2015-2016 Transfer Sezonu

Ben bu yaratılan algının aksine hocanın karakterini adamlığını bildiğim için hiç olumsuz konuşmadım ama şu aşırı mütevazı bakış açısı insanı ister istemez rahatsız ediyor. Hala da arkasındayım.

SM-G900FQ cihazımdan Tapatalk kullanılarak gönderildi
 
Hocanın hatalı olduğu taraf da orası, çok fazla geçiyor kamera karşısında. Gerek yok bu kadarına, herkes konuşuyor zaten yeteri kadar.

Ama adamın her röportajından cımbızla laf çekip piyasaya sürülüyor, ve bir sürü insan sorup sorgulamadan hemen yargılıyor, el insaf.
 
Bu yerli sevici zihniyetinden sonra zerre kredisi yok bende Hamza beyin. Çifte kupayı da Sneijder ile Muslera sayesinde kazandık. Şampiyonlar Liginde mücadele edecek takım bir sürü eksiği dururken gidip ne idüğü belirsiz Jem Paul Karacan, 40 yıldır topa vurmayı öğrenememiş Sabri, 32lik Bilal Kısa peşinde koşuyorsa art niyet ararım o kişilerde! Çapı yetmedi Hamza beyin. Yönetim desen ondan beter. Tez zamanda hepsinden kurtulmak dileği ile..
 
İbra istememek VİZYONSUZLUK`DUR .

Takım içi denge felan filanı geçelim !!!

Korkuyordur Hamzaoğlu ibra benı iplemez diye !!!

Arkadaşlar bu kadar basit düşünmeyin her şeyi.

GALATASARAY’DA TRANSFER
VOLKAN YILMAZ YAZDI
Yine bir transfer sezonunun kaos ve heyecanı içindeyiz… Kuşkusuz bunu en çok yaşayan grupların başında da Galatasaray taraftarı geliyor… 4 yıldızlı şampiyonluk unvanı adeta bir kenara itilmiş; neredeyse herkes transfer gündemine balıklama atlamış durumda.
Flaş transferler her ne kadar heyecan yaratsa da arka planda tüm taraftarın artık inkâr edemeyeceği bir gerçeklik var: Kulübün içinde bulunduğu mali yapı bol keseden transfer yapmak için müsait mi?
Gelin, Galatasaray’ın transfer politikasının mevcut durumuna şöyle bir bakalım.
2014 yılının Mayıs ayında, Galatasaray Sportif AŞ, UEFA ile Financial Fair Play (FFP) uygulamaları kapsamında bir protokole imza attı…
İKİ ÖNEMLİ ŞART
FFP standartlarını tutturamayan kulübümüz UEFA’dan iki sezon daha (2014-15 ve 2015-16 sezonları) Avrupa Kupaları’nda yer alma iznine karşılık cüzi bir miktar cezayı (200.000 Euro) kabul etti ve iki önemli koşulu yerine getireceğini net olarak beyan etti.
Neydi bu iki önemli koşul?
Birincisi FFP’nin en temel şartı sayılan üç mali yıl içinde ulaşılabilecek maksimum zarar başa baş noktası (break-even); ikincisi ise çalışanlara yani futbolcu ve teknik kadroya verilece ücretlerde 2013-14 sezonu üstüne çıkmayacağı.
UEFA, FFP çerçevesinde bir kulübün üç yıl içinde en fazla 45 milyon Euro zarar edebileceğini şart koşuyor. Önümüzdeki yıldan itibaren ise bu maksimum zarar tutarını 30 milyon Euro’ya çekiyor.
Türkiye’ de Galatasaray ve diğer kulüpler bu şartı yerine getiremiyor. Ötesinde, diğer bazı Avrupa kulüplerinde de aynı sorun söz konusu. Ancak son dönemdeki gelişmeler UEFA’nın bu şartı devam ettireceğini ancak şarta bağlı ceza uygulamalarında çok sert olmayacağını gösteriyor. Bu taraftaki gelişmeleri beraber izleyeceğiz.
Galatasaray’ ın imza attığı protokoldeki ikinci şart olan “çalışanlara fayda” yani ücretler kısmı ise UEFA’ nın özellikle müdahalesini devam ettireceği bir alan. Fahiş futbolcu sözleşmelerine devam edip bütçesinin dışına çıkan bir futbol kulübünün niyeti, bu anlamda sorgulanmaya devam edilecek gibi duruyor.
Bu bilgiler ışığında Galatasaray’daki transfer politikasına bakarsak kulübün hareket alanı bir hayli daralmış durumda. 2013-14 sezonunda ücretler toplamının 50-55 milyon Euro seviyesine kadar çıktığını görüyoruz. Temelde, FFP çerçevesinde verilen söz sezon içinde verilecek ücretlerin bu tutarı aşmayacağı yönünde.
Aşağıda yer alan tablo Galatasaray’ ın 15 Temmuz 2015’e kadar KAP a bildirdiği futbolcu sözleşmelerini ve bu kapsamda ödemekle yükümlü olduğu/olacağı tutarı gösteriyor.
2014-15 sezonunda futbolculara yaklaşık 50,8 milyon Euro garanti ücret seviyesine çıkılırken maç başı ücret toplamları ise 10,1 milyon Euro olarak gerçekleşmiş. Geçtiğimiz sezonda buna göre ücret toplamlarının 60,9 milyon Euro’ya ulaştığını görüyoruz.
Önemli Not: Bu hesaplamada teknik ekibe verilen ücretler dâhil edilmedi. UEFA’ ya verilecek raporlarda en doğru tutarlar yer alacaktır. Bu anlamda hazırlanan tablo daha ziyade genel resmi gösterebilmeyi amaçlamaktadır…

