Oktay Mahmuti

Gençleri doğru zamanda doğru yerde oynatabilirsen yatırım yaparsın..Kadronu genç diye 20 lik oyuncularla tutmak değildir marifet..Ömer Aşık nasıl çıktı acaba Fenerbahçe ülkerde ya da Semih Erden bi hatırlayın..3 numara sıkıntısı çeken ve bogdanoviçten hala katkı alamayan Spajha da değilm can maxim i kiralık gönderen..

Seneye bu takıma ilkan geliyor..5 ve 4 numarada iki genç oyuncu oynayacak bilmem çeneler biraz kapanır mı..hem euroleuge de sienaya yenildi diye adamı asıyorsunuz hemde vay efendim gençler neden oynamıyor diyorsunuz..Melih le canla göksenin le sienaya yeneceğinizi mi zanediyordunuz acaba..Hadi onuda geçtim kiralık takımında patır patır şut sokan meliğin yarın gelse aynı performansı bu takımda göstereceğinimi sanıyorsunuz..

Evet yatırım yokmuş ya seneye 5 ve 4 ilkan furkan..ve onları yedekleyecek bir sertaç..Göksenin i sizden benden hatta herkesden daha çok istiyor oynatmayı koç..Bundan emin olun..Canı bir yerlerden çıkartıp getirdi Oktay Hoca..İnan oktay Hoca özellikle kendisinin istediği bir adamı oynatmamayı düşünmez bile arkasından getirdiği adam bumu denmesi saçma sapan eleştirilerden daha çok koyar bir antrenöre..

Shipp için Hocaya söylenen laflarıda duyamıyorum bu aralar..Ha doğru görünmeyen faydalarının yanına birde görünen istatistiklerinide sığdırınca bir anda Kınsey sevdasıda bitti herkezde neyse yakında kötü gününde olduğu maçl sonrası yine hortlanır bu olay..

Bırakın Türkiyeyi avrupada bile en iyi alt yapı sistemine sahip anadolu efes bile her yıl 3-4 genci A takım kadrosuna alıp oynatıtor(!) bunların en az 1i yıldız oluyor du değil mi..zaten kimse bilmiyor bu işi bir tek burdakiler biliyor..Genç oyuncu oynatacan bu kadar basit..

Ne zamandır genç sevdalısı olduk her sene genç yıldız kazandıran bir takımdık da oktay Hocamı kesiyor şuan bunun önünü:)

Gülmek istediğim zaman bu sayfayı açarım..Biraz eleştirileri okur güler geçerim..Onun dışında burdaki eleştirilerin zerre kadar yapıcılığı yoktur sadece klavye ye dokunmaktır
 
O gençlerin Galatasaray kadrosuna katılmış olması yetmiyormu, hem Siena'ya yeniliyoruz diye laf söylüyosunuz hemde Gençler nerede diyosunuz doğruya 12 kişilik kadroda Sertaç İlkan Caner Doğukan Muhammed falan yok diye eleştirelim sonrada bu Siena maçı prokom maçı neden böyle oluyor diyelim çelişkiye bakarmısınız. O oyuncuların neden kiraya verildiğini kavrayamayab Kerem'in şutu yok diyen basketbol zihniyeti ile çokda tartışmaya gerek yok zaten ama anlamsız eleştiriler can sıkıyor sadece.

Hiçbir zaman skora dayalı konuşmadım konuşmamda...
Eleştirilerimi bu sertlikte kazandığımız Prokom maçıyla beraber dile getirdim...
Gençlere gelince, onlar oynasa yine kaybederdik belki, ama oynamadan yine kaybediyoruz. Bunu gündeme getirmemdeki neden herkesin ağzına sakız olmuş yeniden yapılanma lafı. Bari oynasınlarda gerçekten yapılanmayı tamamlayalım, binanın üstüne birer kat daha inşa edelim, gerçekten tecrübe kazansınlar. Shumpert'ın, Songali'nın, Gordon'un, Lakovic'in, Ender'in....tecrübeye ,ihtiyacı yok .Farkında mısınız bilmem, son 5 maçtır kötü oynuyoruz, ama alarm zillerine kulaklarımızı tıkıyoruz...
Ben düşüncelerimi dile getirdim, iseteyen beğenir, isteyen beğenmez, isteyen saygı gösterir, isteyen göstermez, isteyen skora bakıp yazıyorsun der,isteyen iyi analiz olmuş der...
 
En ufak etkimizin olmadığı teknik konularda bu kadar fantazi üretip fikir jimnastiği yapmak yerine Kazan maçonda salon nedne dolmaı dolması için ne yapılabilir.El emeği göz nuru pankartlar içeri alınmadı ne yaparız da alınır normalde bu bir ULEB orgu ve aslında pankart serbest yerel emniyet güçlerinin buna müdahil olmaya ne oranda hakkı var ? ULEB yetkilileirnin durumdan haber olsa sonuç değişir mi idi ? Nasıl daha etkili tribün yapılabilir gibi gerçekten birşeyleri etkileme şansımız olan konulara odaklansak daha etkin olmaz mı şu forum ?
 
