Turnuvanın ilk maçına İlayda’yı merak ettiğim için 1 maçlığına gideyim demiştim. Ama oynanan oyunu ve sahadaki mücadeleyi beğenince İnter’le hazırlık maçımızı izlememeyi göze alarak 3 maçımıza da gittim.
Öncelikle söylemem gereken şey çok iyi bir jenerasyonumuz var. Şuan A Milli Takımımız’a baktığımızda yaratıcı oyuncu sıkıntısı çekiyoruz ama Genç Millilerde hücum anlamında çok yetenekli isimler var gerçekten.
Koçumuz Fırat Okul teknik-taktik anlamında iyi bir koç. Fransa maçında 10 sayı geriye düştüğümüzde yaptırdığı tam saha pres çok etkili oldu örneğin. Ama aynı şeyleri oyuncu motivasyonu için söyleyemeyeceğim. Bir koç elbette sert olmalı, bu seviyeden oyuncuları şımartırsanız ilerisi için önünü alamazsınız ama Fırat Hoca fazla sert davranıyor. Biz Oktay Hoca’ya şaşırıyorduk molalarda, Fırat Hoca bazen kızları dövecek gibi. İlayda’ya da hatalı olmadığı zamanlarda bile sert çıkması nedendir anlayamadım, en çok üstüne gittiği oyuncu da İlayda oldu zaten. Bunun dışında rotasyonu da iyi ayarladığını söyleyemem. 2.maçta ilk yarının yıldızı İlayda’yı 2.devre sadece 3 dakika oynattı mesela. Bu bir bakıma oyunculara “Siz ne yaparsanız yapın benim ilk 5’im belli” demek. Gerçek bir turnuva olsa yine bir nebze anlayacağım ama son 2 maçta maç sonlarında Olcay-Ayşe’yi 15’er dakika aralıksız oyunda tutmasının amacını anlayamadım. Olcay son maçta 2 dakika kala fast break’e çıkamayacak kadar yorgundu, onlara da yazık.
Oyuncuları tek tek değerlendirecek olursam da;
İlayda Tokmak: Ondan beklediğimizden fazlasını bulduğumu söyleyebilirim kesinlikle. Öncelikle genel olarak bencil diyebileceğimiz bir takımda takımı oynatmaya çalışan bencillik yapmayan 1 numaralı oyuncu. Yani bir maçın sonunda istatistiklere bakarak onun iyi oynayıp oynamadığını söyleyemeyiz bunu anladım. Aynı durum Olcay-Ayşe için söz konusu değil, onlar istatistikleriyle varlar. İlayda’nın saha görüşü harika, tüm sahayı geçerek attığı paslar ve uzunları iyi beslemesi de önemli özelliği. Savunmada gayet iyi, elden top çalma özelliğine sahip. Hani şu oyun stiliyle bizim bu sene Işıl’ı yedekleyecek guardımız bile olabilir, Dee’nin, Torrens’in, Fowles’ın, Tina’ın olduğu takımda kesinlikle sırıtmaz. Eksik yönlerine gelirsek ilk maçta potaya hiç bakmadı, biraz özgüven eksikliği var gibiydi ama daha sonraki 2 maçta bunu da aştı. Sol elini pek kullanmıyor gibi, sol elle bitirmesi gereken turnikeyi sağ elle bitirdi mesela 2.maçta. Sanıyorum Olcay ve Özge’nin yıllardır bu turnuvaları oynadığı Milli Takım’da ilk ciddi senesi. O açıdan 3-4 turnuvada daha oynadığında çok daha iyi olacağını düşünüyorum. Kısacası bir Galatasaraylı olarak bu turnuvadan memnun kaldım. 2-3 seneye Galatasaray’ın ilk 5’inde başlayabilecek ve saf oyun kurucu yeteneklerine sahip bir oyuncuya sahibiz.
Olcay Çakır: Onunla ilgili söylememiz gereken şey müthiş fiziği olur sanırım. 1.82 boyuyla oyun kurucu oynuyor, sahadaki herkesten hızlı, sağ eliyle de ve sol eliyle de turnikeleri çok rahat bitiriyor. Potaya korkusuzca gitmesiyle fast breaklerde top ona gelince “Tamam bu pozisyon sayı olur” rahatlığını veriyor taraftara. Savunmada fiziğinin avantajıyla gayet iyi, mücadele seviyesi de üst düzeyde ki turnuvada 2-3 ayrı pozisyonda sakatlık tehlikesi geçirdi zaten. Bu jenerasyonun en iyi ismi gibi gözüküyor kısacası. Onun eksikliklerinin ilki de hemen hemen hiç şut atmaması. Ayşe kadar olmasa da o da içeriye penetre ettiğinde mutlaka bitirmeye çalışıyor. Onu şuan A seviyesindeki oyuncularla karşılaştırırsak Alba Torrens tarzında diyebiliriz. Biraz daha güçlenirse ve şutu üstünde çalışırsa gerçekten çok önemli bir oyuncu olacak. Belki de turnuva boyunca söylediğimiz gibi “Birsel’den de daha iyi” olacak. Keşke imkanımız olsa da alabilsek, MVP’ye tebrikler.