2015-16 sezonuna baktığımızda ise güncel tarih itibariyle garanti ücret toplamının yaklaşık 48 milyon Euro’yaulaştığını görüyoruz. Maç başı ücretlerin yine geçen sezon gibi 10 milyon Euro seviyesinde olacağı tahmin edilirse toplam ücretin 58 milyon Euro olması beklenebilir. Ücret tavanı bu tutarda olsa dahi; UEFA ile yapılacak değerlendirmede olumlu bir nokta olabileceğini düşündüğüm bonservis/kira gelirlerini de hesaba katarsak(güncel tarih itibariyle Galatasaray’ın 5.4 milyon Euro bonservis/kira geliri ve 4 milyon € bonservis gideri bulunuyor – Net: + 1.4 milyon Euro) ücret tavanını 56.5 milyon Euro olarak görebiliriz.
Özetlersek; Galatasaray verdiği söz gereği ücret tavanını az çok 2013-14 sezonu seviyesine çekebilmiş durumda. Ancak transfer sezonu devam ediyor. Biraz beklenti, biraz da gelişmeleri dikkate alırsak ve alttaki tabloda farklı renkle belirtilmiş oyuncular ile yolların ayrıldığını düşünürsek karşımıza şöyle bir tablo çıkıyor:

Eğer gelişmeler doğrultusunda Dzemaili ve Melo ile bonservis tahsil edilerek yollar ayrılırsa, Furkan Özçal, Kaan Baysal, Lucas Ontivero, Oğuzhan Kayar, Umut Gündoğan ve Yekta Kurtuluş başka takımlara kiralanırsa, garanti ücret seviyesi 39,8 milyon Euro’ya, öngörülen maç başı ücretler toplamı da 9,6 milyon Euro’ya geriliyor.
Bonservis/Kira Gelir-Gider farkı ise net olarak + 4,9 milyon Euro oluyor (Melo’ nun bonservis gelir tahmini 1,5 milyon Euro ve Dzemaili’nin bonservis gelir tahmini 2 milyon Euro olarak öngörüldü. Öngörünün kötümser bir beklenti olduğunu ise peşinen kabul edebilirim…) Toplamda ise ücret tavanı yaklaşık 44,5 milyon Euro seviyesinde gerçekleşiyor.
En başa dönelim…
UEFA’ ya verilen söz gereği ücret tavanının 50-55 milyon Euro seviyesine inmesi gerekiyor. Mevcut durumda bir transfer yapılmaması durumunda bu sözün yerine getirildiğini net olarak söyleyebiliriz. UEFA mutlaka bu gelişmeyi dikkate alacaktır. Eğer toplam zararın giderilmesine yönelik sağlam bir projeksiyonda hazırlanabilirse 2016 Ocak ayında yapılacak olan gözleme sonuç toplantısının kulübümüz açısından çok kötü geçmeyeceğini söyleyebiliriz.
Ancak; öyle görülüyor ki taraftar ısrarından vazgeçmiyor, transferin yapılmasını istiyor ve bu noktada yönetime olan baskısını sürdürüyor.
İŞTE TRANSFER BÜTÇESİ
Transferin gerekliliği ile ilgili teknik yorumları bir kenara bırakırsak (şahsi düşüncem Galatasaray’ın defansif orta saha, ofansif sağ kanat ve oyun kurucu stoper bölgelerine transfer ihtiyacı olduğu noktasında)yapılacak transferler kuşkusuz bu ücret tavanını yukarıya çekecek. Rakamlara baktığımızda bir önceki sezona göre(+/- yüzde 10) ciddi bir iyileşme sağlanabiliyor.
Ulaşılan 44,5 milyon Euro’luk seviyenin 55 milyon Euro ile sınırlandığını hesap ettiğimizde eldeki kaynağın yaklaşık 10 milyon Euro olduğunu görüyoruz.
