Ben de dayanamadım, bir kadro yapayım dedim. Bütçe ne olur, nasıl bir politika izleriz, tabi bunu kestirmek güç. Ama gönlümden geçeni bir yazayım.
Kadro planlamasını düşünürken önümüzde iki adet belirsizlik var; yabancı sınırlamasında yapılması muhtemel değişiklikler ve sezon sonunda bitecek olan sponsorluk anlaşmamız. Bu iki belirsizliğin bizi fazla etkileyemeyecek şekilde sonuçlandığını, yani sponsorluğun en az şu anki seviyede kaldığını, ve yabancı sınırlamasının konuşulduğu gibi 5+2 şeklinde olmasa bile, 4+2 şeklinde değiştiğini varsayarak bir fikir jimnastiğine girersek;
Takımda eksiklikleri doğru tespit etmek adına lig üzerinden değil de Euroleague üzerinden gitmek daha mantıklı gibi geliyor. Çünkü o standartlarda eksikliklerimizi giderebilirsek, ligde her ne kadar yerli faktörü devreye girse de, ki o konuda da yabancı sınırlamasının değişmesi halinde bu faktörün önemi biraz daha düşecek, sorunlar daha iyi çözülmüş olur.
•Hücum: Normal sezon ve Top 16 verilerini birlikte düşünerek hareket ettiğimizde, Euroleague'in en çok skor üreten takımları arasında olduğumuzu söyleyemeyiz (#12). Ancak Top 16 verilerinden hareket edersek, bu konuda 16 takım arasında kendimize beşinci sırada yer buluyoruz. Önümüzde olan takımlar Real Madrid, CSKA Moskova, Maccabi Electra ve Barcelona. Ancak burada en önemli sıkıntımız skorun bazı oyuncuların çok üstüne binmesinden kaynaklanıyor. Arroyo, Erceg ve Hairston'ın burada öne çıktığını görsek de Arroyo dışında istikrarlı olarak bunu sürdürebilen bir oyuncumuz yok. Örneğin Erceg, 13.8 Sayı ortalaması ile Top 16'da oynasa ve çok iyi maçlar çıkarsa da geride kalan 13 maçta 7 kez çift haneleri görürken, 6 kez beklentilerin altında performanslar ile seyretti. Kaldı ki işin savunma tarafında takıma verdiği zararlar da var. Keza Hairston'ın da skor anlamında pek istikrarlı bir görüntü çizmediğini görüyoruz.
Durum böyle iken seneye yapmamız gereken ana transferlerden biri kesinlikle takıma saf skorer birini katmak. İki sene önce bu amaçla Domercant transferi yapılmıştı, ancak bir türlü o verimi alamamıştık. Eldeki kadroda bu özelliklere sahip bir oyuncumuz bulunmuyor. Jamont Gordon bu yükü hafifletse ve çok önemli bir oyuncu olsa da, bu konuda bir eksikliğimiz olduğu aşikar. Ayrıca pota altına da bu yükü paylaşacak, istikrarlı katkı verecek isimler bulmanın gerekliliği de ortada.
•Ribaund: Top 16'da en kötü ribaund alan üç takımda biriyiz. Arkamızda sadece Anadolu Efes ve Maccabi Electra var. Özellikle de defansif ribaund konusunda ciddi sıkıntılar çekiyoruz. Pota altı oyuncularımızdan Furkan hariç hiç birinin bu konuda yeterli agresifliği göstermediğini görebiliyoruz. Bonsu ilk geldiği zamanlarda bu konuda oldukça etkili olsa da, ilerleyen süreçle beraber sakatlık geçmişi nedeniyle zorlanmaya başlayınca o etkinliğini kaybeden bir görüntü çizdi.
Bu anlamda özellikle yeni sezonda pota altına yapılacak takviyelerde dikkate alınması gereken konuların başında ribaund özellikleri geliyor.
