müzik evrenseldir kişiler değil.insanların inancına saygızılık yapmıyorum.tahammül edemediğim şey dindarlık değil dincilik. bu konuda dergilerde yayınlanan 2 makalemi buraya koyacam birisi dindarlıkla din tüccarlığı arasındaki farkın anlaşılması için ötekide rep müzik hakkındaki birikimim hakkında.her ne kadar tugay üstad kadar usta olmasakda
.gerçi bizde zamanında sagoyla yatıp kalkıyorduk toz kondurmuyorduk..eğer burda arkadaşımın mahçup olmayacağını bilsem yazardım görürdünüz taptıınız putları .nese
siyasi makale konu dışı gelebilir ama koyma sebebim sadece farkı anlatmak.
Dincilik, Din Tüccarlığı ve Çarpıtılan Atatürk Bakışı
Çok bilinen bir gerçek vardır,dünyada en çok suistimal edilen kullanılan ve pis işlere paravan olarak kullanılan,insanların dini duyguları,duyguların yarattığı dini zafiyetidir.bunun en çok yapıldığı yerlerin başında da maalesef ülkemiz gelmektedir?
Din tüccarlığının yapılabilmesi için din tüccarlığına uygun doğma kitle gerekmektedir.sonuçta anca bilginin yetersiz olduğu bir konuda yanlış yönlendirme yapılabilir.
İstatistiklere göre %95 inden fazlasının Müslüman olduğu bir ülkede dini sömüren bir parti % 47 oy alıyorsa bunun tek bir nedeni vardır, insanların dini öğrenip sorgulayıp hazmederek değil, körü körüne bilmeden şuursuzca bağlanmasıdır. Burada da yine karşımıza her konuda olduğu gibi cehalet canavarı çıkmaktadır.dini bilmeyen insanların söylemlerinin etkisiyle insanların dinden soğuması ve dış destekli güçlerce din düşmanlığı yapan tarikatların beyin yıkayıp insanları yanlış bilgilerle donatmasıyla abd güdümlü kutuplaşmalara bir yenisi daha eklenmiştir.bu konuda kullanılan ve çarpıtılan kavramların başında laiklik gelmektedir.laiklik din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılması birbirine karışmamasıdır.yani bir nevi insanların inançları belli kurumların zorlamasıyla,dayatmasıyla değil,kendi isteğiyle yapması,yaşaması ve devlet işlerinin de bir düşüncenin etkisinde kalmadan,aksamadan yürüyebilmesi ve işlenebilmesidir.ama maalesef ülkemizdeki insanlar hiçbir konuda okumadığı(okutulmadığı) gibi dini konuda da okumadığı için dinini de bilmemektedir ve kulaktan dolma söylemlere rağbet etmektedir.ve insanlarımızın hemen hemen herkesten çıkan ?şu şöyledir bu böyledir,şu çok günahtır,haramdır vb? sözlere araştırmadan inandığı,bu sözlerden etkilendiği acı bir gerçektir.
Oysa sadece birazcık düşünülecek olunsa, ANLAYIŞ dini olan İslamın böyle dogmalar içermediğini, bunların halifelik döneminde başta Abbasiler ve Emevilerin zamanında olmak üzere ,sözde Müslüman olan ortak koşucuların kendi menfaatleri için uydurduğu zırvalar olduğu anlaşılmaktadır.bunun üstüne bide kuranın indiği dönemdeki Arapların dinin evrenselliğini kavrayamamasıyla sözde İslam olan ama İslam?la uzaktan yakından bir alakası olmayan hurafeler silsilesini insanlar din diye kabul edip yaşamaktadır.zaten Müslüman ülkelerin hemen hemen tamamının ilmi olarak çağın gerisinde olup bağnazlık içinde olmaları bir şeylerin yanlış olduğunun bir kanıtıdır
Dış tehditlerin ülkemizin tarihe karışmasının tek yolunun Atatürk ilkelerini baz alan Kemalizm?in yok edilmesinden geçtiğini bilmeleri, bu güçlerin taşeronluğunu yapan din tüccarlarını Atatürk düşmanlığına yöneltmiştir. Her yerde her ortamda ve her mercii de bu insanların çakallığını yapan insanlar, Atatürk hakkında çarpıtılmış ve hayal ürünü sözlerle dini açıdan O?nu kötülemektedirler. Bu durum cahil insanlarda ?Atatürk din düşmanıydı? düşüncesi yaratmaktadır. Halbuki insanların şuan dini özgürce yaşamasını sağlayan Atatürk?ü din düşmanı olarak göstermek,yapılabilecek en büyük nankörlüktür.
Atatürk?ün İslam?a ve İslam?ı benimseyen insanlara yaklaşımını insanlardan saklanan bir belgeyle gösterip hepinizi düşünmeye davet ediyorum. Sadece düşünmeye?
