Zonguldak'ta oturduğumdan dolayı basketbolu sadece TV'den ve gazetelerden takip edebiliyordum. Sonrasında ADSL ile gelişen internet sayesinde basketbolu çok daha yakından izleme ve basketbolun içerisinde olma fırsatı buldum. İstanbul'a gelişimle birlikte de bu sporu hayatımın en önemli parçası haline getirdim. Küçüklüğümden beri basketbolu takip etsem de muhtemelen 8 yıl önce falandı bu atılım ve ben 8 yıldır bütün sohbetlerimi, geyiklerimi basketbol üzerine kurdum. Futbol hep ikinci planda kaldı. Halil Üner zamanı delirsek de Özyer zamanında iştahımız kabardı, basketbolu daha çok sevmeye başladık. İlk zamanlar çok azdık tribünde. Rahmetli Alpaslan abinin de girişimleriyle Fitch'li sezonla birlikte tribünde de şahlandık, her geçen büyüdük, her geçen günü yeni heyecanlar yaşadık ve her geçen birbirimize daha çok bağlandık, basketbol takımımızı ailemizden biri gibi gördük.
Yalnız bu yaşadığım 8 senede (ki gelişimdeki 8 sene) hiçbir takım beni bu kadar heyecanlandırmadı, hiçbir koça bu kadar güvenmedim. Ne bazılarının pişirip pişirip önümüze koydukları koçlarla kahvaltılar, ne her antrenmana kolayca girebilmemiz, takımla iç içe olmamız ve de yine birilerinin diline dolanan takım otobüsüne binişimiz. Koçlarla yapılan sohbetler ve büyük zevkle yaptığımız röportajlar. Ben hemen hemen diğer bütün koçlarla bunu gerçekleştirdim ama Oktay Mahmuti ile bir kez bile yan yana gelmedim. Yerleri ayrı olan Sedat İncesu ve Cem Akdağ'ı bir kenara bırakırsak hiçbir şekilde irtibat kurmayıp ve bu kadar kendine güvendiğim biri olmadı şubede. Saha kenarındaki agresifliğini de sevdim koçun, fırçalarıyla oyuncularla birlikte bütün tribünü susturmasını da. Savunmasını, maç sonundaki felsefi demeçlerini ve oyuncularına büyük güç katmasını saymıyorum bile. Cem Akdağ'a yapılan büyük ayıp sonrası Oktay Mahmuti bizim için büyük bir şanstı, şahlandık bu dönemde, çok büyüdük. Avrupa'ya şovumuzu yaptık, Avrupa sesimizi duydu. Biz de büyük gurur duyduk, her maça favori olarak çıktık sayesinde ve hep gözlerimiz doldu. Bunları Mahmuti'nin Galatasaray'ı yaşattı bizi. Yazmamız gereken o kadar şey var ki buralara sığdıramayız, satırlar sayfaları sayfalar kitapları oluşturur ve bu dönemki gururumuzu yine de anlatamayız kimseye.
Demem o ki Oktay Hocam,
Biz sizi çok sevdik ve yaşattığınız büyük gurur sayesinde size hep duacıyız. Yaptıklarınız, yaşattıklarınız ve başınıza bu kötü olaylar gelmeseydi yaşattıklarınız sayesindeki kurdurduğumuz hayaller için size ne kadar teşekkür etsek az. Ve tabiki çok da özür diliyoruz. Mücadele etmeye çalıştık ama yine kaybettik. Taraftarı bu konuda birleştiremedik, affedin.
Son olarak da bir gün tekrar bizimle buluşacağınıza inanıyorum ve yeni takımınızda size başarılar diliyorum. Görüşmek üzere.