GSbasket Film Kulübü

Johnny Depp'in de oynadığı ''Public Enemies'' adlı filmi izledim. Yüksek beklenti ile filmi izledim. Ve bu beklentilerim kısmen karşılandı. Gayet güzel bir yapım olmuş. Oyunculuklar da gerçekten iyiydi. Vaktinizi ayırıp izleyebilirsiniz.

Konusu ise 1930'lar Amerikası'nda ünlü suçluların -ki bunların başında ''Halk Düşmanı'' olarak ilan edilen John Dilinger var- FBI Ajanı Purvis tarafından durdurulmaya çalışılması.

Puan: 8.5/10
 
Uğur YILMAZ' Alıntı:
Johnny Depp'in de oynadığı ''Public Enemies'' adlı filmi izledim. Yüksek beklenti ile filmi izledim. Ve bu beklentilerim kısmen karşılandı. Gayet güzel bir yapım olmuş. Oyunculuklar da gerçekten iyiydi. Vaktinizi ayırıp izleyebilirsiniz.

Konusu ise 1930'lar Amerikası'nda ünlü suçluların -ki bunların başında ''Halk Düşmanı'' olarak ilan edilen John Dilinger var- FBI Ajanı Purvis tarafından durdurulmaya çalışılması.

Puan: 8.5/10
Bu filmi ben de izledim ve benim de beklentilerimi karşıladı diyebilirim. Bu tarz filmlerden hoşlanmama rağmen sıkmadı yani. Ancak filmdeki hapishane kaçış sahnelerini izlerken içten içe Michael Scofield'i(filmle alakası olmayan bir Prison break karakteri) ne çok zorlamışlardı yahu demeden
edemedim. Benim puanım 8.0/10
 
Mulholland dr-2001 yapımı ilginç bir film. Filmde ne demek istediğini bir türlü anlaşılmıyor. Hatta sonunda da herkes istediği gibi anlayabilir. Hatta anlamayabilir. Ancak etkisi 1 gün sonra bile düşüncede kalıyor. Yani hani bir rüya görürsünüz, hep aklınızdadır ama ne gördüğünüzü hatırlamazsınız ya. Yani böyle bir film. Bu nedenle puan vermek istemiyorum.
 
Prozac Nation kitabını okumuştum. Dün filmine rastladım ve izleyeyim dedim. Ne de olsa Yaprak Dökümü, Aşk-ı Memnu, Dudaktan Kalbe, Ölü Ozanlar Derneği, Alaca Karanlık vesaire vesaireden antrenmanlıydım. Kitabını okuyup sonunu bilsem de, özellikle dizi olanlarda değişik değişik komplo ve acaipliklerle, diğer film olanlarda da iyi bir filmleştirme nedeni ile bir sıkıntı olmamıştı. Ancak Prozac nation tamamen bir hayal kırıklığı oldu. Zaten romanın sadece yüzde 10'unu kullanmışlar. Bunun yanında o başroldeki kız bu kadar mı yapmacık oynanır dedirtti. Yani yaklaşmayın. Görünce koşaradım uzaklaşın.imdb'den 6.2 almış. Nasıl aldı anlamadım. Benim puanım 2/10.
 
Bağdat KAYNAK' Alıntı:
Mulholland dr-2001 yapımı ilginç bir film. Filmde ne demek istediğini bir türlü anlaşılmıyor. Hatta sonunda da herkes istediği gibi anlayabilir. Hatta anlamayabilir. Ancak etkisi 1 gün sonra bile düşüncede kalıyor. Yani hani bir rüya görürsünüz, hep aklınızdadır ama ne gördüğünüzü hatırlamazsınız ya. Yani böyle bir film. Bu nedenle puan vermek istemiyorum.


en sevdiğim filmlerden biridir. david lynch aslında bir dizi senaryosu yazıyor, ama kabul edilmiyor. bunu film yap diyorlar. o da, o dizi senaryosunu, filme ceviriyor. tabii tam kaos oluyor:)

buna benzer, bir de "lost highway" vardır. gene david lynch filmi. ikisi de külttür..
 
Nefes'i sırf verdikleri emek için bile tavsiye ederim. Gerçekten etkileyici bir film ve mutlaka izleyin diyorum.

2012.. Görüntüler, efektler iyi hoş ama depremden arabayla kaçıyor abiler. İzleyerek zaman kaybetmeyin.

Twilight New Moon'a kitabını okumuş biri olarak gittim ve beni fazla baydı. Kitaplardan uyarlanan her film gibi burda da birçok detay atlanmış. İlk filmi tesadüfen izlediyseniz bu filmi kesinlikle izlemeyin derim, uyursunuz salonda. Ayrıca Edward falan hikaye, kızlar Jacob manyağı olacaklardır yakın zaman içinde.
 
