Evet yarın başlıyoruz. Öyle ilginç bir gruptaydık ki; sevindik, üzüldük, kahrolduk, hayal kırıklığına uğradık, ümitlendik kısacası her türlü duyguyu sonuna kadar yaşayıp son maçta kendimizi top 16'ya atmayı başardık. Mali problemler yüzünden sendelesek de Ergin hoca ve ekibi tekrar ayağa kalkmayı başardı. Şimdi önümüzde daha zorlu bir süreç var ama biz de daha güçlüyüz artık.
Barcelona
Real Madrid
Maccabi
Galatasaray
Panathinaikos
Kızılyıldız
Alba Berlin
Zalgiris Kaunas
Bizi değerlendirmeyi en sona bırakayım.
Barcelona, hemen her sezon olduğu gibi bu sezon da Final Four'un favorilerinden, benim grup birinciliği için en önemli adayım. Huertas ve Navarro'nun önderliğinde en çok zorlanacağımız takım olacaktır Barca. Oleson gibi muazzam bir şutör ve savaşçı Deshaun Thomas'la oldukça sağlam bir kısa rotasyonları var. Abrines ve Hezonja da gerektiği zaman takıma enerji katabiliyor, Hezonja henüz çok genç ama önümüzdeki sezonlarda adını daha da fazla duyuracak. (Kısa rotasyonlarında tutmadığım tek isim Satoransky. EL gibi bir arenada oyun kurabilmek için fazla ağır olduğunu düşünüyorum.)
Uzun rotasyonları ise hücum bazında Avrupa'nın en iyisi. Doellman her takımın ihtiyaç duyacağı türden iyi bir şutör, Nachbar büyük tecrübe, Tomic ve Pleiss ikili oyunlardan ekmek çıkarmayı iyi bilen oyuncular. Dorsey ve Papanikolau sonrası savunmada biraz yetersiz kalsalar da, yediğinden çok atmayı başaracak ve grup liderliğine oynayacaktır Barcelona.
Real Madrid son iki sezonun finalisti malum. İlk aklımıza gelen, Sergio Rodriguez ve Rudy Fernandez ikilisi. Yakaladıkları uyumla iki sezondur EL'ye damga vuruyorlar. Savunmamızı en çok zorlayacak isimler olacaklar şüphesiz şutları ve atletizmleriyle. Llull de sazı eline almaktan hiç çekinmeyen ve Madrid'e hayat verdiği bir çok maça imza atmış bir guard. Ayrıca hızlı hücuma çok yatkınlar ve bir anda maçı koparabilmeleri rakipleri için çok tehlikeli. Oyun sete kaldığındaysa J. Carroll'un şutları önemli bir silah.
Zaafları Mirotic ve Darden'den sonra 3-4'te sıkıntı yaşamaları. Nocioni, Mirotic kadar iyi bir şutör değil. Tam bir PF de değil. Maciulis benim çok beğendiğim bir savunmacı ve ritmini bulunca iyi de bir şutör ama Madrid'de beklediğim kadar dominant değil, geniş rotasyon ona yaramadı. Tecrübeli Reyes kalitesini hala hissettiriyor benchten gelir gelmez. Bourousis-Ayon hücumda etkili. Fakat geniş rotasyon burada da Mejri ve Slaughter'ın işini zorlaştırdı, hem süreleri hem de verimleri azaldı.
Maccabi, geçen sezonun en büyük sürprizine imza atmıştı. Ancak o iskeleti koruyamadılar. Önce koçları gitti sonra da Rice-Hickman ikilisi. Rice-Hickman-Smith üçlüsüyle TOP 8 ve final four'da harika işler yapmışlardı, geriye Smith kaldı. İzleyebildiğim kadarıyla Pargo-Haynes beklenen uyumu sağlayamadı. "Şimdilik" geçen sezonki görüntüden uzaklar. Ama ciddi bir ekol Maccabi ve kendi evlerinde çok etkililer, her zaman bir adım önde başlıyorlar. Grupta 3-4 için favorim olmakla birlikte içeride yenebileceğimiz takımlardan.
Panathinaikos da Barca ve Real Madrid gibi F4'ün gediklilerinden fakat Obradovic sonrası ciddi bir küçülmeye gittiler. Bu sezon daha da kırptılar rotasyonu ve üstelik Diamantidis de alarm veriyor artık, yaşının getirdiği hantallık zorluyor onu ve Pana'yı. Daha çok top kaybı yapıyor, zaten atletizmi pek yoktu, daha ağır kalıyor. Zekası ve oyun görüşüyle EL'nin sembol isimlerinden biri Diamantidis, buna şüphe yok fakat eskiye nazaran da bir gerileme olduğu muhakkak. Kısa savunmamızda AJ Slaughter'a çok çok dikkat etmeliyiz yoksa canımız yanar. DeMarcus Nelson-Slaughter ikilisi son Olympiakos derbisinde çok uyumlu gözüktüler ve Nelson Slaughter'a şut hazırlanan setleri başarıyla uygulayabildi. Uzun rotasyonunda yakından tanıdığımız Batista, Diamantidis ile iyi bir uyum yakaladı, ikili oyunlar sayesinde oldukça etkili oldu. Ama yine de Pana'nın silahları sınırlı ve içeride yenebiliriz onları.
