İspanya EuroBasket 2007 | 3-16 Eylül ...

Su Turkcell reklamına nasıl gıcık oluyorum belli degil. Muzigi bile beni deli ediyor.
Ne dev adamlarız ya sormayın gitsin ...
 
Dediğim anda Memo'nun 3lük ve basket faulü geldi.Bir anda 4 oyuncumuz Memoya koştu ben bu sahneyi nerden hatırlıyorum :?
 
İsmail Şenol'dan süper bir yazı...

Sevdiğim bir oyun vardı, onu izlemek için geceleri kalkar, uykusuz kalırdım...

O oyun ki İzmir Atatürk Spor Salonu'nun ter kokulu havasız tribünlerine koşa koşa gitmemi sağlar, karda kışta sadece Sabonis'i göreceğim heyecanıyla İstanbul'un bir ucundan öteki ucuna saatler süren yolculuklara sebep olurdu.

Sevdiğim bir oyun vardı, gelişimini başından beri takip ettiğim bir oyuncuyu NBA'de görünce heyecandan kalbim yerinden çıkacak gibi olurdu...

Sevdiğim bir oyun vardı, "12 Dev Adam" diye bağırmaktan sesim kısılırdı. 2001'de Sırbistan'a kaybederken ekran başında kötü oynadığı için ağlayan Kerem'le birlikte gözlerim dolmuştu...

Sevdiğim bir oyun vardı, milli takımım sınırlı yeteneklerini Japonya'da zorlayarak sakat sakat oynadığında, göğsüm kabarırdı...

Sevdiğim bir oyun vardı, arkadaşlarımla birlikte kazananı değil, mücadele edeni alkışlardık. 40 sayı atan Naumoski'nin yanında, 0 sayı atsa da Tamer'i severdik. Bilirdik ki Tamer alan savunmamız için önemliydi, terinin son damlasına kadar savaşırdı...

Sevdiğim bir oyun vardı, şampiyonluğu değil de güzel oyunu isterdik. Hücumu değil de savunmayı, üç sayıyı alkışladığımız kadar güzel bir bloğu da alkışlardık...

Mesela Sarunas Jasikevicius vardı ilk maçta sahada. Maçın bitimine birkaç dakika vardı ve takımı 18 sayı farkla öndeydi. Jasikevicius top kaybı yapan arkadaşlara bağırıyordu. Oyunu sevdiği, kazanmayı bir tutku haline getirdiği için...

Ya da Dirk Nowitzki vardı bu maçta. Geçiyorum yaptığı maddi fedakârlıkları, her yerde anlatılan "sıfır ego" hikâyelerini. Takımı 20 küsür farkla öndeyken yere atlayan, takım arkadaşlarının bile üzerine titrediği bir adamdı Nowitzki...

Almanya'dan 30 sayı fark yemek değil sorunumuz. Koşmuyoruz, konuşmuyoruz, yardımlaşmıyoruz, mücadele etmiyoruz, kazanmak için oynamıyoruz, daha da kötüsü oynamaktan keyif almıyoruz...

Bugün sevdiğim, içinde olmak için uğruna o kadar yolu göze aldığım oyunu serin bir odada, oturduğum rahat koltukta izlemek istemedim. Eminim ki milli formamızı giyenler de oynamak istemediler.

Bu dönem geçici biliyorum, çünkü herkesin bu oyunu sevdiğine, kazanmak istediğine inanıyorum.

Belki de inanmak istiyorum!
 
Re:

İsmail Şenol' Alıntı:
Bugün sevdiğim, içinde olmak için uğruna o kadar yolu göze aldığım oyunu serin bir odada, oturduğum rahat koltukta izlemek istemedim.

Bütün olarak, çok güzel bir yazı.

Alıntı yaptığım yer, beni o kadar iyi tarif ediyor ki... ve benim gibi birçok kişiyi.
 
inanılmaz temposuz oynuyoruz,Tanjeviç oyunculara kelepçeler vurarak bu takımın performansını 3 kat azaltıyor.Ne sistem var takıma ne taktik disiplin.Daha doğrusu en eski halinden bir jugoslav sistemi var ama şunu hala anlamamış;

Ekoller taklit edildiklerinde değil,yaratılınca başarya ulaştırır.
 
Harika bir maç oldu İspanya-Hırvatistan.
Maçın başında İspanya çok ağır bastı.Hırvatistan,bana göre hata yapıp hızlı oynamaya çalıştı.Seyirci desteğini de arkasına alan İspanya resital sundu ilk yarıda.Alley-ooplar havada uçuştu.Devre skoru da 50-40'tı zaten.
Hırvatlar 2. yarıya çok iyi başladı.Tempoyu bir seviye düşürdüler.Popovic,Planinic ve Kasun hücumda bekleneni verince son çeyreğe önde girdiler.Özellikle Marc Gasol çok kötüydü 3. çeyrekte.
Son 7 dakikaya girilirken Hırvatlar 5 sayı öndeydi.Ama kalan 5 dakika boyunca sayı bulamayıp 77'ye takıldılar.Bunu iyi kullanan İspanya İspanya son 40 saniyeye 83-79 önde girdi.Kalan 40 saniyede büyük bir sürpriz oldu.Önce Gasol 1/2 faul attı.35 saniye kala Kus'un üçlüğüyle Hırvatlar farkı 2'ye indirdi.Sonraki hücumda Hırvatlar iyi savunma yaptı ve 24 saniyede top potaya değmedi.
Son hücumda Popovic topu zorlukla Marko Tomas'a geçirebildi.Tomas topu kontrol etmekte zorlansa da 3 saniye kala çok uzaklardan harika bir üçlük attı ve takımını öne geçirdi.Son hücumda Fernandez iyi bir pozisyon bulsa da blok yedi ve maçı Hırvatistan kazandı.
Hırvatistan taş gibi takım.Kazanamasalar yazık olurdu.İlk günkü Letonya yenilgisini telafi etmiş oldular.Şansları da iyi giderse yarı final yapabilirler.
İspanya turnuvanın favorisi.Hızlı basketbolda karşılarında kimse duramaz.Yalnız set hücumları yeterli gelmedi bana.Özellikle ikinci yarı çok bocaladılar.Kafamda soru işareti oluşmadı değil.
Basketbol adına doyurucu bir karşılaşma oldu.Keşke NTV daha erken bir saatte yayınlasaydı da,daha çok kişi izleyebilseydi.
 
