Bütçe ve Sponsorluk

Ben parasını almasın demedim zaten bana diyorsanız. Şimdi nerden peydah oldu gene bu tartışma anlamadım. Forumda genellikle alakasız başlıklarda 2 haftada bir Aysal tartışması çıkıyor :). Kimseye de bir faydası olmuyor bence biz gelecek senelerde nasıl sağlıklı bir yapı kurarız onu konuşmalıyız. İsimlerin önemi yok şu anda o zarar verdi bu zarar verdi Eurocup şampiyonu olduk 2 güne uçtu gitti o mutluluk havası maalesef.
 
Can Topsakal sponsor olmak ayağımaz gelsin diyor. Kardeşim kapı kapı dolaşacaksın. Bilmem nesi oldukları firmalarda satışçıları yerlerinde mi oturuyor. coca cola neden bu kadar satış elemanı istihdam ediyor. Almak isteyen kapısına gelsin.
 
Can Topsakala gibi hayaleperest vasıfsız ve forumdaki uçuk fikirlerin yansıması gibi olan şube yöneticileri ile Euroleague'da ileri seviyeleri hedeflememiz komik aslında.Önce idari yapı düzelmeli,başarı tepeden tırnağa ekip çalışması ile gelir,buradaki bazı arkadaşların dediği gibi parayı ver,f4'ü al şeklinde değil.
 
İşte o sağlıklı yapıyı, bu kafayla kuramayız. Webaslan'da görmüştüm. Bütçe toplantısında kulübe yönetim kurulunun nasıl zarar verdiğini gençce bir arkadaş anlatıyordu. Kulüpteki siyaset esnaflarının, sıkça bahsettiğim oligark bünyesinde, Aysal'ın 100 milyon dolarla geldiğini kulaklara nasıl fısıldadığını. Yönetim kurulundakileri siyasetesnaflarını bilmiyorum ancak medyadakilerden birkaç örnek vereyim. Bahri Havadır, Aziz Üstel, Bülent Tulun, Ersan Çelik ... Arkadaşın anlattığı özeti şuydu. Bende hıyar var diyene biz tuzla koştuğumuz müddetçe biz daha çok kötü günler görürüz (Avrupaya katılmaya men için). Kulübü kendi soktuğu bataktan çıkaramayınca, 2 sene önce don dömlek kaçan adamın borozancıbaşıları, 2 sene sonra kazanılmış şampiyonluğu ona bağlama cüretini gösterbiliyrlarsa bizde burdayız. Bizde cüretliyiz. Vizyoner Aysal; A.Öztürk, A.Dürüst .... olmadan bu çapsız yönetimin yaptığını bile yapamadı. 6 milyon dolar dolar parayı öyle böyle ödeyemedi. Aysal zamanında bu hafta hangi oyuncu kaçacak diye konuşuyorduk. Şimdi Eurocup'ı aldık, seneye Euroligte ilk 4'ten aşağısı kesmez diye konuşuyoruz. A. Polat zamanında kurulmuş 3 ABD'li barındıran kadın takımına ne oldu. Günden güne, günden güne eridi. Konu başlığı sponsorluk. Liv Hospital'in 3 senelik 21 milyon dolarlık sponsorluğunu beğenmiyorduk biz. Ne oldu niye kaçtı eski Sultan Hastanesi. Ne oldu tekerlekli basketbol takımıza, yıllardır dünyayı sürüp götüren takım bile bitirildi. Amatör branşları iyi takip eden biri olarak söyleyim. Amatör branşlardaki dipten gelerek tüm yatırımları yapan hiç affetmeyeceğim Adnan Polattır. Yüzmeden, Küreğe birçoğunda yeniden rakibimizin önünde geçtik. Basketbolda, voleybolda rakip kadar yatırımlar yapılmaya başlandı. Çünkü 2000-2010 arasındaki sürede sayın başkanımız Faruk Süren'in başımıza açtığı iki büyük ekonomik yükten kurtulundu. Aig ve şirket birleşmesi.

10.jpg

Amatör branşlarda niye geriye gittik. Çünkü Aysal kendine engel olabilecek adamları kongre ile yönetimden yolladıktan sonra 463.000.000 milyon TL olan gideri 672.000.000 milyon TL'ye çıkardı 2013'te. Peki sportif olarak karşılığı neydi. Takımlarımız dünya şampiyonumu oluyordu. Yok, sporcular paralar ödenmediği için kaçıyordu. Gider böyle yükselince, A. Polat'ın yaptığı stada, Aysal'ın sattığı şirket hisseleri sayesinde gelirler artmasına rağmen, borçlar 811.000.000 TL'ye, zarar ise 21.000.000 TL kardan 136.000.000 milyon TL'ye fırlıyordu. Peki bu paraya ne oldu. Sporcularda almadıysa. Her gün istifasını istediğiniz Murat Özyer'den, kulüpteki siyaset esnaflarına, ordanda medyadaki borazancıbaşılarına dağıldı. Aziz Üstel'in, Ersan Çelik'in bağırmasını anlıyorum. Hortum kesildide. Taraftara ne oluyor onu anlamak güç.

