aynı özellikleri, aynı yetenekleri ve her şeyden öte aynı karakteri olan bir yabancıyı ne kadara bulabiliriz??
 
Dolari 3.40 görenler için aldığı çok :D bence sonuna kadar hakediyor aldığı parayi

GT-I8190 cihazımdan Tapatalk kullanılarak gönderildi
 
her maçtan sonra aynı şeyi yazdıracak bu gidişle. abicim dribling üzeri şut yok tamam mı? yoook. yok. sabit değilsen topu havaya kaldırma. hücum süresi bitiyor olsun boşver, en azından dengeli döneriz savunmaya. kendini arroyo sanmayı bırak artık lütfen.
 
Galatasaray Odeabank’ın kaptanı Sinan Güler, Galatasaray Dergisi’ne verdiği röportajda takımın durumdan basketbola bakış açısına teknolojik meraklarından yeni formatla beraber değişmek durumda kalan hayatına dair birçok soruya içtenlikle cevap verdi.

EUROLEAGUE SEZONU

Takım kimyasının farklı oluşu etkiledi. Geçen senelere göre en çok zorladığımız konu bu oldu. Tabii ki takvimin sıkışıklığı ve Euroleague formatının değişikliği sadece bizim için değil tüm takımlar için farklı zorlukları beraberinde getirdi. Bunun dışında takım kimyasında henüz net olmayan etkenler ilk baştaki süreci daha zor hale getirdi. Maç maç baktığımızda Kızılyıldız ve Zalgiris karşılaşmalarının bizim bütün çehremizi değiştirebilecek mücadeleler olduğuna inanıyorum. Diğer karşılaşmalarda mücadele ettiğimiz ekipler üst düzey Euroleague takımlarıydı. Şartlar gereği takımın değişmesi gerekiyordu. Bu koşullar içinde de her şey yavaş yavaş oturacaktır.

SAHADAKİ ROLÜ

Altyapılarda hep oyun kurucu olarak rol alıyordum. Bugün skor olarak yapabileceklerim ortada. Savunma olarak fiziksel durum nedeniyle geride kaldığım konular var. İyi ya da kötü olduğu zamanlar var… En iyi yapabileceğim şey takımı bir arada tutabilecek aksiyonlar almak. Benim babamdan öğrendiğim basketbol içerisinde pozisyon yok. Kazanmak için ne yapılıyorsa onları yapmak var. Bu nedenle pozisyonsuz bir oyuncu olmak ve takımın eksiklerini kapabilmek aslında benim pozisyonum…

Ergin Ataman’ın beklentilerine benim yaklaşımım beni sahada doğru sorumluluklara almaya yöneltti. Ergin Ataman ile 8 senedir beraber oynuyoruz. Oyuncu – antrenör ilişkisi içinde birbirimizi iyi tanıyoruz. Beşiktaş’ta bodoslama potaya gidişlerimi biliyordu. Kendisi de söylüyor… Şu an yapabildiklerim ile o dönem yapabildiklerim arasında farklar var. Ayrıca oyun içerisinde kendi sınırlarımı da belirleyebiliyorum.

“MAÇ SAVUNMADA KAZANILIR”

Savunma beraberliğinde en önemli faktör zincirleme etki. Gençken ve daha baskı yapabildiğim zamanlarda Göksenin Köksal’ın bu takımda yaptığı ben uygulamaya çalışıyordum. O dönem Charles Smith kendi söylemişti. Şu an benim olduğum yaşlardaydı. Charles Smith ‘Sen baskı yaptığında ben sorumluyum. O yüzden ben de iyi savunma yapmak zorundayım’ diyordu. Bu enerjiyi beraber paylaşabilmek çok mühim. İsimlerden bağımsız bir kişi aksayınca tüm takım aksıyor. Savunma tarafı hücumdan daha zincirleme bir reaksiyon. Hücumda daha büyük sorumluluklar alıyorum ama halen inanıyorum ki maç savunmada yapılanların getirdiği momentumla kazanılıyor.

