Teknik kadro ile yaptığımız söyleşinin ışığında, kadronun belli olmasının ardından sezon öncesi genel tabloya bakış atabilecek konuma geldik. Kadromuzdan ayrılan/katılan isimler ve sisteme ne derece bağlı kalıp basketbolumuzu devam ettireceğimiz elbette kritik noktalar. Yeni yıla geçmeden önce hatıralarımızı tazeleyelim. Geçen sene yolun daha başındaydık, hedeflerimiz buna paralel alçak, karakterini oturtmaya çalışan bir görüntümüz vardı. Bu aşamayı teknik kadronun büyük özverisiyle kısa sürede atlattık ve her maçta prensiplerini ortaya koyan Galatasaray basketbolu ortaya çıktı. Sisteme her maçta sahip çıkmamız, doğrulardan asla vazgeçmeyen inadımız bize 21 yıl sonra finali getirdi. Bundan daha da önemlisi, basketbol camiasında yeniden ayağa kalktı Galatasaray, basketboluyla, taraftarıyla, vizyonuyla.. Rüya gibi geçen bir senenin ardından, hedefler daha net ve daha yükseklere çıktı doğal olarak. Euroleague sahnesine adım atabilme seviyesine kadar geleceğimiz bu yılın öncesinde önemli takviyeler yapıldı takımımıza. Bütün değişiklikleri ele alarak, Oktay Mahmuti ile başladığı koşunun ikinci yılına dair varsayımlar getirelim, göreceğimiz basketbolun yapı taşlarını, yeni yüzlerin eklenmesinin ardından nasıl bir hâl alacağını öne çıkartalım.
Somut ifadeler, her zaman en büyük yardımcıdır bu tür analizlerde. Bundan dolayı, yeni yıla dair yazı girmeden önce kadroda yapılan değişikleri yazalım ;
Takımdan ayrılanlar : Jerry Johnson - Melih Mahmutoğlu - Radoslav Rancik - Ermal Kurtoğlu.
Takıma katılanlar : Ender Arslan - Jaka Lakovic - Jamon Lucas Gordon - Cevher Özer - Darius Songaila - Furkan Aldemir.
Takımla devam edenler : Tutku Açık - Göksenin Köksal - Evren Büker - Joshua Ian Shipp - Caner Topaloğlu - Haluk Yıldırım - Preston Shumpert - Luksa Andric - Sertaç Şanlı.
Oyuncu bazında değişiklikler, bildiğimiz gibi bu şekilde. 15 kişilik bir oyuncu havuzuna sahip olmamız, birden fazla kulvarda mücadele etmemizde bize yardımcı olacak en büyük etken kuşkusuz. Geçen sene kadro derinliğinin istediğimiz ölçüde olmaması önemli maçlarda takımı eksik bıraktı, uzun maratonda takımın nefesini kısıtladı. Örnek olarak, fazla derinlere değil, final serisine gittiğimizde yaşadığımız sakatlıkların oyun ivmemizi nasıl engellediği dün gibi akıllarda. İlk nokta olan kadro derinliğinde, teknik kadronun istenileni elde ettiğini düşünüyorum. Tecrübeli/genç oyuncuların harmanlanmasından sezon boyunca oldukça iyi rotasyonlar çıkaracağımızdan şüphem yok.
Geçen yıl basketbolumuzun en önemli noktası nedir diye düşündüğümde, elbette yaptığımız baskılı ve sert savunma öne çıkıyor. Bizi bir çok maçta avantajlı kılan, başarının asıl temeli olan savunmamız bu yıl yine gücünü koruyacaktır. Bu kanıya nasıl vardığıma gelirsek, geçen yıl kadromuzu oluşturduğumuzda, bir çok ismin işin savunma kısmına sağlayacağı katkıya kuşku ile yaklaşmıştık, önceki senelerde akılda kalan görüntülerin sonucunda. Fakat Oktay Mahmuti ismi, bu görüntüleri istediği şekle soktu, hem de kısa bir süre içerisinde. Geçen yıl bir kaç istisna maç haricinde, her oyuncunun %100'ünü verdiği, sertliğin çok nadir azaldığı bir savunma seviyesine şahit olduk. Bu sene yapılan eklemelere bakıldığında, yine kuşku ile yaklaşılan isimler var, Lakovic ve Cevher gibi. Ancak benim hiç bir şüphem yok, istenilen kıvamın yakalanması adına. Bunların yanında, savunma kısmında yaptıkları ile öne çıkan Jamon Gordon ve ribaund konusunda yetenekleri tartışmasız Furkan Aldemir kadroya katıldı. Bu iki ismin savunma seviyesine yapacağı katkı aşikar.
