Ne demiş ünlü düşünür; Bir takım dar boğaza düştüğünde profesyoneller gider, adamlar kalır!
Twitter'dan yazıyor abimiz Whalen'a; senin gibi oyunculara ihtiyacımız yok, nereye gidersen git!
Galatasaray çok büyük, Galatasaray dünya kulübü... Ama hangi Galatasaray?
Allah aşkına Whalen'ı sokakta görsen tanır mısın? Şu kızlar maksimum 200 kişiye maç oynuyor. Destek yok, organizasyon bozuk, kötü şartlar altında antrenman yapıyorlar, bir de para vermiyorsun sonra da makul maaşlardan hayatını geçindirmeye çalışan profesyonel bir sporcuya trip yapıyorsun. Oldu canım
Senin oyuncu kaliten haricinde Samsun Basket'ten farkın ne şu şartlar altında?
Biz gerizekalı değiliz yarın öbür gün şov transferleri yapıp, Whalen'ı taraftarın önüne atmaya çalışacak çıkarsa avcunu yalasın bir zahmet.
Sadece Whalen değil, diğer yabancılarımız da yüksek sesle haklarını istiyorlar artık. Daha büyük kriz kapıda. Alba ve yerlilerimizin tümü ise sabırla bekliyorlar. Ama şubede cadı avı var, sabırla bekleyen o kızların üzerinde imalar var bu konuların nasıl duyulduğu ile ilgili. Sanki sorun buymuş gibi.
Giden, burada kalmak isteyen hepsinin yüreğine sağlık yabancılarımızın. Gidenin de canı sağolsun, benim hakkım helaldir her maçlarına giden bir taraftar olarak. Bu sene de böyle biter, seneye de gurur yapar yönetim, daha iddialı bir kadro kurar, kulüpte para var nasıl olsa. Veya basketbola yatırım yok der bu sene, genç kardeşlerimizle şerefimizle oynarız küme düşmemek içinse ona, playoff içinse ona, sonuç ne olursa olsa da utanmayız taraftar olarak. Ama şu yaşadığımız rezaletin, Galatasaray ismini düşürdükleri durumun utancı hiç uğramıyor müsebbiplerine. O koyuyor insanlara.
Gerçekten kulüpte para olmasa, sorunumuz kasanın boşluğu olsa romantizm yapardık; 'Kalın, beraber savaşalım, bu formayı düşürmeyelim ne yere ne de elin diline" diye ama bunu diyecek yüzümüz de yok kızlara. Belki yarın maaşlarını alacaklar, sonra ne olacak böyle bir yönetim şekli içinde? Yine sorun, yine kriz, yine üvey evlat muamelesi, yine onlar üzülecek. Yaprak döker bir yanımız, bir yanımız bahar bahçe yani anlayacağınız...
Neyse uzatmayalım, 14 Şubat yaklaşıyor. İnşallah yine çok güzel bir sosyal sorumluluk projesiyle yıllardır buluşamayan sevgililer Abdi İpekçi'de kavuşturulur birbirlerine şube sorumlularımız tarafından. Ne var, şube sorumlusunun görevi böyle organizasyonlar değil mi? Çok art niyetlisiniz...