Tamam Prokom maçında Kazan maçında Oktay Hocanın ciddi hataları oldu!!! hatta Kazan maçı sırf bu yüzden kaybedildi!!! farz edelim ? Eğer sadece eleştirmek için eleştiri yapılmıyorsa öneri nedir Oktay Hoca ile yolları ayırmak mı ? Oktay Hoca'nın buradaki eleştirler doğrultusunda (gerçi eleştirene göre eleştiri noktaları farkı ama ) Oktay Hoca'nın kendine çeki düzen vermesi !!!!!!!!! yanlışlarından !!!!!!!!! dönmesi mi ? Varılmak istenen nokta nedir sadete gelelim o halde

Kutay Bey, Oktay Hoca CEO olacak denildiği zaman en sert mesajlardan birini yazan benim. Oktay Hoca bugün istifa etsin, yine o söylentiler çıksın gene aynı tepkiyi gösteririm...Sorunuza cevabım şu;
Oktay Hoca'nın kendine çeki düzen vermesi yanlışlarından dönmesi, ve geçen sene başlattığı yapılanmayı tamamlaması !!!!!!!!!
 
Kutay Bey, Oktay Hoca CEO olacak denildiği zaman en sert mesajlardan birini yazan benim. Oktay Hoca bugün istifa etsin, yine o söylentiler çıksın gene aynı tepkiyi gösteririm...Sorunuza cevabım şu;
Oktay Hoca'nın kendine çeki düzen vermesi yanlışlarından dönmesi, ve geçen sene başlattığı yapılanmayı tamamlaması !!!!!!!!!

Hımmm anladım diyorsunuz ki ben bunları Oktay Hoca yazdıklarımı okusun yazdıklarım doğrultusunda kendine çeki düzen versin yazdıklarımı okuyarak yanlışlarını fark etsin ve o yanlışlardan dönsün .Bu net ifadeler riçin teşekkür ederim benim açımdan mesele tamamen açıklığa kavuştu.
 
"Kutay Çamcı dan alıntı " En ufak etkimizin olmadığı teknik konularda bu kadar fantazi üretip fikir jimnastiği yapmak yerine Kazan maçonda salon nedne dolmaı dolması için ne yapılabilir.El emeği göz nuru pankartlar içeri alınmadı ne yaparız da alınır normalde bu bir ULEB orgu ve aslında pankart serbest yerel emniyet güçlerinin buna müdahil olmaya ne oranda hakkı var ? ULEB yetkilileirnin durumdan haber olsa sonuç değişir mi idi ? Nasıl daha etkili tribün yapılabilir gibi gerçekten birşeyleri etkileme şansımız olan konulara odaklansak daha etkin olmaz mı şu forum ? "


Kesinlikle katılıyorum.

Taraftar olarak bize düşenleri yapmak yerine coach luğa, menajer liğe soyunuyoruz. Salonda rakibi nasıl baskı altına alırız bunun için nasıl organize oluruz, lisanslı ürünlerle kombinelerle nasıl katkıda bulunuruz yerine yok Oktay Hoca formsuz, yok Shipp yetersiz, yok genç oyunculara şans verilmiyor. Gençleri direk gönderdi diye eleştirilen hoca, en kritik maçlarda Sertaçı oynatıyor diye eleştirilen hoca aynı hoca.
Bir sürü öznel ve somut verilerden -bir coach ın form durumu nasıl ölçülür örneğin- yoksun kendi içinde çelişen değerlendirmeler.
Hepimiz takımız için yapabileceğimiz şeyleri yapsak daha iyi olmaz mı ?
"Vay efendim eleştri de mi yapmayalım", "burada da eleştirmeyeceksek nerede eleştireceğiz" sözlerini duyar gibi oluyorum.
Sanırsın hoşgörü cenneti bir ülkede yaşıyoruz. Herkes eleştriye açıkmış, isteyen herkes özgürce ve somut veriler üzerinden-kendi içinde tutarlı- eleştiri yaparmış, eleştirilen de gerekli dersleri çıkarırmış gibi... sanırım asıl "masal" bu oldu.
Eleştiri yapan arkadaşların yorumları bir başkası tarafından eleştirildiğinde, verdikleri tepkiden eleştirye karşı ne denli hoşgörülü oldukları, eleştriden ne anladıkları anlaşılıyor. İyi niyetlerinden kuşku duymamama rağmen neden bu tonda ve ısrarla eleştiri yaptıklarını da anlayamıyorum.-ben bilirim, ben haklıyım egosundan mı acaba-
Herkesin kendi işinden başka her işi iyi bildiği-sandığı- (hiç bir şey artık beni şaşırtamaz dediğim) ülkemde bu kadarı beni bile şaşırtıyor.
 