Geçen yıl savunmamızın artılarına bakarsak, baskının getirdiği ikili sıkıştırmalar, sertliğin hiç bir zaman azalmaması ve yardımlaşma, öne çıkan artılardı. Bu yardımlaşma, fizik olarak rakiplerimizden avantajlı bir konumda olmasak da takım savunmasını diğerlerinden ayıran bir faktördü. Bu üç noktanın devamını, özellikle milli takımda iyi iş çıkaran Ender Arslan ve Yunanistan'da yaptıkları ortada olan Jamon Gordon ile baskıyla, Cevher & Songaila & Furkan isimleri ise, ayak hızlarını kullanarak ikili sıkıştırmalarla getirecekler.
Savunmamızın sahip olduğu dezavantajlara baktığımızda, oyun planını iyi kurgulayan takımların bizi tepeden delmeleri savunmamıza büyük yara açıyordu. Bunun yanında, bir çok maçta içeriye fazla gömülmemiz, yay gerisinde rakiplerimizin istedikleri boşlukları sağladı. Öne çıkan bir diğer eksiklik ise, savunma ribaundlarında çektiğimiz sıkıntı. Bu üç noktanın üzerini kapattık mı diye düşünürsek, ikili sıkıştırmaların savunma anlayışımızın önemli bir yapı taşı olduğu gerçeğini kabul edip dezavantajlarını minimize etme yola devam etmek en doğrusu gibi gözüküyor. İkinci noktada, geçen sene Ermal gibi ayakları yavaş bir uzunla oynamamızın, sahamıza fazla yayılmamızı engelleyen önemli bir husus olduğunu düşünüyorum. Bu sene sahip olduğumuz dört uzun oyuncunun da ayak hızının ortalama üstü olması, içeriye fazla gömülmememizi doğuracaktır. Bu da, daha efektif bir savunma göreceğimizin sinyali. Ribaund konusunda, sadece uzun oyunculara yükü bırakmak doğru değil. Kadromuzda, Furkan gibi bir ribaund değeri var ancak ben asıl pozitif özelliğin, Shipp - Gordon - Caner gibi savunmada müthiş çalışan isimlere sahip olmamızı görüyorum. Bu çalışkan oyuncuların yanında, Cevher - Darius - Luksa - Furkan dörtlüsünün geçen yıl yaşadığımız ribaund sıkıntısını bizlere yaşatmayacaklarını tahmin ediyor, umuyorum.
Savunma kısmını toparlarsak, geçen yıl ilk ateşin yakıldığı savunma anlayışını, bu sene alışkanlık haline getirmek öncelik. Bunu sağlamak için yeterli koşullara sahibiz ve bugün de belirtiyorum, geçen yıldan daha düşük bir savunma performansı göreceğimiz maçlar olacaktır ama kesinlikle savunmanın arka planda kalacağı söz konusu bile değil. Biz savunmamız ile var olan bir takımız ve bu anlayış ufak tefek değişiklikler olsa da böyle devam edecek.
Savunma takım işi olduğundan, genel hatları ile ele aldım. Hücumda ise pozisyon özelinde alabileceğimiz verime bakmak daha doğru, devam edelim o zaman.
'Pick and roll' ne kadar önemli bir basketbol terimi, Oktay Mahmuti ile hücumu şekillendiren Galatasaray için. Ancak bu anlayış hücumumuzun bel kemiği olsa da, bir noktanın üzerine Galatasaray hücumunu yıkmak doğru değil. Geçen yıl hücum tarafında akılda kalan en önemli anların Tutku - Luksa ikilisinin yaptığı ikili oyunların olmasına bir söz denilmez, en çok keyifin alındığı dakikalardı çünkü kuşkusuz. Fakat, yeri geldiğinde Ermal ile pota altında birebir hücumuna sayı şansını bırakan Galatasaray'ı, Jerry Johnson'ın penetre gücü üzerinden şekillenen hücumları, başta Joshua Shipp ile başlayan hızlı hücum felsefesini, ve elbette hareketli şekilde topu aldığında öldürücü darbeyi vuran Shumpert ile yayın gerisinden sayıları gördük sene boyunca. Bu tür detayları pekala çoğaltabiliriz, ancak yazının önemine geri dönmek lazım, yeni isimlerin prensipleri belli olan Galatasaray hücumuna katkısı ne olacak?
