TBL 12. Hafta | Fenerbahçe Ülker 80 - 79 Galatasaray MP

Kötü bir mağlubiyet ama bu maçı kazanmalıydık.Maç boyunca bu kadar üstün oynamasak ben yenilgiye üzülmezdim ama şimdi üzülüyorum.Son bir kaç maçta olduğu gibi son bölümleri oynayamıyoruz veya bir oynadığımız periyot ötekini tutmuyor.Burada bir istikrar yakalamak lazım.

Yenilginin suclusu yoktur.Herkes elinde geleni vermiştir.Göksenin dediğiniz genç adamı da bir gün suçlu bir gün ilah ilan edemezsiniz.Haluk'a bunalım dakikalarında biraz süre verilebilir miydi acaba?

Maçı izlemek için salona giren taraftar aday adayı "insan"lara da bir kaç kelam etmek gerekir lakin pek fayda etmez.Bizim aynısını Abdi İpekçi'de yapmamız gerektiğiniz düşünen arkadaşlar. Bu ne Mahmuti'nin ne Galatasaray'ın ne de Galatasaray taraftarının çıkarlarına hizmet eder ve onları mutlu eder.

Geçmiş olsun...

edit: Unutmuştum bunu; Basketbol sporuna ilginin düşük olduğu ülkemde, Basketbol köşe yazarlığı,muhabirliği sunuculuğu,yorumculuğu yapan ey İsmet Badem; nasıl utandırdın beni biliyor musun? Senin gibi bir adamın çıkıp böyle bir maçı yorumlaması nasıl utandırdı beni biliyor musun?Mahmuti'nin dediği kadar var gazetelerimiz ve televizyonlarımız bile taraflı...
 
Takım olarak olmasa da 38 dk çok iyi oynayan bir Shipp, Gordon, belli kısımlarda Furkan ve Lako. Göksen'in çok iyiydi bence. Bir ara Jerrels "Nerden çıktı bu adam" dercesine bakıyordu.
Bence maçı vermemizdeki en büyük etken Tutku'nun 70-76 iken saçma sapan iki tercihi sonrası Tomas'ın ballı 3lüğü oldu. Paniğe girdik ve kaybettik.
Hepimiz hem fikiriz ki takımın sıkıştığı noktalarda oyunu açacak bir transfer şart
 
Göksenin Köksal ismini düşündükçe cinler tepeme çıkıyor. Bu maçın suçlusu aranacaksa aklıma bir tek bu çocuk geliyor ama ona da suç bulamıyorum çünkü fenerbahçe deplasmanında en sahaya sürülmeyeceği noktada sürüldü.

Dikkat edin 70-76’dan çok kısa sürede 76-76 olup o serinin başlamasını, fenerin havaya girişini sağlayan art arda iki üçlükleri var. Maalesef ikisi de Göksenin’in oyuna girdiği ve savunamadığı, yetişip el gösteremediği adamlardan geldi.

Bunun ardına hoca mola alıp Göksenin’i çıkarsa da geçti bor’un pazarı.

Tamam yetenekli olabilir, tamam gelecek vaad ediyor olabilir, tamam tecrübe kazanması için oynaması gerek ama yeri mi be hocam?

Maçı sesi kapalı izledim özellikle ve bu yüzden tribünlerin çirkefliklerini ancak görüntüler aracılığıyla takip edebildim. Mahmuti’nin açıklamaları dinleyince de "iyi ki sesini hiç açmamışım." dedim.

Artık şahısları suçlamaktan vazgeçelim. Kaybettiysek takım olarak kaybettik ki Göksenin en az suçlu olandı. Tek tek saymaya gerek yok ama takım olarak son 3 dakikada dağıldık ve kaybettik.
 
Yalnız Engin'de son dakikalarda maçı çok iyi yönetti Fenerbahçe adına, eğer Ukiç olsaydı sahada muhtemelen saçmalardı ve biz orada maçı koparırdık.
 
kitaba bakarsan steps...bunu kimsenin inkar edecegini sanmıyorum fakat bu tarz fastbreak sayılarında dünyanın hiçbiyerinde steps çalınmaz...ne avrupada ne nba'de...o yüzden sabaha kadar tartışmanın manası da yok...dee brownlu gainesli kadoda yine bir fenerbahçe maçında gaines'in bu tarz fastten vurdugu smaçlar vardı ki birini unutmam gist'in degirmenini aratmayacak cinstendi,yani hepsinde topu yere vurmadan adım alınır benzer hareketler keza...