32 Numara

32 numarada hem 23’ün tersi olmasının hem de Magic Jonhson’ın numarası olmasının pozitif etkisi var. Fakat daha mühim bir detay var. Annem basketbol oynarken 5 numara giyerdi. Babam ise 6. Üç artı iki ve üç çarpı iki ile ikisinin de numarasını sırtımda taşıyorum. Ağabeyim ile beraber de altyapılarda hep altı giydik. Muratcan profesyonel seviyeye çıktığında beş numara giymeye başladı. Ben de kolejde 32 alınca hep öyle devam etti. Sonradan fark ettiğim güzel bir tesadüf de dedem Ispartalı. Bunun da pozitif etkisi oldu.

“GALATASARAY DAHA ERKEN OLABİLİRDİ”

Evet Murat Özyer antrenördü. Murat Ağabey ile konuşmuştuk. Kendisi bana ‘Gelebilirsin hatta gel’ demişti. Teklif edilen maaş da Daçka’dan alacağımın iki katı kadardı. Ancak ligin kuralı vardı. Genç takımdan oyuncu bulundurma… Bu nedende dolayı kadroya girmem bile zor gözüküyordu. O sırada Daçka’da da bir oyuncunun takımdan ayrılmasıyla benim için yer açıldı. Galatasaray’a gelip riski alıp ki o dönem de takımda yakın arkadaşlarım da oynuyordu kendimi de kanıtlamak istiyordum fakat Daçka’daki fırsat daha iyi geldi.

GELECEK

Şu anki sorumluluğum sezonu en iyi şekilde bitirebilmek. Bu yıl başından beri dillendiriyorum; Galatasaray’ın en büyük misyonu EuroCup şampiyonluğu sonrası Euroleague’de kalıcı olabilmek. Bu performansa, kulüp yapısına ve taraftarın yaklaşıma bağlı… Her şeye bağlı ve hepsi aynı oranda önemli. Benim bunda bir katkım olabilirse çok mutlu olurum. Bu senenin sonunda Galatasaray’ın planlarını konuşmak için çok erken.

“EUROLEAGUE’DE KALICI OLMAK GEREK”

Bu seneki format ile Eurocup ve Euroleague arasındaki farkı kimse bilmiyordu. Arada seviye farkı var ama sabaha kadar anlatsanız da kimse anlamak zorunda değil. Taraftar ne olursa olsun başarı bekliyor, parkede en iyisini görmek istiyor. Biz de bunu vermek için sahaya çıkıyoruz. Bazen bunu anlamak zor olabiliyor. Hayatımızın büyük kısmını bu salonda ya da kamplarda geçiriyoruz. Taraftar sadece burada gördüğü anlıyor. Taraftarın da aslında görevi bu. Diğer şeyleri düşünmek zorunda değil. Maça geldiğinde destekleyeceği takımın başarılı olmasını istiyor. Biz genel olarak sorumluluğumuzun ve yapmamız gerekenlerin farkındayız. Yeri geliyor iyi gerçekleştiremiyoruz. Çok da kolay değil sezon içinde. Bildiğim bir şey var, yeni gelen oyuncularımız da Euroleague’in zorluğunu fark ettiler hem de Galatasaray taraftarının ne beklediğini anladılar.

EUROCUP ŞAMPİYONLUĞU

O yayın sırasında top çalma dedi ama benim hafızada o top çalma yoktu. Geçen sezon ilk defa bireysel ve takımsal bir hedef koyup bir yere yazdım. Hep konuşulan şeylerdi fakat ilk defa yazılı olarak kaydettim: Eurocup şampiyonluğu ve mümkünse de en değerli oyuncusu olmak… En değerli oyuncu bizden çıktı ikisi de kazanmış gibi sayıyorum. Şampiyonluk da bütün sezon beklediğim bir andı. Bütün sene yaşadıklarımız ve bireysel maceramın ihtiyacı olan bir şeydi. O top çalma ve sekansını halen izlediğimde tüylerim diken diken oluyor. Top çalmadan turnikeyi atana kadar bütün sezonu yaşadım. O yüzden de bende o kısım yok.
 