Taylor Rochestie & Jerry Johnson ikilisinin Tutku Açık ismini tam anlamıyla yedeklediğini büyük bir güvenle söyleyemedik, neticesinde iki oyuncunun da takımımızda kalma süreleri yarım sezonu aşmadı. Bir buçuk oyun kurucu ile oynamanın sonuçlarını, hücumda Tutku'nun üzerine taşıyabileceğinden fazla yük bindirerek alacağımız olası yüksek katkıyı pekala kısıtlamış olduk. Yedeği Oktay Mahmuti'ye güven verecek ve Galatasaray basketbolunu ileriye taşıyacak bir isim, Tutku'yu da oldukça rahatlatacak, oyundaki etksini iki katına rahatlıkla çıkaracaktır. Bu noktada, direk oyun kurucu pozisyonuna aldığımız Ender Arslan ve oyun kurucu pozisyonunda zaman zaman oynayan Lakovic özelinde yeni oyun kurucu rotasyonumuzun çehre değiştirdiği, geçen sene gibi sorumluluğun tamamen Tutku'nun üzerine yıkılmayacağı gerçek. Üstelik bu üç ismin yanında, ihtiyaç olduğu zaman oyun kurucu oynayan Göksenin - Evren - Gordon üçlüsü de var.
Ender Arslan / Tutku Açık / Jaka Lakovic üçlüsünden ilk iki isim oyun kurmakla daha fazla uğraşacaklarından Lakovic ismine 2 numara özelinde değineceğim. Son dönemde takıma katılan ve özellikte Playoff'ta çok iyi performans veren Jerry Johnson rolünde bir oyuncu olmaması önemli. Evet Ender'in de penetre gücü ortalama üstü diyebiliriz ancak kontrol dışına çıkıp set hücumunu baltalayacak bir görüntü olmayacaktır, JJ'de olduğu gibi. Kötü bir senenin ardından takıma katılması akıldaki kuşkuları arttırıyor ancak, taraftarın pozitif enerjisiyle ortaya koyduğu işin verimini kolaylıkla arttıran bir oyuncu Ender. İlk başlarda istenilen verimi almakta zorlanabiliriz fakat Oktay Mahmuti ile eskiden de çalışması bu süreyi azaltacaktır. Bütün detaylardan önemlisi, ikili oyundaki yeteneği geçen seneki iki yabancı oyun kurucumuzdan daha iyi bir oyuncu Ender. Elinde çok top tutması gibi kötü görüşler yok değil ancak geçen sene Galatasaray takımında bir çok tabu yıkıldı, bunun da önüne geçilecektir. Tutku için diyecek sözüm yok, sakatlıktan uzak bir sezon geçirmesi yeter. Onu küllerinden doğuran Oktay Mahmuti ve taraftar yine aynı katkıyı almayı başarırlar. Önümüzdeki aşılmasını bekleyen engel, Ender & Tutku ikilisinin birbirleriyle sağlayacağı uyum.
Sonuç olarak, geçen yıldan daha derin, doğruların peşinden daha fazla giden oyun kurucu rotasyonuna sahibiz. Bunların yanında dümende iki 'kalburüstü' yerliyi görmek mutluluk verici.
Jaka Lakovic / Jamon Lucas Gordon / Evren Büker / Göksenin Köksal. 2 numara için, hücum çeşitleri geniş olan bir rotasyona sahibiz, ancak bu tarihimizin de en dikkat çekici rotasyonu olabilir, başı çeken adam dolayısıyla. Jaka Lakovic'in şu yaşına kadar neler başardığından bahsetmeye gerek yok, takımımızda boylesine önemli bir ismi görmek, 1 yılda neler başardığımızın en net göstergesi. Geçen yılki takımda, hücumda bir çok şeyi başaran bir kadroya sahiptik, bir şey dışında; maçın sonunu oynayacak, kazanmayı en kısa yoldan bize ulaştıracak lider. Bu yıl itibariyle 'winner' etiketinin hakkını vermiş Lakovic kadromuzda bulunacak. Hücumda sıkıştığımız dakikalarda -geçen yıl bir çok maçta yaşadık- ilk el olarak göreceğimiz ve rakipten bir adım öne götürecek bir isim Lakovic. Jaka'nın yanında, geçen yılki 'Joshua Ian Shipp' görevini layıkıyla karşılayacak Jamon Gordon, kötü bir sene geçirmesine rağmen yeteneklerinden asla kuşku duyulmayacak Evren Büker, geçen sene süre bulduğu müddetçe çok iyi işler çıkaran, altyapımızın değerli oyuncusu Göksenin şans bekleyecek isimler. 2 numaranın karşısındaki 40 dakika için oldukça iyi alternatiflerimiz var, mutlaka içlerinden daha az süre bulan olacaktır ama ortada olan gerçek, 2 numarada alacağımız verim.
