Öncelikle, yukarıdaki yeni transfer ve görevlendirmeler ile ilgili paylaşımlar için çok teşekkürler. Yorumları okurken iki hesap dikkatimi çekti. Bir tanesi barbara isimli twitter kullanıcısı diğeri ise burakcr7 isimli hesap. Gerçekten çok ilginç. Birisi sağa sola dümdüz girip çıkarken, bir diğeri, çok filozfik bir şekilde ve içerisinde doğruların da olduğu, İngilizce hoş paylaşımlar yapıyor. Adeta gece ile gündüz gibi ama tek ortak noktaları, İlkin'imizin takımdan ayrılması. Birisi defol git diyor, diğeri ise, kendisine yapılan aşk teklifini reddeden kız edası ile, sen daha iyisine layıksın git diyor. Hatta yerine Hande'yi görmek istediğini ima ediyor.
Küfür edenin, Galatasaraylı olmadığını kesinlikle iddia edebilirim ama diğer yandan altına imza atabileceğim ve Galatasaray kadın voleybolunun bugünkü görünümü ve beklentiler üzerine yaptığı paylaşımın ardından iyi niyetli görünüm ile İlkin'in gitmesini istemesi, taraftarlarımız arasında da kafa karışıklığına neden oluyor.
Barbara'nın, altına imza atabileceğim paylaşımı şöyle;
"Galatasaray does not belong to Somalia Afghanistan Syria Yemen Sudan Jordan Iran.
WOMEN's VOLLEYBALL is symbol of Women Rights in Turkey. GS must be pioneer and usher of Women Rights.
we fans request GALATASARAY to invest women sport. pls make GS women happy. They need to be happy".
Kısa ve öz olarak, Galatasaray, Somali, Afganistan, Suriye, Yemen, Sudan, Ürdün veya İran'a ait değildir. Kadın voleybolu, kadın haklarının Türkiye'deki sembolü'dür. Galatasaray, bunun öncüsü ve yol göstericisi olmalıdır. Taraftarlar olarak bizler, Galatasaray'ın kadın sporlarına (kadınların yer aldığı branşlara demek istiyor) yatırım yapmasını istiyoruz. Lütfen Galatasaray'lı kadınları mutlu ediniz. Mutlu olmaya ihtiyaçları var.
Aslında bu, Galatasaray'ın mottosu haline gelmiş olan "Galatasaray, Türkiye'nin batıya açılan penceresidir" tanımlamasının kadın voleybolu üzerinden detaylı bir açıklamasıdır.
Bunları yazan birisinin, takımımzda İlkin yerine Hande'yi görmek istemesi kadar absürd birşey görmedim duymadım. Bir yandan İlkin'e övgüler yağdırarak teşekkür etmesi, diğer yandan da, sanki iyiliğini istermiş gibi lanse ederek, daha iyi takımlara gitmesini istemesi, tam bir manipülayson. Kafalar, aslında aynı yere hizmet ediyor.
Bizim forum'da da, kötü niyetli olmasa bile, İlkin'in yetersizliğine inanan ve hatta benzer şekilde takımdan kesilmesini düşünen ve özellikle ligimizde ligde üst düzey hiçbir takımda yer bulamayacağını veya transfer yapamayacağını düşünen voleybol fukaraları var. Tabii her ne hikmetse, özellikle son dönemde, Fener, Eczacı ve hatta Vakıfbank fanları, İlkin'i bizde görmek istiyoruz diyerek, daha şimdiden kendi aralarında İlkin'li takım kuruyorlar.
Bazı çok bilmiş tweet'ciler de hala daha smaçörün en az 185cm olması gerektiğini, Galatasaray takımı oyuncularının kısa olduğundan dem vuruyor. 1918/19 sezonundan bu yana ilk kez 190 üzerinde 4 oyuncumuz var. İki tane 185 bir tane de 183 lük smaçörümüz var ki 183'lük İlkin 3 tane Hande eder. Bunlar neden bahsediyorlar hiç anlamıyorum. Ağzı olan konuşuyor.
Hadi İlkin'i de gönderelim, işte o zaman milli takım düzeyindeki oyuncu itibarı ile acınası duruma düşelim. Bu voleybol bilginlerinin istediği bu'mudur?
Bence önümüzdeki yıl'ın kadro planlamasında İlkin mutlaka takımda kalmalı (2+1 yıllık sözleşme yapmıştı) ve bu yılki performansa göre, takıma uluslararası başarılara imza atmış üstün nitelikle birkaç oyuncu takviyesi ve geniş bir kadro ile, yeni ve gümbür gümbür bir Galatasaray Kadın Voleybol takımı yaratılmalıdır. Bunu yapamayacaksa, bence şube yönetimi de gitmeli (İlkin değil) ve yerine bunu başaracak bir yönetim gelmeli. Beren'i yeniden kazanmalıyız. Bunlar, şimdi ve geleceğin yıldızları. Oyuncu harcamak, bu kadar kolay olmamalı.
İlkin bizim gururumuz ve diğerleri gibi, Vakıf, Ecza veya Fener'den değil, Galatasarayımızdan direkt milli takıma yükselen bir oyuncu. Değerini bilelim. Yıldız, hangi takımda olursa olsun, yıldızdır.