NBA hariç büyük organizasyonlar hepsinde bu steps öncelikle, ancak biz buna takılmaktan ziyade stepsi görmeyen gözlerin başkaları taraftından yönlendirildiğini geçmişte gördük.. Dünyanın hiçbir yerinde şike yapanlara suçsuz kalmıyor steps çalınmayabilir ama şike suçtur ve cezalandırılır...

Maçı değerlendirmek gerekirse son maçtaki pozitif şeyler sahaya yansıdı, ancak Fener seyircisinin sahaya yabancı madde atması oyuncu yavaşlatması, hakemlerin bundan etkilenmeleri maçı 3-5 dakikada kaybetmemize neden oldu. Aynı olaylarla kaç kez maçın ortasında salonumuz boşaltıldı bir düşünün.. Neden bu maç bu kadar hakem müsamahasıyla geçti bunun federasyon tarafından sorgulanması gerekiyor. Her şeye rağmen takımımız şikecilere, federasyona, hakemlere karşı dirayetini, coachumuzun vakur duruşunu sergilemesiyle yine bir ders vermiştir Türk basketboluna... Coachumuza yapılan saygısızlığa ve sahaya atılan onca şeye bakalım federasyon ne ceza verecek? Bu haller yanlarına kalırsa basketbolda kaos ortamına sürüklenir öyle gözüküyor... Yönetimizin de bu şike mevzusunda sesinin daha yüksek çıkması gerekiyor (basketboldaki şike)
 
Bu maçın basketbol açısından konuşulacak pek bir yanı yok.

Öndeyken sahaya madde yağar, ne bir anons ne bir önlem. 40 dakika küfür edilir, üç tane hakemden birisi bile kılını kıpırdatmaz. Tribüne her türlü davul, çakmak, kesici madde, bozuk para sokulur (her Sinan Erdem maçında olduğu gibi) Emniyet göz yumar.

Ama Abdi İpekçi'ye geldik mi iç çamaşırların en ufak köşelerine kadar aranma, sopalıları içeri sokmama (davul zaten hak getire), ilk küfürde anons, sahaya peluş ayı atılsa salon boşaltma, koçun ilk itirazında teknik faul, en ufak temasta faul, çizgiye basılınca top dışarıda vermeme, stepsleri görmeme...

Yine taraflı federasyon, yine taraflı hakemler... Destekledikleri zihniyet de kendine her şeyi hak gören, şu anda hak hukuk yerini bulmuş olsa finansal durumu sebebiyle basketbol şubesini ayakta tutamaması gereken bir zihniyet. Hiç bir şey yapmayan, tek suçu rakibin antrenörü olan aslan hocamız Oktay Mahmuti'ye dakikalarca küfreden bir zihniyet. Hatta onunla da yetinmeyip üstüne yabancı madde atan bir zihniyet.

Yılların İsmet Badem'i bile bu sistemin kölesi olmuşsa artık buna bir dur demenin vakti geldi!

Açın Oktay Hoca'nın açıklamalarını defalarca okuyun. Sonra da bu maçın basketbol açısından konuşulacak bir yanı var mı söyleyin.

Uyanın beyler, uyanın. Bir ribaund fazla almışız, Gordon son saniyede sokmuş geçin artık bunları. Bu maçın çok da önemli olmadığını, ligin play-off'da bittiğini siz de biliyorsunuz. Zaten bir-iki takviyeyle bu Fener'i paspas ederiz. Şu andaki gidişat ile 1- Efes, 2- Biz, 3- Şikeciler. İpekçi'de iki sayıyla kazandık mı 2. bitiririz ligi. Efes'e karşı 7 maçta da saha avantajımız var.

Önemli olan büyük resimde nelerin geçtiğini görmek.
 
Basketbol açısından konuşulacak bir şey yok. Nasıl kaybettik bunun analizini yapmak çok zor.

Şunun analizini yapmak daha doğru olacaktır bence. Baştaki 3 takıma da kaybettik. Konuşulması gereken FB maçından çok bu olmalıdır.
 
