- Antrenörlük hayatınız nasıl başladı? Galatasaray ile yollarınız nasıl kesişti?
Antrenörlükten önce profesyonel basketbol oynuyordum. Oynadığım zamanlardaki maddi koşullar şu anki ile aynı değildi. Bende kendime hedef koymuştum, birinci ligde oynayamayacaksam basketbolu bırakacağım diye. Üniversiteyi kazanınca amatör olarak oynamaya devam ettim. İstanbul Üniversitesinde takımı çalıştıran antrenörüm Davut Güngör beni kulübün A takım antrenörüne tavsiye etmişti. 2006 yazında beni görüşmeye çağırdılar ve Galatasaray’ın hem genç hem yıldız takımı yardımcı antrenörü ve küçük takımlar antrenörü olarak göreve başladım. 2018’e kadar her kategoride çalışarak A takıma kadar geldim.
- Galatasaray başantrenörü oluş sürecinde yaşadıklarınızı, duygularınızı öğrenebilir miyiz? Göreve geliş süreciniz ve daha önce başantrenör olarak bu seviyede çalışmadığınız için size karşı tepkiler oldu, bununla ilgili ne düşünüyorsunuz?
Uzun bir süreç oldu. Mayıs ayının ortasında gelişim takımımız ile bölgesel ligden birinci lige yükselmiştik şampiyon olarak. Daha sonrasında gençler turnuvası oynayıp finalde kaybetmiştik. TKBL takımı için yeni bir proje düşünüyorduk yöneticilerimiz ve genel menajerimizle. TKBL takımı için oyuncu araştırırken bana A takım için de oyuncu izlememi ve koça yardımcı olmamı istediler. Haziran ayından itibaren iki takım içinde oyuncu araştırmaya başladım. Sonrasında Marina Maljkovic ile yollar ayrılınca A takımda görev alabileceğim ve hazırlıklı olmam gerektiği söylendi. Ben de zaten senelerdir bayanlar liginde olduğum ve Ekrem Memnun döneminden beri A takımlarda belli görevlerim olup analizlerde bulunduğum için ligdeki oyuncuların çoğunu tanıyordum. Altyapılarda çalıştığım için oradaki oyuncuları da tanıyordum. Süreç biraz yavaş ilerledi, transfer döneminde biraz geç kaldığımız için elimizde çok fazla seçenek yoktu. Takımı elimizdeki imkanlar doğrultusunda en iyi şekilde kurmaya çalışıp sezona başladık.
Benimle ilgili tepki ve eleştirilerin olması çok doğal çünkü insanlar beni tanımıyordu. Ayrıca Ekrem Memnun gibi çıtayı inanılmaz bir yere koymuş efsane bir hocadan sonra ve bir önceki sezon Avrupa Kupası kazanmış Marina Maljkovic gibi isimlerin arkasından gelince beklenti bambaşka oluyor. İnsanların beni, yaptığım işi, çalışma şeklimi ve takımımı gördükçe fikirlerinin değişeceğine inandığımı için çok umursamadan işimi yapmaya çalıştım.
- Geçtiğimiz sezon EuroCup ve ligde hedeflere ulaştığımızı düşünüyor musunuz? Taraftar gözüyle Efe Güven sizce nasıl bir yıl geçirdi?
Son 15 sezonun en mütevazi kadrosuyla sezonu başladığımız için hedefleri tutturduğumuz düşünüyorum. Ama klişe bir laf vardır; Galatasaray’da şampiyon olmadığınız sürece başarılı sayılmazsınız. Geçen seneki mevcut kadro yapılanması ve maddi durumdan dolayı yapabileceğimiz en iyi işi yaptık. Daha iyisini yapabilir miydik? Belki yapabilirdik. Son 3 dakikada 10 sayı ile önde olduğumuz maçı kaybetmeyebilirdik. (Fenerbahçe)
İnsanların kafasında soru işareti olduğu ve beklentisi olmayan bir antrenörün bu işleri yapması bence taraftarların gözünde farklı bir bakış açısı yaratmıştır. Alttan yeni bir antrenör geliyor diye düşündürmüştür.
- Fenerbahçe serisinde finali son 3 dakikada, belki de bir ribaund farkıyla kaçırdık, o an neler yaşadınız ne hissettiniz?
O maçın son 3 dakikasına kadar çok iyi gittik. Bir ribaund alabilsek, bir topu çemberden geçirebilsek, faul hakkımız vardı bir faul yapabilseydik çok fazla şey değişebilirdi. İlk ribaundu alamadık, ikinciyi alamadık, üçüncüyü de alamayıp sayıyı yediğimizde maçın gideceğini hissettim. Gayet iyi mücadele ettik, elimizde oyuncu kalmamıştı nerdeyse, sakat sakat oynayan oyuncularımız vardı. Moriah Jefferson da yoktu. Finale çıkabilirdik, ucundan döndük.
