EL sezonuna CSKA ile başlamak her açıdan avantajlıydı. Kazanırsan son EL şampiyonunu yenerek başlamakdan daha iyi ne olabilir? Kaybedersen de bu ligin en güçlü takımına kaybedeceğin için takıma vereceği çok büyük bir kayıp olmayacaktı... Ayrıca CSKA maçından sonra gelen maçlar da çok avantajlı kağıt üzerinde... İkinci maç içeride Kızılyıldız, sonra lige tam hazır olmayan Maccabi ve içeride Fenerbahçe... Galatasaray'ın 3-1 galibiyet sayısıyla başlama durumu vardı benim ölçülerime göre... Yani aslında ben bir koç olsam bu kadar güzel fikstüre çok sevinirdim muhtemelen...
Güzel fikstür dedik, ilk ayağı CSKA maçıydı. Kaybetsen çok fazla birşey kaybetmeyeceğin, kazansan çok fazla şey kazanacağın bir maç... Yani böyle maçlarda olman gerek ruh hali soğukkanlı ve rahat olmak. Oyuncuların üzerinde baskı hissetmemesi lazım ki attığını soksun, zaten maçın büyüklüğünden ve atmosferden pek çok oyuncu otomatikman motive olacaktı. Esasen Galatasaray maça kötü de başlamadı, karşılıklı sayılarla geçen ilk çeyreğin sonlarına doğru kontrolün kaybedilmesiyle CSKA farkı açtı. İlk yarıda 57 sayı gördü potasında Galatasaray... Hani buraada hep anlatılan Kirilenko'lu muhteşem CSKA kadrosunu yenen Andric'li, Shipp'li Galatasaray maç bittiğinde 60 küsür yemişti...
Bu maçla ilgili aslında çok detaya girmeye gerek yok... Çünkü CSKA takımı da henüz hazır değil. Şimdi diyeceksiniz hazır olmayan halleri buysa (109 sayı) hazır olsalar ne yapacaklar? Bir kere öncelikle şunu belirtelim CSKA bu oynadığı basketboldan çok daha iyi basketbol oynar 2-3 ay sonra, tempoları daha yükselir, sertlik seviyeleri yukarı çıkar... Yani biz nasıl hazır değiliz diyorsak, CSKA da tam kapasite oynamadı bunu bilelim. Peki aradaki 25 sayılık fark ne? Öncelikle bu fark maçın hakkı değildi demem gerek. Son çeyreğe 10 sayı geride girip, koçun felaket bir 5 sürmesiyle takım dağıldı, fark 18'e çıkınca as kadroyu aldı ama iş işten geçmişti. Yani aslında Galatasaray hazır olmasa da, Ergin Ataman maça biraz daha hakim olsa 10 sayılardan daha yukarıda olmazdı fark...
Bu maçın özelinde yapılan coaching hatalardan bazı örnekler:
- GS ribaundlarda 25-37 yenilmiş. GS'nin Tyus'tan sonra en iyi ribaund oyuncusu Deon sadece 13 dakika sahada kalmış.
- GS'de bire-bir savunmacı problemi varken, takımın savunmadaki en zayıf dış savunmacısı Blake 20 dakika süre almış, 3 sayısı var (facia)
- Galatasaray'ın en iyi dış savunmacısı Göksenin maç koptuktan sonra oyuna girdi. Halbuki böyle maçları atarak kazanamayacağını basketbolun içindeki herkes bilir. Mesela iki gün önce Real Madrid ilk beşinde takımlarının hücumda en kısıtlı ama savunmada en gayretli oyuncusu J. Taylor ilk beş başladı tamamen takımın sertlik seviyesini yukarı çeksin diye...
- Ergin Ataman maçtan sonra oyuncular yorulup rotasyona gidince takım dağıldı dedi, hocam en iyi 5 oyuncun sahada aynı anda kalacak diye bir kural yok. Dengeli beşlerle sahada kalıp maçın momentumunun eliden kaçmasını önlemek de senin elinde... Sen en iyi beşten sonra birbirinden tamamen kopuk bir beş sürersen CSKA tabii ki seni hallaç pamuğu gibi dağıtır...
