TKBL 17. Hafta | Galatasaray M.P-Fenerbahçe

hakem kötüydü eyvallahta 2 tane düdüğe takılıyorsak vayki ne vay...
maç boyunca sürekli aynı hücumu yaptılar ve 3 lük atmadan maçı bitirdiler...
ya 1 ya 2 tane üçlük kullandılar ve aynı 2 seti uyguladılar maç boyunca...
biz ne yaptık, sadece seyrettik...
kaos taktiği ile oynuyoruz 1 e1 lerden başka opsiyonumuz yok
birde Taurasi'nin uzunlarla oynadığı ikili oyunlar vardı...
hepsini geçtim hepsini ama...

son 7 dakikaydı sanırım fark 8 de kitlendi
2 takımda oyundan koptu, taraftar çok yoğun bir protestoyla maçtan koptu
yahu o sırada al bi mola
2 hücum seti çiz, bir düzenli hucum sayısı bul rakibi telaşa ver molaya zorla taraftarı arkana al...
yok arkadaş yok...
adamda hiçbir teknik beceri yok
1 tane düzenli hücum sayısı bulsak maç gelecekti yok arkadaş ben nasıl seyrettiysem maçı o da seyretti...
 
Maç öncesinde yapılan röportajda laçkalığı yüzüne vuran, 2 yıl geçmesine rağmen hala Galatasaray'ın koçu olduğunu idrak edememiş bir Ceyhun Yıldızoğlu vardı. Maç başladıktan sonra çok net gördük ki Galatasaray kadın basketbol takımı tarihinin en büyük bütçesiyle kurulan bu kadro sahada hiçbir şey ortaya koyamadı. Hücumda ne bir set ne bir oyun bilgisi vardı oyuncularımızın. Topu alan kaldırıyor alan kaldırıyor. Oyuncularımız kafalarına göre fauller yaptılar zaten hepsi maç öncesi sakat oyunculardan bahsediyordu. Oyuncularımız kafa olarak maçta değillerdi. Çünkü koç Ceyhun Yıldızoğlu hazırlayamamış takımı. İşte Ceyhun Yıldızoğlu'nun 2 senedir bu takıma verebildiği bu. Her hedef maçı kaybetti ve de Zafer Kalaycıoğlu'ndan farkı neydi anlamak güç? İkisi de Türkiye Kupası kazandılar. Ne ligde ne Avrupada 2 yılda bir başarımız olmadı.

Galatasaray'ımıza hizmet ettiği 2 yıl boyunca yerli oyuncularımızın neredeyse kariyerleri bitti. Ceyhan Bld. maçını kaybetti, oyuncu transfer etti. Bu maçı kaybetti yine oyuncu transfer etti. Tek yaptığı Galatasaray'ımızın parasını çar çur etmek oldu. Gerçekten çok başarısız oldu. Büyük hüsran...

Biz bu sene tarihimizin en büyük bütçesiyle bu işe girerken bugün fark yediğimiz Fenerbahçe yazın maddi sıkıntılar yaşayıp bu kadroyu kurabildi belki daha iyi bir kadroları olabilirdi. Buna rağmen tek kayıpları bize Cumhurbaşkanlığı Kupasını kaybetmek. Onun dışında ligde oynadığımız maçları kazandılar. Ayrıca EL'de mağlubiyetleri yok. Bu tabloda Ceyhun Yıldızoğlu'nun başarısızlıklarını daha net görmek mümkün. Maç öncesi arkamızdan bir arkadaş sallamalar yapmış onun canı sağolsun. Biz Galatasaray'lıyız, kulübümüzün tek kuruşu boşa gitmesin diye haklı eleştrilerimizi yaptık. Bugün oynanan oyundan tatmin olduysa Galatasaray'lılık ne demek onun araştırması lazım.

Biraz vicdan sahibiyse Ceyhun Yıldızoğlu görevini bırakır. Yazıklar olsun diyorum.
 
Işıl-Bahar-Melisa çok kötüydü,hakemler rezaletti.Bunlar bugünün özelinde.Büyük resme baktığımızda teknik heyetin performansı hepsinden beter maalesef.
 
Eyvallah hakemler kötüydü, eyvallah sakat vardı eksik vardı da..

Biz eşek değiliz kardeşim, az çok anlıyoruz bu oyundan izliyoruz yıllardır.

Bir takım en önemli rakibine 4828242 tane orta mesafeden en yakın oyuncu 2 metre uzaklıkta olacak biçimde boş şut attırıyorsa bir maçta, o takımda savunma düzeninden eser yok demektir bu birincisi.