- Yeni sezon öncesi transfer süreci nasıl geçti? Tam olarak istediğimi gerçekleştirdim diyebiliyor musunuz?
Geçen sene ve bu sene hep kendi istediğim ve çalışmak istediğim oyuncuları aldık. Geçen sene biraz geç başladığımız için seçeneklerimiz kısıtlıydı. Bu sezon Avrupa standardına göre geç, Türkiye standardına göre erken bitirdik transferi. Daha erken başladığımız için seçeneklerimiz daha fazlaydı. Silahları daha fazla olan oyunculara gidebildik.
- Bu sezon nasıl bir takım izleyeceğiz?
Skor gücü yüksek bir takım olacak. Geçen seneki savunmayı yapabilmemiz için çok çalışmamız gerekiyor. Şu an istediğimiz seviyede değiliz, o seviyeye gelmek için biraz zaman gerekiyor. Çok skor atan takıma savunma yaptırmak kolay değildir. Bu da benim işim zaten. Sürekli savunma üzerine çalışıyoruz. Bu takım bu sezon geçen senekine yakın savunmayı yapacağına inanıyorum. Milli takım arasından sonra daha iyi olacaktır. Kötü oynayabilirsiniz, savunma yapamayabilirsiniz, attığınız top girmeyebilir ama kenardan ben yönetirken, sahada oyuncum oynarken, taraftar takımı izlerken şunu hissetmeli ki en azından biz elimizden geleni yapıp mücadelemizi yaptık.
- Hazırlık döneminden ve yeni gelen oyuncularımızın performansından memnun musunuz?
Hazırlık dönemi gayet iyi ve verimli geçti. Geçen seneye oranla daha fazla maç yaptık ve eksiklerimizi görüp ona göre antrenman yaptık. Tam takıma yakın çalıştığımız için iyi oldu. Sadece Bria Hartley bir hafta öncesinde geldi. Çünkü Türkiye ligi biter bitmez Avrupa Şampiyonası ve WNBA oynadı. Fizikten ziyade mental yorgunluğunun geçmesi daha önemli.
Sürekli 90 sayıları bulan ama 70 sayının üzerinde yiyen bir takım var o açıdan memnun değilim. Zamanla daha iyi olacağız.
- Geçen sene ve bu seneki bütçemiz arasında çok fark var mı?
Geçen seneye göre kayda değer bir artış oldu. Bu konuda başkanımız Mustafa Cengiz’e, yöneticilerimiz Erol Özmandıracı ve Ömer Cansever’e ve teşekkür ediyoruz. Erol Özmandıracı’ya ayrı bir parantez açmak istiyorum, transfer döneminde bizimle çok yakından ilgilendi ve çok destek oldu. Kendisine ayrıca teşekkür etmek istiyorum.
Geçen seneye nazaran daha rahat hareket edebildik. Moriah Jefferson bütçemizin büyük bir kısmını oluşturuyordu. Ondan çıkınca daha rahatladık. Yine Galatasaray özelinde mütevazi bir bütçemiz var. Önemli olan bütçenin büyüklüğü değil doğru şekilde kullanmak. Ben de doğru kullandığımızı düşünüyorum.
- Genç oyuncuların performansıyla ilgili düşünceleriniz ve onlardan beklentileriniz nedir?
Gençlerde şöyle bir mantalite var. Geçen sezon misyonumuz altyapıdan gelen oyuncularımıza süre vermekti. Ama gençlerimiz bunu muhtemelen yanlış algıladılar. Gençler oynayacak dediğimiz zaman çalışırsan, antrenmanları doğru şekilde yaparsan, efor sarf edersen, takımdaki yabancı ve tecrübeli oyuncular kadar hak edersen oynayacaksın anlamında söyledik. Ama bizim gençlerimizde bu olmadı maalesef.. Her oyuncunun karakteri aynı değil. Biri canını veriyor, sabah erken gelip idmandan sonra geç çıkıyor, diğeri idman biter bitmez salonu terk ediyor. Bunun birçok örneği oldu ve oluyor. Türkiye’de kime sorsanız Galatasaray’da ya da ezeli rakibimize oynamak isterler. Çünkü kadın basketbolunun iki lokomotifi. Buraya geldiğinizde ben oldum havasına girdiğiniz anda sonun başlangıcı oluyor ve düşüşe geçiyor. Buralarda kalabilmek önemli. İşte o zaman saygı görüyorsunuz. Senelerce böyle kalmış oyuncular var onları örnek almaları gerekir.
