Bu transferlerin en olumlu tarafı, ikisinin de genç olması. Ancak yönetimin popülist davrandığını düşünüyorum. Sadece günü kurtarmak adına yapılmış bir hamle gibi gözüküyor. Muhtemelen seneye mevcut yabancı oyuncularımızdan hiç biri olmayacak, tekrar sil baştan yapılacak. Yani işin özü üç aylığına gelen biri kendini paralı asker gibi görecektir. Zaten yönetimin ciddi zaaflar gösterdiği futbol ve iki basketbol şubesindeki antrenör değişikliğinden belli değil mi? İşin ciddiyetini gösterebilmeleri için önümüzdeki senenin hamlelerini şimdiden yapmaları gerek. Önünü görmeyen bir sporcu ne kadar canla başla mücadele eder? İşini bitirip bir an önce ülkesine dönmeyi arzular. Tribün ateşi falan deniliyor, ben mi yanlış görüyorum iki üç maç haricinde ortalama seyircimiz ikiyüz üçyüz arası. Taraftar ne yazık ki yıllardır süregelen basiretsiz yöneticilerden tribüne küsmüş vaziyette. En ilkel salonlarda maç seyretmeye mahkum edilen insanlar, hakemlerin ve federasyonun ezdiği, müessese takımların hegamonyasını kıramayan bir oluşumda nasıl etkin olabilir. Biz günü kurtarmak için transferler yapan değil, geleceğe yönelik hamleler yapan yöneticilerin olmasını dilememiz gerek. Masaya yumruğunu vuran, lobisini geliştirmiş, haziranda tatile gidip, tatil dönüşü takım kurmaya çalışmayan yönetici profili istiyorum. Yoksa yine mayıs ve haziran ayında diğer takımlar iyi oyuncuları kadrosuna katar, yada iyi olanlar kadrosunu muhafaza eder, biz yine yükü Galatasaray sevdalısı Hüseyin, Murat gibi oyuncuların sırtına yükleriz.