Bir takım en önemli rakibine karşı zor zamanlarda kilidi açacak özel bir sete sahip olmayı bırak, maçın tamamı için 2 oyuncu üzerinden bireysel yetenekle sonuca gitmeye çalışıyorsa o takımda hücum düzeninden eser yok demektir bu ikincisi.

Bahar Çağlar'ın eli tribünde 2bin kişiden fazlasını görünce tir tir titriyor. Küçük bi' kız çocuğu gibi sanki annesi babası maça gelmiş de heyecanlanıp oynayamıyor resmen. Bu amatörlükte bir oyuncu böylesine hedefleri olan Galatasaray A takımında süre alıyorsa o takımda yerli oyuncu transferi organizasyonu yok demektir bu da üçüncüsü.

Işıl maçtan önce ısınırken her attığı üçlüğü sokuyor; maçta niye atmıyor? Bütün topları Taurasi'de toplamak da neyin nesi? Nba coachları gibi ezik büzük kenarda duran, oyuncusunun kendisinden çok şekli olan bir coach görmek istemiyorum ben Galatasaray'ın başında.

Bugün protesto edilmesi gerekenler listesinin başında ne Ali Koç vardı ne maçın hakemleri ne de Fenerli oyuncular.

Listenin başında Ceyhun hoca vardı ve onu protesto eden 15-20 kişilik grup da ıslıklanarak susturuldu.

Takımımızın durumuna, gidişatına ve olanların farkındalığına ne kadar vakıf olduğumuzu maç öncesi oyuncuların adının arkasına soyadını okuyabilmemizden değil destek verilecek ve protesto edilecek tarafları bilmemizden anlayabiliriz.

Bugün Galatasaray takımı, hocası ve ne yazık ki taraftarıyla sınıfta kaldı. Önemli bir maçı, bana sorarsanız "iyi olmayan, iyi oynamayan bir Fenerbahçe'ye karşı" kötünün kötüsünü oynayarak kaybettik.

Bir Nevriye yetiştirmediğimiz sürece yabancılarla bu işin çözülmeyeceği de acı ama koca bir gerçek.
 
Bu gün çok rezaletti o hakemler seni yıllardır ince ince doğruyosa bi kere basketbol şubesinde yönetici ve menejer sıfatı ile çalışan herkesin kabahati var Galatasaray haklarını alenen yedirtemezsin arkadaş yedirtiyosan o koltukta işin yok. Bir ara Fener'in menejeri Didem yönetti maçı bizim kenar yönetimide izledi çok kızgınım Ceyhun hocaya mesela, orada takım kesiyorlar al bi teknik faul taraftarıda oyuncularınıda uyandır ya en basitinden bunu yap bari be hocam tam arkanda 8000 insan var.

Çok kızgınım çok daha fazla yazmayayım kimseyi üzmek istemiyorum ama Allah'tan sahada Dee var Syl varda geldiğimizde güzel şeylerde görebiliyoruz.

Şunuda belirtmeden geçemeyeceğim bu takım 100 kişiye oynarken utanmayanlarında kusura bakmasınlardan hiç bişeyden hiç kimseden utanmaya hakları yok. Fener maçlarından başaka hiç bi maçı ile ilgilenme branşın sonra şöyle böyle ne güzel istanbul ya.

Bahar Işıl şu performansları ile bu formayı haketmiyolar eyvallah ama Galatasaray oyuncusu ile Galatasaray kaptanı ile kimse dalga geçemez adam gibi eleştiremiyosanız yazmayın.
 
Salonda yeterli sayıda insan bulunuyordu, bayan basketbolunun insanlara çok ilgi çekici gelmediğini düşünürsek ulaştığımız rakam bana göre yeterli. Ancak hem oyuncuların hem de tribüne gelen insanların bir heves eksikliği vardı, motive olmakta zorlandık bana kalırsa.

Maç özeline gelecek olursak; (hakemlerden bağımsız)

Geçen senelerdeki karakterimizi kaybedip, dirençsiz bir takım olduk çıktık. Geriye düştüğümüz maçları çevirme problemi yaşıyoruz. Galatasaray Erkek Basketbol Takımını öne çıkaran ve insanların onlara inancının yitip gitmemesini sağlayan en önemli neden bu, çünkü taraftar da, takım da her ne olursa olsun geriye dönebileceğini biliyor. Kadın Takımımız için bu geçerli değil, suratlar asılıyor, -yanlış mı gözlemliyorum bilmiyorum ama- oynama isteği azalıyor. Teknik-taktik problemlere gelecek olursak, başta takım gardı Işıl Alben ile başlamam gerek.