Kızılyıldız'ı hepimiz yakından tanıyoruz. Sanırım normal sezonun en büyük sürprizine imza attılar. Sezon öncesi tehlikeli bir takım olduklarını kestirebiliyorduk ama grup ikinciliğini kimse beklemiyordu. Williams'ın önderliğinde, Kalinic ve Mitrovic'in enerjisiyle, pota altında Marjanovic'in inanılmaz dominantlığıyla baya dikkat çektiler ve hak ederek gruptan çıktılar. Bir de İstanbul'daki maçta yaşanan olaylar, orada ekstra bir baskı yaşamamıza sebep olacak. Abdi İpekçi'deki maçta ise tam tersini onlar için geçerli olacak. (Irkçılığa varan milliyetçilikten uzak durmamız gerektiğini ve kadromuzda üç değerli Sırp oyuncumuzun olduğunu hatırlatayım yeri gelmişken)
Alba Berlin'i iki defa izledim bu sezon. Maccabi ve CSKA ile oynadıkları maçlarda zaman zaman saman alevi gibi parlasalar da karakter koyamadılar ve yenildiler. Bizim seviyemizde değiller kesinlikle, mutlaka 2'de 2 yapmak lazım. Almanya'da hatırı sayılır bir taraftar desteği alacağımızı da düşünüyorum ayrıca.
Zalgiris Kaunas'ı Efes'in grubunda yakından takip ettik çoğumuz. Enerjik ve ciddiye alınmadıkları takdirde tehlikeli bir takımlar ancak top 16 için acemi kalacaklarını düşünüyorum ben. Yine de kısa savunmamızın sorunlu olduğunu göz önüne aldığımızda James Anderson, Ulanovas gibi oyuncular problem çıkaracak kapasiteye sahip. Ayrıca Javtokas ve Jankunas da tecrübeli uzunları... TOP 8 yapmak istiyorsak Kaunas'ı da 2'de 2'yle geçmeliyiz. Bunu yapacak gücümüz var.
Gelelim bize. Bir defa şunu diyeyim, Galatasaray EL'ye yakışıyor. Futbol takımı CL'ye çıktığında yaşadığımız heyif ve hırsın bir benzerini yaşıyoruz EL'de. Yer aldığımız üç sezonda da organizasyona ayrı ayrı renk kattığımızı düşünüyorum. Başka bir kimliğe bürünüyoruz ve bu inatçı kimliği top 16'da da sürdüreceğimizi düşünüyorum ben. Başarılı oluruz ya da olamayız o ayrı ama karakter koyacağımıza inanıyorum.
Öncelikle 8 kişilik dar rotasyona iki takviye yapmamız önemliydi, takımı rahatlatacaktır bu. Uzun rotasyonunda Aleks Maric tecrübesi ve kalıbıyla, 2-3 numarada ise Justin Carter atletizmi ve başarıya olan açlığıyla bize önemli katkı yapacak bana göre. Her ikisi de rotasyonun yan parçaları olacaklar ve aldıkları süre zarfını iyi kullanacaklar umarım. Özellikle Carter, Ergin hocanın oyunculara hücumda özgürlük tanımayı sevmesi sayesinde patlama yapma şansı yakalayabilir.
Oyun içinde iki beynimiz var, önce Arroyo sonra da Micov. İkisi de üzerlerine düşeni fazlasıyla yapıyorlar. Micov sakatlığının etkisinden kurtuldu ve hemen eski performansına dönmeyi başardı. Pocius hücumda istikrarsız, halbuki şutuyla tam Ataman'ın sistemine uyacak tipte biri. Erceg en önemli hücum silahımız, normal sezonun da en skorer ikinci oyuncusu oldu zaten. Hücumda pek problemimiz olmayacak diye düşünüyorum.
Esas belirleyici kısım savunmada ortaya ne koyabileceğimiz olacak. Özellikle kısa savunması. Sinan kariyerinin en olgun dönemini yaşıyor ama sadece onla olmaz, Pocius'un bir tık yukarıya çıkması gerekiyor artık. Hücumda istikrarsız olmasına razıyım ama savunmada caydırıcı olabilmeli, bu çok önemli bizim için. Carter da atletizmi ve ribaundçuluğu sayesinde işimize yarayacaktır ama onun da burasının Euroleague olduğunu özellikle savunma konusunda TBL'den bir tık yukarıya çıkması gerektiğini bilmesi gerek. Grup maçlarında kısalarımızın çabuk geçilmesi ve yediğimiz orta mesafe sayıların haddi hesabı yoktu, buna mutlaka çözüm bulmalıyız.
Pota altında Young'un caydırıcılığı, Kerem'in tecrübesi ve enerjisi, Maric'in kalıplı olması önemli bizim için. Yine de özellikle Maric'in kısa zamanda adapte olup katkı vermeye başlaması gerek.
İşimiz zor ama imkansız değil. Kaunas ve Alba maçlarından dört galibiyet çıkartarak yolu yarılayabiliriz. Çok kritk bu maçlar bizim için. İçerideki Pana, Maccabi ve Kızılyıldız maçları da hedef maçlarımız olacak.
Ergin hoca ve tüm takıma başarılar, Allah yardımcımız olsun.