Emre Bey soruyor. Sağlılık yapı nasıl kurarız diye. Böyle işbilmez, ahlaken şüpheli yönetimler seçtirmeyelim yeter. Kulüp içindeki bunu yöneten oligarka karşı, içeri giremiyorsak dışardada rasyonel bir güç daha oluşması lazım. Yoksa kulüp kendi kaynaklarını yaratacak, büyütecek, geliştirecek potansiyele fazlasıyla sahip.
 
İşte o sağlıklı yapıyı, bu kafayla kuramayız. Webaslan'da görmüştüm. Bütçe toplantısında kulübe yönetim kurulunun nasıl zarar verdiğini gençce bir arkadaş anlatıyordu. Kulüpteki siyaset esnaflarının, sıkça bahsettiğim oligark bünyesinde, Aysal'ın 100 milyon dolarla geldiğini kulaklara nasıl fısıldadığını. Yönetim kurulundakileri siyasetesnaflarını bilmiyorum ancak medyadakilerden birkaç örnek vereyim. Bahri Havadır, Aziz Üstel, Bülent Tulun, Ersan Çelik ... Arkadaşın anlattığı özeti şuydu. Bende hıyar var diyene biz tuzla koştuğumuz müddetçe biz daha çok kötü günler görürüz (Avrupaya katılmaya men için). Kulübü kendi soktuğu bataktan çıkaramayınca, 2 sene önce don dömlek kaçan adamın borozancıbaşıları, 2 sene sonra kazanılmış şampiyonluğu ona bağlama cüretini gösterbiliyrlarsa bizde burdayız. Bizde cüretliyiz. Vizyoner Aysal; A.Öztürk, A.Dürüst .... olmadan bu çapsız yönetimin yaptığını bile yapamadı. 6 milyon dolar dolar parayı öyle böyle ödeyemedi. Aysal zamanında bu hafta hangi oyuncu kaçacak diye konuşuyorduk. Şimdi Eurocup'ı aldık, seneye Euroligte ilk 4'ten aşağısı kesmez diye konuşuyoruz. A. Polat zamanında kurulmuş 3 ABD'li barındıran kadın takımına ne oldu. Günden güne, günden güne eridi. Konu başlığı sponsorluk. Liv Hospital'in 3 senelik 21 milyon dolarlık sponsorluğunu beğenmiyorduk biz. Ne oldu niye kaçtı eski Sultan Hastanesi. Ne oldu tekerlekli basketbol takımıza, yıllardır dünyayı sürüp götüren takım bile bitirildi. Amatör branşları iyi takip eden biri olarak söyleyim. Amatör branşlardaki dipten gelerek tüm yatırımları yapan hiç affetmeyeceğim Adnan Polattır. Yüzmeden, Küreğe birçoğunda yeniden rakibimizin önünde geçtik. Basketbolda, voleybolda rakip kadar yatırımlar yapılmaya başlandı. Çünkü 2000-2010 arasındaki sürede sayın başkanımız Faruk Süren'in başımıza açtığı iki büyük ekonomik yükten kurtulundu. Aig ve şirket birleşmesi.

Ekli dosyayı görüntüle 772

Amatör branşlarda niye geriye gittik. Çünkü Aysal kendine engel olabilecek adamları kongre ile yönetimden yolladıktan sonra 463.000.000 milyon TL olan gideri 672.000.000 milyon TL'ye çıkardı 2013'te. Peki sportif olarak karşılığı neydi. Takımlarımız dünya şampiyonumu oluyordu. Yok, sporcular paralar ödenmediği için kaçıyordu. Gider böyle yükselince, A. Polat'ın yaptığı stada, Aysal'ın sattığı şirket hisseleri sayesinde gelirler artmasına rağmen, borçlar 811.000.000 TL'ye, zarar ise 21.000.000 TL kardan 136.000.000 milyon TL'ye fırlıyordu. Peki bu paraya ne oldu. Sporcularda almadıysa. Her gün istifasını istediğiniz Murat Özyer'den, kulüpteki siyaset esnaflarına, ordanda medyadaki borazancıbaşılarına dağıldı. Aziz Üstel'in, Ersan Çelik'in bağırmasını anlıyorum. Hortum kesildide. Taraftara ne oluyor onu anlamak güç.

Emre Bey soruyor. Sağlılık yapı nasıl kurarız diye. Böyle işbilmez, ahlaken şüpheli yönetimler seçtirmeyelim yeter. Kulüp içindeki bunu yöneten oligarka karşı, içeri giremiyorsak dışardada rasyonel bir güç daha oluşması lazım. Yoksa kulüp kendi kaynaklarını yaratacak, büyütecek, geliştirecek potansiyele fazlasıyla sahip.