Ona verilen sonsuz destekle bu takımı toparlaması gereken ilk kişi benim gözümde. Ama bugün bir kez daha emin oldum, Işıl Alben'in yetersiz gördüğümüz performansı onun artık standart performansı olmuş, çok fazla şey beklememek gerek. Maç içinde takıma tempolu basketbol oynatmak yerine, 24 saniyenin 5 saniyesini topu karşıya geçirmekle uğraşıyor, sonraki 6-7 saniyede de topu elinden çıkarabileceği yer arıyor. Diana Taurasi yerine başka bir isim olsaydı ne yönde etkilerdi onu, tahmin etmek zor olmasa gerek. Bu maç özelinde değil, sezon genelinde takımın freni olduğunu düşünüyorum.

Fowles. Kadın Basketbolunun ilk adımı en çabuk pivotuna sahibiz ama onun bu özelliğini çok çok az kullanıyoruz. Birebir oynaması için pivota alçak postta top verilir ama öyle kötü yerlerde buluşuyor ki topla, alçak değil yüksek posttan zorlamaya çalışıyor. Hücum fundemantali Tina kadar gelişmiş değil, bazen onun da kontrolü kaybettiği anlar oluyor.

3 sene önce bu takıma geldiğinde Bahar Çağlar'a yerli oyuncularda fark yaratacak en önemli isim gözüyle bakılıyordu ki, henüz 21 yaşında onun oyununa ve onun fiziğine sahip bir basketbolcudan daha azı beklenemezdi. Bu sene gördüğümüz Bahar'ın uzun süredir takımda oynamasına rağmen kendisi çok az geliştirdiğini, oyun zekasının yeterli olmadığını gördük. 2.periyotta yaklaşık 5 dakika boyunca Esmeral'e karşı oynadı hücumda ama fizik avantajını bir kere olsun kullanmak aklından geçmedi, hep kolaya kaçtı, dışarıdan şutu tercih etti ki bu kabul edilebilir birşey değil.

Koç Ceyhun Yıldızoğlu. Hamlesiz ve -benim gözümde- korkak bir antrenör. Maçı çevirmek için ne savunmada, ne hücumda bir varyasyon görmedik. İlk kez 35. dakikada alan savunmasına geçtik, hücumu ise söylemek bile istemiyorum. Birebirlere ve Taurasi'nin pick and roll'lerine kalmışız, ki bizim gibi hedefleri yüksek bir organizasyonun sahada taktik anlamda bu kadar yetersiz kalması tek kelimeyle rezalet. Bundan sonra ne değişir bilemiyorum ama Ceyhun Hoca ile sezonu tamamlamak yanlış tercih olur.
 
Hayatımda en çok üzüldüğüm maçlar içinde ilk 10 sıra içindeki yerini alır sanırım dünkü maç.Kendimizi o kadar iyi hazırlamışken , herşey çok olumlu giderken , son 3-4 günde müthiş pozitif bir hava oluşmuşken , bu mağlubiyet çok ağır geldi.Mağlubiyetten ağır olan şey son çeyrekte hiçbir şey yapmamamız.Her pozisyonda topu Taurasi'ye verip beklememiz , Prince'n kenarda fazla oturması , uzunlarımıza yeterli pozisyonları hazırlayamamamız bize maçı kaybettirdi.Yerli oyuncu katkısını artık söylemeye gerek yok sanırım.Zaten kaliteli yerli oyuncularımızın yok ve bunun yanında Şaziye ve Gülşah'ın da sakat olması iyice içinden çıkılmaz bir hale soktu.Savunmada Angel ve Matovic'i gereğinden fazla boş bırakmamız da akıl alır gibi değildi.Sanırım hayatlarının en rahat maçlarından birini oynadılar.

Ceyhun hocanın şimdi değilde çok önceden gitmesi gerekirdi bana göre.Galatasaray gibi bir takımın tek bir set oyununun olmaması affedilemez.
 
Takım gerideyken henüz 7-8 dakika varken ve fark kapanabilecek durumda iken, takımı desteklemeyi, oyunu konsantre olmayı bırakıp Ali Koç'un annesine küfür eden taraftarı anlayamadım.
Sadece FB maçlarına gelip, parkeye madde atan, küfür eden, anons aldıran sonra da Caferağa'da... diye başlayıp yaptığını meşru göstermeye çalışan bir taraftarlığı Galatasaray taraftarına yakıştıramadım.
Bugünlerde Avrupa'nın en iyi basketbol taraftarıyız diye övünürken dünkü olanlar neyin nesi anlam da veremedim.