32 Numara

32 numarada hem 23’ün tersi olmasının hem de Magic Jonhson’ın numarası olmasının pozitif etkisi var. Fakat daha mühim bir detay var. Annem basketbol oynarken 5 numara giyerdi. Babam ise 6. Üç artı iki ve üç çarpı iki ile ikisinin de numarasını sırtımda taşıyorum. Ağabeyim ile beraber de altyapılarda hep altı giydik. Muratcan profesyonel seviyeye çıktığında beş numara giymeye başladı. Ben de kolejde 32 alınca hep öyle devam etti. Sonradan fark ettiğim güzel bir tesadüf de dedem Ispartalı. Bunun da pozitif etkisi oldu.


Ve Sinan'ın 32 numarası kutlu olsun.
 
Hocam çok hoşsun iyisin de MJ değilsin bırak artık jumpshot oyunlarını o işleri yapamazsın. Her 2 numara onu ister de biri yapabildi.
 
Dripling üzeri şutlarında ben de sinirlenip küfür ediyorum ama takım atamadığı zaman deniyor bunları, yoksa takım ritm bulmuş, hücumda sıkıntı yaşamadığı zamanlar onun da bunu zorlama derdi yok. Kapasitesinin üstünde sorumluluk yüklenmiş durumda Sinana, bu yük paylaştırılmazsa yakın zamanda taraftar Sinana isyan etmeye başlayacak ki bunda en az günahı olan adam Sinan...
 
Sinan'ın rezalet oynadığı, tek başına ivmenin içine ettiği, sürekli yapmaya çalıştığı ama yapamadığı pas aralarından sonra bomboş pozisyonda yediğimiz basketleri, hakeza pas arası denemesinden sonra arkada kaldığı için arkadan blok yapayım sevdasına atış esnasında aldırdığı gereksiz faulleri, tuttuğu adamların coşmasını, topu elinde 15-20 saniye tutup Ender Arslan gibi son saniye ya üçlük denemesini ya da topu birinde patlatmasını gördükçe ben çıldırıyorum ama adamın burada dokunulmazlığı var. Eleştirince hemen üşüşüyorlar, kaptanımız, çok efendi, tek başına mücadele ediyor falan diye.

Hepimiz yabancıların üzerine yoğunlaşmışız onların performansını eleştiriyoruz. Sinan da arada takılıyor. Sözleşmesi bitsin bi 900 bin daha veririz heralde. Nasıl olsa inanılmaz istikrarsızlığını kimse görmüyor. Sonuçta kaptan!
 
Sinan'ın rezalet oynadığı, tek başına ivmenin içine ettiği, sürekli yapmaya çalıştığı ama yapamadığı pas aralarından sonra bomboş pozisyonda yediğimiz basketleri, hakeza pas arası denemesinden sonra arkada kaldığı için arkadan blok yapayım sevdasına atış esnasında aldırdığı gereksiz faulleri, tuttuğu adamların coşmasını, topu elinde 15-20 saniye tutup Ender Arslan gibi son saniye ya üçlük denemesini ya da topu birinde patlatmasını gördükçe ben çıldırıyorum ama adamın burada dokunulmazlığı var. Eleştirince hemen üşüşüyorlar, kaptanımız, çok efendi, tek başına mücadele ediyor falan diye.

Hepimiz yabancıların üzerine yoğunlaşmışız onların performansını eleştiriyoruz. Sinan da arada takılıyor. Sözleşmesi bitsin bi 900 bin daha veririz heralde. Nasıl olsa inanılmaz istikrarsızlığını kimse görmüyor. Sonuçta kaptan!
Amacım tartışma çıkarmak değil lakin her oyuncu arada kötü performans sergiler. Sinan Güler'in şu anda takım için en önemli oyuncu olduğunu düşünüyorum.

HTC Desire 816 cihazımdan Tapatalk kullanılarak gönderildi
 
Fatih Bey, tartışalım. Amaç o zaten forumda. Fikir paylaşmak, karşıt görüşlerle tartışmak, bir şeyler öğrenmek, okumak vs. Yeter ki saygı seviyesinin içinde kalalım.