Çok genel bir ifadeyle; muhtemel ihtiyaç noktalarına yapılacak transferlerde; bonservis, sabit ücret ve maç başı ücret toplamı olarak bütçe tutarı bugün itibariyleyaklaşık 10 milyon Euro. Ancak bu tutara yukarıdaki tabloda da belirttiğimiz üzere kadrodaki oyuncuların elden çıkarılmasıyla ulaşılabildiğini tekrar belirtmek gerekir.
FORMAYLA OLMUYOR
Transfer sezonunda en çok yapılan yanlış hesaplardan birisi de transfer bedelinin futbolcu forma satışları ile karşılanabildiği yönünde. Mevcut piyasa koşullarında takımlarımızın resmi forma satışlarında bir üründen elde ettiği net kazanç 30-40 TL seviyesinde. Bir yıldız oyuncunun sabit ücretini 4 milyon Euro kabul edersek ve forma bedelinden de elimize 35 TL net ücret kaldığını hesap edersek bu ortalama tutarı çıkarabilmek için satılması gereken forma adedi 337 bin 143 adet.
Ulaşılması zor bir rakam; ne de olsa Didier Drogba’nın kadromuzda olduğu, Wesley Sneijder’in geldiği sene bile satılan forma toplamı 450 bin adet olmuştu.
Bu kapsamda yanlış değerlendirilen bir husus dafutbolcu transferinin sponsorluk kapsamında yapılıp yapılamayacağı. Bir kere UEFA her türlü geliri FFP geliri veya her türlü gideri de FFP gideri olarak kabul etmiyor. Bu anlamda futbolcu satışından elde edilen gelirler FFP gelirlerinin içinde yer almıyor veya altyapıya, stadyuma yapılan harcamalarda gider olarak kabul edilmiyor. Ancak sponsorluk tam anlamıyla FFP geliri olarak kabul edilen kalemlerden. Dolayısıyla futbolcunun bonservisinin bir fon ve/veya şirketin üzerinde olması hallerinin dışında, sponsorluk bedeli genel gelirlerin içinde olması şartıyla bir transferin yapılmasında sıkıntı bulunmuyor. Sponsorluk sözleşmesinde bu yönde özel şartlar bulunabiliyor. Sıkıntı yaratabilecek nokta sponsor olan şirketin sahiplerinin kulüp ile yasal bağlantısının olmaması.
Burada belirtilmesi gereken bir detay da; UEFA’nın futbolcu ödemelerini karşılayacak gelirin olup olmadığından ziyade ulaşılan ücret tavanı olduğu. UEFA sponsorluk gelirlerinin sürekli olmadığını belirterek takımların ödeme yükümlülüklerini sınırlamak istiyor. Buradaki yasal yüzde 70 olarak belirlenmiş durumda.
Sonuç olarak futbolsuz geçen günlerin belki tek eğlencesi transfer… Ama bu eğlencenin de bir sınırı var. Arkasında belli bir plan ve hesaplamanın olduğu transferlere bir itiraz olmaz ancak taraftar baskısıyla yapılan her transfer kulüplerin geleceğinden çalıyor. Bugün tüm kulüplerin karşılaştığı mali tablo geçmişte yapılan bu hesapsızlığın bir sonucu.
Orta yolu bulmalıyız. Sürdürülebilir başarıyı kovalamalıyız.
Transfer şampiyonluğu yerine Mayıs şampiyonluklarını hedeflemeliyiz.
Sarı Kırmızı Sevgilerle…
 