Ve provakatör FB menajerlerine, Angel'e (oyununu beğensem de) söyleyecek söz bulamıyorum.
Hakemler konusuna gelince, yapacak bir şey yok 5'e 8 oynamayı öğrenmemiz gerek...
 
arkadaşlar maçın gstv den olan kaydını arıyorum ama bulma imkanım varmıdır? dün maçta olduğumdan izleyemediim.fbtv kaydı var ama ondan izlemek istemiyorum.yardımcı olabilecek arkadaşımız varmıdır bana? hucum setleri ve savunma konularında biraz daha detaylı notlar çıkarmaya çalışacağım.
 
Ali koç denilen mahluk sırf oraya galatasaray seyircisini tahrik etmek için gelmiş ve bide unutmadan en büyük tahrik unsuruda didem akındı.Maç esnasında zaten hakemlerin bir formaları eksikti.Bu kadar taraflı bir yönetim olamaz arkadaş yeter artık külübün çıkıp sert bir mesaj vermesi gerekiyor artık yoksa bu iş sadece sahada bitmiyor.
 
Ben en azından birşeyleri savunuyorum sen neyi savunuyorsun. Sadece yıkım üzerine kurmuşsunuz düşüncelerinizi. Bu takımın asıl sorunu koç değil. Maçın son anlarını takip etmedim ama ama maç sonucu farkı= (Nevriye+Birsel) - (Işıl+Bahar) olduğuna eminim.

o zaman sorunu ne söylermisin kardeş söylede engin bilgilerinden bizde faydalanalım :) sen maçın sonunu izle ama önce tavsiyem budur.bir takımın hocasının maçın bitimine 7 dakika kala fark daha 10 sayı iken nasıl havlu atttığını izle önce.bi örnek vereyim cska maçında ilk periyodun başında cska bizi ezerek basşaldı maça ve Oktay Hoca bi mola aldı ve mola da şunları konuştu hatırlayalım.'ağlamayın çıkıp oyun oynayın onlar oynuyor biz izliyoruz dedi ve maçın gidişatı değişti ' bence sorun sadece coachta başka iyerde değil.bu yıkım demekse dün aksşamki ne demek hep birlikte yıkılmadık mı tv de hayret bişey ya...
 
Dün ben o maçı alabileceğimize hiç inanmadım. Kendi takımımdan kaynaklanan bir şey değil bu, kötü oyuna ve kenar yönetimine rağmen bu maçı kazanabilirdik, ama hakemler buna izin vermeyecekti. Ne zaman bizi öne geçirecek darbeyi yapacağımız zaman verilen ve verilmeyen faullerle oyunu çok güzel kontrol altında tuttular. Özellikle de o kadın hakem. Geçen sezon finalde şampiyonluğumuz hakemler tarafından çalınmıştı, bu sezonda bu şekilde saha avantajını alarak çaldılar.
 
Malum sebeplerden dolayı maçı FBTV'den izledim. Nam-ı diğer "Batur Abi" en hafif tabiriyle Koç Ceyhun Yıldızoğlu ile dalga geçti fark 11'lere çıkmışken. "Hahahaha Görüyor musun ya inanılır gibi hala 1'e 4 yapıyor. Takım topa baskı yapmıyor, seyrediyor." Ne kadar da doğru söyledi. Batur, "Tuğba Palazoğlu'nu gönderdiler Canavar gibi kızdı" dedikten sonra maçı anlatan Özgür ise "Milli Takım Koçu daha iyi bilir" diyerek resmen utandırdı beni. Resmen işler acısıydı halimiz. Hakeme bahane bulmaya hiç gerek yok.
 
Bu takım erkek takımı gibi mücade etmediği sürece bırakın feneri avrupada final oynasa dolduramaz o salonu..Ya da doldurur ama taraftar ve seyirci farkı ortaya çıkar.
Mücadele ediceksin ve mücadele ettirecek bi teknik kadroya sahip olacaksın.

Ceyhun Yıldızoğlu Galatasaray'ın her dalda gösterdiği ruha yakışmıyor açık ve net.
 