Bu forumu diğerlerinden ayıran bence en önemli nokta vasıflı, düşündüğünü karşıdakilere güzel bir biçimde aktarabilen, birşeyi anlatıyorken belli şeylere dayandırabilen amiyane tabirle 'bol keseden atmayan' sizin gibi insanların oranının yüksek olması. Ağzınıza sağlık.
 
2011'de kulüp 300 Milyon TL kazansa 177 Milyon Dolar gelire tekabül ediyordu.
2012'de kulüp 300 Milyon TL kazansa 166 Milyon Dolar,
2013'de kulüp 300 Milyon TL kazansa 150 Milyon Dolar,
2014'de kulüp 300 Milyon TL kazansa 133 Milyon Dolar,
2015'de kulüp 300 Milyon TL kazansa 111 Milyon Dolar,
2016'da kulüp 300 Milyon TL kazansa 107 Milyon Dolar'a tekabül eder.

Futbolcu ödemeleri Euro/Dolar, basketbolcu ödemeleri Euro/Dolar ama mağazacalık, lig gelirleri TL, Şampiyonlar Ligi gelirleri Euro.

İsteyene Zimbabwe Dolar'ın dan da hesap yapabirilim.
 
Kur farkı bir problemdir. Buna katılmamak mümkün değil. Ama şampiyon olduğumuz 2.yıldan itibaren, hatta şampiyon olduğumuz yıllarda dahi yapılan akıl dışı işlere kupa uğruna göz yumduk.

Galatasaray'da bir sorun var. Galatasaray'a dair bir şey başaran herkes, bazı şeyleri kulak arkası etmeyi, halının altına süpürmeyi kendinde hak görüyor. Yok böyle bir şey.

Gerek Ergin Hoca'nın ve F...... T....'in milli takım meselesi olsun, gerek yapılan akıl mantık dışı transfer ödemeleri olsun, hep gelen şampiyonlukların ardından yaşanan şeyler. Galatasaray büyük kulüpse bunlara izin vermeyecek. Nasılsa şampiyon olduk, kimse bir şey demez diye diye yerimize saydık. Kur farkı da yerimizde saymamızı değil, geriye gitmemizi sağladı.

Sponsoru, sen bize parayı ver kenara çekil diyerek çağırırsan. Sponsor gelmez. Galatasaray yıllardır bu anlayışta olduğu için diğer branşlarına sağlam sponsorlar bulamadı. Yönetimle, hoca arasındaki kişi hocalarla kavgalı. Onların arkasından iş çeviriyor. Böyle bir şubeyi döndürmeye çalışıyoruz biz de. Bu Aysal zamanında da böyleydi. Şimdi de böyle.

Aysal basketbola dair yaptıklarını biliyor. Biraz olsun el uzatacak gücü yok mu? Geride bıraktığı borçları temizleyecek kadar da sevmiyor mu Galatasaray'ı?

17 Haziran'dan sonra büyüyeceğiz deyip, hocaya kaynağı düşünme kimi istiyorsan söyle şeklinde yönetim anlayışıyla yönetildik. Ve durumumuz bu.
 
"borçlar 811.000.000 TL'ye, zarar ise 21.000.000 TL kardan 136.000.000 milyon TL'ye fırlıyordu. Peki bu paraya ne oldu. Sporcularda almadıysa. Her gün istifasını istediğiniz Murat Özyer'den, kulüpteki siyaset esnaflarına, ordanda medyadaki borazancıbaşılarına dağıldı."

Aysal'i yermek için istediginiz argumani kullanin ama lutfen Adnan Polat ismini zikretmeyin. Kongre uyelerinden edindigim verilerden derlenen bir yazi yazmistim zamaninda eksi sozlukte, buraya link aktariyorum, sayin Polat'in gelirleri nasil kullanamidagina ve gelecege temlik, borçlanmadan dolayi nasil borç aktardigini suradan okuyabilirsiniz:
https://eksisozluk.com/entry/24125776