Hımmm anladım diyorsunuz ki ben bunları Oktay Hoca yazdıklarımı okusun yazdıklarım doğrultusunda kendine çeki düzen versin yazdıklarımı okuyarak yanlışlarını fark etsin ve o yanlışlardan dönsün .Bu net ifadeler riçin teşekkür ederim benim açımdan mesele tamamen açıklığa kavuştu.

Tamam o zaman. Oktay Hoca "Dokunulmaz", "Eleştirilmez", "Yanlış yapmaz", "O bir basketbol İlahıdır" "Onu eleştiren çarpılır"...
Bu forumda o zaman hiçbirşey yazmayalım, sadece pohpohlayım, yanlışlara gözlerimizi kapatalım. Yazmayacaksak, tartışmayacaksak bu forum niye var ? Nasıl olsa biz bilmeyiz, beyimiz herşeyi daha iyi bilir değil mi ? ...
Ben sorunuza gerçek bir cevap yazdım, siz alaya aldınız. Orada Oktay Hoca'nın gitmesi doğrultusunda bir görüşüm yok mesajı vermek istedim, zannedersem size bir cevap yazmakla hata yapmışım...
Bu forumda bu mantıkla kimse hiçbir oyuncuyu da eleştirmesin bence. Çünkü oyuncu "yazılanları okuyacak yazılanlar doğrultusunda kendine çeki düzen verecek yazılanları okuyarak yanlışlarını fark edecek ve o yanlışlardan dönecek".
 
Yalnız ben Shipp'in bizim seviyemizde bir oyuncu olmadığını düşünüyorum hala. Tarence Kinsey'i her zaman tercih ederim. :p

Daha dün formülünü verdiğiniz F4 yapma garantili kadronuzda Shipp varken bu gün Shipp bizim seviyemizde değil diyebiliyorsunuz.
Shipp daha dün mevcut yabancılarımızdan takımda tuttuğunuz iki şanslı kişiden biri iken bu gün seviyemizde değil.
Seviye ölçer olmadığım için yorumlarınızın seviyesini ölçemiyorum.
Siz bi ara bunu da ölçerseniz sevinirim.

Kerim Devrim'den alıntı

"Formülü veriyorum;

Andric, Lakovic, Gordon gönderilsin! Yerlerine Teletovic, Ante Tomic, Shved ve Emir alınsın! F4 garantisi veriyorum.

PG : Tutku Açık (Ender Arslan)
SG : Shved (Göksenin Köksal, Shipp)
SF : Emir (Shumpert, Shipp)
PF : Teletovic (Furkan, Shumpert, Songaila)
C : Tomic (Sertaç, Furkan, Songaila)

Sağlam kadro!
(http://gsbasket.org/forum/threads/8003-EL-3.Hafta-Montepaschi-Siena-103-77-Galatasaray-MP/page10 )
 
Tamam o zaman. Oktay Hoca "Dokunulmaz", "Eleştirilmez", "Yanlış yapmaz", "O bir basketbol İlahıdır" "Onu eleştiren çarpılır"...
Bu forumda o zaman hiçbirşey yazmayalım, sadece pohpohlayım, yanlışlara gözlerimizi kapatalım. Yazmayacaksak, tartışmayacaksak bu forum niye var ? Nasıl olsa biz bilmeyiz, beyimiz herşeyi daha iyi bilir değil mi ? ...
Ben sorunuza gerçek bir cevap yazdım, siz alaya aldınız. Orada Oktay Hoca'nın gitmesi doğrultusunda bir görüşüm yok mesajı vermek istedim, zannedersem size bir cevap yazmakla hata yapmışım...
Bu forumda bu mantıkla kimse hiçbir oyuncuyu da eleştirmesin bence. Çünkü oyuncu "yazılanları okuyacak yazılanlar doğrultusunda kendine çeki düzen verecek yazılanları okuyarak yanlışlarını fark edecek ve o yanlışlardan dönecek".

Siz bir cevap yazdınız ben yazdığınız cevabı aynen yazıp tamam anladım benim için olaya açıklığa kavuştu yazdım hepsi bu forumu okuyan herkes de ne yazdığımı okudu ? "Sadece tamam anladım olay benim için netliğe kavuştu" cümlesinden cevaben burada hiç zikredilmemiş " onu eleştiren çarpılır " " biz bilmeyiz beyimiz bilir " ile başlayan ,vay efendim siz beni alaya aldınız cevap yazmam hata imiş ile devam eden bir cevap sahibinin kendinisin eleştiri kırıntısı konusunda ne kadar hassas olup olmadığı ortada.Kendisi eleştiri konusunda bu kadar hassas bir insanın eleştirmek konusundaki tavrı da ortada.

Tabi doğru oyuncular da bu forumu nerede hata yapıyoruz taraftarlardan öğrenelim kendimize çeki düzen verelim diye takip ediyor.

