EL 3. Hafta | Montepaschi Siena 103 - 77 Galatasaray MP

valla arkadaşlar söylediklerime kızmayın. bir maçlık yorum değil. EL için alınan songaila ve lakovic ciddi anlamda direnç göstermemiz gereken anlarda takımın direncinin kırılmasında ana etken. bunun yanında lakovicin etkisizliğini de koyarsak gerçekten lakovic son 4 maçtır takımı aşağı çekiyor. hani koskoca lakovici bitirecek değilim tabiki ama sanki bir uyuşmazlık var. takıma ve oyuna hakim değilmiş gibi. bugün iş işten geçtikten sonra birşeyler yapmaya çalıştı aldanılmasına bu duruma. bu sene hedef top16 dan öte olmamalı. her sene üzerine koyarak gelinir. ama bugün gordon gibi bir oyuncumuz daha olsaydı oyunu yönlendirecek bu fark olmazdı o da kesin. zazanın olmayışının yanında tutku ve cevherin de formsuz olması bazı noktalarda dengeleri aleyhimize değiştiriyor. ama dediğim gibi gördüğüm olay şu. songaila ve lakovic ciddi anlamda direncimizin kırılmasına ana etken. yoksa kötü oynamadık. adamlar insan üstü bir yüzde ile oynadılar
 
Güzel eleştiriler oluyor. Takımımızı mantıklı ölçüde eleştirip sıralamamızı 6.'lığa yerleştiren olursa saygılarımı sunarım her şekilde o kişiye; ama Siena deplasmanında yenildik diye bütün her şeye havlu atmamız gerektiği, gerçekleri pek yansıtmıyor diye düşünüyorum.

Ben bu maçtan galibiyetle evimize döneceğimizi hiç düşünmedim. Ama karalar bağlamaya da gerek yok.

Haftaya Olimpija deplasmanından galibiyet çıkararak son 16 için önemli bir adım atacağımızı düşünüyorum.
 
Haftaya deplasmanda karşılaşacağımız Union Olimpija, geçen hafta aynı Siena deplasmanında 79-57 yenildi.

Savunma gücümüz bu sonuca göre yetersiz olsa da, aynı salonda, haftaya karşılaşacağımız rakibimize göre 20 sayı fazla atmış bulunuyoruz. Haftaya bize yakışan şekilde oynayıp daha güzel bir konuma geleceğiz grupta.
 
Emrah Bakin, ozellikle sizin okumanizi rica ediyorum. Ben de "tecrube masali" anlatacagim.

Takimin ismi Galatasaray olunca ister istemez beklentiler cok yuksek oluyor ancak yuzlesilmesi gereken bir takim gercekler var.

Bunun icin once temelden baslayalim ne dersiniz?

Montepaschi Siena'nin kokenlerine inmekte fayda var. Son dort sezondur Euroleague'de istikrarli bir performansa sahip olan bu takimin temelleri 13 sene once atilmisti, farkinda misiniz? Once Italya'da en ust ligde kalici olmak, play-off oynamak, Korac Kupasi ceyrek finali, Saporto Kupasi sampiyonlugu, yukselen hedefler, ilk Italya Ligi sampiyonlugu (2004), Euroleague'de ilk final four, zirvede olmayi istikrar haline getirme ve mevcut durum. Tam 13 sene.

Bu takimin ilk kupasi 2002'de Ergin Ataman yonetiminde gelen Saporta Kupasi'dir, bilir misiniz? (Alt liglerde alinan sampiyonluklari saymazsak.) Belki de bu organizasyonun su anda basarili olmasinin temel sebeplerinden biridir Ataman. Hala daha Siena'da buyuk saygi gorur.

Bilir misiniz bu adamlar Italya'da ayni zamanda alt yapilarda da basarililar. (Her ne kadar ust yapiya pek oyuncu gonderemeseler de.)

Peki su anda takimin basinda olan Pianigiani'nin Siena'nin alt yapisindaki her kademede calistigindan, sampiyon oldugundan, Ergin Ataman'in yardimciligini yaptigindan kacimizin haberi var?

Sistem ve tecrube bu sekilde olusuyor arkadaslar. Cem Akdag donemini de katacak olursak oyle "Ha" dediginiz zaman Euroleague'de basa guresecek bir takim olamiyorsunuz. Siena'da zamaninda pek cok dayak yedi Euroleague'de. Soyle soylersem daha guzel canlanir hafizalarda, bu takim henuz Montepaschi sponsorlugunun ilk senesinde Suproleague'de 10 takimli grupta 9. odu, hatirlar misiniz? (FIBA - ULEB ayriliginin gerceklestigi sezon.)