•Savunma: Her ne kadar kötü bir savunma takımı olduğumuz söylenemese de, oldukça iyi savunma yaptığımız maçlar olsa da Top 16'da geride kalan 13 maçta ortalama 77,1 sayı yiyoruz. Bu da en çok skor üreten beşinci takım olmamıza rağmen, neden yedi mağlubiyet aldığımızın bir göstergesi. Tabi oldukça yakın geçen ve son anlarda kaybettiğimiz maçlar var, ancak geride kalan maçlarda yedi kez 75 sayı ve üzere yemişiz. Burada iki sıkıntımız göze çarpıyor. Biri pota altı savunmasında yaşadığımız sıkıntılar, diğeri ise delici kısalara karşı yaşadığımız sıkıntılar. Javtokas, Krstic, Kaun, Sofoklis, Lauvergne, Tyus, Reyes, Slaughter, Bourousis.. Kısacası hemen hemen her tür uzuna karşı zor anlar yaşadık. Atletik özellikleri yüksek olan uzunlara da, ayak çabuklukları iyi olan uzunlara da, pota altı oyunları ile sayı bula uzunlara da. Kısa savunmasında da özellikle tek Hairston'a kaldığımız uzunca maç dönemlerinde sıkıntılar yaşadık. Hickman'ın, Sergio Rodriguez'in oldukça iyi performanslarını gördük.
Özellikle pota altında beş numara tercihimizi orayı kapatabilecek, ayak çabukluğu olan, savunmada yardımlara gidebilecek bir isimden seçmemiz gayet yerinde olacak gibi gözüküyor. N'Dong bize bu anlamda çok fayda sağlıyordu.
Bunların yanı sıra top çalma ve blok alanlarında Euroleague'in en zayıf takımlarından biri konumunda iken, takımımız en çok üçlük kullanan takım olmasının yanı sıra, en çok isabet de bulan ikinci takım konumunda.
Bir de her zaman dile getirilen bir Arroyo'yu dinlendirme problemimiz var. Seneye çözülmesi gereken konuların başında geliyor. Arroyo bu takımın tartışmasız lideri ve en iyi oyuncusu olsa da, ona bu kadar yük bindirmek çok doğru gelmiyor. Bu sebeple iyi bir oyun kurucu ile onu desteklemek, zaman zaman dinlendirmek son derece önemli. Ayrıca seneye bir yaş daha yaşlanacağını dikkate almamız gerekecek.
Tüm bunların ışığında, kafamda şu tarz bir kadro planlıyorum;
PG; Carlos Arroyo, "Nikos Zizis/Aaron Jackson/Earl Calloway", Ender Arslan, Kristijan Nikolov
SG; "Jaycee Carroll/Andrew Goudelock", Sinan Güler, Göksenin Köksal
SF; Malik Hairston/Manuchar Markoishvili, Cenk Akyol
PF; "Luigi Datome/Andreas Nocioni/Justin Doellman", Ersin Dağlı, Kerem Kanter
C; "Joffrey Lauvergne/Tibor Pleiss/Lamont Hamilton/Shawn James", Furkan Aldemir, Sertaç Şanlı
Kadroda sil baştan yapılacak bir durum yok zaten. Sadece 3-4 tane ekleme yapılması lazım. Arroyo'yu dinlendirdiğimizde takım organizasyonlarını sağlayacak, gözümüzü arkada bırakmayacak bir oyun kurucu; takımın ana skor opsiyonu olacak gerçek bir skorer; hem dış şut tehdidi olan hem de ribaundlarda etkili, hareketli bir uzun forvet; ayakları çabuk, ribaund konusunda fark yaratacak bir pivot. İsimleri kendi tercih sıralamama göre yazmaya çalıştım. Şu durumda benim kafamı karıştıran tek durum kısa savunmasında zaafiyet yaşama ihtimalimiz. Ama saf skorer ihtiyacımız bana daha elzem geliyor. Bu savunma sıkıntısını arkaya ayakları çabuk, yardıma gidebilecek bir uzun koyarak veya oyun kurucu tercihini savunma yönü de kuvvetli bir isimden yaparak daha iyi bir hale getirebiliriz.