Ayrıca Emrah bey ben sizi inanın alaya almadım belki yazdıklarım doğrultusunda kendinize çeki düzen verirsiniz!!!! ,aslında hiç bir işlevi olmayan eleştirilerin ile Türkiye'nin en kariyerli ve en iyi koçlarından birinin işinin nasıl yapacağı konusundaki tavrını değiştiremeyeceğinizi anlarsınız !!!! diye yazdım ne yani bu forumda ufacık bir eleştiri yaptığımızda bile vay efendim siz benimle alay ediyorsunuz artık size cevap yazmayacağım m denilecek ? hiç yazmayalım o zaman !!!!! Kimseyi eleştirmeyceğiz herkese beyimiz basketbol uleması , bu forumda yazma nedeni engin bilgilerinden Oktay Mahmuti ve teknik heyetin faydalanmasına vesile olmak !!!! mı diyeceğiz !!!!!!
 
abi özetle bir tane set çiz desem çizemeyen Pıck and Roll Hücumu ve Drılleri desem suratıma bön bön bakacak adamlar sistem mistemden bahsedip eleştirmesinler ya..Hayır çok gülünç oluyorlar onlar adına üzülüyorum..Basketboluda futbola çevirmesinler okadar kolay değil böyle sistem mi olur böyle takım mı kurulur buraya bumu olur demeler felan..Gerçekten teknik anlamda eleştiriyi yapacak kişiyide sabaha kadar dinlerim okurum vay be haklıymışsın hocam Oktay Mahmuti burda bunu yapmalıymış katılıyorum derim ama böyle... nese
 
Daha dün formülünü verdiğiniz F4 yapma garantili kadronuzda Shipp varken bu gün Shipp bizim seviyemizde değil diyebiliyorsunuz.
Shipp daha dün mevcut yabancılarımızdan takımda tuttuğunuz iki şanslı kişiden biri iken bu gün seviyemizde değil.
Seviye ölçer olmadığım için yorumlarınızın seviyesini ölçemiyorum.
Siz bi ara bunu da ölçerseniz sevinirim.

Kerim Devrim'den alıntı

"Formülü veriyorum;

Andric, Lakovic, Gordon gönderilsin! Yerlerine Teletovic, Ante Tomic, Shved ve Emir alınsın! F4 garantisi veriyorum.

PG : Tutku Açık (Ender Arslan)
SG : Shved (Göksenin Köksal, Shipp)
SF : Emir (Shumpert, Shipp)
PF : Teletovic (Furkan, Shumpert, Songaila)
C : Tomic (Sertaç, Furkan, Songaila)

Sağlam kadro!
(http://gsbasket.org/forum/threads/8003-EL-3.Hafta-Montepaschi-Siena-103-77-Galatasaray-MP/page10 )

Arada fark var. Benim o kadroda Shipp hem 2 de hem de 3 de sonuncu oyuncu. Ancak Oktay Mahmuti'nin sistemin 1. oyuncu. Arada çok ciddi fark var. Sonuçta Shipp kötü de bir oyuncu değil. İyi savunma yapıyor. Ribaunt topluyor. Tam bir görev adamı. Ama asla Tarence Kinsey değil.

Bu benim düşüncemdir. Saygı duyarsınız ya da duymazsınız. Sizin bileceğiniz iş.
 
''acaba Oktay hocanın eurolegaue ayarında bir koç olup olmadığı idi.''

''Biz daha oyunun başında teslim bayrağını çektik. Aslında ondan bir gün önce, Oktay Hoca yaptığı açıklamalayla zaten maçı oynamadan rakibe verdi. Demekki biz inanmadık...''

''Başarının geleceğine kendisi inanmadığı için. Madem F4, F8 gibi hedeflerimiz yok o zaman Euroleague'de, o zaman bırakalım ''

''Gençlere gelince, onlar oynasa yine kaybederdik belki, ama oynamadan yine kaybediyoruz. Bunu gündeme getirmemdeki neden herkesin ağzına sakız olmuş yeniden yapılanma lafı. Bari oynasınlarda gerçekten yapılanmayı tamamlayalım, binanın üstüne birer kat daha inşa edelim, gerçekten tecrübe kazansınlar.''

Eleştiren kişilerin argümanları. Hiç kimse burada ''Oktay Mahmuti eleştirilemez, ilahtır vs.'' demiyor. Son maçlarda kötü oyunun olduğu ortada ancak yenilgileri direkt olarak Mahmuti cephesine yönlendirip, bu argümanlar ile saldırmak cidden anlamsız.