Ben de mesela sizin yazdığınız görüşe katılmıyorum. Yani Sinan'ın arada kötü performans göstermediğini, arada iyi performans gösterdiğini düşünüyorum son 2 senedir. Bana göre eğer Sinan, koçun kankası olmasaydı veya Türk olmasaydı şimdiye koç ona Deon Thompson'a yaptığı gibi muamele yapıyor olurdu.

Sinan'ın arada iyi oynadığı maçlar dışında çoğunlukla sahada bir çaylak oyuncudan çok daha fazla sayıda basit hata yaptığını düşünüyorum. Tamam, elbette bunda aslında vasat/kalburüstu bir 2 numara olmasına rağmen 30 küsür dakika oyun kurucu olarak oynatılmasının etkisi çok büyük. Yani bu hataları bu kadar çok görmemizin sebebi bu. 2 numarada 20 dakika istatistikle ve birincil yönlendiren olmadığı konumda olmasa elbette bu kadar göze batmaz. Ama madem 30+ dakika birincil oyun yönlendirici olarak oynuyor, bazı şeyleri denemekten vazgeçmesi, değiştirmesi, umursamaz tavırlarından vazgeçmesi lazım.
 
Fatih Bey, tartışalım. Amaç o zaten forumda. Fikir paylaşmak, karşıt görüşlerle tartışmak, bir şeyler öğrenmek, okumak vs. Yeter ki saygı seviyesinin içinde kalalım.

Ben de mesela sizin yazdığınız görüşe katılmıyorum. Yani Sinan'ın arada kötü performans göstermediğini, arada iyi performans gösterdiğini düşünüyorum son 2 senedir. Bana göre eğer Sinan, koçun kankası olmasaydı veya Türk olmasaydı şimdiye koç ona Deon Thompson'a yaptığı gibi muamele yapıyor olurdu.

Sinan'ın arada iyi oynadığı maçlar dışında çoğunlukla sahada bir çaylak oyuncudan çok daha fazla sayıda basit hata yaptığını düşünüyorum. Tamam, elbette bunda aslında vasat/kalburüstu bir 2 numara olmasına rağmen 30 küsür dakika oyun kurucu olarak oynatılmasının etkisi çok büyük. Yani bu hataları bu kadar çok görmemizin sebebi bu. 2 numarada 20 dakika istatistikle ve birincil yönlendiren olmadığı konumda olmasa elbette bu kadar göze batmaz. Ama madem 30+ dakika birincil oyun yönlendirici olarak oynuyor, bazı şeyleri denemekten vazgeçmesi, değiştirmesi, umursamaz tavırlarından vazgeçmesi lazım.

yorum sonuna kadar doğru sinanın değeri de yerli olmasında saklı zaten sinan gülerin değeri bizim için çok çok fazla aldığı kontrat da fazla ama başka o katkıyı verebilcek veya o katkıya yaklaşabilecek oyuncu yok mesela fenerbahçe sinan tipi bi oyuncunun sıkıntısını çok çekiyo yerli katkısı 0 fenerde .

Elimizde böyle bi değer varken biz yanlış kullanıyoruz malesef sinanın hücumda fark yaratması değil bizim için önemli olan savunmadaki katkısı şuanki takımda top yönlendirebilecek pleiss schilb micov emir tipi adamlar var zaten sinan efesteki sinan gibi oynasa bizim için çok daha verimli olur russ ve dentmon yerine mccollum tarzı faul aldırabilen skor atabilen oyunu zorlamayan bi adam bulabilirsek baya rahatlarız sinandan da kısa savunmasını toplamasını bekleyebiliriz . Sonuç olarak bana göre şuan cska fener tarzı oturmuş takımların dışında ilk 5 çıkabilecek 2 tane yerli var sinan güler 2 numara pozisyonunda cedi osman 3 numara pozisyonunda, kenan doğuş göksenin melih tarzı adamlarda 5 10 dklık kısa sürelerde tarzlarına göre katkı verebilecek tipte adamlar elimizdekinin değerini yanlış şekilde kullanarak azaltıyoruz bundaki suç da sinanda değil ona bu rolü biçen ergin hocamdadır
 
Fatih Bey, tartışalım. Amaç o zaten forumda. Fikir paylaşmak, karşıt görüşlerle tartışmak, bir şeyler öğrenmek, okumak vs. Yeter ki saygı seviyesinin içinde kalalım.

