G
Guest
Misafir
Semih abinin ilk paragrafta yazdığı çok doğru. En büyük suçlu Fenerbahçeye daha çok bütçe verileceğini bile bile o sözleşmeye imza atan Özhan Canaydın'dır. Belki o zamanlar çok kötüydük zamanın şartları onu gerektirdi ama bu kadar fazla süreli bir kontratta bugün sorunların temel kaynağı oluyor. Basında görüyorum Ülker şöyle süper,üşlker böyle harika deniliyor. Yahu adamlar toplam 20 milyon dolar veriyorsa bunun kat ve kat fazlası geri dönüyor zaten onlara. Ülker'in hepsi Fenerbahçe hayranı olan insanlar. Onlara eti veriyorlar, bize o etten kalan kemiğin üstündeki parçaları. Adamlar akıllıar tabi. Fenerbahçeyi daha büyük görüyorlar, daha büyük potansiyel görüyorlar. Ha bunu görmelerinde bizim de suçumuz var. Balık baştan kokarmış. Bizimkiler amatör şubelere yeterince destek filan vermiyorlar. Tamam belki dar boğazdayız ama bunlara da imkan sağlanabilir biraz çalışma ile. Fenerbahce zamanında sponsor yokken bile ilk 5leri zorlayabilecek stratejiler ürettiler. Kambalaları aldılar, Salyerları aldılar v.s. yıllar geçtikçe de daha büyüdüler. Biz ise sadece yerimizde saydık ve geri düştük. Bu yüzden sponsorda Fenerbahçede gelecek gördüğü için oraya payın büyük kısmını verdi.
Biz Galatasarayız istesek sponsoru çok rahatlıkla buluruz. En kötü durumumuzda bile bize arka çıkacak bisürü şirket, patron var. Yok değil var işte görüyoruz. ama bizimkiler sadece günü kurtarma prokesini ürettikleri için geleceğini karanlığa gömüyorlar. Ülkerden ben alim 5 milyonu mu gerisine karışmasın Ülker. Eh onlarda öyle diyordu zaten. sonra sana Carruscayı Fenere de Appiah'ı alırlar, görürsün işte neyin ne olduğunu.
Adamların planı stratejisi açık. Kendi paralarını, kendi yetiştirdikleri elemana kontrol ettiriyorlar. Az buz para değil tabi milyonlar. Galatasaray takımının içinde bisürü Ülkerden gelme adam var. Görüyoruz. Kimse orada ben büyük Galatasaraylıyım diye duymuyor. O koltukta oturan insanların da hepsinin Galatasaraylı olduğunu sanmasın kimse. Bu yüzden Ülker'in işine Özyer'in kalması geliyor. Haksız değiller kendilerine göre, kendi paralarını başkalarına emaner etmezler. Hatta Erman Kunter gelirse bütçeyi kısarız tehdidini bile yapmaktan geri kalmazlar. Hakjlılar çünkü. Erman Kunter ile gelmesi Ülker'in sadece para veren gerisine karışmayan bir şirket olmasını sağlar ki bunu da istemez Ülker. Ben böyle düşünüyorum Ülker hakkında. Ama Fenerbahçeye pek karışılmıyor bu konularda. Onlar zaten pastanın büyük dilimi o yüzden pek sorun teşkil etmiyor, zaten başarı Aziz Yıldırım ile geleceği biliniyor. Ee federasyonda zaten Fenerbahçeden yana. O nedenle Ülker'in adı zaten her şekilde duyuluyor. O yüzden kimse kanmasın böyle ufak oyunlara. Ülker'den kurtulduğumuz an yeni sponsorluklar imzayı atacaktır hiç ereddüt etmeden.