Berk'e Twilight: New Moon konusunda katılıyorum. Bu kadar abartılan ancak sonunda beklentileri hiç karşılamayan bir film. İlk bölümde koltuğun arkasına montu koyup uyumaya başladım. İkinci bölümde biraz harket gelse de vasat bir film. Ve bir hayal kırıklığı.

Yalnız o Jacob karakterini oynayan arkadaşın(92 doğumluymuş sanırım) kas gelişimine şaşmamak elde değil.
 
FELON (Suç Çıkmazı) filmini izledim gerçekten çok güzel bir film.Başrollerinde:Stephen Dorff,Val Kılmer ve Harold Perrineau oynuyor.

Sevilen ve geleceğinden ümitli olan ailesi babası Wade Porter`ın (Stephen Dorff),evine giren hırsızı yanlışlıkla öldürmesiyle tüm hayatı alt üst olur.Kazara katil durumuna düşen Wade,ömrünün üç senesini normal hayattaki kuralların geçmediği maksimum güvenlikli bir hapishanede geçirmeye mahkum edilir.Hücresini,ün salmış bir seri katil (Val Kilmer) ile paylaşmak zorunda kalan Wade,sadist hapishane gardiyanı (Harold Perrineau) tarafından istemediği halde vahşi dövüşler yapmaya zorlanır.Wade çok geçmeden hayatı için dövüştüğünü ve yaşamasının tek yolunun bloktaki en sert SUÇLU olmasına bağlı olduğunu farkeder.Sizi öldürmeyen şey,daha güçlü kılar ve bu hapishanede sadece en sert güçlüler hayyatta kalabilir.
 
Aynalar filmini izledim ve beni çok etkiledi.Konuyu sıradan korku filmlerinden farklıydı.Uzun zamandır izlemek istiyordum.Konusundan biraz bahsedeyim.

Ben carson adındaki eski bir polis yangın geçirmiş bir alışveriş mağzasında gece bekçilik yapmaya başlar.Fakat duvardaki aynaların gariplik olduğunu sezer.Aynalar üzerinde gariplikler olur ve bu gariplikler yavaş yavaş kendisine ve ailesine yönelik olmaya başlar.

İzlemenizi şiddetle tavsiye ederim puan olarakta 10/8,5
 
Yarın 2012' ye gideceğim de izleyen varsa, yorumlarını okumak isterim. İçerik olarak izleyenleri pek memnun etmemiş, ama efektler çok iyi diyorlar. Gidip göreceğiz.
 
Donnie Brasco-Köstebek. Bir FBI ajanının mafya içindeki hikayesini anlatıyor. Sadece Alpacino ve Jonny Depp için bile izlenebilir. Baba falan tarzındaki mafya filmi sevenler için güzel bir film. Benim tarzım değil.
 
Yeni yıl Sarkısı -A Chirstmast Carol

Charles Dickens'ın kitabından uyarlanmıs 3 boyutlu animasyon flilmi..Jim Carrey canlandırıyor,içimi ısıtan güzel bir film..İzlemenizi tavsiye ederim..
 
Bu arada Abim diye bir film vizyona girmek üzere..Ben sadece afişi gördüm ve direk MY NAME İS EARL dizisi karakterlerini andırıyorlar ve filmin adı abim olduguna göre sanırım o büyük hatayı yapmıslar.. :)
 
Cumartesi 15:45`de Fox`da Coach Carter var mutlaka izleyin çok güzel bir film basketbolla ilgili.Konusu:

Eskiden başarılı bir basketbol oyuncusu olan Ken Carter, mezun olduğu Richmond Lisesinden gelen koçluk teklifini kabul eder.

Koç Carter oyuncularının sahada kazananlar olmasının yanında, sınıflarında da çok başarılı olmalarını istemektedir. Bundan dolayı tüm oyuncularını, ortalamalarını 2.3'ün üzerinde tutacaklarına, sınıfta en ön sırada oturacaklarına ve tüm derslere gireceklerine dair bir sözleşme imzalamaya zorlar.

İş disipline geldiği zaman koç Carter tamamen acımasızdır, kondisyonun ve defansın her zaman hücumdan önemli olduğunu savunmuş ve takımını da bu yönde çalıştırmaya başlamıştır. Programı işlemiştir, takım sezona müthiş bir başlangıç yapmış ve her şey çok iyi gitmektedir. Ta ki oyuncuların akademik ilerleme raporları gelinceye dek...
 

Üst