Biz sistemini yeni yeni oturtan bir takimiz. Bireysel tecrubelerden soz edilse de organizasyon ve takim tecrubesine sahip oldugumuz pek soylenemez. Gecen seneki kadroyu koruduk diyoruz ama rotasyondaki isimlerin yarisinin yeni oldugunu gozden kaciriyoruz. Takimin birbirine adapte olmasi, sistemin oturmasi... Bunlar kolay seyler degil.

Elimizdeki oyuncularin karakteri, yetenekleri ve idari&teknik ekiplerimizin calismalari sonucunda 3 senelik hedefe 1 senede ulasmamiz bizi tecrubeli bir Euroleague takimi yapmiyor.

Ornek alinacak bir yapidir Siena. Her yonden bizden ustunlerdir. (Belki teknik kadromuz kafa kafaya sayilabilir.) Malesef takim, organizasyon, seyirci... Ufacik salonda nasil bir atmosfer yarattiklarini goruyoruz. Buradan her takim oyle kolay kolay cikamiyor. Gecen sezon muthis kadroya saip olan Olympiacos'u parca pincik ederek elediler yahu, neden bahsediyoruz biz?

Boyle dayaklar yiyecegiz, yemeliyiz de... 4. olarak Top 16'ya kaldigimizda CSKA Moskova, Olympiacos ve Maccabi ile (Tamamen atarak yazdim. Gruplarda kimin kacinci oldugu bilinemez.) ayni gruba dustugumuzde daha beter dayaklar da yiyebiliriz, gayet olasi ancak iste Euroleague takimi olabilmek, bu seviyede kalici olabilmek icin de bu tarz dayaklar yenilecek. Bu sekilde iyi bir organizasyona sahip olursunuz. Bu sekilde geleneginiz olur, sisteminiz olur. Bu sekilde yetenekli genc oyunculari sisteminizin icerisine dahil edersiniz.

Her sey zamanla oluyor ve malesef taraftarimizin bir kismi olaya bulutlarin uzerinden bakiyor. Acilen yere inip, gercekleri gorup, hem takimla birlikte biz de gelismeliyiz, hem de onlara destegimizi hic kesmeden vermeye devam etmeliyiz.

Umarim derdimi, derdimizi anlatabilmisimdir.
 
Sezonu erken açtık ve çok erken form tuttuk. Oyuncularımızın çoğu hafta da iki maç temposuna alışık değil. Bir de Türk statüsü için aldığımız ve çok şey beklediğimiz Zaza'da şimdilik fiyasko olunca bu sonuçlar normal. Siena takım gibi takım. Rakocevic bile orada bir şekilde işliyor. Bence Zaza konusunda onunla oturup birlikte bir karar vermeliler. Bence takımla uyuşmadı yoksa Avrupa Şampiyonası performansı fena değildi. Benim fikrim acil olarak yeni bir pivot bulmalıyız.
 
Bu kadar ağır bir yenilgi beklemiyordum açıkçası. Siena'ya deplasmanda yenilmişiz. Çok da sallamadım açıkası. Ama maç esnasında takım karakterimizi görememek beni üzdü.

Anladığım kadari takımlar da bizi çözmeye başlamış. Tepeden ikili oyunlara, Lakovic ve Shumpert'in şutlarına önlem alan herkes bizi yenmeye başladı. Oktay Mahmuti'nin acilen yeni oyun planları geliştirmesi gerekiyor. Anlaşına o ki eurolig'de bize Pick & Roll oynatmayacaklar. Lakovic ve Shumpert'e potayı göstermeyecekler.
 
Emrah Bakin, ozellikle sizin okumanizi rica ediyorum. Ben de "tecrube masali" anlatacagim.

Takimin ismi Galatasaray olunca ister istemez beklentiler cok yuksek oluyor ancak yuzlesilmesi gereken bir takim gercekler var.

Bunun icin once temelden baslayalim ne dersiniz?

Montepaschi Siena'nin kokenlerine inmekte fayda var. Son dort sezondur Euroleague'de istikrarli bir performansa sahip olan bu takimin temelleri 13 sene once atilmisti, farkinda misiniz? Once Italya'da en ust ligde kalici olmak, play-off oynamak, Korac Kupasi ceyrek finali, Saporto Kupasi sampiyonlugu, yukselen hedefler, ilk Italya Ligi sampiyonlugu (2004), Euroleague'de ilk final four, zirvede olmayi istikrar haline getirme ve mevcut durum. Tam 13 sene.