Gelelim Murat Özyer'e. Öncelikle Murat hoca pırıl pırıl bir insannndır. Kimsenin yapmadığı jestleri yapmış, kimsenin davranmayacağı kadar sıcak davranmıştır taraftara. Bunun için gider elinden öperim hocamızı. Ancak başarı denilen şey bunların çok dışında birşey. Bizler taraftar olarak çok seviyoruz hocamızı, hatta İmparator dememizin de nedeni o beyefendiliği. Ama ne yazik ki 2 yılda bize saha içinde kazandırdığı çok artı yoktur. Bana biri gelip anlatsın allah aşkına Murat hoca iki yılda ne oynattı bu takıma. Belli bir şablonumuz var mıydı. İlk yıl Fitch ne yaparsa o işte. Fitcch'in driplingleri ile yapabildiği kadar basket, asist.Geçen yıl kalitesiz ligde bu bir yere kadar işimize geldi ama sağlam bir kadro gelince 3-0 süpürüldük. Kimse pek kızmadı hocaya. Son maçta yaptığı hata haricinde. Başarılıydık dendi ki evet adam gibi bir oynumuz olmasa da başarılı bir yerde ligi bitirdik. Bu yıl ise oyuncular geldi, sağlam bir kadro kuruldu. Kesinlikle yukarı ile baş edilebilecek bir kadro kuruldu, iyi bir bütçeye. Hocanın almak istediği bazı adamları alamadı belki ama normal böyle şeyler. Pana, Cska değilsen bazı ilk tercihleri alamazsın. Sezon başında kadroya baktığımızda Dee gibi, Hite gibi, Gaines gib fast break özellikleri olan oyuncular vardı ve hızlı oyunla verimleri artacak olan adamlar. Özellikle sene başında bu sistem uygulnamaya başlandı ve başarı ile uygulandı. Ancak sezon ilerledikçe oyunun temposu düşürüldü ve ilk zamanlar yapılan herşey bir anda unutulu verdi. Ne Dee Brown dan adam gibi yararlanabildik, ne hite'ın skorer kimliğini ortaya çıkarabildik, ne Hüseyin'in pasörlüğünü ve post up ını kullanabildik. Sen eğer Hüseyin'i sahada tutuyorsan her hücumda eline top deyecek başka çaresi yok. zaten savunmada aksıyor bari hücumda bu açığı kapatmasını sağla. Ama bu da kullanılmadı.Dee Brown var kadronda ama yarı sahayı yürüyerek geçmesini istiyorsun, bırak hızlı oynasınlar. Biz ne zaman göze hoş bakset oynadık,... Kargaşa yarattığımızda. Oyuncularda ki patlayıcı güç seviyesi o kadar fazlaydı ki anlık zamanlarda çok göze hoş gelen basketler oynadık ama yetmedi yetmedi. Neden yetmedi çünkü Murat hoca ile oyuncular ters düştü hemde çok ters düştü. İstedikleri oyunu sahaya yansıtamadılar. Özellikle çok kritik iki oyuncumuz Hite ve Owens sezon sonuna doğru performansı düştü. Neden çünkü süreleri azaldı. Britton geldi ve işler bozuldu, bilinen tüm sistem bozuldu. Owens benim pozisyonuma neden adam alındı dedi. Bana güveneilmiyor mu dedi. Konsantrasyonunu yitirdi. Hite 15 dakika oynayacak adam mıyım ben dedi, verimi düştü.Bunları demeye hakları belki yok bu oyuncuların, ama bu heriflerin en büyük eksikliği bizim gibi olmalı yani duygusallığı. Gelip ya ben oynamiyim ama paramı alim diyen tipler değil. Tek amçları var oynamak oynamak ve oynamak. Murat hoca ise buna izin vermedi. Atları serbest bırakmadı ve onlarda koşamadılar. İlk yarı ouysa ne kadar doğru rotasyon vardı. Owens benchte başlasa da ben en az 20 akika alacam diyebiliyor ve o konsantrasyon ile giriyordu maçlara. O rahatlıkla. Bu momentumu ikinci yarıda tamamen kaybettik ve beklenen son geldi. Ama bunu da biliyorum ki en çok üzülen, kafaya takanlarda yabancılar oldular. Kaybetmek istemiyorlardı, hepsi inanmışlardı. ama istemedikleir oldu, hatar peş peşe geldi. Bu yüzden Murat hocayı suçluyorum ve kızıyorum. Hep dedim Britton için Owens'ı harcadı. Bunlar gider de gider.