Ikinci konu Aysal'in artan gelire ragmen gideri kisamamasi ve borcun gelire ragmen artmasi. Burada da herkesin es geçtigi ve mali tablolarda açiga çikmayan bir veri var. Yonetimler butçe yaparken surekli kendilerini hakli çikaracak verileri kullanirlar. Polat yonetimi devrettiginde (daha dogrusu devretmek istemedigi için yonetim kendisinden alindiginda) finansman gideri olarak belirtilen rakamlar (kisacasi kredilerden dolayi taahhut edilen faiz miktari) gerçegi yansitmiyordu. Aysal kendisine bazen hakli, çogu haksiz ithamlarin geldigi o meshur genel kurulda tablolarla, rakamlarla sunu açikladi (ki bu konusmanin uzerine bir kisi bile çikip kursude hayir yanlis soyluyorsunuz diyemedi) : benim aldigim borç ve biraktigim borç arasindaki farki degerlendirirken atlanilan bir nokta var, o da finansman gideri zamana yanlis yayildigi için (kisa vadeli borçlar sisirilirken kulubun temlik yuzunden kullanabilecegi bir kurus yoktu kasada) odenen ek faiz gideri 84 milyon dolar. TL olarak hesaplayin, su anki borcun neden kapatilamadigini çok daha iyi anlayacaksiniz. 75 milyonluk ana para için odenen faizin planlamasi kisa vadede temliklerden dolayi yerine getirilemedigi için kulubun ugradigi zarar, gecikme cezasi ek faiz ivir zivirla 84 milyon dolar. Aysal tum yanlislarina ragmen borç yapilandirmasini TL'ye çevirip faiz odemesini tekrar gozden geçirmeseydi, Polat doneminden kalan borçlarin gerçek faizi, sonradan eklenen 84 milyon dolarin çok çok daha ustunde olurdu, sirf su son 3 yilda bu yapilandirmanin Galatasaray'a kazandirdigi "zarardan kâr" 50-60 milyon dolara yakin.

Hangi argumanla gelirseniz gelin kabulumdur ama bu forumda hele ekonomik konularda lutfen Polat adini zikretmeyin.
 
İşte o sağlıklı yapıyı, bu kafayla kuramayız. Webaslan'da görmüştüm. Bütçe toplantısında kulübe yönetim kurulunun nasıl zarar verdiğini gençce bir arkadaş anlatıyordu. Kulüpteki siyaset esnaflarının, sıkça bahsettiğim oligark bünyesinde, Aysal'ın 100 milyon dolarla geldiğini kulaklara nasıl fısıldadığını. Yönetim kurulundakileri siyasetesnaflarını bilmiyorum ancak medyadakilerden birkaç örnek vereyim. Bahri Havadır, Aziz Üstel, Bülent Tulun, Ersan Çelik ... Arkadaşın anlattığı özeti şuydu. Bende hıyar var diyene biz tuzla koştuğumuz müddetçe biz daha çok kötü günler görürüz (Avrupaya katılmaya men için). Kulübü kendi soktuğu bataktan çıkaramayınca, 2 sene önce don dömlek kaçan adamın borozancıbaşıları, 2 sene sonra kazanılmış şampiyonluğu ona bağlama cüretini gösterbiliyrlarsa bizde burdayız. Bizde cüretliyiz. Vizyoner Aysal; A.Öztürk, A.Dürüst .... olmadan bu çapsız yönetimin yaptığını bile yapamadı. 6 milyon dolar dolar parayı öyle böyle ödeyemedi. Aysal zamanında bu hafta hangi oyuncu kaçacak diye konuşuyorduk. Şimdi Eurocup'ı aldık, seneye Euroligte ilk 4'ten aşağısı kesmez diye konuşuyoruz. A. Polat zamanında kurulmuş 3 ABD'li barındıran kadın takımına ne oldu. Günden güne, günden güne eridi. Konu başlığı sponsorluk. Liv Hospital'in 3 senelik 21 milyon dolarlık sponsorluğunu beğenmiyorduk biz. Ne oldu niye kaçtı eski Sultan Hastanesi. Ne oldu tekerlekli basketbol takımıza, yıllardır dünyayı sürüp götüren takım bile bitirildi. Amatör branşları iyi takip eden biri olarak söyleyim. Amatör branşlardaki dipten gelerek tüm yatırımları yapan hiç affetmeyeceğim Adnan Polattır. Yüzmeden, Küreğe birçoğunda yeniden rakibimizin önünde geçtik. Basketbolda, voleybolda rakip kadar yatırımlar yapılmaya başlandı. Çünkü 2000-2010 arasındaki sürede sayın başkanımız Faruk Süren'in başımıza açtığı iki büyük ekonomik yükten kurtulundu. Aig ve şirket birleşmesi.

Ekli dosyayı görüntüle 772

Amatör branşlarda niye geriye gittik. Çünkü Aysal kendine engel olabilecek adamları kongre ile yönetimden yolladıktan sonra 463.000.000 milyon TL olan gideri 672.000.000 milyon TL'ye çıkardı 2013'te. Peki sportif olarak karşılığı neydi. Takımlarımız dünya şampiyonumu oluyordu. Yok, sporcular paralar ödenmediği için kaçıyordu. Gider böyle yükselince, A. Polat'ın yaptığı stada, Aysal'ın sattığı şirket hisseleri sayesinde gelirler artmasına rağmen, borçlar 811.000.000 TL'ye, zarar ise 21.000.000 TL kardan 136.000.000 milyon TL'ye fırlıyordu. Peki bu paraya ne oldu. Sporcularda almadıysa. Her gün istifasını istediğiniz Murat Özyer'den, kulüpteki siyaset esnaflarına, ordanda medyadaki borazancıbaşılarına dağıldı. Aziz Üstel'in, Ersan Çelik'in bağırmasını anlıyorum. Hortum kesildide. Taraftara ne oluyor onu anlamak güç.