Diebler konusuna ayrıca değinmek lazım... Şimdi burada yazılanları okuyorum, çoğunlukla şöyle bir görüş var: Hoca Diebler'a set çizmiyor, adam boş şut bulamıyor... Arkadaşlar sizin çizilen set-atılan şut dediğiniz dönemler 10 sene önce de kaldı. Artık böyle bir basketbol düzeni yok Avrupa'da. Pace&Space olayı var artık... Yani boşluk yaratıp, sahaya iyi yerleşmek ve topu paylaşmak bütün setlerden önemli. Siz Ataman Diebler set hazırlamıyor mu zannediyorsunuz? Tam tersi ben Diebler geldiğinden beri dikkatle izliyorum perdeler kullanıldıktan sonra Deibler'a hazırlanmaya çalışılan bir-iki set var ama, rakipler Diebler'ın en büyük özelliğinin şut olduğunu bildikleri için adamı inanılmaz kovalıyorlar dikkat ederseniz... Doğal olarak bu setler işe yaramıyor... Dedik ki, modern basketbolda sabit set oyunu falan artık ikinci planda, paca&space önemli... Bu maçta da bunu çok defa gördük... Mesela CSKA takımında Diebler'ın karşılığı olan oyuncu Fridzon 3/3 üçlükle oynadı. Tekrar izleyin dikkatlice bunların bir tanesi sizin bahsetiğiniz gibi set şutu değil. Hep kendini unutturarak, ölü noktalara giderek, atılan üçlükler... Teo on defa üçlük denemiş bunların kaçı set sonucu atılan şut... Üstelik çoğu boş şut... CSKA takımı topu o kadar iyi dolaştırıyor ki, sen bir tane savunma hatası yapınca o boş oyuncuyu bulup cezayı kesiyorlar. Ama sen bir defa değil 30 defa savunma hatası yaparsan 109 sayı yersin, bomboş üçlükler yağmur gibi gelir... Yani bu Deibler konusu da böyle... Euroleague'i düzenli izleyenler ne demek istediğini daha net görüyorlardır zaten...
Özetle Galatasaray bu maça iyi hazırlanmamış, özellikle Ergin Ataman hiç ama, hiç hazırlanmamış. Bu Ataman'ın Galatasaray'ın başındaki beşinci senesi ve sanırım sezona hep kötü başlıyor Galatasaray... Önümüzde hafta Galatasaray'ın mutlak kazanması gereken bir Kızılyıldız maçı var. Direkt altına alman gereken bir rakip... Dün onları da izledik oyuncu yeteneği bazında Galatasaray'ın potansiyel olarak çok altında olan, ama sert ve düzenli basketbol oynayan bir takım... GS ise yumuşak ve düzensiz şu ana dek... Bu maçın kaybedilmesi kabul edilebilirdi (tabi bu şekilde değil) ancak, o maçı içeride kaybedilmesinin affı olmaz...
Ergin Ataman'ın ne yapıp edip takımın savunma ve sertlik seviyesini yukarı çekmesi lazım...
Güzel fikstür dedik, ilk ayağı CSKA maçıydı. Kaybetsen çok fazla birşey kaybetmeyeceğin, kazansan çok fazla şey kazanacağın bir maç... Yani böyle maçlarda olman gerek ruh hali soğukkanlı ve rahat olmak. Oyuncuların üzerinde baskı hissetmemesi lazım ki attığını soksun, zaten maçın büyüklüğünden ve atmosferden pek çok oyuncu otomatikman motive olacaktı. Esasen Galatasaray maça kötü de başlamadı, karşılıklı sayılarla geçen ilk çeyreğin sonlarına doğru kontrolün kaybedilmesiyle CSKA farkı açtı. İlk yarıda 57 sayı gördü potasında Galatasaray... Hani buraada hep anlatılan Kirilenko'lu muhteşem CSKA kadrosunu yenen Andric'li, Shipp'li Galatasaray maç bittiğinde 60 küsür yemişti...
Bu maçla ilgili aslında çok detaya girmeye gerek yok... Çünkü CSKA takımı da henüz hazır değil. Şimdi diyeceksiniz hazır olmayan halleri buysa (109 sayı) hazır olsalar ne yapacaklar? Bir kere öncelikle şunu belirtelim CSKA bu oynadığı basketboldan çok daha iyi basketbol oynar 2-3 ay sonra, tempoları daha yükselir, sertlik seviyeleri yukarı çıkar... Yani biz nasıl hazır değiliz diyorsak, CSKA da tam kapasite oynamadı bunu bilelim. Peki aradaki 25 sayılık fark ne? Öncelikle bu fark maçın hakkı değildi demem gerek. Son çeyreğe 10 sayı geride girip, koçun felaket bir 5 sürmesiyle takım dağıldı, fark 18'e çıkınca as kadroyu aldı ama iş işten geçmişti. Yani aslında Galatasaray hazır olmasa da, Ergin Ataman maça biraz daha hakim olsa 10 sayılardan daha yukarıda olmazdı fark...