Yani iki yılda elde edilen bir başarı yok. Sadece Uleb de ki başarı var. Peki neden başarılıydık hiç düşündünüz mü? Ben size söyleyeyim. Çünkü Owens, Hite, Gaines sahaya çıkarken ben bu maçta 30 dakika oynayacağım garantisi vardı üstlerinde ve ona göre kendilerini hazırladılar. Sıkıntı çekmediler. Ben hep Avrypa maçlarında iyi oynarlar çünkü kendilerini göstermek için diye düşünürdüm ama öyle değilmiş anladım ki bu adamlar oynayacaklarını bildiklerinde daha verimli oluyorlar. acaba kenara gelecem mi diye benche bakmadıklarında herşeyi daha pozitif yapıyorlar.
Farkındayım çok uzattım ama bunlar görülen şeyler, kimsenin söylemeyemediği şeyler. Bu nedenle Murat hocanın vasfının yetersiz olduğu kanaatindeyim. Her şekilde. Az atıp az yiyerek kazanırım mantalitesi artık Avrupa da bitti. Bakın şampiyonlara üst düzey organizasyonlar da hep çok atan takımlar. Artık devir atarak kazanma devri. Savunmadı her şekilde bitirebillirler.Çalarlar 2 dakika 4 faulü elini kaldıramazsın ondan sonra. ama skor gücün her zaman yüksek ise işi götürebilirsin. Bizimde skor gücümüz yüksek olabilirdi ama bunu kullanmadı hoca. Beşiktaş maçlarını hatırlamıyor musunuz 15 sayı öne geçip son dakikalarda aldık maçları. Neden çünkü tempoyu düşürdük. Telekom serisinde de aynı idi. Ama Fener-Ülker'e bakın. Kendi bildkleri gibi oynadılar. Korkmadılar çünkkü güçlerinin farkında idiler. Ben hep dedim bizi yeneceklerse bizim oyunumuzu yensinler, biz hızlı tempo oynayacak takımız bunu yenebilecek varsa gelsin yensin. O zaman kimse kızmaz. göze hoş gelen basketbolu oynadık,bildiğimiz inandığımız kuralları ortaya koyduk ama karşı takım daha iyi idi bu konuda yenildik. O zaman herkes ayakta alkışlar seni. Kimsenin midesine kramplar girmez. Sen 15 sayı öndeyken 30 a gitmiyorsan ve futboldaki gibi tempo düşürüp son saniyelerde zar zor kazanıyorsan kusura bakma ama sen yanlış yapıyorsun demektir.
Son olarak dediğim gibi Murat hocanın yerine daha iyi bir koç, daha tecrübeli bir koç, daha ofansına güvenen bir koç tercihimdi. Ama hocamızda kaldıysa eğer selamımı verir, maçıma gider, desteklerim takımımı.
Not: Şu tartışmayı artık bitirin ne olur.
Biz Galatasarayız istesek sponsoru çok rahatlıkla buluruz. En kötü durumumuzda bile bize arka çıkacak bisürü şirket, patron var. Yok değil var işte görüyoruz. ama bizimkiler sadece günü kurtarma prokesini ürettikleri için geleceğini karanlığa gömüyorlar. Ülkerden ben alim 5 milyonu mu gerisine karışmasın Ülker. Eh onlarda öyle diyordu zaten. sonra sana Carruscayı Fenere de Appiah'ı alırlar, görürsün işte neyin ne olduğunu.
