Re: TBL | GALATASARAY: 63 - Olin Edirne: 70
Maç içi yaşanan sakatlıklardan haberim yoktu, etkilemiştir tabi. Neyse, genel olarak bakarsak, bu maça kadar da birçok maçı zorlanarak, ısrarımız ve savunmamız sayesinde kazanmıştık. Bugun karşımızda en az bizim kadar istekli ve sert savunma yapmaya çalışan bir rakip olunca, iş beceri ve organizasyona kaldı.
Hucumda genelde ya savunma kaynaklı hızlı hucumlar, geçiş oyunları ya da Tutku'nun yaratıcılığı ile oynanan ikili oyunlar sonucu Shumpert ve Andric'in ayak çabuklugunu kullanarak içeriden savunma yerleşmeden bulunan sayılarla, iyi alan paylaşarak ve top dolaştırarak Shumpert'a sut pozisyonu yaratarak sayı buluyorduk. Sete set kalınca ise genelde tıkanıyorduk, yine tıkandık. Bu durumda yapabildigimiz tek şey sabırla, disiplinden kopmadan oynamak ve içeride Ermal'e top indirerek sayı aramak oluyor. Ki Ermal'de bu konuda alternatifsiz formsuz birgununde ya da ustunluk sağlayamadıgında sete hucum etmekte zorlanıyoruz. Tutku'nun bireysel becerisi ve Shumpert'ın sutlarına kalıyoruz. Takımda delici oyuncu pek yok biraz Tutku işte, sutor olarak baktıgımızda baskı altında, pozisyon yaratılmadan gözü kapalı sut atabilecek o güveni verebilen oyuncu sadece Shumpert. Haluk, Shipp, Taylor ancak topu iyi dolaştırılıp pozisyon hazırlanırsa, seçerek atarlarsa yüzdeli isabet bulabilen oyuncular. Yoksa bugunku gibi rakip savunmanın dengesini bozmadan şut kullanırlarsa yuzdelerinin dusmesi normal, ekstra sutor değil bu oyuncular çunku. Burada kadro planlamasında Shumpert dışında sutu guvenilir bir kısa bulunmayışı bir handikap oluşturuyor. Bu tip kucuk kucuk ayrıntılar o kadar çok ki, ama toplamda önemli hale geliyor bu açıklar. Herbirine birer paragraf açılabilir aslında. Evren gibi Reno' da penetresiyle öne çıkan bir oyuncu, bizde fazlasıyla savunmaya konsantre oldugundan sanırım Reno'daki penetrelerini görmez olduk. Uzun açıgından artık bahsetmeyecegim ama Shipp ribaund açıgımızı kapatan biriydi oyunda olmadıgı dakikalarda hucum ribaundları verdik, zaten ilk yarı ribaundlarda açık ara ondeyken, sonrasında fark kapandı.
Kadro yapılanmasında ise, iki temel yol var ve karar verilmeli, bu sene deneme yılı ve mutevazı hedefler belirlendi ise, mümkünse İlkan'da getirilmeli ve düzenler oturtulmalı. Göksenin, Melih ve Sertaç'a da daha duzenli sureler verilmeli. Yine eger seneye hedef EL değilse Andric, Taylor gibi oyuncularda ısrar edilmeli. Hedef buyutulecekse, seneye EL hedefleniyorsa, rollerin daha net belirlendigi, daha dar ve yabancılar özelinde daha iyi oyuncularla oluşmuş bir rotasyona geçilmeli. Şöyle ki, (sakatlıkları dikkate almazsak) bazen oyunculara sure vermek için oynayan takım bozuluyor, oynadıgı sure içerisinde hucumda uretken olan Andric sanırım bir daha oyuna girmedi. Bir başka nokta, Melih, Sertaç ve Göksenin arasında en hazır olanı Göksenin. Ki rol olarak da savunmada Evren'i yedekleyebilecek biri. Ama buna rağmen henüz bu oyuncular dikkate değer süre alamıyorlar, bu nedenle Sertaç'ta oldugu gibi çifte lisansla 2.ligde ya da bence daha dogrusu süre bulabilecekleri 1.ligden takımlara kiralanmalıdırlar. Melih ve Sertaç şu an ki fiziksel durumlarıyla takıma direkt vermeleri zor gözüküyor. Göksenin açıgını, Taylor yerine savunmacı, atletik, yaratıcı olmasa da top hakimiyeti iyi, topu karşı sahaya taşıyabilecek, takım oyununa uygun bir guardla kapayabiliriz, ceza sutlarını da sokarsa daha ne. Jerry bu tanıma uyuyor, size olarak vucudu biraz dar kalmakla birlikte, umarım sakatlık sorunu yaşamaz da takıma katkı sağlar.