Bu takimin ilk kupasi 2002'de Ergin Ataman yonetiminde gelen Saporta Kupasi'dir, bilir misiniz? (Alt liglerde alinan sampiyonluklari saymazsak.) Belki de bu organizasyonun su anda basarili olmasinin temel sebeplerinden biridir Ataman. Hala daha Siena'da buyuk saygi gorur.

Bilir misiniz bu adamlar Italya'da ayni zamanda alt yapilarda da basarililar. (Her ne kadar ust yapiya pek oyuncu gonderemeseler de.)

Peki su anda takimin basinda olan Pianigiani'nin Siena'nin alt yapisindaki her kademede calistigindan, sampiyon oldugundan, Ergin Ataman'in yardimciligini yaptigindan kacimizin haberi var?

Sistem ve tecrube bu sekilde olusuyor arkadaslar. Cem Akdag donemini de katacak olursak oyle "Ha" dediginiz zaman Euroleague'de basa guresecek bir takim olamiyorsunuz. Siena'da zamaninda pek cok dayak yedi Euroleague'de. Soyle soylersem daha guzel canlanir hafizalarda, bu takim henuz Montepaschi sponsorlugunu almamisken, sanirim Ducato sponsorlariydi, Suproleague'de 10 takimli grupta 9. oldu, hatirlar misiniz?

Biz sistemini yeni yeni oturtan bir takimiz. Bireysel tecrubelerden soz edilse de organizasyon ve takim tecrubesine sahip oldugumuz pek soylenemez. Gecen seneki kadroyu koruduk diyoruz ama rotasyondaki isimlerin yarisinin yeni oldugunu gozden kaciriyoruz. Takimin birbirine adapte olmasi, sistemin oturmasi... Bunlar kolay seyler degil.

Elimizdeki oyuncularin karakteri, yetenekleri ve idari&teknik ekiplerimizin calismalari sonucunda 3 senelik hedefe 1 senede ulasmamiz bizi tecrubeli bir Euroleague takimi yapmiyor.

Ornek alinacak bir yapidir Siena. Her yonden bizden ustunlerdir. (Belki teknik kadromuz kafa kafaya sayilabilir.) Malesef takim, organizasyon, seyirci... Ufacik salonda nasil bir atmosfer yarattiklarini goruyoruz. Buradan her takim oyle kolay kolay cikamiyor. Gecen sezon muthis kadroya saip olan Olympiacos'u parca pincik ederek elediler yahu, neden bahsediyoruz biz?

Boyle dayaklar yiyecegiz, yemeliyiz de... 4. olarak Top 16'ya kaldigimizda CSKA Moskova, Olympiacos ve Maccabi ile (Tamamen atarak yazdim. Gruplarda kimin kacinci oldugu bilinemez.) ayni gruba dustugumuzde daha beter dayaklar da yiyebiliriz, gayet olasi ancak iste Euroleague takimi olabilmek, bu seviyede kalici olabilmek icin de bu tarz dayaklar yenilecek. Bu sekilde iyi bir organizasyona sahip olursunuz. Bu sekilde geleneginiz olur, sisteminiz olur. Bu sekilde yetenekli genc oyunculari sisteminizin icerisine dahil edersiniz.

Her sey zamanla oluyor ve malesef taraftarimizin bir kismi olaya bulutlarin uzerinden bakiyor. Acilen yere inip, gercekleri gorup, hem takimla birlikte biz de gelismeliyiz, hem de onlara destegimizi hic kesmeden vermeye devam etmeliyiz.

Umarim derdimi, derdimizi anlatabilmisimdir.

İmzamı atarım.Bravo.
 
Ernoyan gayet güzel anlatmış, senelerdir bu işi sistemli bir şekilde devam ettiren takımları bir anda gelip yerinden edemezsiniz. Altyapıdaki en küçük oyuncudan salona gelen taraftara kadar sistemi iyi kurup bozmadan devam ettirirsek belki bir gün bizde onlar gibi olabiliriz. Bütçe olarak nerdeyse bizim 2 hatta 3 katımız kadar para harcayan Efes ve FB Ülkerin senelerdir kaç defa F4 yaptığı da ortada.

Tabi ki kimse memnun değil bu skordan, olamaz zaten. Benim en büyük korkum bazı taraftarlarda bir anda başlayan biz olduk havaları. Takımda bile yok bu durum ama maşallah bazıları ki bunların çoğu yeni yeni basketbol maçlarına gelmeye başlayan insanlar, müthiş yorumlar yapıyor. Kazan maçı çıkışında salon civarında rastladığım oyuncuların adını bile bilmeyen bu tipte insanlar bize zarar verebilir. Çünkü takımın nerelerden buraya geldiğini bilmeyen tipte insanlar ve tek amaçları salona gelip galibiyet görmek, galip gelemediğiniz zaman da somurtmak ve sallayıp boşalmak. Hatta bırakın yenilgiyi kazandığımız maçlarda bile bir oyuncu top kaybettiğinde yada şut kaçırdığında homurdanıp, laf ediyorlar sanki her şutu sokmak zorundalarmış gibi. Oldukça sinir bozucu bir durum. Biz de iyi bir sistemin ve organizasyonun parçası olacaksak taraftar olarak önce bu tip insanları kendi içimizde eritmeliyiz. Dün Sienanın salonunda bu tipte bir kişi bile olduğunu sanmıyorum.

