Eurocup Yarı Final 2. Maç | Gran Canaria 94-81 Galatasaray

2. Maçı bizim açımızdan bu kadar zora sokan şey aslında istatisliklerde ayna gibi parlıyor. Biz % 20 ile 3 sayılıklardan 4 isabet kaydederken, rakip % 50 ile 14 isabet bulmuş. Bu 30 sayı fark demek. 30 sayı. (Biz burdan oluşan farkı yine iyi kapatmışız) Bizde kendimize şutu iyi takım diyoruz. Atıcı takım bu. Dış atış savunmamız iyi değildi diyenler olabilir. Öylemi bilmiyorum ancak. İyi olduğunda da atıyorlar. Attılar. Bilmediğim için soruyorum. Bu oyunculardan bizde niye yok. Bütçemize mi uygun değil? Seneye Schilb yerine (benzer nitelikte Mitzov var) bu tarz bir oyuncu düşünülebilir.

.

Başka bir açıdan bakarsak da %25 ile (kendi ortalamamızın 10 altı) üçlük attığımız ve son 45 dakikaksını deplasmanda oynadığımız 85 dakikalık bir yarı final maçını %44 ile (kendi ortalamalarının 6 üstü) üçlük atan bir rakibe karşı kazandık ki onların denemeleri genelde el üstü bizimki ise açık şutlardı.Avrupa basketbolunda şutla yaşamamak şutun dibi gördüğünde de maç kazanabilmek önemli.

Kadro yapılarının farkı oyun anlayışlarınında farkı ile ilgili Canaria'nın 2-3-4 numara rotasyonlarındaki oyuncuların şutörlük dışındaki meziyetleri üst seviye için oldukça sınırlı bu arada hızlı hücüm ve dış şut dışında opsiyonlarının olmaması da psikolojik açıdan oyunculara avantaj sağlıyor.Daha önce çok yazdık hücümda B planları yok bu teknik açıdan zaaf belki ama psikolojik açıdan avantaj.Tek bir planın var ne olursa olsun onu uyguluyorsun ve uygulamaya devam edeceksin.Tercih alanın az olduğu yerde.Tercih hatası kavramı ve tercih hatası korkusu daha zayıf oluyor.Kafaca rahat olmaları da şut performanslarını olumlu etkiliyor.

Bizim takımız ise oyuncu özelliklerinden dolayı kısmen istikrasız olsada daha dengeli ve hücümda daha fazla opsiyon üretebilen farklı planlar üretebilecek bir kimyada.Belki de bu yüzden son üç maçta felaket dış şut attığımız halde en zor rakipleri eleyerek finale çıktık.Bununla birlikte genel olarak şut performansımız son üç maçtaki kadar kötü değil aslında.Schilb aslında teknik olarak çok iyi bir şutör ama psikolojik anlamda şu seviyedeki bir oyuncu için olağandışı kırılgan.Öte yandan Schilb'in sadece şutör olarak değil tam bir pg'miz olmamasınjn yarattığı boşluğu doldurması için de alındığını düşünürsek şu bütçe koşularında ve takım kimyasında yine de iyi bir sezon başı tercih olduğunu düşünüyorum.
 
Ferit Şahenk'in sahibi oldugu bir kanaldan farkli bir tavir beklemek absürd olur .. Dün Galatasaray ispanya'da destan yaziyor , adamlar sıcagi sicagina Eurolig finali Fenerbahce-İBB macinin tekrarini yayinliyor.. O yetmiyor öglen tekrar yayinliyor .. Aksam bir parti daha bekliyorum :)
 
Özellikle Micov'un maçı uzatmaya götüren sayısında ve uzatmadaki son Gran Canaria hücumunda ruhumu teslim ediyordum az daha, bir spor müsabakasında bu derece bir psikolojik yıpranma yaşadığımı hiç hatırlamıyorum... Hala atamıyorum o gerginliği üzerimden. Dayak mı yedik, finale mi kaldık belli değil valla, yakında keyfini almaya da başlarım umarım :)

Hayırlı olsun, bu işin sonu da en güzeli olsun inşallah. Ortada bir kupa varsa, onu Galatasaray alır..
 