Benim gençlerimden beklentim fazla. Geçen sene baktığımızda İnci Fenerbahçe serisini, Eda Hatay serisini değiştiren oyuncuydu.
- Alt yapımızdan yetişen ve herkesin ümitli olduğu İrem Naz Topuz ile yollar ayrıldı. Bu konu hakkında düşünceleriniz?
Geçen sezon ve Marina Maljkovic döneminde hak ettiği şanslar verildi ama değerlendiremedi Antrenör olarak böyle bir karar aldım.
- Yeni sezon öncesi hedefleriniz nedir? Sezon sonu takımı nerede görüyorsunuz? Bizim için başarı şudur diyebiliyor musunuz?
Geçen sezon oynadığımız basketbolla beklentileri arttırdık. Sezon sonu nerede görüyoruzu konuşmak için biraz erken. Kadın basketbolunda çok fazla değişken oluyor. Play-Off’a bile giremez dedikleri takım son 3 dakikada finali kaçırdı. Geçen sezonun üstüne koymak için elimizden geleni yapacağız. Takımıma, ekibime ve oyuncularıma inancım tam. Sezon sonu nerede olacağımıza bakacağız
- Gelecek planlarınız nelerdir? Erkek basketboluna geçme düşünceniz var mı?
Altyapıdayken erkek basketboluna geçmek çok istiyordum. Fırsatlarım da oldu ama kadınlarda önümün açık olduğunu düşündüm ve devam ettim. Bir erkek takım çalıştırmak, Galatasaray’ı çalıştırmak, Euroleague maçına çıkmak en büyük hayalimdir.
Kadın basketbolunda en büyük hedefim Ekrem Memnun’un almış olduğu kupaları alabilmek.
- Türk kadın basketbolu hakkında düşünceleriniz?
Altyapıdan itibaren bütün kategorilerde çalıştığım için bu konu hakkında çok şey söyleyebilirim. 80-90 arası çok farklı bir jenerasyondu. Tırnaklarıyla kazıyıp bir yerlere gelen ve bulundukları yerin değerini bilen oyuncular vardı. Ondan sonrasında biraz değişti ve bence bu biraz da teknoloji ile ilgili. En büyük problem velilerin ve menajerlerin işin içine çok fazla dahil olması. Altyapıda bir oyuncunuza kızdığınız zaman, “sen iyisin, burada yapamazsan başka yerde yaparsın” diye diye iyilik yerine kötülük yapıyorlar. Bir oyuncun velisi gelip “Benim kızımın paraya ihtiyacı yok, mutlu olsun diye oynuyor, mutsuz olursa alıp götürürüm” diyebiliyor.
Eğitim ile basketbolu götürmek neredeyse imkansız. Komple sistemi değiştirip bir şeyler üretmemiz lazım. Yetenek olarak Avrupa’dan aşağı değiliz ama Ciddi şekilde özgüven eksikliğimiz var. Bayan basketbolu, böyle bir branş var diye yapılan bir spor haline geldi. İlgi ve alaka yok.
- Oyuncularımız hakkında düşünceleriniz
Eda Şahin: Çok talihsiz bir sakatlık yaşadı. Ocak ayında inşallah aramızda olacak. Ama istediğimiz gerçek performansa önümüzdeki sezon başında ulaşacaktır.
Funda Nakkaşoğlu: NCAA’de 4 sezonda çift haneli sayıya ulaşan belki tek ya da ender Türklerden biri. Her ne kadar Türk olsa da Amerikan kolej basketbolundan sonra ilk kıta dışı deneyimi yaşayan her oyuncu gibi bir bocalama ve adaptasyon dönemi yaşıyor. Bunu aştığı zaman Türk kadın basketbol çok farklı bir yetenek kazanacak. Bayanlarda bu kadar net ve hareketli şut atıp kendi skorunu yaratan kısa uzun zamandır yok.
Claudia Cuic: İki senedir Türkiye liginde en verimli oyunculardan biri. Çok yönlü bir oyuncu, önemli parçalarımızdan biri olacaktır.
Meltem Yıldızhan: Türk kadın basketbolunun en ciddi gelecek vaat eden oyunculardan biri. Hayatını basketbolda adamış ve 7/24 çalışan, basketbol için canını verebilecek biri. Maalesef onun da çok talihsiz iki sakatlığı oldu. O yaştaki bir oyuncu için kolay değil iki çapraz bağı sakatlığı yaşayıp geri dönmek. Biraz da psikolojik bir oyuncu, o eşiği atladığı zaman eski Meltem olacaktır.