?Yıl 1926 Suudiler sınırları içindeki tüm mezarları bir bir yıkmaya başlamıştır. Bu kapsamda Hz Muhammed?in kabri de yıkılacaktır. Sıra Hz Muhammed?in kabrine geldiği sırada bu olay Atatürk?e bildirilir. Atatürk hemen bir telgraf çeker ve derki ?eğer tek bir taşına dahi dokunulursa ordumu aşağıya gönderirim?.bunun üzerine Suudiler geri adım atar ve Hz Muhammed?in mezarı yıkılmaz??
Rep müzik hakkında hiçbirşey bilinmediği halde çok fazla şey söylenmekte ve birazda bu müziği yapmaya çalışan insanların hareket tavır ve davranışlarından kaynaklanan bir önyargı oluşmaktadır.Türkiye de rep müzik ciddi olarak 1995de Cartel ile tanınmaya ve dinlenmeye başlamıştır.Cartel'in ardındandan Nefret ve Silahsız kuvvet başta olmak üzere çoğu kişi ve gurup bu işi profesyonel olarak yapmaya başladı.
Zamanında rak müziğin Türkiye'ye geldiğinde yaşadığı kimlik sorunu şuanda rep müzik de yaşamaktadır.Ne olursa olsun bir düşünceyi bir müziği birileri sahiplenmezse sahiplenen birileri mutlaka çıkar.Bu durum Türkçe rep müzikte de böyle olmaktadır.
Maalesef Türkiye'de repi hayattan beklentisi olmayan cahil diyebileceğimiz bir kitle yapıp dinlemektedir.Tamamı böyle olmasa da büyük bir kısmı ne yazık ki bu dediğim kategoriye girmektedir.Bu durum bilinçli insanların repin özünü ve felsefesini anlayıp hazmetmesiyle değişecektir.Bunun olması içinde bunu anlayan ve kavrayan insanların bunu insanlara anlatması gerekmektedir.
Her müziğin kendini topluma kabul ettirme süreci vardır.Zamanında saz için bile içinde şeytan var dendiğini düşünürsek rep müziğinde belli önyargılara maruz kalması gayet doğaldır. Birde Amerikan emperyalizminin her şeyi sömürdüğü gibi rep müziğide sömürüp kendi kültürüymüş gibi lanse etmesi ve Araplar'ın kendi örf adetlerini islamla bağdaştırması gibi Amerikalılar'ında bu müzik kültürüyle kendi maneviyatsızlıklarını iç içe lanse etmesi bu müzik kültürüne olan antipatiyi arttırmaktadır.Oysa ana tema olarak ritim ve baslar üzerine kafiyeli sözler okunmasından oluşan repin ilk örneğini halka duyurularını çalgı ve sözle yapan Hun devletinde görülmektedir.Ayrıca kendi halk müziğimizde olan atışmanın bu müziğin önemli unsurlarından olması, aslında bu müziğin bize çok da uzak olmadığını göstermektedir..
Amerikada repin başlangıç noktasına baktığımızdaysa bu müziğin Amerikalılar'ın aldığını, kölelerin kendi isyanlarını müzikle dile getirmesiyle başladığını görmekteyiz.Repin çıkış noktasına baktığımızda en belirgin düşüncenin isyan olduğunu görüyoruz.Bu müzik geliştikçe ve yayıldıkça daha farklı tarzlarda oluşmuştur.Bu müzikte sanatçılar kendilerini anlattığını yansıttığına inandığı mahlaslarla repini icra etmektedir.
Repin en büyük özelliklerinden biri daha kısa sürede daha çok şeyi daha geniş anlatabilmekdir.Bir pop müzikte bir şarkı tek dörtlükten oluşabilirken bir rep şarkısında 12 -13 dörtlük olabilmektedir. O yüzden özellikle siyasi konuda bir şeyleri anlatmak istediğinizde rep bunun için biçilmiş kaftandır ve sanıldığı gibi müziğin üzerine düz bi şekilde sözleri okumakta değildir.Böyle yapan kişiler illaki vardır ama bunu sanatsal ve edebi biçimde yapıp başarılı olan sanatçılarda mevcuttur.Zaten repte başarılı olanlarda bu kişilerdir. Sadece siyasi olarak değil çoğu konuda da diğer müzik tarzlarında anlatılmayacak şeyleri rep müzikle işlemek mümkündür.İşte bu özellik repi diğer müzik tarzlarından farklı kılmaktadır.Bilinçli insanlar bu işi yaptıkça bilinçli insanlar dinledikçe rep müzik kendini daha iyi ifade edebilecek,daha çok kitleye ulaşacaktır..