Tek tek bütün argümanları açabilirim rahatlıkla ancak öyle şeyler söyleniyor ki, detaya inip tezleri çürütmek de bir o kadar mantıksız olur. Sezonu, bu sene ligde bulunan hiç bir takımın olmadığı kadar yoğun giren, hepsinden sahada galibiyet ile ayrılan bir takımdan bahsediyoruz. Aynı takım geçen sene Eurocup'ta ikinci gruptan ilerisine gidememişti. Şimdi bambaşka bir seviyede, bizim daha emekleme döneminde bile olmadığımız zamanda beklenilen şeyler hayalcilikten başka bir şey değil. Siena maçının ardından belirtmiştim, başarı çıtasını doğru ayarlamak gerekiyor. Biz bugün Siena'dan yediğimiz farktan sonra takımı ve koçu acımasız bir şekilde eleştiriyorsak, bu sezon alabileceğimiz herhangi bir TBL yenilgisinde neler olabileceğini tahmin bile edemiyorum. 11 maçta 2 yenilgi alan, o yenilgilerden birinde maç boyunca üstün olan bir takım var ortada. Argümanları doğru belirleyip öyle eleştirmek en güzeli olacak ama Türk milleti olarak ne eleştirme konusunda ne de övgü yöneltme konusunda iyi olmadığımız için bunu başaracağımızı sanmıyorum. En azından daha sakin bakalım sürece.
 
Oktay Mahmuti 1968 yılında o zaman Yugoslavya daha sonra Makedonya sınırlarında yer alan Üsküp’te dünyaya geldi. Mahmuti Eczacıbaşı genç takımı ile başlayan basketbol antrenörlüğü kariyerini kulübün kapanmasıyla Efes Pilsen’de devam ettirdi.

ASİSTANLIK DÖNEMİ (1992-2001)
1992 yılından itibaren Efes Pilsen bünyesinde çalışmaya başlayan Mahmuti 1993 yılında Aris ile Avrupa kupasında fnal oynayan Efes Pilsen teknik kadrosunda Aydın Örs’ün asistanlığını yapıyordu. Bu dönemde Ergin Ataman’da diğer asistan rölündeydi. Mahmuti Türk basketbolu için efsanevi bir yer edinmiş Petar Naumoski’yi Türkiye’ye getiren kişi olarakta bilirnir. Naumoski ilk geldiğinde hem tercümanlığını yapmış hem de onun oyuncu olarak zirveye çıkmasında katkıda bulunmuştur.

Bir yıl sonra şampiyon kulüpler kupasında grup lideri olarak final four yolunda son engel olarak Barcelona ile karşılaşıp elenmek ciddi bir yıkım olmuştu. Aynı yılın sonunda Naumoski takımdan ayrılırken takımda düşüş başlamıştı. Yitirilen lig şampiyonluğu sonrası bir yıllık aradan sonra Naumoski geridönmüş artık hedef Koraç kupasını kazanarak kulüpler düzeyinde bir ilki başiarmak olmuştu.

Aydın Örs önderliğinde yardımcı antrenörler Ergin Ataman ve Oktay Mahmuti ile beraber son derece güçlü bir teknik kadro, tecrübeli bir oyuncugrubu ile spor tarihimizde bir ilki başaran Efes Pilsen çeyrek finalde Fenerbahçe, yarı finalde Teamsystem Bologna finalde ise Stefanel Milano’yu yenerek kupayı kazanmıştı.

Sonraki sezonlar sürekli son ana kadara final four kovalanmış fakat bir türlü başarı gelmeyince Aydın Örs görevi bıraktı. 1999 yılında Ergin Ataman görevi devralınca yardımcılığı görevini Oktay Mahmuti devam ettirdi. Bu dönemde yıllardır özlemle beklenen final four hedefi yakalandı. 2000 yılındaki final four’da Panathinakos’a elenip 3. olduktan sonra Ergin Ataman ertesi yıl göveden ayrıldı ve dümene oktay Mahmuti geçti.

BAŞ ANTRENÖRLÜK DÖNEMİ (2001- ? )
EFES PİLSEN (2001-2007)
Sezon ortasında görevi devraldığında elinde yetenekli fakat bir arada verim veremeyen bir oyuncu grubu vardı. Mahmuti bu süre içinde oyuncuları ortak hedefe yürütmeyi başardı ve takıma 2. kez final four oynatmayı başardı. Kerem Tunçeri, Ömer Onan, İbrahim Kutluay, Damir Mulaömeroviç, Kaya Peker, Mehmet Okur, Hüseyin Beşok, Predrag Drobnijak gibi oyuncularla gelinen noktada bir kez daha Panathinaikos engelinin aşılamamış olması garip bir tesadüf oldu.

23 yaşında adım attığı kulüpte 32 yaşında baş antrenör olmuştu sezon ortasında aldığı takım ile final four oynasada lig finalinde Ülkerspor’a kaybedilince takımda revizyon şart olmuştu buna kısılan bütçe ve nba’ye giden oyuncularda eklenince genç antrenörü yeni bir sınav bekliyordu.

Sezona UNLV üniversitesinden yeni mezun olan Leonyalı pivot Kaspars Kambala, efsanevi Litvanyalı oyuncu Soulis Stombergas ve Benetton Treviso’dan skorer ABD’li Marcus Brown takbiyesi ile girlirken giden Damir Mulaömeroviç, Hidayet Türkoğlu, Hüseyin Beşok, Predrag Drobnijak gibi oyunular olunca beklentiler çok yüksek değildi. Bütçede kesinti olması önemli oyuncuları yitirilmiş olmasına rağmen Mahmuti kendine has sistemi ile takıma kısa sürede kimlik kazandırmıştı.