Bu yerli sevici zihniyetinden sonra zerre kredisi yok bende Hamza beyin. Çifte kupayı da Sneijder ile Muslera sayesinde kazandık. Şampiyonlar Liginde mücadele edecek takım bir sürü eksiği dururken gidip ne idüğü belirsiz Jem Paul Karacan, 40 yıldır topa vurmayı öğrenememiş Sabri, 32lik Bilal Kısa peşinde koşuyorsa art niyet ararım o kişilerde! Çapı yetmedi Hamza beyin. Yönetim desen ondan beter. Tez zamanda hepsinden kurtulmak dileği ile..

Son paylaşılan yazıyı okudunuz mu? ''ne idüğü belirsiz'' Jem'i, ''32'lik'' Bilal'i niye aldığımızı anlarız. FFP denen bir illet var başımızda anlamamakta ısrar ettiğimiz. Kazanılan iki kupada da ''Hamza beyin'' katkısının olmadığı sözüne de diyecek bir şey bulamadım. :)
 
Hamza Hoca şampiyonluktaki 1 numaralı isimdir bana göre, herkesten 4 yerkende kalede Muslera vardı, Sneijder vardı yani, gerçi bu mantıkla olanlara Mancini'ler Prandelli'ler gerek o zaman Hamza Hoca'nın değeri anlaşılır, benim Hamza hocadan tek istediğim yönetimin korumak için konuşma yapmasın...
 
Yukarda o yazan destansı yazı zerre umrumda değil okumadımda.

Sebebi bu yazdıklarını Kongredeki insanlara anlatacak Oyuncu transfer etmicez dicekdi Başkan Efendi .Seçim çalışmalarında Yıldız sözu veriyorsan getiriceksın,Tarihin en büyük Basketbol anlaşmasını yapıcam diyorsan yapıcaksın bizleri ENAYİ yerine koymakdan başka birşey değildir şuanki durum.
 
Ben son yazılanları okudum ve Jem Karacan'ı niye aldığımıza dair kafamda fikir oluşturamadım Enes bey. Şunu görelim şampiyonlukta en büyük pay tabi ki Hamzaoğlu'na gider ama aldığımız şampiyonluk inanın bana fazlaca "Türk işi" bir şampiyonluk. Benim derdim yerli almak yabancı almak değil , iyi oyuncu almak. Mantıklı hareket etmek , maaş yükünü azaltmak için sayıca fazla oyuncu gönderip daha az ama kalite sağlayacak oyuncu almak. Biz son 7 -8 haftada arka arkaya galibiyetler aldık fakat bu galibiyetler bazı şeyleri örtmemeli. Selçuk,Burak,Sneijder,Muslera,Melo gibi bu gibi anları fazla fazla oynayan oyuncularımızı ve motivasyon , birlik-beraberlik gibi mental olgularımızı öne çıkartarak kazandık bu şampiyonluğu.Kazanmamız gerektiği için kazandık bu bizim kültürümüzde var ama her zaman önde giremeyebilirsiniz son düzlüğe. Bunda da yerli antrenörün etkisi tabi ki çok büyük. Benim bir iddiam var ; bu son haftalarda oynadığımız maçları 10-17. haftalar arasında oynasaydık o oyunla ciddi puan kayıpları yaşayacaktık , söylemek istediğim bu. Bu sonuç endeksli performansı sezonun büyük çoğunluğuna yaymak zor çünkü bu iş fazlaca "Türk işi" . Kaldı ki ligde tüm takımlar güçleniyor , daha güçlü bir lig bizleri bekliyor.


