Öncelikle Fatih Terim'in bana göre bu kulüp tarihinin en büyük efsanesi olduğunu, hala onu çok sevdiğimi söyleyeyim.
Gel gelelim, şu süreçte de en büyük hatalı bana göre hoca. Ünal Aysal başarı odaklı bir adam, bu sebeple ben Terim'i göndermek için fırsat bekliyordu, tezine katılmıyorum. Başkan "kendi ayağına sıkacak" bir adam değil. Terim'i göndermeyi düşünen adam, ona güvenip de 18 yaşında çocuğa 10 M Euro para falan vermez. Ama Başkan'ın biraz fazla batılı kaçan tarzı, ve Fatih Hoca'yı bir profesyonel olarak görmesi, Hoca'nın bakışını etkilemiştir.
Sürecin esas noktasının Fatih Terim'in Milli Takım'a gidişi olduğunu görmek gerekir. Bu konuda bir çok komplo var, Başbakan ile konuştu, Milli Takım'a gitmek istedi, bunu başkandan izinsiz yaptı vs. Bunların ne kadarı doğru, ne kadarı yanlış bilemeyiz ama Yıldırım Demirören'in ayağına gittiği gün, geçen sene savaş açtığı adamların altında çalışmayı kabul ettiği günden sonra her şey değişti. Ve "kimse mutlu olsun diye sözleşme imzalamam" dediği gün, aslında işler bitmişti. Çok üzülerek de olsa söylemem gerekir; "Aslolan Galatasaray, kovulmadıkça gitmem" diyen imparator, kovulmak için gerekli bütün şartları hazırlamıştır. İşin bu tarafı görmeyip, Aysal kovdu demek bana doğru gelmiyor. Kaldı ki kovma şeklinin doğru olmadığını söylüyorum ben de, ama bence artık iplerin kopmasının gerektiği noktaya gelmiştik. Fatih Hoca sıkıldı mı, daha rahat bir ortam mı istedi, Başkan'dan olan memnuniyetsizlik mi buraya getirdi bilmiyorum; ama adınız Fatih Terim de olsa, bu kulübün en büyük efsanesi de olsanız, karşınızdaki adam bu kulübün başkanı, dikkatli olacaksınız.
Sonuç olarak Fatih Hoca'ya her şey için teşekkürler, şu gidişi hem onu hem bizi yaraladı, ama bunu hazırlayan da önemli ölçüde kendisiydi. Ama ne olursa olsun, her zaman "İmparator"dur, kalbimizin baş köşesindedir. Ama bu sevgi bizim gerçekleri görmemizi, Galatasaray'a ve başkanına cephe almamızı, hocayı körü körüne savunmamızı, Mancini'nin başarısızlığını istememizi gerektirmez.