Emre Bey soruyor. Sağlılık yapı nasıl kurarız diye. Böyle işbilmez, ahlaken şüpheli yönetimler seçtirmeyelim yeter. Kulüp içindeki bunu yöneten oligarka karşı, içeri giremiyorsak dışardada rasyonel bir güç daha oluşması lazım. Yoksa kulüp kendi kaynaklarını yaratacak, büyütecek, geliştirecek potansiyele fazlasıyla sahip.


Muazzam bir analiz ve yorum kendi adıma teşekkür ederim. Eurolig'de kalıcı olmak için en öenmli kriter finansal istikrar, sonuçta Eurolig bir şirket ve kendi marka değerini arttıracak takımlara a lisansı veriyor. Eurocup'u kazanmamızın verdiği gazla seneye 15milyon dolarlık bütçeyle yola çıkıp ertesi sene yeniden davalarla, ödeme zorluklarıyla uğraşacaksak hiç girmeyelim o işe daha iyi. Bunu sağlamak için de profesyonel bir yönetimimiz olmalı, basketbolu yönetim içinden biri değil de bir genel menajer yönetmeli.
 
Türk telekom birlesmesi ile ilgili birtakım taraftarımız Twitterda bir çalışma yapıyor.
#GalatasarayTürkTelekom
İyi olabilir.


Sent from my iPhone using Tapatalk
 
Teknik sponsor olarak voleybol ve basketbolda Hummel ile anlaşılmış. Teknik sponsordan kasıt forma ve malzeme sponsorluğu mudur?
 
Galatasaray-Türk Telekom birleşme önerisi biraz vizyonsuzluk göstergesi bana soracak olursanız. Böyle bir şeyin gerçekleşmesi için Telekom'un her sene en az 10 milyon euro bütçe ayırmayı taahhüt etmesi gerekiyor.

Galatasaray'ın mevcut şartlarda yapacağı tek kabul edilebilir birleşme, Euroleague A lisansından ötürü Anadolu Grubu ile olur. Bunun dışındaki kurum ve kuruluşların sponsorluk çizgisinde kalması bizim açımızdan daha verimli olacaktır.
 
Ergin Hocamız 11-12 Milyon bütçe gerek derken bugün 9-10 yeter diyor sanırım Yönetim uyardı; Hoca napıyorsun 1'er 1'er düşür 9-10'a bağla diye.
 
İlgilenen bayağı arkadaş konuyu daha ayrıntılı yazayım.

Kur farkının Aysal'ın ekonomi yönetimi üzerindeki etkisinde başlayım. Kurun artacağı belli olduğu zaman (açın dönemi gazetelerini göreceksiniz) küçük bir artı maliyetle (hatırladığım 10.000.000-20.000.000 milyon TL civarındaydı) yapılan banka borçlarının yeniden yapılandırılması faaliyetini dahi Aysal, vizyoner Aysal, sihirbaz Aysal diye anlatıyordu avaneleri. Soru. Ne oldu yaramadımı işe ki ? Kulübün dikine grafikle artan borçlarını şimdi kura bağlıyorsunuz ki kendide ona bağlıyor. Sizinki de nakarat zaten. Sporcu ödemeleri döviz, gelirler TL cinsindenmiş. Günaydın. Siz şimdimi öğrendiniz bunu. Dahi başkan başkanlığı süresince görememişmi bunu. Siz Alp Yalman 96'daki seçimi Faruk Süren'e niye kaybetti sanıyorsunuz. 5 Nisan kararlarını duydunuzmu hiç? Duymadı iseniz. Sorunuz google'a, bakınız. Ona rağmen Alp Yalman artıda devretti. 1998'de ve 2001'de de kriz oldu. Aysal'ın yaşadığı sanki uzay istilası. Tüm ekonomik verileride dış kapıdaki bekçi düşünecek heralde.

İkincisi "her yönetim kendi lehine olan rakamları kullanır" konusu. Benim verdiğim rakamlar bütçedeki bağımsız değerlendirme kuruluşundan alınan rakamlar. Yani herhangi bir yönetimin yönlendirmesi söz konusu değil. Yani bu eleştiride benim değerlendirmelerime teğet.