Oktay Mahmuti döneminde arka arkaya 4 lig şampiyonluğu kazanılırken her sene önemli oyuncular Efes Pilsen takımında ayrılmıştı Marcus Brown,Trajan Langdon,Antonio Granger burada başarılı olup Rusya’dan aldıkları cazip teklifleri değerlendirip takımdan ayrıldılar keza Kaspars Kambala’da benzer şekilde kulüptemn ayrıldı sürekli kısılan bütçeler neticesinde Avrupa kupalarında çeyrek finalleri aşamadılar ama her defasında sahada mücadele eden mcadeleci kimliğini sahaya koyuan bir ekip olmuşlardır.

2005 yılı euroleague çeyrek finalinde Panathinaikos serisi ise Oktay hocanın Efes kariyerinin zirvesidir. Seri Willie Solomon ile Jaka Lakoviç düellosu şeklinde geçmiş olsada hakem ve uleb faktörü ile Panathinakos turu geçip daha sonra final four’da 3. olmuştu.

4 yıl üst üste şampiyonluk kazanılırken her sene bütçenin kesintiye uğraması ve final four hedefinin gerçekleşmemesi en büyük sıkıntı olaraka devam ediyordu bunun neticesinde düşüş başlamıştı kaynedilen oyuncuların yeri dolmayıp eldeki kadroda yaşlanınca lig şampiyonluğuda kaybedildi üst üste iki yıl finalde kaybedilen lig hocanın istifasını getrimişti ve 2007 yılında 15 yıl önce 23 yaşında gen bir basketbol sevdalısı olarak girdiği Efes Pilsen kulübünden arkasında sayısız kupa ve başarı bırakarak ayrılıyordu.

BENETTON TREVİSO (2007-2009)
Oktay Mahmuti Efes Pilsen sonrası önce adının sıkça anıldığı Tau Ceramice ile görüştü ancak sözleşme şartlarında anlaşma sağlauyamayınca takım çalıştırmama kararı aldı. Bu plan kıs abir süre sonra rafa kalktı zira İtalya basketbolunun efsane takımlarından Benetton zor günler geçirmekteydi ve takım ligin dibine demir atmıştı çareyi ise Oktay Mahmuti’de bulmuşladı.

Mahmuti kısa süre içinde takımı ayağa kaldırmış takımı ligin dibinden alıp play off potasına sokmayı başarmıştı. Benetton eski günlerinden uzak oldukça mütevazi bir kadro ile mücadele etmekte olsa da Mahmuti varsa iddia olması kaçınılmazdı.

Takım sezonu 10. sırada tamamladı ertesi yıl Mahmuti takıma bazı takviyeler yaparak yola devam etti zirve geleneği ola kulüp maddi olarak zor durumda olduğundan eskisi gibi büyük yıldızlar alamasada kaliteli bir takım yaratıldı. Sandro Niceviç, Gary Neal gibi tanıdık isimlerde kadrodaydı ve takım ligi 3. sırada tammaladı İtalya kupası yarı finali ve play off yarı finalinde şampiyon olan Siena ile başa baş mücadele etesede mağlup olup sezonu tamamladı. Bu yıl Eurocup’ta çeyrek finale kadar yoluna devam eden Benetton takımında koç Oktay Mahmuti yılın koçu ödülünü kzanarak yaptığı işin karşılığında ödüllendirildi. Sezon bittiğinde hoca daha çok bütçe ve iddialı bir takım isterken kulüp bunlara cevap everecek durumda değildi hal böyle olunca koç sözleşmesini yeniilememeyi tercih etti İtalya’dan ayrıldı.

Benetton Treviso sonrası hoca dinlenmeyi tercih etti Türkiye ve Avrupa’da koç değişikliği yapan tüm takımlar için bir seçenek olarak gündeme gelse de sezon içinde bir takım almayı tercih etmedi. Doğru zaman, doğru takım, doğru koç su akar yolunu bulu misali 2010 yazı maceranın yeniden başladığı zaman olacaktı.

GALATASARAY CAFE CROWN (2010- ?)
01.06.2010 Galatasaray basketbol takımı için karanlık çağın bittiği aydınlanma çağının başladığı gündür. Oktay Mahmuti 3 yıllık sözleşme imzaladığında herkes takımın son top kadar savaşacağını, yenilgiyi kabul etmeyeceğini sahada ne yaptığını bilen bir takım olacağından emindi. Oktay Mahmuti demek sistem demekti, Oktay Mahmuti demek disiplin demekti, Oktay Mahmuti demek çalışmak demekti. Elde muhteşem bir takım yoktu, yüksek bir bütçede yoktu zaten amaç yıldızlar topluluğu yaratmak değil bir takım yaratmaktı. Bunun için en doğru hoca zaten gelmişti başarının formülü zaten hocada mevcuttu.
Sahada yerden yere atlayan , savunmada birbirinin eksiğini kapatan hücumda topu paylaşan bir takım göremek için çok beklenmeyecekti ligin başlamasıyla bu takım çok farklı dedirtecek oyun parkeye yansımıştı ki bu durum hocanın bile beklediğinden hızlı gerçekleşmişi.