Bu arada bizim anonscumuz oyuncu ismi söylemenin avaz avaz bağırmak olmadığını dün anlamışmıdır acaba maçı izlerken dersiniz?
 
fenerbahçe Ülkerde bu salonda sienaya geçen seneki kadrosuyla 94-65 yenildiğini unutmamak lazım..Kötü bir mağlubiyet tabiki ama bu salonda adamlar bunu yapıyor..Gücü 1 ise bu salonda oynarken 2 oluyor 3 oluyor.
 
Arkadaşlar takımı bu kadar eleştirmeye gerek yok.

Siena kendi sahasında bu kadar yüzdeli şut sokarsa burada yapabilecek birşeyiniz kalmaz.

Bence bizim takımımızda başka bir problem var herkes pota altımızın zayıf olduğundan bahsediyor.Doğrudur ama bence daha büyük sorun şutör tehditimizin çok az olması.Akşamki maça bakarsanız 5 oyuncumuz 3'lük teşebbüsünde bulunmuş. Bu oyuncularımızında %'si tartışılır.

Euroleague gibi boyalı alanı çok iyi kapatan takımların olduğu organizasyonda bu çok önemli.

Herşeye rağmen burada olmanın keyfini çıkarın.
 
Bu maç hakkında konuşulacak pek bişey yok sert savunma yapamadık yapmamızda zordu zaten.
Pota altı rotasonumuzu bir derece yükseltmeliyiz Luksa Andriç misyonunu doldurmuş gibi geldi bu maçda, özellikle hücumda yumşak kalıyor. Siena bizim rakibimiz değil bu maçı tartışmak bize bişey katmaz bu maçı unutup Olimpija maçına odaklanmamız gerekiyor,eksiklerimizi görmek içinse Kazan maçında bakmak gerekiyor.
 
Haftaya deplasmanda karşılaşacağımız Union Olimpija, geçen hafta aynı Siena deplasmanında 79-57 yenildi.

Savunma gücümüz bu sonuca göre yetersiz olsa da, aynı salonda, haftaya karşılaşacağımız rakibimize göre 20 sayı fazla atmış bulunuyoruz. Haftaya bize yakışan şekilde oynayıp daha güzel bir konuma geleceğiz grupta.

onur;
sorun attıgımız sayı değil. zaten takımımızın potansiyeli bu yani 70-80 arası. tehlike yenen 100 sayı. Ama bende olimpia deplasmanında farklı bir takım izleyeceğimiz kanısındayım. umarım bizi yanıltmazlar.
 
onur;
sorun attıgımız sayı değil. zaten takımımızın potansiyeli bu yani 70-80 arası. tehlike yenen 100 sayı. Ama bende olimpia deplasmanında farklı bir takım izleyeceğimiz kanısındayım. umarım bizi yanıltmazlar.

Benim tek korkum yukarıda da bahsettiğim gibi rakiplerin bizi çözmeye başlamış olması. Son üç maçtır (Karşıyaka, Unics, Siena) Pick & Roll yapamıyoruz. Lakovic hiç ortalarda yok. Shumpert'i 4 oynatma sevdasına kaybediyoruz gibi geliyor bana.

Ancak her ne olursa olsun Oktay Mahmuti'ye güvenim sürüyor. Çözüm üretecektir.
 
Maçtan önce Kaukenas'tan çok çekindiğimi belirtmiştim.Fakat bukadar rahat oynayabileceğini düşünmemiştim.Antremanda gibi boş turnikeler boş üçlükler attı durdu.Bence ligde aldıkları mağlubiyetten sonra kulüp başkanları ve teknik heyetinden yedikleri fırçalarla bumaça çok konsantre olmuşlar.Bizde tamtersi konsantre olamamışsız, heyecanımızı yenememişiz.Bu arada Siena koçu maçtan sonra yaptığı açıklamada "Sezonun en iyi oyununu oynadık" demiş.Ulan bizemi denk geldi en iyi oyununuz.İstanbul daki maçta da biz sezonun en iyi oyununu oynarız inşallah.
 