Kaybetmek çok kötü oldu. Bizler açısından bu kadar kötü gözüken bir durum takım tarafından daha ağır yaşanıyor bunuda düşünmek lazım. Belli bir bölüm iyiyken belli bir bölümde her şey değişebiliyor. Örnek olarak tek bir durum bunu açıklamaya yeterli sanırım. Tomas maç boyunca kötü bir oyunla devam ederken son periyot şansının yardımıyla bir dış şutu sayı yapıyor. Sonraki pozisyonda pası veren sanırım Engin'di hızlı hücumda topu hiç düşünmeden direk Tomas'ın eline bırakıyor. Topu Tomas'a attığında şuta kalması durumunda sayı olacağından emindim ki öyle de oldu. Bu durumda bizim hatalı olduğumuz tek konu oyunu kontrol altına alamadık bir türlü. Bizim sakin ve akıllı oynayan taraf olmamız lazımdı ama atmosfer ve yaşananlardan dolayı pek öyle olmadı. Bu ortamlarda bunu sağlamak zor ama bizim bir sonra ki seviyemiz bu olmadı. Bizim yaptıklarımız fiziksel hatalardı bunlar aşılamayacak durumlar değil. Koçun maçında sonunda yaptığı açıklama bence en önemlisi. Nereye gidiyoruz diyor biz? Gerçekten nereye gidiyoruz? Ortaya çıkartılan atmosferlerin bir düşmanlıktan çok şölen olması gerekiyor. Oynadığımız oyun da kaybetmekte var kazanmakta. Burada ki önemli nokta neler kazandığındır. Bizim yapmamız gereken bence olması gereken üslupla bu camiaya sahip çıkmaktır. Tab Baldwin iki tür hatadan bahsediyor "Birincisi fiziksel hatalar. Bunları hepimiz yapıyoruz. Mükemmelliğin olamayacağının bir göstergesi ve bu oyunu da güzel kılan en önemli şeylerden biri bu fiziksel hatalar. Olağanüstü oyuncular da son derece basit hatalar yapabiliyorlar. Kobe Bryant bomboş bir turnikeyi kaçırabilir, başka bir oyuncu dripling yaparken topu ayağına çarptırıp kaybedebilir. Bunlar fiziksel hatalardır ve her zaman olabilirler. Ancak bir de zihinsel hatalar vardır ki, işte esas konu onlardır. Nedir bunlar? Basit bir savunma görevini unutmak, bir yerde yeterince keskin bir açıyla perde yapamamak, saha içinde iletişimi unutmak ve dahası. Ben kendime de oyuncularıma da zihinsel hatalar konusunda oldukça acımasız olabiliyorum. Benim işimin temeli de bu zaten. Hata yapmaktan çekinmek, bu nedenle geri adım atmak, ya da sistem içinde doğru bir şutu ya sokamazsam diye korkup potaya atmamak.. Bunlar da zihinsel hatalardır. Bunları kabul edemem. Sen at o doğru şutu, girsin ya da girmesin, ama at. Girmezse fiziksel hata olur. E biz de bu fiziksel hataları minimuma indirmek için antrenman yapmıyor muyuz zaten? Ama fiziksel hatadan korkmak çok büyük bir zihinsel hatadır, önemli olan zihinsel hatayı yapmamak." Bunu tribün olarak da ele alabiliriz. Bana kalırsa bu yaşanılan atmosfer de fiziksel hatalardan daha çok zihinselliğin ön planda olduğu hatalar çok fazlaydı. Bunları bizim tekrar etmeden sadece göz önüne alarak kim olduğumuzu hatırlatmamız gerekiyor. Kaybetmemize çok üzülmüştüm ta ki koçun açıklamalarını duyana kadar. Çünkü bazen kaybetmekten daha fazlasını yaşayabiliyorsunuz. Hakem konusuna hiç değinmedim ama değinecek pek bir nokta da yok. Böylesine önemli maçta ciddiyetten uzak bir hakeme yorum yapılamaz.
 
Digitürk'ün taraftar yayıncılığına ve Federasyon'un goygoyculuğuna karşı sesimizi yükseltmeliyiz renkdaşlar! Burada teknik, taktik uzun uzadıya tartışarak bir yere varamayız; görevimiz de değil! Ama lobicilik görevimiz! Adminleri taraftarı organize edecek bir başlık altında sesimizi duyuracak bir hareket başlatmaya davet ediyorum...
 
Kötü mağlubiyet. Tek cümleyle kötü mağlubiyet! Fenerbahçe Ülker hem kötü oynadı, hem de önemli oyuncuları eksikti. İlk yarı dış şutlarda belkide senelerdir olmadıkları kadar kötüydüler. Yanımdaki Fenerbahçe taraftarları kaçan şutlara şaşkındı. Galatasaray maçı sürekli önde götürmesine rağmen bu sezon aşamadığı kritik dakikaları iyi oynama sorununu yine tekrar etti ve değerli bir galibiyetten oldu.

