Bundan bir hafta önce transferde geç kalındığı, takımın 7-8. lik için oynanacağı söylenirken şimdi de yapılan ve yapılacak çok önemli basketbolculara rağmen hala yönetim eleştiriliyorsa bu işte art niyet ararım ben. Şampiyonluk ve eurocup için müthiş bir kadro kuruyoruz ve Ergin Ataman kimi isterse o alınıyor. Hala o kalsın, bu gitmesin deniyor ancak Galatasaray'ın vizyonunda duygusallığa yer yok. Başarı için kimin gelip, kimin gitmesi gerekiyorsa, o gerek yerine getirilir her zaman bu kültürde.
Gelelim yapılan transferlere;
1-Jamont Gordon: Oldukça atletik, güçlü, saha görüşü çok iyi olan ve içeriye yüzü dönük olarak müthiş penetre edip sonlandıran, ayrıca da üç sayı çizgisi gerisinden de etkili bir isim, yani gönderilen Lucas Gordon'dan daha üst düzeyde bir oyuncu.
2-Henrey Domercant: Kendi şutunu yaratan orta mesafe ve üç sayı çizgisi gerisinden öldürücü şutlar atabilen ve gerektiğinde sorumluluğu alan tam bir lider.
3-David Hawkins: Alınmasını hiç istemememe rağmen ( bizimle anlaşma halindeyken, daha fazla paran veren Fener ile görüşmesi nedeniyle ) en etkili savunma oyuncularımızı dahi nasıl sindirdiğini ve yaptığı sert savunma ile nasıl en etkili hücumcularımızı madara ettiğini gördük. Sakın ola Shipp yoktu demeyin zira Beşiktaş'a ilk kaybettiğimiz maçta o da vardı ancak Hawkins'i savunamadı maalesef. Üç sayı çizgisi gerisinden etkili, içeriye penetre ettiğinde durdurulması zor, 1-2-3-4 numara oynayabilen çok yönlü ve çok iyi bir oyuncu. Ancak play off öncesi performansı yine de soru işareti sanki.
4-Brad Bond Buckman: Yine 3 sayılık çizgisi gerisinden çok etkili, ribaund alabilen ve en önemlisi savunması da gayet iyi olan bir basketbolcu. Bize geldiğinde performansını çok daha üst seviyelere çıkartacak, şimdiye kadar hep vasat takımlarda oynaması konsantrasyon bozukluğu yaratabilir ancak bizimle beraber coşacaktır kendisi.
5-Dorsey olursa iyi olur, D'or Fischer mükemmel olur. Belki de son günlerin moda terimiyle sürpriz yapılarak pastanın üzerindeki çilek olur. Çünkü yıllardan beridir şöyle atletik bir pivotumuz olmadı.
Gelelim yapılan transferlere;
1-Jamont Gordon: Oldukça atletik, güçlü, saha görüşü çok iyi olan ve içeriye yüzü dönük olarak müthiş penetre edip sonlandıran, ayrıca da üç sayı çizgisi gerisinden de etkili bir isim, yani gönderilen Lucas Gordon'dan daha üst düzeyde bir oyuncu.
2-Henrey Domercant: Kendi şutunu yaratan orta mesafe ve üç sayı çizgisi gerisinden öldürücü şutlar atabilen ve gerektiğinde sorumluluğu alan tam bir lider.
3-David Hawkins: Alınmasını hiç istemememe rağmen ( bizimle anlaşma halindeyken, daha fazla paran veren Fener ile görüşmesi nedeniyle ) en etkili savunma oyuncularımızı dahi nasıl sindirdiğini ve yaptığı sert savunma ile nasıl en etkili hücumcularımızı madara ettiğini gördük. Sakın ola Shipp yoktu demeyin zira Beşiktaş'a ilk kaybettiğimiz maçta o da vardı ancak Hawkins'i savunamadı maalesef. Üç sayı çizgisi gerisinden etkili, içeriye penetre ettiğinde durdurulması zor, 1-2-3-4 numara oynayabilen çok yönlü ve çok iyi bir oyuncu. Ancak play off öncesi performansı yine de soru işareti sanki.
4-Brad Bond Buckman: Yine 3 sayılık çizgisi gerisinden çok etkili, ribaund alabilen ve en önemlisi savunması da gayet iyi olan bir basketbolcu. Bize geldiğinde performansını çok daha üst seviyelere çıkartacak, şimdiye kadar hep vasat takımlarda oynaması konsantrasyon bozukluğu yaratabilir ancak bizimle beraber coşacaktır kendisi.
5-Dorsey olursa iyi olur, D'or Fischer mükemmel olur. Belki de son günlerin moda terimiyle sürpriz yapılarak pastanın üzerindeki çilek olur. Çünkü yıllardan beridir şöyle atletik bir pivotumuz olmadı.