...Ben de "tecrube masali" anlatacagim...

Hocam masal çok güzel. ben de blogda ve burada da aynı masalı anlatmıştım ve dediklerine çok çok büyük oranda katılıyorum lakin yanlış hatırlamıyorsam Siena Euroleagude oynadığı ilk sezonda F4 yapmıştı sevgili Ataman'la ve aynı ataman'ı postalamıştı o mükemmel organizasyon akabinde...

Ataman'ın iki yardımcısı karşı karşıyaydı dün akşam. Pianigiani maçtan iki önce Euroleague'e maça ilişkin görüşlerini göndermişti. Ez cümle: "ikili oyunları çok iyi oynayan iyi bir takımla oynayacağız diyordu. vs..." Ben buradan şu sonucu çıkarttım: kısacası rakibimizin ne yapacağını biliyoruz ve ona göre önlemler aldık diyor Pİanigiani. BUna karşın Mahmudi'nin açıklaması maçtan 2-3 saat önce kondu siteye. Muhtemelen maç günü açıklamasını gönderdi. Mahmudi "Bizim için bu bir euroleague maçı rakip güçlü..." mealinden birşeyler söylemiş. Bwn bu sözleri "biz herhangi özel bir önlem almadık" şeklinde yorumladım. Kısacası; onlar bizi, bizim onları öndesediğimizden ve ciddiye aldığımızdan daha fazla önbemsediler ve ciddiye aldılar. Aradaki temel fark bence budur. Kadro kalitesindeki fark20'li sayıları gerektirecek büyüklikte bir fark olmadığını düşünüyorum. Son söz şu McCalebb'i her gördüğümde her seyrettiğimde bizim basketbol takımlarımızın yöneticilerinin, teknik adamlarının hepsinin bilgisine, ilgisine ve aklına hayret ediyorum nasıl bu adamı ellerinden kaçırırlar diye...

Son söz demiştim ama; forumda (hızlıca baktığımda) 3 hafta evvel F4 adayı ilan edilen takımımızın şimdi grupta 4-5. lik mücadelesine düşürülmesi; skor odaklı düşüncenin bizleri ne kadar koşullandırdığının güzel bir örneği olduğunu hatırlatıyım istedim.


Bir son söz daha; Kerem Gönlümün bence şutu zayıf değil, hiç yok. Şut atmak için düngün bir bileğe sahip olmasına rağmen şutu çok çok zayıf.

Bir son söz daha olsun: Bu maçı kazanmayacağımızı zaten biliyorduk. Enseyi karatmayalım...
 
Ahmet hocam bahsettigim sezon 2000-01 sezonudur. MontePaschi bankasinin takima sponsor oldugu ilk sene. Hatta yanlis hatirlamiyorsam Ulker ile ayni gruptalardi. PAO, CSKA, Alba Berlin falan vardi o grupta. Chiacig'in Siena'ya geldigi ilk seneye denk gelir ayni zamanda. Meshur ULEB - FIBA ayriligi. Saglam takimlarin cogu FIBA Suproleague'de kalmis (Ispanya ve Italya haric.), final four'da Efes, PAO, Maccabi ve CSKA mucadele etmisti. Dun gibi hatirlarim.

Not: Yukarida yazdigim yazimin ilk kisminda tarihleri karistirip Ducato'yu Siena'ya sponsor yapmisim. Duzelttim. Gece vakti hafiza karismasi. Kusura bakmayin.
 
Takım kimliğinde adı "savunma" soyadı "mücadele" yazılı olan ekibin, rakibinin üç haneli sayıya ulaşmasına izin vermesi elbette hepimizde hayal kırıklığı yarattı...

Savunmamızda alışık olmadığım bir yumuşaklık vardı. Belki de rakibin maça çok iyi başlaması, ilk periyotta yaptığımız 9 top kaybı kötü sonun habercisiydi bir ölçüde. Ama sezona başlarken hepimiz demiyor muyduk; bu heyecanı yaşayalım, tecrübe edinelim yeter bu sene. Ben inanıyorum ki tecrübenin ötesinde şeyler verecek bize Mahmuti ve öğrencileri. Bundan sonraki süreçte oynayacağımız Olimpija ve Kazan deplasmanlarından galibiyetle döneceğimize inanıyorum.

Mağlubiyetten de kimseyi tek başına sorumlu tutmuyorum. Takım olarak kazanıp takım olarak kaybediyoruz.
 
Ey benimle bunca çetin işler görmüş yiğitler,
Bugün, dertlerinizi şarapla giderin
Yarın engin denize açılacağız.

oktay mahmuti horatius :)
 

Üst