Bence kesin olarak maçın kırılma anı, son periyotta Marko Tomas'ın peş peşe attığı iki üçlüğün ilkinden sonra Tutku Açık'ın elinden boş dönen hücumdu. Tutku Açık lütfen pozisyonu tekrar izlesin. Tutku, içeriye penetre ettiğinde Fenerbahçe savunması gömüldü ve biri çok net iki boş oyuncu opsiyonu vardı. Sol dipe verse çok rahat bir şut imkanı oluşacaktı ve olası sayıda fark 5 veya 6 olup kontrol kaybedilmeyecekti. Çok basit hatalar, küçük detaylar maçı Fenerbahçe Ülker'e kazandırdı.
 
Maçın özetini Saphija efendi çok da güzel anlattı aslında...

Son dakikalarda kötü hücum ettik buna laf yok, ama maç yine de bizim elimizdeydi.
Maç içinde 2 takım adına da bir çok kırılma anı olmuştur ancak hiçbiri maçın sonlarındaki kırılma anları kadar belirleyici olmuyor.
Shumpert'ın sakatlanması, üstüne Tomas'ın balına 3'lüğü (ki top potadan sekip dışarı yöneliyordu, içeri nasıl girdi anlamadım. Onun gazıyla hemen peşinden ikinci 3'lüğü de yolladı zaten Tomas), Gordon'un çemberi turlayarak çıkan turnikesi, yine Gordon'un maçın sonunda bomboşken kaçırdığı şut derken herşey aleyhimize gelişti.
Yine Sinan Erdem'de şans meleği bir şekildi çıktı ortaya.

Son dakikalardaki kötü hücumlara bir de bu kırılma anları eklenince, Spahija'nın da tabiriyle maç "mucizevi" bir şekilde Fenerbahçe Ülker'in lehine döndü.
Son yıllarda (geçen seneki play-off final serisi hariç) 2 takımdan birinin deplasmanda oyunu bu kadar domine ettiği olmamıştır heralde hiç.
Bizi en çok üzen maçı bu şekilde kaybetmemiz oldu, yoksa bunu telafi edecek daha birsürü fırsat çıkacak önümüze...
 
Arkadaşlar benim merak ettiğim 1 sayı farkla yendiler ve bütün bu çirkinlikler oldu, eğer biz yenseydik şike olayları sonucu kulübümüzün dik duran açıklamaları fülker canavarlarını iyice çıldırdırtmış Allah korusun daha farklı olaylar olabilirdi. Şimdi soru şu fenerasyon sizce ceza verebilecekmi bu bu çirkinliğe, cevap belli değilmi FENERASYON.... canları sağolsun
 
Malum tv de maçı bir daha izledim. 76-70 de top bizdeyken shumpert-tomasla olan itişmesinde tomasa faul verilmeliydi,2 atış kullanıcaktık.Faul verilmedi biraz sonra ikisine karşılıklı faul verildi,o kakışmada shumpert sakatlandı çıktı. Yerine songaila girdi ve toması tutma görevi ondaydı. Bu noktada tomas iki üçlük attı ve maçı fenere getirdi.Maçın en kritik yeri ne yazık ki buras oldu ve maçı kaybettik.
 
Son hücumda Tutku'nun Oğuz'a hücum faul yaptığını iddia ederek sahaya dalan Spahija'ya değinmeden olmaz.Adam 2005'teki İspanya-Hırvatistan maçından bu yana kafasını toparlayamadı.O pozisyon hücum faulse biz Kayseri'de iki uzatmayı boşuna oynadık.
Hakemler ortalığı karıştıran pozisyonu fazlasıyla telafi ettiler son periyotta.Shumpert Emir gibi,Ömer gibi İspanyol vari dağılamadığından Tomas'a faul çalınmadı.Ek olarak Oğuz'dan çıkan top var,Lakovic'in tartışmalı pozisyonu var.İhaleyi hakemlere yıkmak olmaz ama karşıda Fenerbahçe olduğundan bunları yazmamak enayilikmiş gibi geliyor.
Cezalarını merakla bekliyorum son olarak.2500 TL komedisi devam edecek mi acaba?
 
Arkadaşlar tabiki kaybetmek çok üzücü ancak bizim takımın düşüşe geçtiği bi zamanda yakalandık bence.bizim takım maaledef dönem başındaki gibi oynamıyor bu arlar.Biz bunların Abdi ipekçide yeneceğiz ancak bence önemli olan Top 16 daki yorgunluktan sonra kolay maç kaybetmemek.Ama hala kadro takviyesine ihtiyacımız var maalesef....
 

Üst