benim diyeceğim herşeyi kaya söyledi
artık arayışı bırakmamız lazım....
kim oynayacak kim oynamayacak bunu oyuncular bilmeli
kim iyi kim kötü artık bunları görerk yola devam etmeliyiz dedi..
 
İlk önce 2.tura öyle ya da böyle kaldık.Gönül isterdi ilk 2 de olalım ,ama olmadı işte.Cumartesi günü saat 22:30 da Slovenya ile oynuyoruz,Madrid 'de.İşte şimdi gerçek gücümüzü gösterme zamanı diye düşünüyorum.Yükseldiğimiz grupta ki diğer rakiplerimiz:İtalya ve Fransa olması lazım.Çek Cumhuriyet'i maçına çok iyi başladık,ama devamını öyle getiremedik malesef.Bu maç,millilere özgüven getirdiğini umarak,diğer maçlarda daha iyi performans göstereceklerine inanıyorum.
 
Dunku macta biraz rakibin zayifligindan, biraz da basta Hidayet ve Mehmet'in biraz gayret etmesiyle baslayan takimin genelindeki hafif kipirdanis ve mucadele istegiyle maci kazandik. Aslinda Cek maci cok daha rahat gecebilirdi, ona da kocumuz Tanjevic musaade etmedi! Mac icinde kim ritmini bulup sayi atmaya basladiysa kendini kenarda buldu, ne zaman savunmayi sertlestirsek kisa sure icindeki bircok oyuncu degisikligiyle ritmimiz bozuldu. Ustelik bunca oyuncuyu degistirirken bence ilk 2 macin en gayretlisi olan Semih sahaya girmedi. Eger Semih'in aciklanmayan bir sakatligi varsa diyecek birsey yok. Ama eger boyle birsey yoksa ilk 2 gun pota altinin yegane direnen savunmacisinin yedigi ani kesigi de anlamak cok zor.

Neticede maci kazandik, ama farkli ve rahat bir galibiyetle takimin kendine guveni de biraz geri kazanilabilirdi. Sonuc olarak, ya biz baketboldan hic anlamiyoruz veya Tanjevic takimi sabote edercesine hatalar yapiyor. Umarim yillarin tecrubesi Tanjevic'in gercekten bildigi ve bizim anlyamadigimiz birseyler vardir ve onumuzdeki Slovenya maciyla birlikte hepimizi mahcup eder.
 
Arkadaşlar bir kaç şeyde ben söyleyeyim.
Guardlarımız çok kötü ben e.atsür'ü daha iyi bekliyordum malesef çok vasat oynuyor, h.demirel alpella'da 2. guard olur malesef, e.aslan biraz bir şeyler yapıyor yapmaya çalışıyor.
Kerem Tunçer'iyi çağırmamak için deli olmak lazım diye düşünüyorum.
Savunmamız çok yumuşak nba'li oyuncularımız biraz snob takılıyorlar buda takım savunmasını aksak bırakıyor.
Kimse oyuna ısınamıyor baş döndürücü bir oyuncu trafiği var.
Hücum yaparken bir oyun sistemimiz yok son saniyelere girerken top kimde ise o başının çaresine bakıyor ya şut çekiyor yada drive ediyor ama karşısında hazır dengeli hiç bozulmamış bir savunmaya karşı.
 
Tanjevic'i de anlamakta zorluk çekiyorum,maç içinde form tutmuş oyuncuyu kenara çekiyor,yerine başkasını oyuna alıyor.Kaya da zaten bundan dert yanmış.Gazetede röportajını okudum.Dün öyle birşey yapmasa Tanjevic,sonucun daha farklı olacagı herkes tarafından biliniyordu.
 
Ben 5 dakika aynı 5'i sahada görmüyorum.Hido çok iyi oynarken kenara alınıyor :? İbo 2 üçlük sokuyor kenara alınıyor :? Suyu çıkıyor böyle yapınca da oyuncunun antrenorune guveni kalmıyor :?
 
cekleri bile zorla yendik eğer böyle devam ederse işimiz gerçekten zor slovenya karşısında açıkçası oldukça ümitsizim bu takımın guardları yürüyerek ortasahayı geçiyor vites yükseltip niye geçmiyor ender engin ilk pası verene kadar 10 saniye geçiyor 14 saniyede sete set oynamak durumda kalıyoruz bu kadar yavaş oynanmaz açıkcası litvanya bize az attı almanya tamamladı litvanyayı bize 30 sayı vurarak :?
 

Üst