Hamzaoğlu'nun kredisi var tabi ki ama hoca takımdaki eksiklikleri görmeli. Ben şuna inanıyorum hayatın her anında "istemek" , sürekli hedeflemek çok önemli. Hep daha fazlası daha iyisi için çırpınmak , gerektiğinde kavga etmek ,susup eldekiyle yetinmekten evladır bu yolda. Ergin Ataman'ı kayıtsız şartsız sevenlerden değilim , beğendiğim / beğenmediğim yönleri mevcut ve yeri geldikçe bunları dile getiriyorum . Ergin Ataman doğrudur yanlıştır ama hedefine ulaşmak için , yönetime istediğini yaptırmak için her yolu deniyor ve sürekli istiyor. Hamzaoğlu yönetime rest çeksin demiyorum ama biz onun daha iyi bir Galatasaray kurmak için hedefler koyduğunu görelim. Bu oyuncularıma güveniyorum , Ferguson gibi olmak istiyorum demekle olmuyor , realiteye dönüp kendini ve ekibini yargılayabilmeli insan.


Hoca takımdaki eksiklikleri görüyor ve güçlendirmek adına gece gündüz çalışıyor da olabilir . Rafael - Farfan - Gomez gibi isimlerle ilgileniyoruz bu aslında arayış içerisinde olduğumuzun da göstergesi bir yandan. Tamamıyla haksızlık etmememiz gerekir ama bir de ağızdan çıkanlar var. Kameralar karşısında ekibini korumak adına söylediği inanılmaz cümleler var kabul etmek mümkün değil. Burası Galatasaray , burada taraftar hep ister. Bunun bilincinde olmanız ve söylemlerinizde kitleleri karşınıza almamanız gerekir. Hocanın ve yönetimin kitleleri yönetemediğini açıkça görüyoruz. Eğer sağ açık - sağ bek - stoper ve yedek forvet , yedek kaleci transferleri olursa yaz döneminde ettiğiniz onca laf ( Sabri-Perreira'dan iyi , evlat , Jem çok yetenekli , Melo yerine kendi içimizde çözüm vs vs ) sizin sadece imajınızı zedelemiş olacak. Bekleyip göreceğiz , gerektiğinde de sert biçimde eleştireceğiz. Şampiyon yapan , çifte kupa kazandıran kişinin kredisi vardır fakat asla dokunulmaz değildir. Herkes herşeyi dile getirebilmeli.
 
SICAK HABER| Galatasaray'ın forma sponsoru için Volvo ile görüştüğü anlaşmanın içinde İbrahimoviç'in de olacağı gündemde.
 
Yapılacak basit Gönderilebilir olan Türkleri gönder. Kim kaldı elde Burak Selçuk Umut Sabri ve Tarık. Tarık pek bu ekiple katılmıyor. Gençlerden de Sinan Birhan Emrecan ve Koray kalsın. Hakan Arıkan'ı al kaleye 3 tane de alt yapıdan adam al şart koş Ahmet Bulut ve benzeri menajerlerle çalışmak yok. 14 yabancı hakkın var lakin 11 kullanmak daha doğru. 14 değil çünkü kural 11+0+3. 18 kişilik maç kadrosunda en fazla 11 yabancı oluyor. Şu Selçuk ile Burak'ı araplara kakalasak harika olur.