Özellikle Micov'un maçı uzatmaya götüren sayısında ve uzatmadaki son Gran Canaria hücumunda ruhumu teslim ediyordum az daha, bir spor müsabakasında bu derece bir psikolojik yıpranma yaşadığımı hiç hatırlamıyorum... Hala atamıyorum o gerginliği üzerimden. Dayak mı yedik, finale mi kaldık belli değil valla, yakında keyfini almaya da başlarım umarım :)

Hayırlı olsun, bu işin sonu da en güzeli olsun inşallah. Ortada bir kupa varsa, onu Galatasaray alır..

Psikolojimi anlatan bu kadar güzel bir söz olamazdı. Eminim. "Dayak mı yedik, finale mi kaldık belli değil valla" Tebrik ederim.
 
Şimdi baktım da aranızdan bazıları son topta kazandığımızdan dolayı, bir sayıyla kazandık diye üzülmüş ve sitem ediyorlar. Haklısınız tabii ama olayı bir de şu açıdan düşünün, bir sayıyla ve son topta kazandık diye üzülenler ne yapsın? Maç boyunca "hah şimdi elendiler" deyip umutlandılar sevindiler ama sonra kursaklarında kaldı, maç sonunda düşünsenize bir sayıyla turu geçtik diye nasıl hayal kırıklığı içindeler hatta ağlayanlar bile olmuştur. Üstelik şimdi çok daha büyük bir korku kapladı içlerini, kupayı alacaz düşünsenize neler hissediyorlar. Sizi temin ederim dün gece" avalavından bazılavı uyumurduv."
 
Bu arada dün Sinan maçın başı hariç kötüydü gene, savunmada yaptığı hataları hakikaten anlamıyorum bazen. Perdeye takılmasını özellikle. Jerrels girdi maçı aldık, bu sezon Sinan bizi öldürdü
 
Dun aksam artik kesin olarak emin oldum ki bu takimin liderleri sirasiyla Micov, McCollum ve Lasme.

Ozellikle 4. periyotu ve uzatma periyotunu tekrar izlerseniz ne demek istedigimi daha net anlayacaksiniz, takimin ihtiyaci olan seyi yapmak icin omuz veren, sorumluluk alan, EN AZINDAN DENEYEN, sadece bu iki aslan parcasi vardi.

Sinan bende hayalkirikligi yaratti acikcasi, hicbir zaman ust duzey bir oyuncu olmadi kariyerinde ama su macta bu kadar kotu savunmada yapilmaz. Jerrells kadar savunma yapsa mac buralara gelmezdi. Keza Schilb'de bir cok anlamda sinifta kaldi.

Hocaninda dedigi gibi kaldi 2. Bana gore en rahat serimizi finalde oynayacagiz, Strasbourg bize iki macta da rakip olamaz.
 
Canaria'ya gider ayak güzellik yapmışlar yoksa tartışmasız Micov olmalıydı daha ne yapsın adam.

ASUS_T00J cihazımdan Tapatalk kullanılarak gönderildi
 
İlk 15 dakika hücumda tüm doğruları yapan, topu harika paylaşan rakibin zaaflarını tıkır tıkır işleyen bir takım vardı ama Lasme'nin faul problemine girmesinin de etkisiyle perdeleri etkili kullanamamak ile başlayan bire birlere dayalı hücumlara geri döndük. Bu 15 dakikada savunmamız da aşırı kötü değildi ama inanılmaz yüzdeli soktular, tribünleri de maçın içinde değildi son periyot 5 dakika kalana kadar. Ben de ara ara fark 10'a çıksa da o ana kadar çok rahattım çünkü hem tempoya hakim gözüküyorduk hem de atmosfer çok sağlam değildi.