Ben de mesela sizin yazdığınız görüşe katılmıyorum. Yani Sinan'ın arada kötü performans göstermediğini, arada iyi performans gösterdiğini düşünüyorum son 2 senedir. Bana göre eğer Sinan, koçun kankası olmasaydı veya Türk olmasaydı şimdiye koç ona Deon Thompson'a yaptığı gibi muamele yapıyor olurdu.

Sinan'ın arada iyi oynadığı maçlar dışında çoğunlukla sahada bir çaylak oyuncudan çok daha fazla sayıda basit hata yaptığını düşünüyorum. Tamam, elbette bunda aslında vasat/kalburüstu bir 2 numara olmasına rağmen 30 küsür dakika oyun kurucu olarak oynatılmasının etkisi çok büyük. Yani bu hataları bu kadar çok görmemizin sebebi bu. 2 numarada 20 dakika istatistikle ve birincil yönlendiren olmadığı konumda olmasa elbette bu kadar göze batmaz. Ama madem 30+ dakika birincil oyun yönlendirici olarak oynuyor, bazı şeyleri denemekten vazgeçmesi, değiştirmesi, umursamaz tavırlarından vazgeçmesi lazım.
Taner bey katılıyorum saygı çerçevesi içinden ayrılmayalım gerisi mühim değil. Ben sadece su yönü one çıkarmak istiyorum sonuçta karakter koyabilen nadir basketcilerden yerli olarak ha yerli statüsünde olmasa zaten alacağı para da bi hayli dusecektir. Ama Sinan kadar kaliteli bi yerli varken de sahip çıkmak gerek diye düşünüyorum.

HTC Desire 816 cihazımdan Tapatalk kullanılarak gönderildi
 
Bu maça kadar saçma sapan top kayıplarını, 20 saniye topu tutup birinin elinde patlatmalarını, kendini sniper zannedip her deplasmanda ortalama 6 üçlük denemesini, istisnasız her perdeye takılıp hem adam değişmeli hem değişmesiz savunmada adam bulamayıp savunmayı çorbaya çevirmesini, önündeki adam üçlük atarken el göstermeye bile yeltenmemesini çokça eleştirdim. Forumda yazdığımın 100 katı kadar saçımı başımı da yoldum.

Burada da çok tepki gördüm, görürüm önemli değil. Sinan'ın kötü oynamasının sebebi rolüymüş de russ smith'in aldığı para böyleyken Sinan 2m kazanmalıymış.

Milano maçıyla çok yeni bir çığır açtı kendisi. Şu an hatırladığım 4 pozisyonda topsuz adamını perde vs. olmadan takip edemeyerek boş üçlük yedirdi. Gerçekten aklım almıyor bu pozisyonları, üstelik hala 30+ dakika almasını, guardımız yok sinana mecburuz cümlesi de kesinlikle gerçekleri yansıtmıyor, yine her çıktığında farkı artırdık.
 
Dripling üzeri şutlarında ben de sinirlenip küfür ediyorum ama takım atamadığı zaman deniyor bunları, yoksa takım ritm bulmuş, hücumda sıkıntı yaşamadığı zamanlar onun da bunu zorlama derdi yok. Kapasitesinin üstünde sorumluluk yüklenmiş durumda Sinana, bu yük paylaştırılmazsa yakın zamanda taraftar Sinana isyan etmeye başlayacak ki bunda en az günahı olan adam Sinan...

Sonunda Sinan'ı nefret edilecek duruma getirdi Ataman efendi. Bir insana kapasitesinin üstünde bu kadar yük bindirirsen bir yerde iflas edecekti doğal olarak, maç biraz sıkıntıya girdiğinde Sinan kendini kaybedip yeteneğinin çok çok üstünde işler yapmaya kalkışıyor, kalkıştıkça batıyor, battıkça panikleyip daha beter oluyor. O noktadan sonra da ne takımdan ne Sinandan hayır gelmiyor, takım olarak dağılıp kalıyoruz...
 

Üst