O 3 yabancı hakkını da gençlere kullanırsın, Afrikadan, Güney Amerikadan bul getir 16-17 yaşında adamları ucuza. Messi, Neymar bulmana gerek yok ama Melo, Nobre, Bobo falan bulsan yeter. 4-5 senede bir de Appiah, Song gibi birisini buldunmu yeter. diğer 11 içine de bence Kore-Japonya hatta Çin gibi yerden birilerini getirsen forma vs satışına bile katkın olur bu ülkelerden.

İstenmeyen yerlileri de bir seferde göndermeye gerek yok, planını yapıp teker teker gönderirsin. Eğer Burak-Selçuk-Umut u bir seferde gönderirsen almak istediğin yerliler için (Serdar, Ozan mesela) sana 5 M y, 7,5 M yi dayarlar kol gibi.
Ama sadece birini göndersen bu sene hem diğerleri kendilerini toparlar (bu sene Fenerbahçede Volkanın ve Gökhanın yapacağı gibi Emre, Bekir, Selçuk sonrasında).

11 tane çok iyi yabancın da olsa 7 tane vasat üstü yerli şart, ki altyapıdan gelme şartı da var 2-3 kişi için sanırım. Semih bu yüzden önemli, bir kişi daha olması lazım böyle. Bu ikisinin yanına 5 tane yerli bulman lazım. Serhan, Birhan, Emrecan, Koray olmaz bunlar. Selçuk, Burak, Hakan bu yüzden önemli.
 
Son paylaşılan yazıyı okudunuz mu? ''ne idüğü belirsiz'' Jem'i, ''32'lik'' Bilal'i niye aldığımızı anlarız. FFP denen bir illet var başımızda anlamamakta ısrar ettiğimiz. Kazanılan iki kupada da ''Hamza beyin'' katkısının olmadığı sözüne de diyecek bir şey bulamadım. :)


Onları da almazdım. Alt yapıdan çocukları alırdım yine almazdım. Sabri'ye o parayı vermez gider alt yapıdan bir genci koyardım. En fazla ne kadar kötü oynayabilir? Kazanılan iki kupada teknik direktör yollayan ve bir taraflarını kurtarmak için o günden biraz daha fazla hareketlenen futbolcuların payı daha büyük. Hamza sadece bu yeniçerilerin her dediğine he dedi. Bana kimse 4'lük ibb mağlubiyetini teknik taktik olarak anlatamaz.
Bu arada video çalışması yapılmıyormuş. Maçları tekrar izleyip hatalar üzerinde durulmuyormuş.
 
Ne kadar çok -mış -muş dönüyor piyasada. Zaten Hamza hoca kim? Ya rakiplerimiz çok kötü ya da futbolcular istedi.

Evet hataları var ama bu kadar da çabuk gömülmeyi hak etmiyor.
Benim önceliğim yapılacak transferden çok kadroda ki şişkinliğin azaltılması. Yekta, Furkan, Umut G, Dzemaili, Melo, Dany, Eray, Berk gibi oyuncuları gönderip önümüzü görmeliyiz.

O zaman Jem transferi de anlam kazanır.
 
Son paylaşılan yazıyı okudunuz mu? ''ne idüğü belirsiz'' Jem'i, ''32'lik'' Bilal'i niye aldığımızı anlarız. FFP denen bir illet var başımızda anlamamakta ısrar ettiğimiz. Kazanılan iki kupada da ''Hamza beyin'' katkısının olmadığı sözüne de diyecek bir şey bulamadım. :)

Okuduk. Madem böyle birşey var çıkıp söyleyeceksin taraftara. Yıldız alacağız diye sallamayacaksın. Paramız yok, durumumuz bu diyeceksin. Fakat paran yoksa da gidip Sabri'ye zam yapmayacaksın, rastgele oyuncular almayacaksın. Galatasarayın parasını çar çur edersen taraftar biner tepene! Çatladıkapıspor değil burası! Neyse Şampiyonlar Ligi başlasın da Hamza'nın da, şakşakçılarının da foyası ortaya çıkacak. O zaman da ama 4. yıldızı taktık diye dolanırsınız ortada. :)
 
Yahu Şampiyonlar liginde başarılı olsa ne olacak. Yine çıkacaksınız ''rakipler güçsüzdü'' ''futbolcular istedi'' gibi abuk sabuk şeyler bulup eleştireceksiniz.