Üçüncüsü yazınızı okudum. Adnan Polat'a yaptığınız eleştirinin büyük bölümü temlikler ile ilgili. Biz iflas etmiş ve hacizlere muhatap olacak bir kurum olsaydık. Yüksek temlik başımızı fena yakardı. Fakat biz 20-25 milyona'a malolan biz spor kulubü olduğumuz için bu olanaksız. Onun için bizim ekonomik verilerimizde zarar ve borç kaleminin yanında temlik devede kulak kadar önemi var. Bunu Polat'ı savunmak için söylemiyorum. Polat ve Aysal'ın ekonomik yönetimlerini kıyaslamak için söylüyorum. Polat benim asla affetmeyeceğim Gs başkanıdır. Çünkü Gs'ın en büyük değerini çiğnemiştir kendi işlerinin korkusundan (Yuhalama olayı sonrası) Zaten genel kurulda ibra edilmemesinin nedenide budur. Grafikten bakalım.

74f22b481059929.jpg
[/URL] [/IMG]

2008, 2009, 2010 senesinde giderlerine bakarsanız Polat'ın bütçe disiplinine uymaya çalıştığı ve uyduğu görülüyor. Aynı dönem gelire bakarsanız. 195.000.000 TL'den 290.000.000 TL'ye çıkıyor. Yani % 50 lik artış sağlamış.Ve bunu istikrarlı yapmış. Zarara bakarsanız 80.000.000 TL zarardan 19.000.000 kara gelmiş yine istikrarlı olarak. Bir konu daha. Kendi alamadığı, sefasını Aysal'ın süreceği gelirin bir kısmıda Polat'a ait. 393.000.000 TL'ye fırlayan gelirin esası stadtır. Büyük kısmı Polat'ın sayesindedir. Bir konu daha Polat bunlar içinde birde şirket gangren'lerimizden birisi şirket birleşmesinide halletti yine bu dönemde. Bu yönetim ekonomik olarak mükemmel bir yönetim.Gelelim sportif karşılığına. Tek tek branş branş yazayım.

Polat bu ekonomik verilerin tamamını takımlara yatırım olarak yansıttı. Hepsinde başarılı oldumu, olamadı. Yüzme ve kürekte geriye düşmüştük. Tekrar öne geçtik. Su topu takımımız ekonomide dip yaptığımız dönemdede zaten bozulmamıştı. Hep 1. Kadın basketbol takımına büyük yatırım yaptı. 2. kupayı aldık. Artı hayalimizde canlandırdığımız takımları kurdu. Yanlış antrenör seçiminden tam karşılığını alamadı. Erkek basketbol takımına yıllardan sonra yatırım yapıldı. İstikrarlı olarak büyüdü. Başarı arttı. En son final oynadık Mahmuti'ye. Tekerlekli sandalye takımımız en üst seviyede devam etti. Voleybol takımlarına yatırım sürecide onunla başladı. Nesic ve Barbolini sürecide böyle. Futbol takımında ise inişler çıkışlar oldu. Kewell'ı harika kadrolarda, Sarp'lı kötü kadrolarda. Skibbe'nin antrenör olduğu, Rijkard'ın antrenör olduğu. Başarılı olduklarında oldu. Olamadıklarında ise konu ekonomik yada ilgisizlik değildi. Örnek basketbol takımızda Hakan Üstünberk gibi bir yönetici daha göremeyeceğiz muhtemelen. Hatalar neydi. Yanlış antrenör seçimi, hatada ısrar (Adnan Sezgin olayı gibi) .... Zaten iyi yaptığı şeylere rağmen hatalarının ve hatalarında ısrarının bedelinide ödedi. Defoldu gitti.

Gelelim asıl konuya. Aysal'a. Aysal yönetiminin seçildiği iklimle başlayalım. Futbol takımı 8 olmuş. Polat yaptığı yağdanlık neticesinde yönetimden devrilmiş. Başkanlığa iyi hazırlığı olan pek kimse yok. Aysal camiada çok tanınmayan ancak ekonomik olarak çok güçlü bir figür. Onun başkanlığında bir yönetim kurulu oluşturuldu. Bu yönetim kurulundaki herkes Aysal'ın seçtiği isimler değil. Hatta tahmin ediyorum bazılarıyla ilk o zaman tanıştı. Fakat çok güçlü bir yönetim kurulu. Başkan olur diye beklediğiniz (Ali Dürüst), hatta başkan adayı olmuş isimler (Adnan Öztürk) yönetim kurulunda, kulübün efsanelerini (Ali Gürsoy) temsilen oğulları yönetim kurulunda. Birde Aysal'ın camiayla ilişkileri uzak olmasına rağmen kendi yakınında olan bir takım isimlerde var. Mesela Mustafa Sarıgül. Oğlu yönetime sokulmuş. Mesela yancısı Bülent Tulun. Yönetimde değil ancak ortamda. Birde Aysal o güne kadar herhangi bir spor kulübünün kapısından geçmemiş, yani işleyiş ve olabilecekler hakkında tecrübesi yok.