5 dakika kala fark 6'yken ve top bizdeyken Reneses'in aldığı mola maçın ritmini değiştiren mola oldu, o ana kadar oyunu bence gayet iyi kontrol ediyorduk, tribünleri de uyuyordu. O mola sonrası yaptıkları baskılı adam adama savunma ile topu çaldılar ve çok kolay basket attılar ki orada hocanın uyanıp hemen molayı alması lazımdı çünkü maçı kaosa sokmak isteyen bir Canaria vardı ki kendi potamızdan topu çıkartırken tribünde korktuğum başıma geldi, topu kaybettik ve Rabaseda'nın 3'lüğüyle 15 sn içinde 5-0 seriyle fark 11'e geldi, tribünleri maçın içine sokan da bu süreç oldu. Mola sonrası kötü hücum edip Oliver'in 3'lüğü de gelince salon çığrından çıktı, takım da şaşkına döndü. Uzatmalarda 2 takım da kötü hücum ederken bizim bahanemiz biraz daha vardı bu konuda, Lasme 5'lemiş, Micov - Schilb neredeyse hiç çıkmadan oynamışken savunmada ayakta kalmayı başardık, Chuck Davis de 5'lemişken oyuna Omic'i almamaları çok işimize yaradı, Savane zaten 4 kişi oynamalarını sağladı bizim açımızdan, Sinan'a, Micov'a karşı bile kaldığında o avantajı kullanamadı Savane, dolayısıyla rahatça switch yaptık, Calebb'in 5'de oynamasının da dezavantajını aşırı yaşamadık. Hocanın hataları var tabi başta Sinan'ı kötü günündeyken o kadar sahada tutması, keza Schilb'e de aynı sabrı göstermesi sebebiyle ama kötü oynamışız falan geçelim bunları finale çıktık, orada da büyük favoriyiz, bence 2 maçta da kazanıp kupayı alacağız rahatça. Omic'e bağıran da pota arkası alttan maçı izleyen Reha abiydi her Gs maçına gider futbol ve baskette, o pozisyondan sonra da Canaria taraftarı baya sinirlendi zaten hareketlenme yaşandı orada, hatta Omic de hareket yapmış bir basketten sonra ona ama maç sonu koridorlarda Omic geldi tebrik etti sarıldılar filan iyi karaktermiş adam :) Tribünde ben yukarıdan izledm 3 kişiydik orada forma da vardı ama sataşan olmadı hiç, maç sonu o kadar sevinmemize rağmen tebrik ettiler, çok iyi takımsınız diyip, foto çektiren, atkı değiştirmek isteyenler de oldu.

Son olarak İsmail Şenol'a laf edenler olmuş, ayıptır yapmayın etmeyin, işin ayrıntılarını, arka planını bilmeden sallıyorsunuz, tribünde de benzer şekilde haksızlığa uğrayıp küfredilmişti, o maç sonu hocanın açıklamalarını hatırlayın başka da bir şey demek istemiyorum o konuda, anlayan anlar...
 
Sinan Güler'in de dizinden MR'ı çekilecek yarın, gece yatarken ağrı hissetmiş, yürürken rahat gözüküyordu ama ciddi olduğunu sanmıyorum, Banvit maçına yetişir umarım.
 
Albert Oliver aslında çok kritik bir şey söylemiş. Bu bizim sıkıntımızı fazlasıyla açıklıyor.
"we knew it would be a long game because they have players with too many minutes on the court. We needed to go little by little and we did; we were winning by 16, but we lost the last possession."
Çok dar rotasyonla oynuyoruz. Takımın yaş ortalaması oldukça yüksek. Maçlara gayet iyi başlıyoruz. Maçı rahat alacağız derken özellikle deplasmanlarda yorgunluk ve faul problemi kendini göstermeye başlıyor. Kendi evimizde oynadığımızda seyirciyi arkamıza alıp motive oluyoruz ama yine de maçın sonlarında genellikle yakaladığımız fark da erimeye başlıyor.
Belli ki Canaria teknik ekibi bunu çok iyi analiz etmiş ve maçın sonuna kadar sabırla bunu denediler. Aslında 6 sn kala 16 sayılık farkı da yakaladılar. Oliver de bunu söylemiş zaten. Ama Micov'u hesaplayamamışlar :)
Uzatmada maçın kaderi 2 takımın yorulması ile neticelendi.
 
Türk takımlarının basketbol avrupa kupaları tarihinde zannetmiyorum ki hiç bu kadar iyi bir hakem yönetimi görülmüştür.Muhteşem bir hakem yönetimi yaşadık.Deplasmanda olmamıza rağmen takdir hakları Galatasaray'a kullanıldı çoğunlukla.
Son hücumda Oliver ile Mccolum'un arasında kalan ve paylaşılamayan top kararı verilen pozisyonda Jerrels bariz faul yapıyor Oliver'a.Hareket neredeyse futbolda bile faul,hakemin gözü önünde ve faul çalmayıp paylaşılamayan top kararı çıkıyor.Nasıl bu kadar iyi bir hakem grubu denk geldi akıl alır gibi değil.
 
Hakemlerin yanında serbest atışlar ilk kez bu kadar önemli maçta bir türk takımına fayda getirdi.Onlar uzatmada 4 tane kaçırdılar üst üste hemde.Bizde 5/6 attık.

ASUS_T00J cihazımdan Tapatalk kullanılarak gönderildi
 

Üst