Sezon başında hedeflerin yüksek koyulmamış olması yönetimin özellikle Shumpert konusunda yavaş kalıp yerli statüsünü geç elde etmesi sezon ilerledikçe büyük bir pişmanlığa dönüştü zira hedefler yükseldikçe kadronun kapastiesinin üstünde verim vermesine rağmen eksikler göze çarmaktaydı. Efes Pilsen ve Fenerbahçe Ülker bütçe olarak 4-5 misli yukardayken oarkede bunu kapatan gerçek bir takım yaratılmıştı ki bunun mimarı Oktay Mahmuti’den başkası değildi.

Türkiye kupasında yarı final, Avrupa kupasında 2. gruplar ve nihayetinde play off finali başarısından ziyade takımın sahada gösterdiği mücadele ve taraftarla bütünleşmesi ile rüya gibi geçen bir sezon. Artık bütçe ve beklentilerde artmış durumda kısa bir süre yaşanan ceo karmaşası sonrası belirsizlik bu projenin rafa kalkmasıyla yerini sezon planlamasına bırakırken koç görevinin başında ve yeni bir mücadeleye hazır görünüyor artık işler daha zor ve daha çok çalışmak gerekiyor.

Oktay Mahmuti sistemi nedir bunuda anlamak lazım hocanın basketbol felsefesi çalıştırdığı tüm takımlarda benzerlik gösterir bu sene bu durum bazı istisanalar göstermiş olsada kurulacak yeni takımda da bunları daha fazla göreceğimizi düşünüyorum.

Mahmuti takımlarının genel özellikleri savubnma sertlikler ve yardımlaşamalrıdır. Hücumda ise topun mutlaka içeriye inmesi ve oradan top paylaşımı yapmaları esas prensiplerdir. Hücumda çok iyi alan paylaşması ve pas alışverişi sayesinde dorğu hücum etmek kolayşır. Hoca kariyeri boyunca Hüseyin Beşok, Kaspars Kambala, Nikola Prkaçin, Sandro Niceviç gibi pivotlarla çalıştı ve bu oyuncular kariyerlerinin en verimli sezonlarını koç Mahmuti ile yaşadılar. Aynı şekilde Marcus Brown, Trajan Langdon, Antonio Granger, Gary Neal, Drew Nicholas hocanın çalıştığı skorerler olarak göze çarpıyor ki bunlardan da üst düzey verim almayı başarmıştır. Brown, Granger ve Langdon hoca ile çalıştıktan sonra kariyerlerinin en yüksek kontratlarıyla CSKA Moskova yolunu tutarken Neal NBA’de San Antonio ile başarılı maçlar çıkarmakta Nicholas ise Efes sonrası Panathinaikos ile şampiyonluklar kazanmıştır.

Bu sezon hocanın mutlaka iç-dış denhgesini sağlayacak bu tarz oyuncuları takıma kazandıracağını düşünüyorum ki kafasındaki sistemi tam olarak izleyebilelim .

Bu takviyelerle sezona girebilirsek mutlaka euroleague hedefine ulaşıp orada da başarılı olacağımızı düşünüyorum ki bu konuda koçumuz Oktay Mahmuti en büyük güvencemiz olacaktır.

GALATASARAY VE MERHABA EUROLEAGUE
Yeni sezon ve yeni başlangıçlar ile büyük beklentiler içinde sezonu açtık. İlk durak Vinius ve euroleague elemeleri oldu takım sahaya çıktığında ilk göze çarpan nokta 6 yeni oyuncu oldu bu 12 kişilik kadronun yarısı demekti ki kalan 6 oyuncunun 5 tanesi de 2. sezonunun başında olduğunu düşündüğümüzde katedilen mesafenin ne kadar fazla olduğu bir kez daha anlaşılıyordu. 2 sezon önce yaşanan talihsiz olaydan ötürü düşme korkusu yaşamış takım önce lig finali ardından euroleague hedefine yaklaşmıştı emeği geçenleri kutlamak lazım.

Kadro geniş ve nitelikli durumda bazı sıkıntılar da var ancak bütçe ölçüsünde gayet yeterli gözüküyor yaşanan sponsor sıkıntısı belki de daha üst düzey oyunculara yönelmeyi engellemiş ama koç bundan şikayet etmek yerine takım olgusunu ve bir arada büyümeyi tercih ediyor.

Paok, Asvel ve son olarak Rytas engelleri aşıldı ve euroleague bileti alındı ilk etapta bakılınca grup gayet iyi görünüyor takım sezon içinde aşama göstermeye devam ederse ilk grubun rahatça geçilmesi beklenebilir sonrası için inanç , mücadele ve şansa itiyaç olacak.