Yönetim çalışmaya başlıyor. İlk faaliyet, ilk kriz. İlk grup diyor. Antrenör Fatih Terim olacak. Aysal'ın yancıları diyor olmaz. Aysal konudan pek anlamadığı için ilk grup ikna ediyor. Öğlen Fatih Terim'le görüşüp anlaşıyorlar. 2 senelik. Toplantı dağıldıktan sonra (Şimdi bundan sonrası tekrar işaret edeceğim yere kadar benim düşüncemdir. Çünkü tek ihtimal bu.) Aysal'ın yancıları diyor 2 senelik bari olmasaydı. 2 senelik niye yaptınız. Bunu düşürelim. Biz bunu işi ele alınca paketleriz. Tamam oluyor. (Orası burası. Bundan sonrası zaten yaşananlar) Bunu hocaya kim söyleyecek. Başkan Refik Arkan'ı arıyor. Sözleşme 2 senelikti ancak bunu düşürelim 1 sene olsun. Sen hocaya söyle. Refik Arkan bu olmaz, problem olur diyor. Ancak sonuçta başkan talimatı. Gece Fatih Terim'in evine gidiyor. Hocam böyle böyle. Hocada tamam diyor. Fakat Terim bu. İçine yer etmiş. Şampiyon olduktan sonra uzun süreli sözleşme yapılmaya çalışılınca ne demişti. Tek tek gidiyorduk. Hayrola ne gerek var uzun süreli sözleşmeye. Peki Aysal ne demişti. Eleman. Gaf sanıyorsunuz değilmi. Gaf sanmaya devam edin öyleyse. Terim Florya'ya ilk gittiğinde ilk icraati neydi? Kendine oda hazırlatmış olan Bülent Tulun'u kovmak. Aysal'ın cevabı neydi. Benim kişisel danışmanım. Terim yollanınca Tulun'un ilk icraati neydi. Deplasmanda takım otobüsünün ön koltuğunda zafer pozu vermek.

Uzun uzun bunu neden anlattım. Aysal'ın icaatlerine bakarsanız. İşte bu ikilem içindedir. Aysal spor kulübü yönetiminden bihaber olduğu için ilk grubun yönettiği ilk 1,5-2 sene muhteşem, Aysal'ın kendi zihninde ben kavradım bu işi dediği, ilk grubu önce kafasında (Kurumsallaşma üzerinden medya önünde tartışmalar başlamıştı. Aysal kulübü tamamen profesyoneller yönetecek. Öztürk kurumsallaşmak ota boka pozisyon açıp ulufe dağıtmak değildir. Hatırladınızmı?) sonra seçimle yönetimden yolladığında, tamamen yancılarının esiri olduğunda ise Galatasaray tarihinin gördüğü en rezil yönetimdir. Bu tartışmalar ilk başladığında ben kararsızdım. Çünkü kimse benim babaın oğlu değil, öyle olsada farketmez. Aysal kurumsallaştırmak istemekte haklı. Ancak Öztürk'ün dediği gibi olacaksa bu kurumsallaştırma değil zaten, Aysal'ın derdi başka. Şimdi herşey olup bitti, görüyorumda söylüyorum bu rezilliği.

Aysal'ın hataları neydi. 1. hatası Aysal spor konusunu kavradım sandı ancak hiç kavrayamadı. İyi antrenör+İyi sporcular=başarı sandı. (Dünyanı 1 numaralı antrenörü Mourinho, evi gibi olduğu kulüpte başarıdan başarısızlığa gitti) Takım kurduk. Hoca getirdik. 8. olan takımdan şampiyonlar liginde direkt çeyrek final. Ben bunları ne çekiyorumki. dedi. "Ama o enerji işinde öyle Aysal. Santrali yaptın. Alıcı devletlede anlaşmayı imzaladın. Tamam bitti. Gelsin paralar." Manciniyi getirip onca harcanan paraya rağmen çuvallayınca Allah Allah demiştir. Önceden oluyordu. Şimdi niye olmadı. "Mahareti kendinde mi sandın Aysal. Maharet ne sende, ne Dürüstte, ne Öztürkte... Maharet teknik adamdadır. Birazda güncel yakalanan uyumda. Terim, Ataman, Memnun, Hamzaoğlu. Sen sadece onun ihtiyacı olanı yerine getirirsin. Parayı sağlarsın. Eğer bu iki faktörü yakaladıysan da ilk kural; yapış bacağına bırakma. Taki başarısızlık gelene kadar" Ekonomik planlarını buna göre yaptı. Gereksiz bonkörlüğünün bir nedeni bu. 2. hatası yanındaki çakallardan bir türlü kurtulamadı. Onların fikirerinin kötü olduğunu süreç boyunca göremedi. Onların 3. şahıslar üzerinden (managerler,idari görevlere atanan şahıslar, kulübe iş yapan firmalar) soyulduğuna bakmadı bile 3. hatası spor sektörüne dışarıdan yeni girmiş biri olarak kendini Sultan Süleyman gibi görüp sektörün dinamiklerini fazla küçümsedi. Örnek Aziz Yıldırım'ın medyadaki köpekleri üzerinden yürüttüğü algı operasyonuyla 2 sermaye artışı engellendi. Örnek futbolda Eufa'nın şampiyonlar ligine karşılık kulüplerin kapalı lig kurma görüşüyle ve bu konudaki faaliyetleri ile Avrupa futbol camiası alay ettiler. Örnek Avrupa'dan 10 takım satın alıp Prandelli'yi hepsinin sorumlusu yapma fikrine Prandelli'de gülmüş. 4.hatası ekonomik icraatlerine karşı olası bir olumsuzluk durumunda B planlarını yapmamıştı. (2. Sermaye artışı geri çevrildi. Öyle kalakaldı. Alternatif üretebilirdi.) ... 5. hatası dünyayı tanıyan bir insan olarak düşündüğümüz Aysal'dan gelirleri yayacak, yeni gelirler yaratacak tek bir pazarlama projesi gelmedi. Kamp programı için uzakdoğuya gidileek dendiğinde öyle sevinmiştim. Kendileri iptal ettiler. Daha doğrusu tek elle tutulur proje Efsanelerimizi anıyoruz sosyal projesiydi. Birde eski basketbol takımını Abdi İpekçiye getirmişleridi. Oda iyiydi. Ama o kadar.