2 numara için geçen seneyi kıyasladığımızda karşımıza çıkan tablo, 'winner' eklenmiş, geçen yıl bu pozisyonda en çok gördüğümüz isim olan Shipp'ten bir gömlek daha üstün hücum gücüne sahip Gordon ve 1 yıl istediği performansı ortaya koyamayan Evren ismi var. Buradaki tek muamma Evren Büker. Onun da telafi için önünde şansı çok az, arkasında gümbür gümbür gelen Göksenin varken.
Joshua Ian Shipp - Caner Topaloğlu - Haluk Yıldırım - Preston Shumpert. Yeni transfer olmayan, tamamının geçen yılki kadrodan oluşan 3 numarada önemli bir değişiklik göze çarpıyor. Takımımıza katıldiğı günden bu yana 2 numarada yeteneklerini sergileyen Shipp, bu sene 3 numarada denenecek, Mahmuti'nin açıklamalarından yola çıkarsak. Avantaj/dezavantaj olarak bakarsak, elbette fizik dezavantajı yaşıyacaktır Shipp, iyi kıstasını almış olsa da savunma özelinde. Bunun yanında, hızını ve patlayıcı gücünü kendisinden daha hantal 3 numaralara karşı oldukça yararlı kullanabilir, ki bu da takımın hareket mekanizmasını daha da hızlandıracak bir gelişme. Mahmuti hazırlık döneminde bu değişikliğe bakacağını, kafasındakini görmez ise ekleme yapacağını söylediğinden buraya nokta koyalım. Diğer üç isim geçen yıl müthiş katkılar verdi takımımıza, yaptığı gelişimle Caner, tecrübesiyle her maç kendine hayran bırakan Haluk, öldürücü üçlükleriyle Shumpert..
Geçen seneki rotasyondan bir tek Shipp'i arasına katan, yeni yüzün olmadığı bir 3 numara bizleri bekliyor. Bu ölçüde 5 numara ile birlikte en çok eleştirinin bu mevkiye gelmesini şaşırtıcı bulmuyorum. Ancak sahaya çıkıp görmeden kesin yargılar yapmak için çok erken, hele ki rotasyonda değişiklik imkanı hala varken.
Cevher Özer - Darius Songaila - Preston Shumpert. 2 numara ile birlikte çehresi en çok değişen bölgemiz 4 numara. Özellikle final serisinde, Rancik'in sakatlanması belimizi büken en önemli olaylardan biriydi. 4 numarada sene boyunca çok farklı isimler görduk, Haluk, Shumpert, Luksa gibi. Bu noktada gerçek 2 tane 4 numaraya sahip olmak sevindirici. Türkiye ligini çok iyi tanıyan, iyi sistemde iyi verim verebilecek Cevher ve Nba özelinde kendini kanıtlamış, bir basketbolcu için bir adım öne geçmesini sağlayan 'Litvanyalı' Darius Songaila kadromuza kattığımız isimler. Cevher ve Darius'un hücum tarafında benzerlikleri mevcut. Ayak hızları, ortalama üstü şutları, ikili oyunları iyi oynamaları.. Bu açıdan aynı tipte iki 4 numara dezavantaj olabilir ancak hareketli bir hücum sistemimizin olduğu gerçeğini aklımıza getirirsek, özellikle şutları ile takıma müthiş katkıları olacaktır Cevher & Darius ikilisinin. İkili oyunların sonunda sayıya gittiğimizde en çok bu ikiliyi görebiliriz, hızları dolayısıyla. Preston Shumpert için ''acil durumda camı kırınız'' görevi her zaman mevcut. Mahmuti'nin takımın boyunu kısaltarak avantajı kendi lehimize çevirdiğimiza bir çok kez şahit olduk, olmaya da devam edeceğiz yeni sezonda. Yalnız, Shumpert'ın artık fizik olarak 4 numaralar ile boğuşmasının çok zor olması, onu 4 numarada izleeceğimiz süreleri kısıtlayacaktır.