Adamların planı stratejisi açık. Kendi paralarını, kendi yetiştirdikleri elemana kontrol ettiriyorlar. Az buz para değil tabi milyonlar. Galatasaray takımının içinde bisürü Ülkerden gelme adam var. Görüyoruz. Kimse orada ben büyük Galatasaraylıyım diye duymuyor. O koltukta oturan insanların da hepsinin Galatasaraylı olduğunu sanmasın kimse. Bu yüzden Ülker'in işine Özyer'in kalması geliyor. Haksız değiller kendilerine göre, kendi paralarını başkalarına emaner etmezler. Hatta Erman Kunter gelirse bütçeyi kısarız tehdidini bile yapmaktan geri kalmazlar. Hakjlılar çünkü. Erman Kunter ile gelmesi Ülker'in sadece para veren gerisine karışmayan bir şirket olmasını sağlar ki bunu da istemez Ülker. Ben böyle düşünüyorum Ülker hakkında. Ama Fenerbahçeye pek karışılmıyor bu konularda. Onlar zaten pastanın büyük dilimi o yüzden pek sorun teşkil etmiyor, zaten başarı Aziz Yıldırım ile geleceği biliniyor. Ee federasyonda zaten Fenerbahçeden yana. O nedenle Ülker'in adı zaten her şekilde duyuluyor. O yüzden kimse kanmasın böyle ufak oyunlara. Ülker'den kurtulduğumuz an yeni sponsorluklar imzayı atacaktır hiç ereddüt etmeden.
Gelelim Murat Özyer'e. Öncelikle Murat hoca pırıl pırıl bir insannndır. Kimsenin yapmadığı jestleri yapmış, kimsenin davranmayacağı kadar sıcak davranmıştır taraftara. Bunun için gider elinden öperim hocamızı. Ancak başarı denilen şey bunların çok dışında birşey. Bizler taraftar olarak çok seviyoruz hocamızı, hatta İmparator dememizin de nedeni o beyefendiliği. Ama ne yazik ki 2 yılda bize saha içinde kazandırdığı çok artı yoktur. Bana biri gelip anlatsın allah aşkına Murat hoca iki yılda ne oynattı bu takıma. Belli bir şablonumuz var mıydı. İlk yıl Fitch ne yaparsa o işte. Fitcch'in driplingleri ile yapabildiği kadar basket, asist.Geçen yıl kalitesiz ligde bu bir yere kadar işimize geldi ama sağlam bir kadro gelince 3-0 süpürüldük. Kimse pek kızmadı hocaya. Son maçta yaptığı hata haricinde. Başarılıydık dendi ki evet adam gibi bir oynumuz olmasa da başarılı bir yerde ligi bitirdik. Bu yıl ise oyuncular geldi, sağlam bir kadro kuruldu. Kesinlikle yukarı ile baş edilebilecek bir kadro kuruldu, iyi bir bütçeye. Hocanın almak istediği bazı adamları alamadı belki ama normal böyle şeyler. Pana, Cska değilsen bazı ilk tercihleri alamazsın. Sezon başında kadroya baktığımızda Dee gibi, Hite gibi, Gaines gib fast break özellikleri olan oyuncular vardı ve hızlı oyunla verimleri artacak olan adamlar. Özellikle sene başında bu sistem uygulnamaya başlandı ve başarı ile uygulandı. Ancak sezon ilerledikçe oyunun temposu düşürüldü ve ilk zamanlar yapılan herşey bir anda unutulu verdi. Ne Dee Brown dan adam gibi yararlanabildik, ne hite'ın skorer kimliğini ortaya çıkarabildik, ne Hüseyin'in pasörlüğünü ve post up ını kullanabildik. Sen eğer Hüseyin'i sahada tutuyorsan her hücumda eline top deyecek başka çaresi yok. zaten savunmada aksıyor bari hücumda bu açığı kapatmasını sağla. Ama bu da kullanılmadı.Dee Brown var kadronda ama yarı sahayı yürüyerek geçmesini istiyorsun, bırak hızlı oynasınlar. Biz ne zaman göze hoş bakset oynadık,... Kargaşa yarattığımızda. Oyuncularda ki patlayıcı güç seviyesi o kadar fazlaydı ki anlık zamanlarda çok göze hoş gelen basketler oynadık ama yetmedi yetmedi. Neden yetmedi çünkü Murat hoca ile oyuncular ters düştü hemde çok ters düştü. İstedikleri