Sonuç olarak Aysal futboldaki başarı (Terime aittir) ve Telekom arena'nın açılmasıyla artan (Polat'a aittir) rutin gelirlerin yanında, geri dönüşümü olmayan, kulübün kaynaklarınıda satarak (sermaye artırımı, Sportif A.Ş. hisse senetlerinin satışı), geleceğe dair gelirleride satarak (20 senelik vip tribü gelirleri, Polat 3 senelik sattı diye eleştiriyordu) yarattığı büyük gelire rağmen (Polatın son senesi 290.000.000 milyon TL'den, 2013'te 536.000.000 TL'ye), bu gelirin büyük çoğunluğunu heba ederek, futbol'da Uefa'dan men yememize, amatör branşlarda yaşadığımız ekonomik krizden kaynaklı takımlarımızın tekrar 2005'teki rollerine geri bürünmesinin ilk ve tek failidir.
 
Ergin Ataman Galatasaray basketbol takimi icin kesinlikle bir antrenorden cok daha fazlasi .. Birakin Ergin Ataman'in calistigi ücrete böyle bir koc bulmayi , onu kaybedersek erkek basketbol takimi 10 yil önceki Murat özyer dönemine geri döner ve bu takim sahipsiz kalir ! .. Şimdi basin toplantisinin tamamini izledim ... İnanin Galatasaray yönetiminde bu kadar kaliteli bir sekilde duygu ve düsüncelerini öteki tarafa aktarabilen bir yönetici yok .. Gonul isterdi ki Eurocup sampiyonlugundan sonra tüm yönetim ve Galatasaray camiası ergin hoca'ya '' Yanındayiz'' mesaji vermek icin bu toplantida bulunsun ama nerede bizde o kültür ?

Ergin hoca toplanti genelinde ; 9-10 Milyon Euro'luk bütce ile Eurolig'de basarili olmanin formülünü acik ve net bir şekilde verdi . Mevcut 7-8 kisilik iskeleti koruyup bu takıma 4-5 tane kaliteli ekleme yaparak eurolig'de büyük işlere imza atacagimizi düsünüyor . Bu bütcenin olusmasi icin önümüzdeki sezonun kombinelerinin 15 mayis'da cikacagini , Eurocup sampiyonluk t shirt'leri ile birlikte önemli bir gelir beklediklerini söyledi Bir basketbol antrenoru düsünün ki ''GALATASARAY'' a avrupa sampiyonlugu kazandirdigi yetmiyormus gibi kulubun gelişip daha da büyüyebilmesi icin Kombine ve t-shirt gibi kampanyalar ile taraftar üzerinde farkindalik yaratip Galatasaray markasini en üst noktaya cikarmak icin cabalasin ..

Herkes bütcesinin yettigi ölcüde elini tasin altina koyarsa bu koç ve takim ile sirtimiz yere gelmez .. Üc gün önce siparis verdigim Galatasaray basketbol formasi ve Metin oktay t-shirtü bugün elime ulasti .. Basketbol formamiz son yillarda gördügüm en güzel parcali dizayni oldugunu söyleyebilirim.. Şimdide eurocup t shirtü alarak koleksiyonu tamamlayacagim .. Şereftir seni sevmek !
 

Üst