Bu maçın özelinde yapılan coaching hatalardan bazı örnekler:
- GS ribaundlarda 25-37 yenilmiş. GS'nin Tyus'tan sonra en iyi ribaund oyuncusu Deon sadece 13 dakika sahada kalmış.
- GS'de bire-bir savunmacı problemi varken, takımın savunmadaki en zayıf dış savunmacısı Blake 20 dakika süre almış, 3 sayısı var (facia)
- Galatasaray'ın en iyi dış savunmacısı Göksenin maç koptuktan sonra oyuna girdi. Halbuki böyle maçları atarak kazanamayacağını basketbolun içindeki herkes bilir. Mesela iki gün önce Real Madrid ilk beşinde takımlarının hücumda en kısıtlı ama savunmada en gayretli oyuncusu J. Taylor ilk beş başladı tamamen takımın sertlik seviyesini yukarı çeksin diye...
- Ergin Ataman maçtan sonra oyuncular yorulup rotasyona gidince takım dağıldı dedi, hocam en iyi 5 oyuncun sahada aynı anda kalacak diye bir kural yok. Dengeli beşlerle sahada kalıp maçın momentumunun eliden kaçmasını önlemek de senin elinde... Sen en iyi beşten sonra birbirinden tamamen kopuk bir beş sürersen CSKA tabii ki seni hallaç pamuğu gibi dağıtır...
Diebler konusuna ayrıca değinmek lazım... Şimdi burada yazılanları okuyorum, çoğunlukla şöyle bir görüş var: Hoca Diebler'a set çizmiyor, adam boş şut bulamıyor... Arkadaşlar sizin çizilen set-atılan şut dediğiniz dönemler 10 sene önce de kaldı. Artık böyle bir basketbol düzeni yok Avrupa'da. Pace&Space olayı var artık... Yani boşluk yaratıp, sahaya iyi yerleşmek ve topu paylaşmak bütün setlerden önemli. Siz Ataman Diebler set hazırlamıyor mu zannediyorsunuz? Tam tersi ben Diebler geldiğinden beri dikkatle izliyorum perdeler kullanıldıktan sonra Deibler'a hazırlanmaya çalışılan bir-iki set var ama, rakipler Diebler'ın en büyük özelliğinin şut olduğunu bildikleri için adamı inanılmaz kovalıyorlar dikkat ederseniz... Doğal olarak bu setler işe yaramıyor... Dedik ki, modern basketbolda sabit set oyunu falan artık ikinci planda, paca&space önemli... Bu maçta da bunu çok defa gördük... Mesela CSKA takımında Diebler'ın karşılığı olan oyuncu Fridzon 3/3 üçlükle oynadı. Tekrar izleyin dikkatlice bunların bir tanesi sizin bahsetiğiniz gibi set şutu değil. Hep kendini unutturarak, ölü noktalara giderek, atılan üçlükler... Teo on defa üçlük denemiş bunların kaçı set sonucu atılan şut... Üstelik çoğu boş şut... CSKA takımı topu o kadar iyi dolaştırıyor ki, sen bir tane savunma hatası yapınca o boş oyuncuyu bulup cezayı kesiyorlar. Ama sen bir defa değil 30 defa savunma hatası yaparsan 109 sayı yersin, bomboş üçlükler yağmur gibi gelir... Yani bu Deibler konusu da böyle... Euroleague'i düzenli izleyenler ne demek istediğini daha net görüyorlardır zaten...
Özetle Galatasaray bu maça iyi hazırlanmamış, özellikle Ergin Ataman hiç ama, hiç hazırlanmamış. Bu Ataman'ın Galatasaray'ın başındaki beşinci senesi ve sanırım sezona hep kötü başlıyor Galatasaray... Önümüzde hafta Galatasaray'ın mutlak kazanması gereken bir Kızılyıldız maçı var. Direkt altına alman gereken bir rakip... Dün onları da izledik oyuncu yeteneği bazında Galatasaray'ın potansiyel olarak çok altında olan, ama sert ve düzenli basketbol oynayan bir takım... GS ise yumuşak ve düzensiz şu ana dek... Bu maçın kaybedilmesi kabul edilebilirdi (tabi bu şekilde değil) ancak, o maçı içeride kaybedilmesinin affı olmaz...
Ergin Ataman'ın ne yapıp edip takımın savunma ve sertlik seviyesini yukarı çekmesi lazım...