Alperi Onar: Geçen sezon bize adapte olmakta biraz sıkıntı yaşadı. Çünkü oynadığı takımlarda kendi skoruna oynuyordu, geçen sezon ortasından itibaren biraz daha playmaker gibi oynamaya başladı. Bu sezon da inşallah aynı şekilde devam edecektir. O da talihsiz bir sakatlık yaşadı. Alperi ve Eda ile özellikle Işıl çok yakından ilgilenip yardımcı oluyor ve kendi tecrübelerini aktarıyor. Sakatlığı tamamen geçti.
Sinem Ataş: Kendi yaş grubunun en yetenekli oyuncularından biri. Altyapılarda katıldığı her turnuvada ya sayı kraliçesi ya da MVP ödülü alıyordu. Skor meziyetleri hayli fazla. En büyük problemi istikrarsızlık ve konsantrasyon. Bunu aştığı zaman Türk basketbolu iyi bir 3 numara kazanacaktır.
Dragana Stankovic: İlk 2013 senesinde Romanya’da görmüştüm Avrupa Şampiyonasında. Çok dominant bir oyuncuydu. Her katıldığı Avrupa Şampiyonasında en iyi pivot ya da beşe seçildi. Fakat altyapılarda gösterdiği performansı çok ilerletemedi. Çıkış arayan ve başarıya aç olan bir yabancı olduğu için tercih ettik.
Işıl Alben: Onunla ilgili söyleyecek çok fazla bir şey ve onu anlatacak çok kelime de yok. Artık 33 yaşında geldi, burada 3-5 sene daha oynayacak. İnsanlar daha sonra çok gözleri arayacaktır onu. En azından onu izlemek için insanların tribünleri doldurması gerekiyor. Böyle sembol isimler çok fazla gelmiyor. Herkese yardımcı oluyor, çok pozitif ve istekli. Kulübünü ve takımını çok seviyor ve sahipleniyor.
Tilbe Şenyürek: Bundan iki sene önce FIBA’nın izlenmesi gereken en iyi 10 oyuncu arasında gösterdiği bir oyuncuydu. Eski kulübünde çok fazla hak ettiği süreleri alamadı, mutlaka kendi hataları da olmuştur. O da hatalarından ders çıkarmıştır. Bu sezon çok daha başarılı olacağına inanıyorum Antrenmanlarda gösterdiği performans bambaşka. Kabuk değiştirmiş bir Tilbe görüyorum. Çok çalışıyor, bundan iki sene önce Tilbe yerdeki topa atlıyor deseler gülerdim, ama şu anda yerdeki topa bile atlıyor.
Victoria Macaulay: Geçen seneki son transferimizdi. Uzun pozisyonunda tam kalıplı ve iyi bir 5 numara bulamadığınız sürece biraz daha mobil iki tane 4.5 numara ile oynamayı ben tercih ederim. Geçen sene beklediğimiz katkıyı verdi. Tanıdığımız oyuncu ile devam etmeyi tercih ettik, Burayı çok seviyor.
Sude Yılmaz: Basketbol aşığı ve basketbol için yaşayan bir oyuncu. Bu yaşında çok iyi işler yapıyor. Daha iyi yerlere gelebilmesi için daha çok çalışması gerekiyor.
İnci Güçlü: İstikrar sağlaması lazım. Avrupa’da böyle bir oyuncu yok. Oynadığı zaman neler yapacağını kendisi de biliyor. En basitinden 1-0 geride başladığımız Fenerbahçe yarı final serisinde İnci’yi oynatmaya başlayınca ve o da iyi katkı verince 2-1 önde geçtik. İstediği zaman bir maçı çevirebilecek bir uzun. Buna önce kendisinin inanması gerekiyor.
Bria Hartley: Moriah Jefferson’dan sonra bir skorer arıyorduk o bölgeye. Hem Türkiye ligini çok iyi biliyor hem de iyi bir skorer. Yapısı ve karakterinin de takımımıza uyum sağlayabileceğini düşündük.
Mısra Albayrak: Çalışmayı çok seven bir oyuncu. Gelişimini sürdürebilmesi için bu sezon çifte lisans olarak vermeyi düşünüyoruz.
- Galatasaray taraftarına mesajınız?
Kadın basketbolu özelinde takımına çok destek veren, sahiplenen bir topluluk. Başarılı olun ya da olmayın her koşulda gelip destekliyorlar. Geçen seneki gibi izledikleri zaman bizim le beraber aynı heyecanı, mutluluğu yaşayacak takım yaratmak için elimizden geleni yapacağız. Her maçta bizi desteklemeyi bırakmayıp, yanımızda olsunlar.