Olin maçı özelinde ilk kez bir rakip bilinçli olarak zayıf noktalarımıza ısrarla çalıştı ve sonucunu aldı. Efes ve K.Yaka mağlubiyetleri ile bu maç çok farklı bence. Diğer iki maçı da kazanabilirdik, ama bu maçı aslında son periyodun başında kaybetmiştik bile, takım inancını kaybetmişti, bu yuzden de panikledik. Paniklememiz de normal cunku denedikleri hiçbir sey işe yaramadı, çaresiz kaldık. Özellikle hucumda elimiz kolumuz bağlıydı. Bizde bu durumda kalan her takım gibi olmayan pozisyonlarda şut atmaktan başka çaremiz kalmadı ve yuzde dustu haliyle yoksa şutların girmemesi şanssızlık falan değildi. Aslında maçı son dakikada kafa kafaya getirmemiz şanstı, Oktay hocanın da dediği gibi. Olin bize 3.periyotta mental olarak da ustunluk sağladı. Yine defalarca yazdığım gibi bu kadar yukarıda riskli şekilde yaptığımız topa baskı ve ikili sıkıştırmalar bu sefer işe yaramadı, çok rahatlıkla geçtiler bizim duvarımızı. Çunku pasor ve kontrollu oynayan bir takım Olin. Diğer rakipler de ara ara bu duvarı aşsa da hiçbiri bunda ısrar etmemişti. Bir şekilde biz 4 kısaya dönerek ya da başka yollarla kafalarını karıştırıp, bundan vazgeçmelerini, unutmalarını sağlamıştık. Olin bunu yapmadı. Ön alanda durduramayıp kolay sayılar yiyince de sinirlendik, kısalarımız faul almaya başladılar. Makedon uzunlarını güzel beslediler. Normalde içeriden oynayan takımımız Andric'in verimli olmasına ragmen, 3.periyodun ortasından itibaren bundan vazgeçip, sete set oyuna mahkum kaldı. Sete set bizim için pek hayra alamet bir tercih değil. Hucumuzu setsete dayalı değil aslında, savunma takımı oldugumuz için kullanılan top sayısı duşmekte ve sanki sete seti seven bir takımmışız gibi algılanmakta.
Bir daha vurgulamakta fayda var, hucumda ve savunmada geniş bir menuye sahip değiliz aslında yaptıgımız seyler kısıtlı ve b planları belli. Hucumda genel olarak ısrarla içeriden oynayan bir takımız ama boyalı alanda iyi bir bitiricimiz yok, yaptıgımız şey eşleşme ve çabuluk avantajını kullanmaktan ibaret, total olarak sabırlı ve dogru oynamak. Savunma da topa baskı, sıkıştırma ve yardım getirme. Yoksa ne komple bir hucum takımıyız ne de savunma. Sözde savunma takımıyız baskıyı neredeyse bazen yarı sahaya kadar çıkarıyoruz ama arkayı tutacak uzunun yok. Hatta önde baskı yapacaksan Siena ya da Ömer-Kinsey'li F.Bahçe ya da Sinan-Ömer-Kerem'li Milli takım gibi son derece atletik, savunma meziyetleri gelişmiş bir ön alanın da aslında yok. Evren ve Shipp bu tanıma uyuyor, Haluk ve Caner'in ayagı bazen yavaş kalabilir, ilk adımı hızlı, atletik olmasına rağmen de Taylor da bazen size sorunu yaşayabiliyor. Ki buna rağmen en iyi yaptıgımız şey bu. Arka ise felaket. Andric'in isteği ve ayak çabuklugu savunmada avantajları, çok çabuk faul alması ve güçsüzlüğü ise dezavantajları. Ermal ve Rancik de sert adamlar değil savunmada. Yani bazen bu kadar öne çıkarak baskı kurmasak daha iyi olacak diye dusunuyorum. Misal bu maçta madem duvarı rahat geçiyorlar, Banvit maçındaki gibi dışa fazla çıkmayıp, içeride kalabalık kalabilirdik. Ama işin dogrusu bu dezavantajın mumkun oldugunca giderilmesidir. Rotasyona kesinlikle sert bir uzunun eklenmesi gerekli. Hucumda ise sutor ve skor katkısı verebilecek, aynı zamanda savunmadaki baskıyı yapabilecek bir kısa lazım.