Bugün...

Öğle yemeği için oturdum, karşı masaya eşofmanlarını giymiş bir baba-oğul oturdu. Birbirimizi kesiyoruz, kim bu diye çıkarmaya çalışıyorum, o sırada baba oğluna öğüt veriyor, kulağım o masada, Quadruple-double dediğini duydum, hah şimdi tanıdım Ceyhun Yıldızoğlu :) Yanına gittim, kısa bir sohbet ettik. 2011' de Ankara' da Onur Abi, Barış Abi, Uğur, Serdar abi ile otel ziyaretimiz, heyecandan titremem, ardından Cumhurbaşkanlığı kupası coşkusu. Ne güzel günlermiş... Hepsini tekrar hatırlattı hoca, bir de uzun süredir yazmadığım bu güzel forumu hatırlattı.
 
Güzel günlerdi Berkanım, defalarca Maraş´tan Ankara´ya gelişin, beraber İstanbul´a basketbol maçlarına gidişimiz. O yorucu yolculuğun anlamını yine bir kupa finali sonrası Adana´ya gitmem gerektiğinde anladım. : )

Şimdi o maçtan maça koşan Berkan gitti, maçtan maça koşamasa da bugün aynı heyecanını koruduğunu belli eden bir prenses babası geldi.
 
Herkese ve her şeye saygım var. Körü körüne partizanlık, fanatiklik yapmam, yapanı da sevmem ama tarikat cenazelerinde kural yokken, 23 Nisan'ın bir kez daha iptal edilmesi... Kraliçe Elizabeth bile geçen gün eşinin cenazesine kimseyi almadı. Ya onlar çok salak ve cahil ya da bizde bir sıkıntı var. Neyse cevabı hepiniz biliyorsunuz. Sanırım en Atatürkçü özelliğim 23 Nisan günü saat 09.05'te doğmuş olmam. Günün anlam ve önemi benim için X2 oluyor.
Öğrenciyken haliyle pek anlamazdım ama öğretmen olunca anladım ki gerçekten çocuklar kıymetli bir elmas gibi güzel ve değerli görünüyormuş. Ulusal Egemenliğimizin ve umudumuz olan çocuklarımızın bayramı kutlu olsun.
 
Eskiden yerli malı haftası bile kutlanırdı. Yerli malı kullanmanın önemi, böyle bir bilincin oluşması için yapılmış etkinlikler için bazen eski albümleri karıştırıyorum. Rahmetli anneannem sınıf öğretmeniydi, her bayram için sınıfıyla hazırlandığı harika fotoğraflar var. O eski yokluk günlerinde günümüzde olanların çoğu yokmuş ama şimdilerde ne yoksa o vakitler varmış. Bugün de en azından Cuma vaazında bir meclis vurgusu olsun isterdim. O da olmadı özel olarak çocuklardan bahsedilmesini dilerdim. Yetimler hepimize emanet ama bu ülke de kendiliğinden var olmadı. Neyse, konuşsam tesiri yok ama sussam da gönül razı değil...

Hepimizin bayramı kutlu olsun. "Milli" egemenlik çok güzel bir şey. Sınır komşularımıza bakıp halimize bolca şükretmemiz gerekiyor. Umarım şu hastalık da bir an önce yok olur ya da etkisi hafifler ve bayramlarımızı eski coşkusuyla kutlamaya devam ederiz.
 
Kesinlikle. Sokağa çıkma yasağının olduğu gün cami sanki Kadir gecesi gibi hınca hınç doluydu. Ne anladım bu işten? Ve bugün takvim yaprağı 15 Temmuz 2021’i gösterseydi eminim vaazdan hutbeye kadar konu sabit kalacaktı. Saatlerce iç güçler dış güçler, ekonomik tuzaklar muhabbeti yapılacaktı. Ancak bugün, sanki 23 Nisan İngiltere'nin, Amerika’nın günüymüş gibi davranıldı. Zerre kelime, harf dahi edilmedi. Yani bir insan Osmanlı'yı da sever, Atatürk'ü de sever, namazını da kılar, bunda anormal bir durum yok. Şunu yazmam bile utanç verici aslında. Nerde o padişah zamanlarında Allah'tan başka kimseden çekinmeyen imamlar, hocalar, Mahmut Hüdai'ler, nerde şimdiki karakterini kaybetmiş padişah kuklaları. Maalesef 2021 Türkiye'sinde geldiğimiz durum o kadar vahim ki, gerçekten bütün umut çocuklarda artık. Kendi vatanımızda kendi milli günümüzün ağza alınması yasaklanmış...
Ölüsünden korktukları Atatürk gibi kendileri de bir gün toprak olup gidecekler. Ancak geride bıraktıkları enkazın maalesef öyle kolay kolay toparlanacağını sanmıyorum.
 