Cevher & Darius ikilisi ile, hücumda 'hız' ile öne geçebileceğimiz bir rotasyona sahibiz. Son iki sezonda, 4 numarada gerçek mevkilerinin dışında bir çok ismi gördüğümüzü hatırlarsak, doğru rotasyona gittiğimiz açık. Aksi durumda ( sakatlık, formsuzluk ) diğer alternatifler hazır, geçen senelerde olduğu gibi.
Luksa Andric - Furkan Aldemir - Sertaç Şanlı. Genç isimlerden oluşan pivot bölgemizde geleceğe umutla bakmak oldukça mümkün. Geçen sene takımımıza katılan, Oktay Mahmuti sisteminde iyi işler çıkaran Luksa Andric, Karşıyaka'da basketbolunu müthiş bir seviyeye çeken, milli takımımızın gelecekte en önemli ismi olacağına şüphe duymadığımız Furkan Aldemir ve süre bulduğu anlarda elinden geleni yapan, gelişime açık Sertaç Şanlı. Ermal Kurtoğlu ile bir çok pozisyonda sırtı dönük oyundan verim alan takımımızın önümüzdeki sezonda bu tür sahneleri görmesi düşük ihtimal. Luksa & Furkan gibi ayak hızları diğer pivotlara göre fersah fersah üstün olan iki oyuncumuzun, hareketin ve ikili oyunun temelini oluşturduğu hücum felsefemizde getirecekleri avantaj tartışılmaz. Üstelik ikisinin de ortalamaya yakın şutlarının bulunması -özellikle Furkan gün geçtikçe şutunun üstüne koyuyor- sırtı dönük beklentimizin pivot bölgesinden karşılanmayacağını açıkça ortaya koyuyor. Bu benzerliklerin, 4 numaralı pozisyonda da olduğunu hatırlarsak, 4 uzun oyuncumuzun da yan yana oynayabileceği gerçeği ortaya çıkıyor. Böylelikle, 'mobil' uzunlara sahip olmamız her takımın isteyeceği bir kadro derinliği. Birbirleriyle yakalayacakları uyum elbette kritik ancak benzer oyun stillerine sahip olmaları yakalamaya çalışacakları uyum süresini de kısaltacaktır.
Hızın farkını ortaya koyacağı bir rotasyon göreceğiz sene boyunca pivot bölgesinde. 2 tane hızlı isim, ikili oyunların baş mimarları olacaklar. İkisinin de oyununu sürekli geliştirmesi, alacağımız verimin çıtasını flu hale getiriyor. Ağır bir 5 numaranın olmayışı, uzun sezonda mutlaka kendini hatırlatacaktır. Ancak teknik ekibin belirlediği basketbol sisteminde, hareketli uzunların önemi çok büyük. Geçen sene Ermal takımın en skorer ismiydi, bu gerçek bir yana dursun, Luksa'nın genel anlamda takıma daha fazla katkısı olduğu aşikar. Luksa & Furkan ikilisiyle, sürekli rahatsız eden, enerjinin hiç azalmadığı pivot rotasyonu göreceğiz, kafa yorulması gereken bu. Arkadan gelen Sertaç ismi kendini sürekli hazır tutacaktır, nitekim Oktay Mahmuti'nin üzerinde önemli mesai harcadığı bir isim.
---------
Yazının sonuna geldiğimizde, şunu çok iyi biliyor ve görüyorum ki, Galatasaray basketbolunun gittiği nokta basketbolun bütün doğrularını kapsıyor. Göz boyama için hiç bir harekette bulunmayan, bütçesi doğrultusunda hareket eden, ilk sene yakaladığı beklenmeyen başarının gidişatı en ufak etkilemediği, vizyonunu Türkiye'ye göre değil, Euroleague göre belirleyen, bütün dinamikleri ile vargücüyle çalışan Galatasaray basketboluyla gurur duyuyorum, zaman ilerledikçe geleceğe dair daha büyük umut taşıyorum. Bu takım bize geçen sene rüya gibi anlar yaşattı ama şuna eminim ki, gelecek sene daha güzellerini yaşayacağız. Bu 'takım' bunları yaşatacak kapasiteye fazlasıyla sahip, koçuyla, oyuncularıyla, büyük taraftarıyla..
Geçen seneden izler, kadro derinliği, savunma / hücum derken bütün parçalara yorumumuzu bıraktık. Sabır edip okuyanlara teşekkür ediyorum..