Ek olarak maçın başında iki takımın da vücut dili iyi değildi.Gerginlik,bir parça özgüven eksikliği vardı.Bu ortamda tribün olarak bütün devreyi hakemlerle geçirip Fenerbahçe'ye istediğini verdik.Başta Özlem Yalman olmak üzere o üçlüye ne kadar sövsek az.Oyuna müdahil olmak güzel ama kantarın topuzu kaçtı bu sefer.Keşke sakin olup,biraz daha sağlıklı düşünseydik.Hakemlerle tutulunca takıma pozitif enerji aşılayamadık.
Üçüncü çeyrek son çeyrekten daha üzücüydü benim için.'İki top sıkıştırmaya bakar' diyerek geçti çeyrek o iki topu sıkıştıramayacağımızı gösterircesine.Diana'nın hepten kendini bulmasıyla ilk 6-7 dk duru hücum ettik.Ama iki tarafın da boş dönmemesi Fenerbahçe'nin işine geldi.Zira rotasyonumuz kısıtlıydı ve son çeyrek Diana bu tempoda bir 10 dakika daha oynayamazdı.
Son çeyreğin ilk hücumunda hakemler rezilliklerine bir yenisini daha ekleyerek Sylvia'nın basket faulünü yedi ve maç kırıldı.Fark 8'e çıktıktan sonra hakemlere ve Ali Koç'a gösterilen nitelikli tepkiyle saha içinde kaos yarattık ama Diana'nın pili bittiğinden işe yaramadı.Tribün tepkiye son verip saha içine aynı sertlikle dönse olur muydu diye sorsam da takım maçtan kopmuştu,fazla zorlamamak lazım.
 
Nevriye'nin 15 senedir attığı orta mesafelere günümüzde de çare bulamamış ve artık kaderimize razıyken 2 senedir Matoviç'in post-up'larında da aynı duruma düştük. En avantajlı pozisyonumuz pota altında (çok kolay sayıya gitsek de rakip potada) rakip bizden daha fazla sayı üretiyor ise, Diana Taurasi 4/20 atıyor ise (Bu Dee'nin suçu değil tabii [Onur Uncu Diana başlığında güzel özetlemiş durumu, yazdıklarına katılıyorum]) ve yerli katkımız Bahar'ın 4 sayısı ise tabii ki bu maçı kazanamayız.

Tuğba niye gitti, Sariye niye oynamadı diye eleştirmek manasız. Tuğba'nın gitmesi gerekiyordu, gitti. Sariye bu maçı kaldırabilecek bir oyuncu değil, oynamadı. Ama Galatasaray şu maçta süre veremeyeceği bir oyuncuyu niye aldı sorun bu. Sene başından beri Ayşe oynasın derken sebebi de buydu. Keşke bu maçta da Ayşe oynasaydı, 15 değil de 25 yeseydik ama geleceğe dair bir umudumuz olsaydı. Ayrıca bu seçim 10 sayılık bir fark oluşturur muydu, daha ne kadar kötü olabilirdi o da soru işareti.

Hakem kararı filan beni ilgilendirmiyor, amacımız hakemi de yenecek takımı oluşturmaktı. Herkes de biliyor hakemin ne yapacağını, ne olursa olsun fark 8'ken kendi evinde maçı bırakan takım beni çok kırdı. Aynı şekilde izleyen Staff'ımız da. Biz Galatasaray'ız onlar gibi yapmayız diye bir şey yok. Bench ile masa arasında 3. köprüyü kuran Didem Akın Abdi İpekçi'de fink atarken bizim menajerimizin sessiz kalması, koçumuzun hakemleri durduracak bir çıkış yapmaması, bir teknik faul almaması üzücü. Daha çok yerler Galatasaray'ı öyle seyirci gibi izlersek, bizim yöneticimiz Caferağa'da takımı koruyamazken burada Ali Koç'a hamilik yapmaya kalkıştığı sürece.

Ayrıca ilk paragrafta yazdıklarıma ek olarak, özellikle 3. çeyrek itibariyle oynanan bir Fener atsın bir biz atalım (3 ele bakan bir takım için) oyunuyla bu maçı zaten belli bir yerde kaybedecektik, şu maçın faturasını hakeme kesemeyiz. En azından takım maçı bırakmayacaktı.

En ufak bir ışık, Caferağa'daki oyuna göre bir gelişme göremediğim için geçen 11 haftada ben de umutlarımı söndürüyorum artık. Sezon başında sorulsa (Alba'sız da olsa) bu takım Caferağa'da 1 tane de, 2 tane de maç kazanır Abdi İpekçi'de şampiyonluk kutlarız, serinin Caferağa'da başlaması daha iyi derdim ama şimdi bunu diyene deli derim.

En azından normal sezon bitti artık, Avrupa'da zaten maçımız yok. Çok da bir manası olmayan Türkiye Kupası dışında boş sayılabilecek 1.5 aylık dönem var Galatasaray'ın ve Galatasaraylılar'ın önünde, oturup düşünmeli herkes bu süreçte...
 

Üst