oyunu sahaya yansıtamadılar. Özellikle çok kritik iki oyuncumuz Hite ve Owens sezon sonuna doğru performansı düştü. Neden çünkü süreleri azaldı. Britton geldi ve işler bozuldu, bilinen tüm sistem bozuldu. Owens benim pozisyonuma neden adam alındı dedi. Bana güveneilmiyor mu dedi. Konsantrasyonunu yitirdi. Hite 15 dakika oynayacak adam mıyım ben dedi, verimi düştü.Bunları demeye hakları belki yok bu oyuncuların, ama bu heriflerin en büyük eksikliği bizim gibi olmalı yani duygusallığı. Gelip ya ben oynamiyim ama paramı alim diyen tipler değil. Tek amçları var oynamak oynamak ve oynamak. Murat hoca ise buna izin vermedi. Atları serbest bırakmadı ve onlarda koşamadılar. İlk yarı ouysa ne kadar doğru rotasyon vardı. Owens benchte başlasa da ben en az 20 akika alacam diyebiliyor ve o konsantrasyon ile giriyordu maçlara. O rahatlıkla. Bu momentumu ikinci yarıda tamamen kaybettik ve beklenen son geldi. Ama bunu da biliyorum ki en çok üzülen, kafaya takanlarda yabancılar oldular. Kaybetmek istemiyorlardı, hepsi inanmışlardı. ama istemedikleir oldu, hatar peş peşe geldi. Bu yüzden Murat hocayı suçluyorum ve kızıyorum. Hep dedim Britton için Owens'ı harcadı. Bunlar gider de gider.
Yani iki yılda elde edilen bir başarı yok. Sadece Uleb de ki başarı var. Peki neden başarılıydık hiç düşündünüz mü? Ben size söyleyeyim. Çünkü Owens, Hite, Gaines sahaya çıkarken ben bu maçta 30 dakika oynayacağım garantisi vardı üstlerinde ve ona göre kendilerini hazırladılar. Sıkıntı çekmediler. Ben hep Avrypa maçlarında iyi oynarlar çünkü kendilerini göstermek için diye düşünürdüm ama öyle değilmiş anladım ki bu adamlar oynayacaklarını bildiklerinde daha verimli oluyorlar. acaba kenara gelecem mi diye benche bakmadıklarında herşeyi daha pozitif yapıyorlar.
Farkındayım çok uzattım ama bunlar görülen şeyler, kimsenin söylemeyemediği şeyler. Bu nedenle Murat hocanın vasfının yetersiz olduğu kanaatindeyim. Her şekilde. Az atıp az yiyerek kazanırım mantalitesi artık Avrupa da bitti. Bakın şampiyonlara üst düzey organizasyonlar da hep çok atan takımlar. Artık devir atarak kazanma devri. Savunmadı her şekilde bitirebillirler.Çalarlar 2 dakika 4 faulü elini kaldıramazsın ondan sonra. ama skor gücün her zaman yüksek ise işi götürebilirsin. Bizimde skor gücümüz yüksek olabilirdi ama bunu kullanmadı hoca. Beşiktaş maçlarını hatırlamıyor musunuz 15 sayı öne geçip son dakikalarda aldık maçları. Neden çünkü tempoyu düşürdük. Telekom serisinde de aynı idi. Ama Fener-Ülker'e bakın. Kendi bildkleri gibi oynadılar. Korkmadılar çünkkü güçlerinin farkında idiler. Ben hep dedim bizi yeneceklerse bizim oyunumuzu yensinler, biz hızlı tempo oynayacak takımız bunu yenebilecek varsa gelsin yensin. O zaman kimse kızmaz. göze hoş gelen basketbolu oynadık,bildiğimiz inandığımız kuralları ortaya koyduk ama karşı takım daha iyi idi bu konuda yenildik. O zaman herkes ayakta alkışlar seni. Kimsenin midesine kramplar girmez. Sen 15 sayı öndeyken 30 a gitmiyorsan ve futboldaki gibi tempo düşürüp son saniyelerde zar zor kazanıyorsan kusura bakma ama sen yanlış yapıyorsun demektir.
Son olarak dediğim gibi Murat hocanın yerine daha iyi bir koç, daha tecrübeli bir koç, daha ofansına güvenen bir koç tercihimdi. Ama hocamızda kaldıysa eğer selamımı verir, maçıma gider, desteklerim takımımı.
Not: Şu tartışmayı artık bitirin ne olur.