Cem Bey bu forumdaki basketbol konuşan arkadaşlarla ilgili hissinizi, ben günün coşkusu ve gençlik heyecanı olarak değerlendiriyorum. Yakın geçmişte, taraftar sayısının artılmasına dönük yapılabilecek çalışmalar hakkında, birçok kimseden gelen, üstüne kafa yorulmuş, gerçekçi ve orjinal fikirleri görmekte bu hissiyatımı destekliyor.
Problem ise dediğiniz gibi. Hangi oyuncunun alınacağından çok. İyi yönetimin istikrarsızlığı olduğu açık.
Basketbol takımımız özelinde bakarsak. Onun kurumsallaşması çok kolay. Çünkü önce çok az kişiden oluşuyor. 3-4 kişi teknik yönetim, 1-2 kişi idari yönetim, malzemeci, 10-15 sporcu, bir servis şoförü. Sonra yapılcak rutin faaliyetler, yıllardır yapıldığı için işleyişi kolaylaştıracak tecrübeye idari ve teknik yöneticilerde hali hazırda sahip. Zaten başarılı bir kurum gibi gayet güzelde işliyor.
Peki problem nerde. Problem takımın finans, pazarlanma ve hukuk faaliyetinde. Bu 3 konu, saydığımız şahısların dışında tutulması ve halledilmesi gereken konular. Biz bir şirket olsaydık. Bunlarında nasıl daha iyi hale getirileceğinin yoluda gayet açık. Ancak biz bir derneğiz. Büyük problem ise maalesef aristokratvari bir oligarşinin yönettiği, yönetmeye çalıştığı bir derneğiz. Asıl sorun burdan kaynaklanıyor. Bu oligarşinin kurumsallaşma faaliyeti, gerçekten kurumsallaşma şeklinde olmuyor. Ne oluyor. Liseli kontenjanından birilerinin, pozisyon yaratılarak çeşitli görevlere atanıp, yağmalama haline dönüşüyor. Murat Özyer vakasında da yaşadığımız durumun makro hali, engel olabilecek üyeler yönetimden yollandıktan sonra (A.Öztürk, A.Dürüst ) 6-7 milyon TL tutarındaki amatör şubeler idari yönetim giderinin 45 milyon TL ye fırlamasıdır.
Bu oligarşinin kurumsallaşma faaliyeti yapmasa da yarattığı bir problem daha var. Başkan televizyonla röportaj yapıyor. Sponsorluk hakkında. Takvime bakıyorsun. Çok başarılı. Günler geçiyor. Aylar geçiyor. Sonuç yok. Adamın aklına gelmedi yada ilgilenmedi diyemiyorsun. Çünkü kendinden duyuyorsun, masada 4 tane teklif var diye. Neden sonuç alınmıyor o zaman ? Bence şundan. Niteliğinden değil. Lise kontenjanından seçersen yönetim kurulunu da adamında aklına dahi gelsede gerçekleştirebilecek becerisi yok.
Bu oligarşinin tamamen yıkılması zor ve büyük iş. Daha çok zaman alır. Ancak iyi yönetebilecek bir yönetimin güncel olarak seçilebileceği görüşündeyim. Buda bizi 2-3 sene götürür.
Ben iyi bir yönetimin seçildiği taktirde de, amatör branşların gelirleri zaten kısıtlı iken idari mekanizmalar için para harcanmasını çokta gerekli görmüyorum. Basketbola yönetim finansmanı sağlasın ve sadece teknik işe karışmasın yeter, yetiyor. Çünkü 3 basketbol takımızda da olabilecek en iyi teknik adama sahibiz zaten.
Efes sponsorluğu yada ortaklığı olmaz. Hiç kimse zamanını ve aklını boşa harcamasın. 2 sene önceki Pegasus sponsorluğu gibi. O zamanda olmayacağını söylemiştim. Neden olmaz. Efes Pilsen yanından bile geçmez. Avrupa Basketbol dünyasında bir yerleri zaten var. Tamamen kendileri yönetiyor. Altyapıya, tesise kadar oturmuş sistemleri var. Başarıda çok dertleri değil gibi zaten.
Odeobankla sponsorluğumuz için önümüzdeki seneyide taahüt etmediysek, yönetimin şu kupa coşkusunu değerlendirerek, 6-7 milyon dolarlık herhangi bir sponsoru rahatlıkla bulabileceği görüşündeyim. Ama bırakın herhangi bir faaliyeti akıllarına bile gelmediğine eminim. Yükleme deyince forklift ve tır arayacak başkan, hoca yükleme yapmamış çok sakat veriyoruz diyor. Gülermisin ağlarmısın ? Bizim için en iyi adım bu yönetimin biran önce gitmesi olur kanaatindeyim.