Özge Kavurmacıoğlu: Takımın kaptanı Özge açıkçası benim için hayal kırıklığı oldu. Elbette yine yetenekleriyle diğer oyunculara nazaran ön plana çıktı ama yapabileceği çok daha fazla şey varken sürekli şuta yönelik oynaması can sıkıcı. Bir bakıma bu jenerasyonun Bahar Çağlar’ı diyebiliriz. Fizik olarak çok iyi durumda, guardlardan önde fast breaklere koştuğu oldu. Size’ı gayet iyi, bu seviyeye fazla bile diyebiliriz. Ama diğer oyunculara karşı üstün fiziğini hiç kullanmadan sadece şut ile sayı buluyor. Çok yetenekli ama oyun tarzını değiştirmesi ve bizim Bahar’a hep söylediğimiz şey, agresif olması lazım. Yoksa yıllarca patlama yapacağını beklediğimiz oyunculardan biri olur.
Ayşe Cora: Hücum yetenekleri söz konusu olduğunda takımın en iyi hücumcusu kesinlikle. Topu verip bire bir oynatabileceğiniz bir oyuncu. Beşiktaş A Takımı’nda bu sene zaman zaman forma şansı buldu ve eminim ligimizdeki takımların 4’te 3’ünde çok rahat ilk 5 oynar. Onun da eksileri yine bencillik, pozisyonları fazla zorlamak, biraz istatistik peşinde koşmak. İyi bir koçun elinde çok önemli bir hücum oyuncusu olabilir, kariyeri boyunca muhtemelen bol bol sayı krallıkları kazanır. Bir üst seviye Genç Milli Takım’dan geldi bu turnuvaya ve son 2 maç oynadı, belki bunun da etkisiyle çok parlak bir turnuva geçirmedi ama yetenek olarak Olcay’la birlikte en önde şu jenerasyonda. Nitekim Fransa maçında son topu da o kullandı.
Betül Kalfalı: İlk 2 maç sonunda bu kızdan bir şey olmaz derken son maç hayran kaldık. Kendine güveni müthiş, hatta fazla bile diyebiliriz. Zaman zaman ben oldum havalarında olduğunu da gözlemledik, sanki biraz şımarık bir oyuncu gibi geldi bize, belki de öyle değildir. Fiziği gerçekten çok iyi, Milli Takım’ın sıkıntı çektiği 3 numara pozisyonuna çare olabilir ileride. İlk 2 maçta karavana attığı şutlardan sonra son maç 4/5 üçlük attı. Kendine güvenmesi gerçekten iyi ama her aldığı topu atması ve içeriye penetre ettiğinde tek opsiyonunun sayı bulmak olması onun eksileri. Takım oyununa pek yatkın değil gibi kısaca ama ortalama üstünde bir oyuncu olacağı kesin, zira koçun en çok güvendiği oyunculardan biriymiş gibi geldi bize. Şaziye İvegin’i hatırlattı bizlere.
Ferda Yıldız: Milli Takım’da en beğendiğimiz oyunculardan biriydi. Öncelikle müthiş bir şutör, inanılmaz temiz bir şutu var, boş kaldığında pek kaçırdığını görmedim. Kadın Basketbolu’nda şutun ne kadar önemli olduğunu biliyoruz, bu yüzden çok önemli bir rol oyuncusu olabilir ileride. Savunmada ayakları biraz yavaş ama bunu çalışarak düzeltebilir. Ayrıca takım oyununa da yatkın, boş kaldığında pas atılmadığında bile sesini çıkarmıyor. Ceyhun Hoca’nın onu takımımıza kazandırmasını isterdim açıkçası, bundan sonra daha dikkatle takip edeceğim bir oyuncu olacak Ferda.
Elif Emirtekin: En şaşırdığımız oyuncuydu kesinlikle. Her türlü verilen görevi yapan, inanılmaz iyi bir şut stili ve çok düzgün bir bileği olan, ribaundlara iyi konsantre olan bir görev oyuncusu. Şu seviyede 4 numara oynuyor ama muhtemelen ileride 3 numara oynamak zorunda kalacak. Ama bu çizgide devam ederse A Milli seviyesinde bir oyuncu olabilir, takip etmek gerek.
Nadya Zuyeva: Bu sayfalarda daha önce konuşulduğu için yazıyorum. Fizik olarak iyi seviyede, hücumu kısıtlı ama ribaundlarda ve savunmada iyi işler yapan bir oyuncu.
Gizem Sezer: Pota altında özellikle ribaundlarda çok etkili bir oyuncu diyebilirim. Ama aldığı ribaundları kolay kolay bırakmamayı öğrenmeli. Fiziğiyle iyi yer kaplıyor boyalı alanda, onu da ileride 1. Lig seviyesinde izleyeceğiz gibime geliyor.
4 Ağustos’ta Avrupa Şampiyonası oynayacakmış takım. Şu jenerasyon şuanki jenerasyonumuzdan daha iyi gibi geldi bana. O turnuvayı da takip edeceğim, sanırım madalya beklememiz sıra dışı bir beklenti olmaz bu takımdan. Şuan yetenekli ve yaratıcı oyuncu sıkıntısı çeken Milli Takımımız 5-6 sene sonra bu sıkıntıyı hiçbir şekilde çekmeyecek. Kısalarımız çok iyi ama uzunlarımız için aynı şeyi söyleyemeyeceğim. Orada da alttan gelen Hülya Çoklar çok önemli.
Not: Bu yazı Onur Yavuz’un izniyle foruma konulmuştur.