Şimdi (savunma amaçlı söyleiyorum) yönetim çıkıp biz yıldız alacağız dedik ve Podolski'yi aldık dese ne diyebilirsin? Zaten bu yönetimin en büyük hatası çok konuşması. Maalesef susmayı bilmiyorlar.

Şu ana kadar 4 transfer yaptık. Jem Karacan transferi soru işareti onun dışında Bilal, Podolski, Carole doğru transferler. 4 bölgeye daha transfer yapmamız lazım. Geç kalıyoruz inşallah buna değer.
 
Hayatımda bir yöneticinin basın açıklamasını dinlediğim çok enderdir. 3 ay önce tvde Dursunu gördüm bi kulak misafiri olayım dedim. Söylediği harfi harfine şu; "gs nin borcu öyle dert olacak bir borç değil. Ben bizzat mali yapıyı idare ediyorum ben biliyorum. Ayrıca 2 seneye kadar da bu kulüp SIFIR borç olan bir kulüp olacak" dedi. Ayrıca şu tarihin en büyük basket sponsoru olayı da var. Gel de küfür etme.

SM-G900FQ cihazımdan Tapatalk kullanılarak gönderildi
 
Asıl 4. yıldız ve Türkiye kupasıyla ne yapacağınızı sapıtan sizler "abuk sabuk" eylemler içindesiniz. Doğruyu söylemek suç değil; asıl saçma olan, başarılı olduk diye bütün olumsuzlukları görmezden gelmektir. Ama bu zihniyete Hamzaoğlu, Tanman, Özbek müstahak!
 
Mesele söylem eylem farklılığı. Dany'i Tarık'ı Sercan'ı izlemeye gerek var mı? Jem'i almaya gerek var mı? o 50 bin avro imza parası ne? Takımı kendine maç başı anlaşalım derken biz neden garanti ücret hem de oynadığı maçlar 25 olursa her sezon 200 bin avro zam ve de maç başı 15 bin avro veriyoruz?

Sabri'ye yapılan zam ise bambaşka. Diyor ki Hamza "yerli futbolcular hep eziliyor". O kadar ezikler ki hepsi karısına lambo ferrari alıyor. Hamza şunun farkına varmalı artık yerli yabancı ayrımı yok. Altyapıların içine el birliğiyle etmeden düşünecektiniz bunları. Bakın bir anda ücretler makul hale geldi ve gençler avrupaya açılmaya başladı. Yabancı sınırı eski haliyle devam etseydi Bursa Enes'i Türkiye içinde birilerine 7-8 milyona itelemeye çalışırdı.

Şampiyonlar ligi başarısı demek o yukarıdaki tabloyu düzeltmek demek.
Group stage fee €12m
• Group stage performance €1.5m win / €500k draw
• Round of 16 €5.5m
• Quarter-finals €6m
• Semi-finals €7m
• Final €15m winners / €10.5m runners-up

Şimdi ayak bastı parası 12 milyon avro + 10 puan yapsak 5 milyon avro ve bir üst tura çıksa artı 5,5 milyon avro. Az mı? Ayrıca yayın geliri geçen sezonlara göre çok daha yüksek olacak.
UEFA Champions League revenue distribution - UEFA Champions League - News - UEFA.com
yayın hakları için türk telekom trt ortaklığının 3 yıl için 50-60 milyon avro ödeyeceği konuşuluyor.


 

Üst