Takımda bazı değişiklikler var ilk göze çarpan nokta klasik Mahmuti pivot takımlarından guard takımı olma yoluna girilmiş. Bu durum hocanın kariyerinde gösterdiği gelişim ve sürekli kendini yenileyen öğrenmeye devam eden iş ahlakınının göstergesidir. Geçtiğimiz sezon sadece Tutku ile bunu sahaya yansutırken bu sezon guard oynayabilen 4 oyuncu ile sürekşli sahada 2 guard ile oynayarak hem oyunun kontrolünü sürekli elde tutup hem de akılcı hücumlar yapmak ana hedef olarak olmuş durumda. Seçilen uzunlarında ikili oyunlarda takıma uyacak oyuncular olduğu da göze çarpan başka bir nokta. Bu sezon sürekli ikili oynayan mümkün olduğu kadar az bire bir zorlayan bir takım izleyeceğiz. İşin savunma kısmında ise hücumda olduğu gibi bireysel savunmadan ziyade takım savunması ve sürekli yardımlaşma ilk göze çarpan nokta oluyor. Takımda Tutku,Lakoviç,Ender,Songaila gibi kariyerlerinde kötü savunmacı olarak nam salmış oyuncular varken bu kadar etkili bir savunma yapmak başka türlü mümkün değil ki bunu eleme maçlarında görmek sevindirici bir nokta. Takımın kısa srede bu kadar aşama yapması ve özellikle final maçında ciddi bir deplasman ortamında bile sakin kalıp ana prensiplerine bağlı kalması sezonun geri kalanı için ümitlenmemize neden oldu.

http://www.gscimbom.com/fanzin/
 
Çok fazla maç oynadık deniyor.Biz efes ve fener'den daha mı fazla maç yaptık sezona girerken.Tek gözüken ekstra maçlarımız elemede 3tane birbirinden vasat takımla oynadığımız maçlar.Bu dönemide efes ve fenerli oyuncular sahilde balık tutarak geçirmediler sanırım.Aynı dönemde onlar belkide daha güçlü takımlarla hazırlık maçları yaptılar.

Sezona .tüm iddialı takımlar hemen hemen eşit seviyede maç yaparak girdiler.Bizlerin sürekli söylediği sık maç yapıp yorulma,yada düşüşe geçme durumu bahaneden başka birşey değil.Hocanın ,bırakın herşeyi sadece Kazan maçındaki yönetimine ve rotasyonuna bakın.Tek bir örnek veriyim,3.periyotta Kazan'ın oyunda tutunduğu dönemde greer neler yaptı,onu kim tutuyodu ve onu tutan oyuncumuz hücumda ne durumdaydı.Bunu farkedemeyip yada edipte müdahele etmeyerek maçın kaybedilmesinde baş sorumlu oldumu olmadımı ki bu sadece o maçtaki hatalarından tek bir örnek.
 
Sezonu çok erken açmanın hiç bir önemi yok sanırım. Efes & Fener ikilisi daha antrenmanlarına yeni başlamışken biz gayet ciddi turnuvalara katılıyorduk. Onun üstüne 3 gün üst üste maç ve bunun mental yorgunluğu da var. Vasat olarak nitelendirilse de, Paok - Asvel - Rytas üçlüsünü asla küçümsemiyorum. Hiç kimsenin alınan 2 yenilgi ve kötü oyuna bahane aradığı yok. Takımın en üst düzeyde basketbol oynaması hepimizin isteği ancak bunu sürekli hale getirmesi, takımın önemli bir bölümü değişmişse hemen olmuyor. Koçun maçlar içinde formsuzlukları ve hataları elbette olabilir ama bunları abartarak eleştirmek haksızlık, sizin yaptığınız Kazan maçı özelindeki yorumu dışarı alarak söylüyorum bunu Onur bey.
 
Bu arada eğer bir form düşüklüğü olacaksa kesinlikle bu dönemde olmasını tercih ederim, sezonun ilerleyen dönemlerindeki düşüklükler çok daha pahalıya mal olurdu.
 
Tek bir soru.efes ve fener idman yaparken bizim oynadığımız hazırlık turnuvalarındaki ciddi rakiplerimiz kimlerdi.ben herhangi bir üst düzey avrupa takımıyla oynadığımızı hatırlamıyorum.Yanılıyorda olabilirim tabii hafızam zayıflamayada başladı yavaş yavaş 30 dan snr.İronide yapmıyorum gerçekten.
 
Oynadığımız bütün hazırlık maçları;

Daçka
Hacettepe Uni
Union Olimpija
Cibona Zagreb
CEZ Nymburk
Alba Berlin
Karşıyaka
KK Buducnost
Banvit ( iki defa oynadık )
Erdemir

Onur bey, oynadığımız takımların güçlerini değil, sezonu çok erken açmamıza dem vuruyorum, buna dikkat etmenizi özellikle vurguluyorum.
 

Üst