Bugün izlediğim iki diziden biri final yaptı,Çukur

Diğeri Hekimoğluydu,o da geçenlerde final yapmıştı

Çukur tarzı şiddet içeren dizileri normalde izlemem ama bir yerden sardı işte,mahalle hikayesi mi desem,edebiyat göndermeleri mi desem bilemiyorum.En sevmediğim sahneler çatışma sahneleriydi zaten,mahallede geçen sahneleri seviyordum.En sevdiğim karakter İdris'ti,o ölünce dizinin tadı benim için kaçmıştı,hep diziye döner diye bekledim sonunda final oldu : )

Hayatında öyle veya böyle yer eden birşey bitince hüzünleniyorsun,bir hüzün çöktü yine bu gece
 
Foruma üye olalı yaklaşık 1 ay oldu belki de geçti.Ancak foruma üye olmadan önce başıma her şeyden çok güzel bir şey geldi.2020 mart ayında bir kız çocuğu babası oldum arkadaşlar,abiler,ablalar.Dünyanın en güzel hissi.Umarım tatmamış olan herkes bu duyguyu tadar.Paylaşmak istedim :) Teşekkürler.
Tebrikler hocam :)
diğer her şey boş bu başına gelenin yanında. sana bir tavsiye, maçlara ayıracağın zamanı %10-20 ye düşür artan zamanı da kızına ayır :)
 
''İçerde'' gibi efsane bir yapımdan sonra Aras Bulut'un Çukur gibi bir saçmalıkta oynamasını sindirememiştim 2017'de. Dizinin ilk bölümlerini de izlemedim zaten. Hatta Ercan Kesal da diziyi beğenmiyordu sanırım. Ancak daha sonra bir şekilde sarmaya başladı, zaten takip edilecek dizi de yoktu. Diziyle ilgili çok teferruata girmeyeceğim ama senarist ilk sezondan sonra rezil rüsva etti diziyi. Dünkü final de bir önceki bölümün çok gölgesinde kaldı zaten, sönüktü. Geçen hafta Yamaç ölse takdir ederdim senaristi.
Benim en çok takıldığım ve sinirlendiğim esas nokta şu oldu: Çukur denen dizi, dizi sektörünün gidişatını olumsuz anlamda etkiledi. Arkasına Ramo, Arıza, Alev Alev gibi akıl ve mantıktan uzak, sadece şiddet-çatışma, yakışıklı fakir oğlan ve zengin genç mafya kızı konsepti aldı yürüdü. Herkeste ''ulan çukur tuttu, hadi bu konseptten gidelim'' mantığı oturdu. Şimdi de Ay Yapım kendi oyuncularına dizi çekmek için dizi çekiyor. Hem oyuncular kendini rezil ediyor hem diziler tutmuyor.
Velhasıl; ben de duygulandım dün final sahnesinde eski kadroyu görünce. 2017'de başladığı dün gibiydi, hayatlarımız başka noktadaydı. Şimdi oyuncuların da sakallarda beyazlar çıkmış. İnsan geçip giden zamana üzülüyor yine.
 
''İçerde'' gibi efsane bir yapımdan sonra Aras Bulut'un Çukur gibi bir saçmalıkta oynamasını sindirememiştim 2017'de. Dizinin ilk bölümlerini de izlemedim zaten. Hatta Ercan Kesal da diziyi beğenmiyordu sanırım. Ancak daha sonra bir şekilde sarmaya başladı, zaten takip edilecek dizi de yoktu. Diziyle ilgili çok teferruata girmeyeceğim ama senarist ilk sezondan sonra rezil rüsva etti diziyi. Dünkü final de bir önceki bölümün çok gölgesinde kaldı zaten, sönüktü. Geçen hafta Yamaç ölse takdir ederdim senaristi.
Benim en çok takıldığım ve sinirlendiğim esas nokta şu oldu: Çukur denen dizi, dizi sektörünün gidişatını olumsuz anlamda etkiledi. Arkasına Ramo, Arıza, Alev Alev gibi akıl ve mantıktan uzak, sadece şiddet-çatışma, yakışıklı fakir oğlan ve zengin genç mafya kızı konsepti aldı yürüdü. Herkeste ''ulan çukur tuttu, hadi bu konseptten gidelim'' mantığı oturdu. Şimdi de Ay Yapım kendi oyuncularına dizi çekmek için dizi çekiyor. Hem oyuncular kendini rezil ediyor hem diziler tutmuyor.
Velhasıl; ben de duygulandım dün final sahnesinde eski kadroyu görünce. 2017'de başladığı dün gibiydi, hayatlarımız başka noktadaydı. Şimdi oyuncuların da sakallarda beyazlar çıkmış. İnsan geçip giden zamana üzülüyor yine.
Dizinin gidişatını çoğu zaman beğenmesem bile her pazartesi akşamı sanki bir randevum varmış gibi çayımı demleyip akşama hazır oluyordum,günüm kötü geçse bile bu akşam çukur var,belki güzel bir bölüm denk gelir,keyiflenirim diyordum,şarkıları çok güzeldi ayrıca

2017 evet,o yıla dönmek mümkün olsa keşke,herşey güzel değildi ama bu kadar da kötü değildi,son 2 - 3 yıl çok yaralar aldık ( ım ) ,telafisi olmaz yaralar ...
 

Üst